Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Olağan Genel Kurulu
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Hasan Çolakoğlu, ülkelerin aldığı koruma önlemleri nedeniyle hem rekabet hem de adil ve eşit şartlarda üretim ve ticaretin güçleştiğini belirterek, "Sektör olarak gelişirken Türk sanayine ve çelik ürün kullanıcısına...
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Hasan Çolakoğlu, ülkelerin aldığı koruma önlemleri nedeniyle hem rekabet hem de adil ve eşit şartlarda üretim ve ticaretin güçleştiğini belirterek, "Sektör olarak gelişirken Türk sanayine ve çelik ürün kullanıcısına ihtiyaç duyduğu her kalite çeliği ülkemizde ergiterek, dökerek ve işleyerek destek olmak ve uluslararası piyasalardaki konumumuzu güçlendirmeyi hedeflemekteyiz." dedi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın katılımıyla TÇÜD Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi.
Genel kurulun açılışında konuşan TÇÜD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Çolakoğlu, AB ile Türkiye arasındaki STA'nın çelik sektörüne her türlü devlet yardımını önleyen hükümleri çerçevesinde, sektörün, devlet desteğinden ve teşvik enstrümanlarından yararlanmayan bir konumda olduğunu belirtti.
Çolakoğlu, buna rağmen üreticilerin, en gelişmiş ve çevreci teknolojilerle yüksek katma değerli yeni ürünlere yönelik yaptıkları yatırımlar sayesinde hem yurt içi hem de yurt dışı piyasaların ihtiyaçlarının neredeyse tamamına cevap verir konuma geldiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Çelik üreticilerimiz sanayimizin gelişmesini yerli çeliğe dayalı olarak sürdürmesine verdikleri bu destek ile ve son yıllarda yapmış oldukları büyük yatırımlar yanında yetişmiş insan gücü, AR-GE kapasitesi, ürün çeşidini arttıran, üretilmeyeni üreten ve ihraç eden bir noktaya ulaşmıştır. Tüm üye kuruluşlarımızın yaptığı yatırımlar sayesinde sektörümüz, Türkiye'nin çelik ürünleri ihtiyacına cevap vermenin yanı sıra Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise 7'nci büyük üreticisi konumuna gelmiş ve 25 milyar dolar tutarındaki rekor ihracat ile dünyanın 6'ncı en büyük çelik ihracatçısı ülkesi olmuştur. Bugün koruma tedbirleri uygulayan ülkeler dahil olmak üzere her pazarda kaliteli ürünleri tercih edilen tedarikçi olarak birçok ülke sanayine ve inşaat sektörüne büyük ölçüde katkıda bulunmaktayız. Ekonominin lokomotifi olan çelik sektörünün temel sanayi olma özelliği dünyada gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor ve tüm ülkeler bu olguyu sahipleniyor."
Sektörün herhangi bir ayrıcalık olmaksızın eşit koşullarda dünyada rekabet edebilecek güçteyken, birçok ülkenin kendi çelik sektörlerini ve piyasalarını korumak ve ekonomik etki alanlarını canlı tutmak adına birtakım koruma önlemleri aldığını anımsatan Çolakoğlu, "Ülkelerin aldığı bu önlemler nedeniyle hem rekabet hem de adil ve eşit şartlarda üretim ve ticaret güçleşmektedir. Sektör olarak gelişirken Türk sanayine ve çelik ürün kullanıcısına ihtiyaç duyduğu her kalite çeliği ülkemizde ergiterek, dökerek ve işleyerek destek olmak ve uluslararası piyasalardaki konumumuzu güçlendirmeyi hedeflemekteyiz." diye konuştu.
(Yeşil çelik üretimi) Bu konuyla ilgili ilgili yatırımların arttığını görmek Türk çelik sektörü açısından gurur verici"
TÇÜD Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı da sektörün salgın şartları dahil olmak üzere son yıllarda küresel piyasalarda güçlü bir performans sergilediğini, hem üretimde hem de ihracatta başarılı ve istikrarlı bir çizgi yakaladığını, tüm bu başarıları dünyada giderek yükselen koruma duvarlarına rağmen elde ettiğini belirtti.
