TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Güven Sak Açıklaması
(TEPAV) Kurucu Direktörü ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Rektör Vekili Prof.Dr.Güven Sak, "Türkiye'de hem ortalama bir büyümemiz var hem de sanayimizin rolü bu büyümenin içerisinde daha az" dedi.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı
(TEPAV) Kurucu Direktörü ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Güven Sak, " Türkiye'de hem ortalama bir büyümemiz var hem de sanayimizin rolü bu büyümenin içerisinde daha az" dedi.
İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) Aralık ayı Meclis toplantısında konuşan Sak, 2000-2006 ile 2007-2010 dönemleri karşılaştırıldığında İSO'nun ilk 1000 sanayi şirketleri arasında imalat sanayinde çıkışların, hizmet ve enerji sektörlerine ise girişlerin arttığına işaret etti.
Türk sanayisinin nitelik problemi olduğunu, girişlerin azalmasının da aslında niteliği iyileştirecek yatırımları geciktirdiğini belirten Sak, Türkiye'nin orta gelir tuzağı sürecinin içinde olduğunu öne sürdü.
Sanayinin gelişmedeki önemine değinen Sak, "Mesela hizmet sektörüyle de gelişebilinir deniliyor ve ABD örnek gösteriliyor. Hizmet sektörleriyle de gelişilebilir ama önce ABD olmak gerekiyor. Çünkü sanayi öyle bir disiplin ki aynı zamanda organizasyon sahibi bir kuşağı ortaya çıkarıyor. Hizmetler sektöründe niteliği artırmak için niteliği yükselmiş bir sanayi olması lazım" diye konuştu.
1960'da dünyada orta gelir seviyesinde 101 ülke olduğunu, bunlardan 13 tanesinin sanayi sayesinde bir üst gelir seviyesine çıkabildiğini, Türkiye'nin yerinde ise 1960'tan 2008'e kadar bir değişiklik olmadığını söyledi.
-"Banka kredilerinde imalat sanayi şirketlerinin payı yüzde 20'lere indi"
Türkiye'nin 1990 ve 2000'de imalat sanayi üretimi en büyük ülkelerden biriyken 2010 yılında ilk 15 içinde yer almadığını kaydeden Sak, "Üst-orta gelir düzeyindeki ülkeler 2000-2010 döneminde kümülatif olarak yüzde 80 büyüdü ve bu büyümenin 4'te 1'i sanayiden geliyordu. Biz yüzde 46 büyüdük ve bu büyüme içinde sanayinin ağırlığı 10-15'lerde. Dolayısıyla Türkiye'de hem ortalama bir büyümemiz var hem de sanayimizin rolü bu büyümenin içerisinde daha az" değerlendirmesinde bulundu.
Banka kredilerinde imalat sanayi şirketlerinin payının da 2000'lerin başında yüzde 50 iken şimdilerde yüzde 20'lere indiğini anlatan Sak, bir ülkede sanayi varsa hiçbir koşula bağlı olmadan işçi başına verimlilik arttığını ve sanayi olmadan bir ülkede verimlilik artışı gerçekleştirmenin mümkün olmadığını kaydetti.
Sanayinin zenginleşme yolunda ray döşemek anlamına geldiğini dile getiren Sak, Türkiye'nin sanayisizleşme süreci içinde bulunduğunu, bunun da ana nedeninin sanayi niteliğini yükseltmemesi olduğunu savundu.
-"Vergi sistemi, sanayide nitelik dönüşümüne engel"-
Küreselleşen dünyada sanayi payını korumanın yolunun niteliği artırmaktan geçtiğini ve üretimin niteliği arttıkça orta gelir tuzağından çıkılacağını ifade eden Sak, "Türkiye'nin problemi; sanayimizi dönüştüremiyoruz. İleri teknolojili sanayileşme olmadan 2023 hedefleri hayal" dedi.
Vergi sisteminin de sanayide nitelik dönüşümüne engel olduğunu ileri süren Sak, "Kaynakların sektörel dağılımını belirleyen temel unsurlardan biri vergi sistemidir. Türkiye'de sistem üretimi özendirmiyor. Arsa fiyatlarının artışından doğan gelirlerin vergilendirilmemesi önemli bir problemdir. Hem tasarruf oranlarının düşüklüğünün hem de verimlilik artışlarından kaçınmamızın nedeni bu. Çünkü Türkiye'de imar değişiklikleriyle çok büyük kazançlar elde etmek mümkün. Burada merkezi olarak bir tedbir almak lazım. Türkiye'de adalet sisteminin operasyonel problemleri de sanayide nitelik dönüşümüne engeldir" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de sanayisizleşme alametlerinin giderek daha çok kaygı verdiğini iddia eden Sak, "Sanayisizleşerek orta gelir tuzağından çıkılmaz. Parasal teşvik gerekli, ancak yeterli değil. Yeşil büyüme gibi akıllı teşvikler gerekli. Ayrıca sanayinin imajını yeniden tanımlamak lazım" şeklinde konuştu.
Muhabir: Mücahid Eker
Yayıncı: Zekeriya Gülün - İSTANBUL