Suzan Sabancı Dinçer: Bankalar, Yurtdışı Borçlanmada Dikkatli Olmalı
Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, 2012'nin ilk altı ayında bankaların, yurt dışından sağladığı sendikasyon ve vadeli borçlanmaların bir kısmını yüzde 100 uzatamayabileceğini belirterek, "Biz bankaların, kendi borçlanmamızda daha dikkatli olmamız gerekebilir" dedi Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, 2012'nin ilk altı ayında bankaların, yurt dışından sağladığı sendikasyon ve vadeli borçlanmaların bir kısmını yüzde 100 uzatamayabileceğini belirterek, "Biz bankaların, kendi borçlanmamızda daha dikkatli olmamız gerekebilir" dedi.
Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, 2012'nin ilk altı ayında bankaların, yurt dışından sağladığı sendikasyon ve vadeli borçlanmaların bir kısmını yüzde 100 uzatamayabileceğini belirterek, "Biz bankaların, kendi borçlanmamızda daha dikkatli olmamız gerekebilir" dedi Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, 2012'nin ilk altı ayında bankaların, yurt dışından sağladığı sendikasyon ve vadeli borçlanmaların bir kısmını yüzde 100 uzatamayabileceğini belirterek, "Biz bankaların, kendi borçlanmamızda daha dikkatli olmamız gerekebilir" dedi.
Capital ve Ekonomist dergilerinin öncülüğünde, Vodafone Türkiye ana sponsorluğunda ve Beymen işbirliğinde "Kadın Liderler: Gelecek Gündemde" başlığıyla düzenlenen CEO Club toplantısında konuşan Dinçer, ABD ve Avrupa ekonomisindeki gelişmelere bakıldığında, Türkiye'yi 3-4 boyutta farklılaşmış gördüğünü söyledi. Bu farklılıklardan ilkini politika olarak siyasi iradenin kuvvetli olması olmasına bağlayan Dinçer, hükümetin yüksek oyla seçilmesinin, daha uzun vadeli bakış açısı sağladığını kaydetti.
-"KREDİ VERİRKEN DE KALICI YATIRIMLARA YÖNELMEK GEREKİYOR"-
Türk bankacılık sektörünün de ABD ve Avrupa'daki bankalara göre sermaye yeterlilik rasyosunun kuvvetli olduğunu belirten Dinçer ayrıca, gerek kamu, gerekse hanehalkı borçluluk oranlarının düşük olduğunu vurguladı. Bu boyutların büyümeye ilişkin büyük bir kuvvet verdiğini dile getiren Dinçer, bugüne kadar tüketim odaklı büyüyen Türkiye ekonomisinin, bundan sonraki süreçte tüketimden, tasarruf ve yatırıma geçmesi gerektiğini belirterek, "Tasarrufun GSMH'ya oranı yüzde 12, yatırımın GSMH'ya oranı yüzde 21 düzeyinde. Kabaca hesaplandığında cari açık oranı yüzde 9" dedi. Bu açığı kapatmak için bankaların kredi verirken, girişimcilerin işlerini planlarken istihdam yaratıcı, KOBİ'leri destekleyici, kalıcı yatırımlara yönelmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi. .
-"2012'NİN İLK ALTI AYINDA MUHAFAZAKAR GİTMENİN DOĞRU OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ"-
Avrupa'nın 1-2 yıl içerisinde toparlanacağı öngörüsünde bulunan Dinçer, "O nedenle biz, güçlü Avrupa'ya hazırlıklı olmamız lazım" dedi. Avrupa'daki bankacılık sektöründeki sıkıntıların, Türk bankacılık sektörüne etkilerine ilişkin olarak Dinçer, Türk bankacılık sektöründe sistemin 2001 krizi sonrasında yeniden yapılandığına işaret ederek, "Avrupa'daki regülasyonların Türk bankalarını etkileyeceğini düşünmüyoruz" dedi. Avrupa'da bankacılık sektöründe tasarruf oranlarının arttığına dikkati çeken Dinçer, "Bundan dolayı 2012'nin ilk altı ayında bize gelecek fonlarda azalma görmek mümkün. Sektördeki tüm oyuncular ve Merkez Bankası da (MB) bunu dikkate alarak çalışmalı. 2012'nin ilk altı ayında muhafazakar gitmenin doğru olduğunu düşünüyoruz. Biz, bunu dikkate alarak tüm hesaplarımızı yaptık. Yine özelleştirmelerle ilgili ve doğrudan yabancı yatırım çekilmesine yönelik çalışmalarda da 2012'nin ilk 6-7 ayında erteleme olabilir. Çünkü, yurt dışındaki gelişmeler, tüm kurumları daha muhafazakar yapıyor. Kaynak bulma açısından. Dolayısıyla 2012'nin ilk altı ayını temkinli geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum" dedi.
