Türkonfed Başkanlar Konseyi Bodrum'da Toplandı
Bodrum'da toplanan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu Başkanlar Konseyi Toplantısı'na katılan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, yeni anayasanın geniş mutabakatlı bir toplum sözleşmesi olması gerektiğine işaret etti.
Boyner'den anayasada mutabakat vurgusu
BODRUM'da toplanan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanlar Konseyi Toplantısı'na katılan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, yeni anayasanın geniş mutabakatlı bir toplum sözleşmesi olması gerektiğine işaret etti. Boyner, küresel krizin az hasarlı atlatılmasında da Merkez Bankası gibi özerk kurum ve kurulların performansının ciddi etki sağladığını öne sürdü.
TÜRKONFED 2010 Yılı Başkanlar Konseyi İkinci Toplantısı, Muğla'nın Bodrum İlçesi Kadıkalesi Köyü'ndeki Paloma Yasmin Otel'de başladı. 7- 9 Ekim tarihlerindeki toplantıya TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği (BASİFED) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Porsuk, Bodrum Esnaf Sanayici ve İşadamları Derneği (BESİAD) Başkanı Cenk Sezgin, TÜRKONFED Başkanı Celal Beysel ile yaklaşık 300 işadamı katıldı. TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, turizm sektörünün son 60 yılda dünyanın en hızlı büyüyen ve istihdam yaratan ekonomi alanlarından biri haline geldiğini belirterek, "Dünya turizmi açısından, klasik Avrupa ve Kuzey Amerika dışında birçok destinasyonun önümüzdeki yıllarda çok daha fazla gelişmesi bekleniyor. Sektördeki bu çok daha rekabetçi ortama da ülke olarak hazır olmamız gerekiyor. Türkiye, 2009 yılında 25.5 milyon yabancı turist ile dünya sıralamasında yedinci sırada yer alırken, turizm gelirleri açısından 21.3 milyar dolar ile dokuzuncu sırada yer buldu. 2010 yılı ilk altı ayında, turist sayısı açısından 2009 yılı aynı dönemine göre yüzde 7 artış gerçekleşti ve yıl sonuna kadar 2009'a göre yüzde 3- 4 oranında bir artış bekleniyor" dedi.
SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM VURGUSU
Dünyada, turizmde iddiası olan bütün destinasyonların gelirlerini artırmak için kıyasıya bir rekabet içinde olduğunu vurgulayan Boyner, şunları söyledi:
"Dünya ile sürdürülebilir şekilde rekabet edebilir bir turizm sektörü, ancak yerel aktörlerin de katılım sağladığı bir süreçte şekillenen, küresel düzeyde bu alandaki gelişme ve trendleri takip eden bir turizm stratejisi ve yol haritası ile mümkün olabilir. Plansız bir şekilde turizm alanında yapılan yatırımların, sağlanan destek ve yönlendirmelerin, çoğu zaman hedeflenenin aksine olumsuz sonuçlar doğurabildiğini görüyoruz. Bahsettiğimiz strateji, güvenilir verilere dayanan, turizmi mevsimsellikten çıkarıp 12 ay boyunca sürdürülebilir ve katma değeri yüksek bir yapıya kavuşturabilecek gerekli altyapı, insan kaynağı, turizmin çeşitlendirilmesi, tanıtım gibi pek çok temel alanı içeren bir strateji. Turizmde doğal, tarihi, kültürel mirasın oynadığı rol elbette çok önemli. Biz de bu mirası çok iyi değerlendiren nesiller yetiştirmeliyiz. Ancak, bu tek başına yeterli olmuyor. Bu mirası nasıl muhafaza ettiğiniz, nasıl sunduğunuz da en az o kadar önem taşıyor. Bugün, bizim sahip olduğumuz bu mirastan çok daha azına sahip bölgeler gelir açısından çok daha fazla geri dönüş elde edebiliyorlarsa, bunun sebeplerini doğru şekilde ortaya koyup, stratejileri de buna göre şekillendirmemiz gerekiyor. Bunu yaparken, turizm için gerekli olan değerlerin korunmasının, sürdürülebilir bir turizm için ne kadar önemli olduğu, bu değerlerin geri dönülemez şekilde yok edilmelerinin sektörde orta ve uzun vadede yaratacağı olumsuz etkiyi de akıldan çıkarmamalıyız."