Tosyalı, çelik sektörünün birçok sektöre ham madde sağlaması nedeniyle Türkiye ve dünya sanayisinde ayrıcalıklı bir yere sahip olduğunu vurguladı.
Sektörün üretim performansına değinen Tosyalı, "Bugün itibarıyla Türk çelik sektörü 50 milyon tonu aşan üretimi, 25 milyar dolar seviyesindeki ihracatı, 10 milyar dolar civarında ödediği vergiler, 55 bin doğrudan, 300 bin dolaylı istihdamı ile Türk ekonomisinin lokomotif sektörleri arasında yer almaktadır." dedi.
"60 milyon ton seviyesini aşacağımızı öngörüyoruz"
Fuat Tosyalı, geçen yıl üretim kapasitesinin 54 milyon tona ulaşmış olmasının gelecek adına daha da umutlandırdığını ifade ederek, "Yeni yatırımlarla 2023 yılında özellikle yassı ürünlere yönelik kapasitenin devreye girmesiyle 60 milyon ton seviyesini aşacağımızı öngörüyoruz." dedi.
Türk çelik sektörü olarak zorlu koşullara uyum kabiliyetleriyle küresel rekabetçiliği koruduklarını ve sanayilerin durduğu salgın döneminde dahi üretime devam ederek hem mevcut pazarlara hem de yeni pazarlara ihracatları artırdıklarını belirten Tosyalı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi sıra, bu ihracat artışını sürdürülebilir kılmakta. Bunu yaparken de başta AB Yeşil Mutabakatı ve yüksek enerji maliyetleri olmak üzere çok sayıda rekabet faktörü için hazırlıklı olmamız ve kaliteden taviz vermememiz gerekiyor. Ayrıca, yüksek katma değerli ürünlerin üretimdeki ağırlığının artması için de şartları zorlamaya devam ediyoruz. Ülkemizin güçlü yatırım, üretim ve ihracat odaklı vizyonu ile dış ticaret fazlası veren ülke hedefi doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bütün bunların yanı sıra daha yeşil çelik üretebilmek amacıyla üretimimizi mümkün olduğunca yenilenebilir enerji kullanarak gerçekleştirmek için gerekli adımları atmamız, sektörümüzün rekabetçiliğini artırmamız açısından zaruri görünmektedir. Bu konuyla ilgili yatırımların arttığını görmek Türk çelik sektörü açısından gurur verici bir mahiyet taşımaktadır."
Çelik sektörünün, gelecek 3 yıl içerisinde ağırlıklı olarak yassı ürünlerde devreye girecek yeni kapasiteler sayesinde 8 milyon ton civarındaki yassı ürün ithalatının tümüyle ikame edilmesi, yüksek katma değerli ürünler bazındaki büyümenin artması ve cari işlem dengesi açığının azaltılması yönünde ülke ekonomisinin büyümesini destekleyeceğini ifade eden Tosyalı, "Bu sebeple başta Türkiye'nin ihracatını arttırmak için kullanılan ancak son zamanlarda katma değerin büyük bir bölümünü yurt dışında bırakan dahilde işleme rejimi uygulamasının devreye girecek olan yeni kapasite imkanları göz önünde bulundurularak tümüyle gözden geçirilmesine ve Avrupa Birliği'nde olduğu gibi dahilde işleme rejimi kapsamındaki ithalatın yurt içi tüketimindeki payının yüzde 10'un altına düşürülmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu meselelere de çözüm getirdiğimizde sektörümüzün tüm dünyada son yıllarda edindiği haklı başarıyı daha da ileriye taşıyacağına tüm kalbimizle inanıyoruz." şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından genel kurul, basına kapalı olarak gerçekleştirildi.