-"YURTDIŞI BORÇLANMADA DİKKATLİ OLMALIYIZ"-
Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Suzan Sabancı Dinçer, "Bankalar karlılıklarından biraz fedakarlık edip, daha iyi koşullarda kredi vermeyi düşünür mü" şeklindeki bir soru üzerine, şu yanıtı verdi:
"Yurt dışından 2012'nin ilk altı ayında bankaların sağladığı kaynaklarda ki sendikasyon ve vadeli borçlanmalarımız var. Bu borçlanmaların bir kısmını yüzde 100 uzatamayabiliriz. Biz bankalar, kendi borçlanmalarımızda daha dikkatli olmamız gerekebilir. Paranın vadesi yüzde 100 gelmiştir ama yüzde 60-70 bu paraların vadesinin uzatılmasında, tekrar yenilenmesinde sektör olarak temkinli olunmasında yarar vardır diye düşünüyoruz. Biz bu kaynakları, fonları nereye vermeliyiz diye baktığımızda, kesinlikle ve kesinlikle KOBİ'lere vermemiz gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü istihdam ve akıllı yatırım yaparak ekonomideki büyümeyi sürdürebilmeliyiz. Bankaların elindeki bu kaynağı, mümkün olduğu kadar kısa vadeli tüketim yerine, uzun vadeli değer yaratabilecek alanlara sağlamalı ki burada KOBİ önemlidir. Böylece Türkiye'nin kalıcı büyümesine çok büyük katkısı olacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla bizim, 2012 yılında en önemli segmentimiz KOBİ'dir. KOBİ'leri desteklemek için yola çıkıyoruz."
-"YÜZDE 4 BÜYÜME BELKİ VİTES KÜÇÜLTMEDİR AMA BUGÜNKÜ ORTAMDA ÇOK BAŞARILIDIR"-
Dinçer, KOBİ'lerin banka kredilerini yanı sıra, halka açılarak da kaynaklarının artırılması gerektiğini vurguladı. Hükümetin, 2012 için ekonomi için yüzde 4 büyüme hedefine işaret eden Dinçer, "Türkiye'nin 2012 yılı için yüzde 4 büyümesi, belki bir vites küçültmedir ama bugünkü ortamda çok başarılıdır" dedi. Dinçer, deflasyon beklentisine ilişkin bir soru üzerine, enflasyonun kontrol altında tutularak, akıllı büyümeye bakılması gerektiğini düşündüğünü söyledi.
-"MUHAKKAK ALACAĞIZ DEMEK YANLIŞTIR"-
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Dinçer, Türkiye ekonomisinin büyüme vaat etmesinden dolayı, özellikle bankacılık sektöründe Türkiye'ye girememiş ve girmek için fırsat arayan yabancıların olabileceğini söyledi. Akbank'ın, Türkiye genelinde 15 bin çalışanı ve 930 şubesi bulunduğunu belirten Dinçer, banka satın almayı düşünüp düşünmediklerine ilişkin olarak, "İleride bir banka satın almak için baktığımızda, o hangi bankaysa bize ne getirir, ne gibi bir değer artışı yaratır, ne gibi bir ekonomik değeri olur. Ona göre bakılır. Muhakkak biz alacağız, muhakkak biz bu konuda aktif olacağız demenin yararı olmaz. Şu anda bir şey demek için çok erken" yanıtını verdi.
Akbank'ın, sektörde büyük bir oyuncu olduğunu ve sektörle ilgili her türlü gelişmeyi, doğabilecek her türlü imkanı değerlendireceğini belirten Dinçer, "Ancak, bunları değerlendirirken, bu imkanın bize sürdürülebilir nasıl katkısı olur. Ülkemiz, çalışanlarımız, müşterilerimiz için ne kadar sürdürülebilir, ona bakarak ancak karar verilir. Dolayısıyla muhakkak aktif olacağız muhakkak alacağız demek yanlıştır" dedi.
-"2012'Yİ KARAMSAR GÖRMÜYORUM, ANCAK ZOR BİR YIL OLACAK"-
Doğan Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ise, 2012 yılının, 2011'e göre daha zor bir yıl olacağını belirterek, "Dikkatli olmamız gerekiyor. Ancak tüketici güven endeksine bakıldığında, halka güven duyuyor ve harcama yapıyor. Gelişmiş ülkelere baktığımızda, 2012'yi Türkiye için çok da karamsar görmüyorum" dedi. Önümüzdeki yıl da cari açığın problem olmaya devam edeceğini ve bunun kapatılmasının yollarının aranması gerektiğini söyleyen Yalçındağ, dalgalı kurdan vazgeçilmemesi gerektiğini bildirdi. Kuzey Amerika'da e-gazete ile birlikte tirajların sert düşüş gösterdiğinin söyleyen Yalçındağ, bu durumun gazeteleri zorladığını söyledi. Almanya ve İngiltere'de ise gazete tirajlarının düşmediğini belirten Yalçındağ, "Türkiye'de bu tehdit bize o kadar sert gelmedi. Hala tirajlarımız yüksek, ancak bu dönüşüm bize gelmeyecek demek değil. Kıta Avrupası ve Türkiye, yazılı basında zorlu bir dönem geçirecek" değerlendirmesinde bulundu.
-"2012'DE EN HIZLI KOBİ BANKACILIĞINDA BÜYÜMEYİ PLANLIYORUZ"-
ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay, Türkiye'de tasarruf bankası olma yolunda ilerlediklerini söyledi. Önümüzdeki daha ihtiyatlı olunması gerektiğini, ancak büyüme de beklediklerini dile getiren Abay, "Planlarımızı buna göre yaptık" dedi. Banka olarak tasarrufların yatırımlara dönüşmesi için de çalışacaklarını vurgulayan Abay, 2012 yılında en hızlı büyümeyi planladıkları müşteri segmentinin başında KOBİ bankacılığının geldiğini açıkladı.
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray ise, bilişim sektöründe data trafiğinin artış göstermeye başladığına işaret ederek, "Dünyada 1 milyar civarında 3G kullanıcısı var. Bu rakamın önümüzdeki yıllarda artmasını bekliyoruz" dedi. Akıllı telefonlardaki teknolojik gelişmenin de arttığına işaret eden Timuray, cep telefonlarının, cep cüzdanları haline geleceği öngörüsünde bulundu. - İstanbul