TÜSİAD TURİZM ÇALIŞMA GRUBU OLUŞTURDU
Boyner, Bodrum da turizm sektörünün yanı sıra yat imalatçığının da büyük bir hızla geliştiğini belirterek, "Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yol haritası belirlenen on kümelenmeden biri de Muğla Yat İmalatı ve Yat Turizmi İş Kümesi. Çalışmalar sırasında Bodrum'da odaklanılması kararlaştırıldı. Bu sebeple, yat imalatı ve turizm sektörlerinin sürdürülebilir büyümesi için birbiri ile uyumlu, etki analizleri yapılan stratejilerin benimsenmesi büyük önem taşıyor" dedi.
TÜSİAD'da, dünya ve Avrupa turizm pazarındaki yeri ile Türkiye ekonomisine ciddi bir katkı sağlayan turizm sektörünün karşılaştığı sorunları irdelemek ve çözüm önerileri için Turizm Çalışma Grubu oluşturulduğunu vurgulayan Boyner, "Çalışma grubumuz, aynı zamanda, önümüzdeki seçim döneminde, turizm politikalarına ilişkin olarak, siyasi partilerin seçim beyannamelerinde yer alması gereken hususlar konusunda bir çalışmada bulunacak. Bu kapsamdaki çalışmalarımızda, yerel düzeyde işbirliğinde olduğumuz bağımsız ve gönüllü sanayici ve işadamları derneklerinin katkı ve önerilerini de almak istiyoruz" diye konuştu.
"YENİ ANAYASA GENİŞ MUTABAKATLI BİR TOPLUM SÖZLEŞMESİ OLMALI"
Yeni anayasa konusunda da Ümit Boyner, "Yeni anayasanın geniş mutabakatlı bir toplum sözleşmesi olması gerektiği konusundaki görüşlerimizi her yerde dile getiriyoruz. Toplumsal barışın önünde engel olan sorunlarımızı halletmedikçe enerjimizi ekonomi alanındaki gelişme için yeterince harcayamıyoruz. Bu barış ve huzur ortamının ekonomideki yansımalarını en fazla hisseden sektörlerden biri olan turizm sektörü de eminimki bu sürece en büyük desteği ve katkıyı yapacağına inanıyorum. Haziran ayında gerçekleşecek bir seçim var. Bu süreçte, küresel krizden çıkışta hala çok hassas olmamız gereken bir dönemde olduğumuzu ve ekonominin hala gündemin en önemli maddelerinden biri olduğunu unutmamalı, unutturmamalıyız" dedi.
ÖZERK KURUM VE KURULLARA ÖVGÜ
Boyner, Türkiye gündeminin her gün değişebildiğini belirterek şöyle devam etti:
"Böylesine değişken bir gündemle, küresel krizi daha az hasarla atlatabilmişsek burada bağımsız düzenleyici ve denetleyici kurumların da önemli rol oynadığına inanıyoruz. Özellikle, Merkez Bankası gibi, özerk kurum ve kurulların performansının ciddi etkisi oldu. Bu kurumlar, piyasa ekonomisinin zayıf unsurlarını güçlendirerek, istikrarlı bir yatırım ortamı sağlanmasında önemli rol oynadılar. Bağımsız düzenleyici ve denetleyici kurumlar, ABD'de, kökleri 1800'lerin sonlarına kadar gitse de, genel olarak gelişmiş ülkelerde 1990'lı yıllardan itibaren önem kazandı. Devletin özelleştirmeler sonucu bazı sektörlerde üretimden çekilmesi gündeme gelince, özellikle altyapı ve finans sektörleri gibi piyasa aksaklıklarının hüküm sürmeye devam ettiği sektörlerde iktisadi faaliyetlerin düzenlenmesi gereği ortaya çıktı. Yürütmeden bağımsız davranabilme özellikleri ile bu kurumları, kamu yönetimini iyileştirme ihtiyacı duyan gelişen ülkeler için, yeni bir kamu yönetişim anlayışı oluşturmanın unsuru olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır."
"TARAFSIZ VE HIZLI İŞLEYEN ADALET SİSTEMİ GEREKLİ"
Küresel kriz sonrası yaşanan tartışmaların önemli bir noktasını devlet ve piyasalar arasındaki işbölümünün ne şekilde kurgulanacağı konusunun oluşturduğunu vurgulayan Boyner, şöyle devam etti:
"Devlet ve düzenleyici kurumlar yatırım ortamını kolaylaştıracak, rekabetçi gücünü artıracak önlemleri ve düzenlemeleri yapmakla yükümlü. G 20'nin en önemli konusu da bu iş bölümü. Bununla birlikte, tarafsız ve hızlı işleyen bir adalet sistemi olmadan da bu iklimi hayata geçirmek mümkün değil. Aynı zamanda, kaynakların ne şekilde dağıtılacağı, teşvik mekanizmalarının nasıl ve hangi amaçlarla uygulanacağı da önem kazanıyor. Tüm bu mekanizmalar ise ancak çağı yakalayabilen, ileri teknoloji üretebilen, girişimci, yenilikçi bir eğitim sisteminde yetişen genç nesiller ile mümkün olabilecektir. Bugün, ülkemizde eğitim sisteminin kalitesini nasıl geliştirmemiz gerekiyor sorusu üzerinde ciddi şekilde kafa yormamız gerekiyor. İyi eğitim alan gençlerimizin ne kadar büyük başarılara imza attıklarına şahit oluyor, onlarla gurur duyuyoruz. Genç nüfusu bu kadar büyük olan bir ülkenin, sahip olduğu bu potansiyeli çok daha fazla başarıya imza atan üretken, girişimci gençleri yetiştirme yönünde kullanması gerekiyor."
