TBB 57. Olağan Genel Kurulu
BDDK Başkanı Öztekin: "Bankacılık sektöründe bu yılın ilk çeyreğinde geçen seneye göre daha az kar elde edilmiş olması, konjonktürel bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mukim Öztekin, bankacılık sektöründe bu yılın ilk çeyreğinde, geçen seneye göre daha az kar edilmiş olmasını, konjonktürel bir gelişme olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, "Beklentimiz sektörün karlılığının geçen yılın rakamlarını yakalayacağı yönündedir" dedi.
Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) 57'nci Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Öztekin, son bir yılın, hem küresel hem de ulusal piyasalar için ziyadesiyle dalgalı bir dönem olduğunu söyledi.
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) 22 Mayıs 2013 tarihinde yakın gelecekte tahvil alımlarında azaltmaya gidileceğinin sinyallerini vermesi ile başlayan dalgalanmanın, tahvil alımlarının azaltılmaya başlanmasıyla ivme kazandığını anımsatan Öztekin, kimilerinin, Türkiye gibi yabancı kaynak ihtiyacı nispeten yüksek olan bazı ülkeleri, bu süreç içerisinde "en kırılgan ülkeler" grubu olarak nitelendirdiğini kaydetti.
ABD'de başlayıp bütün dünyayı etkisi altına alan son küresel finansal krizden en az etkilenen ülkelerden birisinin Türkiye olduğunu belirten Öztekin, kriz süresince beklentilerin üzerinde bir performans gösteren Türkiye ekonomisinin, bütün tarafların haklı takdirini kazandığını ifade etti.
Küresel ölçekli krizden başarı hikayesi ile çıkan Türkiye'nin, 2013 yılının 2'nci yarısından itibaren "kendi krizi"ni yaşama tehlikesi ile baş başa kaldığını belirten Öztekin, yaratılan politik ortam ve dış ekonomik şokun, başta genel ekonomi olmak üzere bankacılık sektörünün de faizlerin artışı nedeniyle kısmen olumsuz etkilediğini anlattı.
Öztekin, bir toplum için kendi krizini yaşamanın global krize nispeten çok daha maliyetli olduğuna dikkati çekerek, bahse konu risklerin büyük oranda minimize olduğunu ve kısa vadede ekonomik göstergelerin normal seyrine ve ekonomik yapısalların sağlıklı trendine döndüğünü söyledi.
"Takibe dönüşüm oranı oldukça düşük seviyededir"
Reel sektörün yabancı para yükümlülüklerine ve bunun üzerinden bankacılık sektörünün aktif kalitesinin önemli derecede gerileyeceğine yönelik beklentilerin karşılık bulmadığını vurgulayan Öztekin, "Aktif kalitesi açısından temel referans göstergesi konumunda olan takibe dönüşüm oranı oldukça düşük seviyededir" dedi.
Ekonomik büyümenin çok zayıflayacağı ve bu yolla bankacılık sektörü aktif kalitesinin kötüleşeceği yönündeki tezlerin giderek anlamını yitirdiğini kaydeden Öztekin, küresel gelişmelerin de Türkiye ve benzeri ülkelerdeki olumlu havayı destekler trende girdiğini ve gelişmiş ülkelerde enflasyon oranlarının hedeflenenin çok altında seyretmesinin, bu ülkelerde merkez bankalarını yeni politika arayışlarına ittiğini söyledi.
Bankacılık sektörünün büyüme trendini başarılı bir sürdüğünü belirten Öztekin, krediler konusundaki tartışmaların, değerlendirmelerin büyük oranda "finansal istikrar" nosyonu dahilinde gerçekleştiğini ifade etti.
Öztekin, kredilerin büyüme hızının ve krediler/GSYH oranının artış hızı ile finansal istikrar arasında güçlü bir ilişki olduğu tezinden hareketle, kredilerin büyümesi ve kompozisyonun yakından izlendiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Son dönemde kredilerdeki özellikle bireysel kredilerdeki artış hızının yavaşlaması ve 2014 yılında kredilerdeki yıllık artış hızının 2013 yılına nazaran daha düşük beklentisi, finansal istikrar açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Son aylarda özellikle bireysel kredilerin büyüme hızında kayda değer bir gerileme görülmektedir.
