Türkiye'nin 8. Antarktika Bilim Seferi'nde Lumbuzlar Işık Tutuyor
Türkiye'nin kutuplara düzenlediği bilim seferlerinin 8'incisinde bilim insanlarının Beyaz Kıta'ya açılan pencereleri lumbuzlar oldu. 8. Ulusal Antarktika Bilim Seferi, 36 gün süren çalışmaların ardından başarıyla tamamlandı. Lumbuzlar, sefer ekibinde bulunan bilim insanlarına gizemli ve büyüleyici manzaralar sundu.
Geleceğe ışık tutan yolculuk olarak da nitelendirilen Türkiye'nin kutuplara düzenlediği bilim seferlerinin 8'incisinde bilim insanlarının Beyaz Kıta'ya açılan pencereleri lumbuzlar oldu.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda gerçekleştiren ve 24 kişilik bilim heyetinin yer aldığı 8. Ulusal Antarktika Bilim Seferi, 36 gün süren çalışmaların ardından başarıyla tamamlandı.
Seferlerin gerçekleştiği gemilerde seyir sırasında bilim insanlarının okyanusa açılan penceresi lumbuzlar oldu.
Beyaz Kıta'da çalışmalarını yürüten bilim insanları, yolculuk sırasında zaman zaman fırtınayla zaman zaman da "devasa" boyuttaki buzdağlarıyla karşılaştı.
Yolculuğun tüm zorluklarına karşın çalışmalarını tamamlayan bilim insanları lumbuzlar sayesinde dış dünyaya açılabildi.
8. Ulusal Antarktika Bilim Seferi boyunca ekibe eşlik ederek çalışmaları görüntüleyen Anadolu Ajansı foto muhabiri Şebnem Coşkun da 1 aylık sefer boyunca kamarasında bulunan lumbuzdan gördüğü manzaraları kayıt altına aldı.
Lumbuzlar, sefer ekibinde bulunan yer, yaşam, fiziki ve sosyal bilimler alanlarında uzman bilim insanlarında ise farklı düşünceler uyandırdı.
Bilim insanları sefer sırasında lumbuzlarından gördükleri manzaralar için kimi zaman, "gizemli" kimi zaman ise "büyüleyici" ifadelerini kullandı.
"Yer yüzünde alternatifi olmayan bir yolculuk"
Sefer katılımcılarından Dr. Mehtap Dursun, Güney Okyanusu'na açılan penceresinden bakarken hissettiklerini "Kısa süreli de olsa 'bambaşka bir boyuta gidip gelmek' gibiydi. Dev buzdağları, penguenler, foklar, balinalar... Yer yüzünde alternatifi olmayan büyülü bir dünyada çok şaşırtıcı, az ürkütücü ve gizemli bir yolculuk." söyleriyle anlattı.
Sefer katılımcısı Doç. Dr. Denizhan Vardar da lumbuzundan gördüğü manzara için "Beyazla mavinin büyüleyici ve hırçın buluşması." ifadelerini kullandı.
Seferi Çevre Zabiti yüksek mühendis Aybike Gül Karaoğlu da "Somut olarak, lumbuz bana, Güney Kutbu'nda gördüğümüz canlıları ve onların yaşadığı buzul, buzdağı gibi ortamları gösteriyor. Lumbuzdan dışarıya bakınca denizdeki dinamiğin mükemmel olduğunu görüyorum." şeklinde konuştu.
Sefer katılımcısı Ülgen Aytan da lumbuzdan bakmayı "Sonsuz okyanusta görünmeyen için odaktır. Beyaz Kıta'da buzdağlarını en güzel gösteren çerçevedir." sözleriyle anlattı.
Lumbuz'un tarihi 15. yüzyıla kadar uzanıyor
Türk Dil Kurumu'na göre "lomboz", denizcilik terimiyle "lumbuz", gemilerin iç kısımlarını aydınlatmak için bordalara ve güvertelere açılmış yuvarlak deliklere verilen isim.
Lumbuzlar, pirinçten yapılmış içeriye doğru açılması sağlanan cam kapağı ve iç taraftan cam kapağı kapatan ve madenden yapılmış kör kapakların tümünü ifade ediyor.
Lumbuz'un tarihi ise 15. yüzyılda İngiltere Kralı 8. Henry dönemine uzanıyor. Söz konusu dönemde savaş gemilerine yerleştirmek için hazırlanan savaş topları için gemilerde belli açıklık ve kapılar yaptırılmasıyla oluşan lumbuzlar, kare alandan daha yüksek yapısal bütünlüğe sahip olması sebebiyle bu dönemden sonra hemen hemen bütün gemilerde kullanılmaya başlanıyor.
Lumbuzlar cam, akrilik veya kuvars gibi yüksek teknoloji ve basınca dayanıklı malzemelerden oluşabiliyor.