İŞSİZLİK VE KADIN İSTİHDAMI
Ümit Boyner, işsizliğin hala ciddi bir sorun olmaktan çıkmadığını belirterek, "İşgücü piyasası ile ilgili sorunlarımızı çok boyutlu ve bütüncül bir yaklaşımla ele almamız gerekiyor. Eğitim, özellikle mesleki eğitim ile işgücü piyasası arasındaki bağların güçlendirilerek vasıf uyumunun sağlanması, genç işsizliğini azaltabilecek en önemli faktör. Bunun yanında, çok düşük düzeylerde seyreden kadın istihdamının geliştirilmesine özel bir önem verilmesi gerekiyor. İstihdam üzerindeki yüklerin hafifletilmesi ve işgücü piyasası düzenlemelerinin güvenceli esneklik anlayışıyla ele alınması da, yeni istihdam oluşturma konusundaki kapasite sıkıntısının aşılmasına yardımcı olacaktır. İstihdam ve işsizlik sorununa bütüncül bir yaklaşım, kayıt dışılıkla mücadeleyi ve üretkenliğin artmasını da desteklemelidir. Hepimiz biliyoruz ki kayıtdışı olan şirketlerin finansmana erişimi çok daha sınırlı oluyor, inovasyona, insan sermayesine yatırımları çok daha düşük kalıyor. Bu da üretkenliği, verimi ve kaliteli uzun süreli istihdamı önemli ölçüde düşürüyor" dedi.
TTK'NIN YASALAŞMASI ÖNEMLİ
İş dünyasının 'yaşam kurallarına' yeni bir bakış açısı getiren Türk Ticaret Kanunu (TTK) tasarısının, Türk şirketlerinin uluslararası toplumun ve piyasaların güvenilir bir aktörü olması, şeffaflık ilkesinin belirleyici olması ve Türkiye'nin AB'ye uyum sağlaması hedefleri gözetildiğinde son derece büyük öneme sahip olduğunu kaydeden Boyner, "6 yıldır süren çalışmalarımızla reform niteliği taşıyan bu değişikliklere ilişkin desteğimizi her platformda dile getirmekteyiz. Bu çerçevede TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya'nın girişimiyle Meclis'e sunulan Geçici İç Tüzük Değişiklik Teklifi uzun zamandır beklediğimiz kanun tasarılarının bir an evvel yasalaşması için atılan önemli bir adımdır. Ancak altını çizmek istediğim bir nokta daha var. TTK tasarısı özelinde yasa teklifinin çoğulcu ve uzlaşmacı bir yaklaşımla irdelenmesi için yeterli zaman harcandığını düşünmekle birlikte, Geçici İç Tüzük uygulamasının diğer yasa teklifleri için benzer analiz süreçlerinin yürütülmesine engel olmayacak şekilde uygulanacağını umuyoruz. TÜSİAD olarak bölgesel kalkınmışlık farklılıklarının giderilmesini, her bölgemizin fırsatlarını değerlendirerek Türkiye'de yaratılan katma değere giderek daha çok katkı yapabilmesini, sonuçta sermayenin yayılarak güçlenmesini verimli sürdürülebilir büyümenin ve demokratikleşmenin en önemli şartı olarak görüyoruz, TÜRKONFED üyeleriyle oluşturduğumuz güçbirliğine çok değer veriyoruz" diye konuştu.
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlter Turan, 'Türkiye'de Siyasi Gelişmeler ve Ekonomiye Etkileri', Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt 'Dünyada ve Türkiye'de Finansal Sektörde Yeni Yönelimler ve Reel Sektöre Etkileri' konulu birer sunum yaptı. Toplantının 9 Ekim'de Ümit Boyner ve üst düzey yöneticilerin de katılacağı Yunanistan'ın İstanköy Adası gezisiyle sona ereceği bildirildi.
Yaşar ANTER/ BODRUM (Muğla),(DHA)