2014'ün ilk çeyreğinde kredilerin artış hızı, önceki yılın tüm çeyreklerinin gerisinde olup, son çeyrekteki büyüme, kurumsal ve ticari krediler ağırlıklıdır. Türkiye ekonomisinin gerçeklerinden hareketle, KOBİ, ticari ve kurumsal kredilerin toplam krediler içindeki payının artması da BDDK'nın en büyük arzusudur. Bankacılık sektörüne ilişkin olarak, pek çok kesimin, özellikle de basının, yoğun ilgisini çeken konulardan biri de bankaların karları ve karlılığıdır. 2014 yılı birinci çeyreğinde karlarda ve karlılık oranlarında görülen gerileme herkesin dikkatini çekmiştir."
"Beklentimiz sektörün karlılığının geçen yılın rakamlarını yakalayacağı yönündedir"
Bu yılın ilk çeyreğinde, geçen seneye göre daha az kar edilmiş olmasının, konjonktürel bir gelişme olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Öztekin, "Beklentimiz sektörün karlılığının geçen yılın rakamlarını yakalayacağını yönündedir" dedi.
Sermaye yeterlilik rasyosunun Mart 2014 itibariyle yüzde 15,8 olduğunu ve bunun yasal sınır olan yüzde 8 ve hedef rasyo olan yüzde 12'nin üzerinde gerçekleştiğini ifade eden Öztekin, "Kurumumuzun Basel kriterlerine ilave olarak getirdiği genel karşılıklar gibi ek tamponların yarattığı ilave maliyetler-yükler sermaye yeterlilik rasyosunu aşağı çekmektedir. Bu ek yükler, sektörün ortalama sermaye rasyosonu 2,5 - 3 puan gibi önemli oranda azaltmaktadır" ifadelerini kullandı.
Öztekin, takibe dönüşüm oranının, sektörün kredi riski konusunda en belirgin gösterge niteliğinde olduğunu kaydederek, takibe dönüşüm oranının çok düşük olmasının da bankacılık sektörünün aktif yapısı anlamında kendilerine çok ciddi bir gösterge sunduğunu söyledi.
BDDK olarak hassasiyet gösterdikleri hususlardan birinin de türev ürünler olduğunu ve son dönemde türev ürünlerde ciddi artış gözlendiğini vurgulayan Öztekin, bu işlemlerinde büyük çoğunluğunu da swap işlemlerinin oluşturduğunu spekülatif enstrümanların payının neredeyse yok denecek kadar az olduğunu ifade etti.
Öztekin, "Bankalardan beklentimiz, bu tür ürünleri özellikle bireysel müşterilerine veya diğer kurumsal müşterilerine satarken bilmedikleri, anlamadıkları ürünleri satma gayreti içerisinde olmamasıdır, daha hassas davranmamız gerektiğidir" dedi.
"Sektöre yönelik yabancı yatırımcı ilgisi devam etmektedir"
Sektöre yönelik yabancı yatırımcı ilgisinin devam ettiğini aktaran Öztekin, şunları kaydetti:
"Sektörümüz, son 10 yıldır ekonomimizdeki gelişmeye paralel olarak istikrarlı şekilde büyümektedir. 2004-2013 arasındaki 10 yıllık süre zarfında sektör bilançosu reel olarak ortalama yüzde 11 civarında büyümüştür. Kurum olarak sayısal büyüme hedefi belirlemenin anlamlı olmadığı düşüncesindeyiz. Sektörün gelişiminin ekonominin diğer yapısalları ile birliktelik ve uyum içinde olmasını arzu ediyoruz.
Ayrıca, bankacılık sektöründe büyümenin hangi kalemler üzerinden gerçekleşeceği en az büyüme oranı kadar önemlidir. Ekonomimiz açısından büyük önem atfettiğimiz 2023 hedeflerini referans olarak aldığımızda, önümüzdeki yıllarda sektörün ortalama reel büyüme hızının yüzde 10'a yakınsayacağını söylemek abartılı olmaz." - İstanbul