Haberler

Tüsiad Başkanı Turan: Toplumun Yarısını Geride Bırakarak Hiçbir Krizden Çıkamayız, Aksine Krizi Daha da Derinleştiririz"

Güncelleme:
Abone Ol

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, “Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Kriz Yönetimi Rehberi” toplantısında; pandeminin kadınları daha çok etkilediğini belirterek, “Toplumun yarısını geride bırakarak hiçbir krizden çıkamayız, aksine yeni bir kriz yaratırız veya krizi daha da derinleştiririz” dedi. Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova da toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşabilmek için 300 yıla ihtiyaç olduğunu söyledi.

ESRA ALUS

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, "Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Kriz Yönetimi Rehberi" toplantısında; pandeminin kadınları daha çok etkilediğini belirterek, "Toplumun yarısını geride bırakarak hiçbir krizden çıkamayız, aksine yeni bir kriz yaratırız veya krizi daha da derinleştiririz" dedi. Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova da toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşabilmek için 300 yıla ihtiyaç olduğunu söyledi.

TÜSİAD, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve BM Kadın Birimi'nin (UN Women) iş birliğiyle hazırlanan "Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Kriz Yönetimi Rehberi" basın toplantısıyla tanıtıldı. Toplantının açılış konuşmalarını BM Kadın Birimi Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova ve TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez ile TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan yaptı.

Asya Varbanova, pandemi öncesinde toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşabilmek için 100 yıla ihtiyaç varken, pandemi sonrası bu zamanın üçe katlandığına dikkat çekti. Varbanova, şunları söyledi:

"BİZİM TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNE ULAŞMAMIZ 300 SENEYİ BULACAK: İş yaparken krizler artık yeni normallerimiz haline geldi. Bu krizlerin çoğu, kadınlar ve kız çocukları üzerinde çok daha büyük bir etkiye sahip. 2019 yani pandemiden önce de BM Kadın Birimi olarak şu andaki ilerlemeyle devam edilirse ancak 100 sene içinde toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşabileceğimizi gördük. Yani toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için Covid-19 öncesinde bile biliyorduk ki yeterince hızlı hareket edemiyoruz. Peki pandemiden sonra ne oldu? 4 sene sonunda yine BM Kadın Birimi olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda neredeyiz? Neler yapmamız gerekiyor ve sürdürülebilir hedefleri konusunda neredeyiz? Buna baktık ve şu andaki tahminlerimize bakacak olursanız bırakın hızlı ilerlemeyi elde ettiğimiz bazı kazanımlarda geriye gitmeye başlamışız. Şu andaki ilerleme hızına bakarsak bizim toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmamız 300 seneyi bulacak. Bunca sene beklemek istemiyoruz. Biz tamamen toplumsal cinsiyet eşitliğini kendi hayatımız sırasında görebilmek istiyoruz.

KRİZLER KADINLARIN VE KIZ ÇOCUKLARIN HAYATI ÜZERİNDE ÇOK ÖNEMLİ ETKİLER BIRAKACAK: Zorluklar var. Savaşlar, iç çatışmalar, iklim krizleri ve sağlık krizleri yaşıyoruz ve gelecekte de çok farklı doğal ve de toplumsal krizlerimiz olacak. Bunlar doğal felaketler olabilir. Halk sağlığı sorunları olabilir, gıda krizleri olabilir, tedarik zinciri sorunları sebebiyle ya da topyekün savaşlar olabilir. Sebebi ne olursa olsun bu krizler kadınların ve kız çocukların hayatı üzerinde çok önemli etkiler bırakacak ve çok ciddi bedellere yol açacak. Bu gerçekten yola çıkarak Türkiye'nin büyük kuruluşlarıyla bir araya geldik. Covid-19 pandemisinden çıkardığımız dersleri konuştuk. Toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için neler yapabiliriz bunları değerlendirdik. Çünkü böyle bir mercekten bakamazsak krizlerde kadınların ve erkeklerin farklı ihtiyaçlarını da göz önüne alamayacak, planlarımız da başarısız olacaktır ya da tamamen bizi tatmin etmeyecektir. Optimum altında sonuçlar elde edeceğiz.

PANDEMİDE DÜNYADAKİ GÖREV GÜÇLERİNDE KADINLAR SADECE YÜZDE 24 GÖREV ALABİLDİ: Baktığımızda Covid-19 krizinde genel olarak kadınların görev güçlerinden dışarıda bırakıldı. Pandemi döneminde bütün dünyadaki görev güçlerinde kadınlar sadece yüzde 24 görev alabildi. Pandemi sırasında ve verilere baktığınızda pandeminin etkilerini düşündüğümüzde cinsiyet ayrımcılığı olduğunu ve spesifik konularda kadınların daha fazla etkilendiğini görüyoruz. TÜRKONFED ve TÜSİAD ile 2020 ve 2021 senelerinde bir araya gelerek pandeminin hem şirketlerde hem de ev ortamında kadın ve kız çocukları üzerindeki etkisini daha iyi anlamaya çalıştık. Bugün lansmanı yapılan rehberde bu çalışmaları temel alıyoruz. Bu rehberde krizleri yönetebilmek için kadın güçlendirme ilkellerini bir ana plan olarak kullanıyoruz. Pandemiden aldığımız dersleri de buraya bu rehbere dahil ettik.

BU REHBER ŞİRKETLER İÇİN KRİZ DÖNEMLERİNDE VERİMLİLİĞİ, KARLILIĞI ARTTIRACAK: Covid-19 pandemisinden aldığımız derslerden biri de şu; eğer şirketler toplumsal cinsiyet eşitliği alanında daha başarılıysa pandemi sırasında da çok daha rahat bir şekilde sorunları aştılar. Hem dahili uyarı sistemleri olsun hem çalışma ortamları olsun hem ev ortamında şiddet olsun, bu alan, bütün bu alanlarda çok daha başarılı bir karneye sahip oldular. O yüzden şirketler için çok önemli bir konu.

Bu rehber şirketler için kriz dönemlerinde verimliliği, karlılığı arttıracak. Rehberin 5 ana başlığı var. Hepsi krizlerin nasıl yönetileceği konusunda somut aksiyonlar içeriyor ve bunların hepsi de adın güçlendirme ilkelerini baz alarak hazırlanmıştır. Yani toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda tamamen bir başvuru kaynağı niteliğinde olacaktır.

2030 HEDEFLERİNDEN DE 8 SENE UZAKTAYIZ: Bundan faydalanalım ve bu sayede geleceğe hazır olalım ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayalım. Beklemek için 300 senemiz yok. 2030 hedeflerinden de 8 sene uzaktayız. Biliyorsunuz o toplumsal cinsiyet eşit için sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde de ulaşmamız gereken yerler var. O yüzden sizin dayanıklılığınıza, çalışkanlığınıza ve de kararlılığınıza güveniyorum."

Sürdürülebilir kalkınma ve kaliteli büyümesi için kadınlara ihtiyaç olduğunu belirten TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, pozitif ayrımcılık değil, toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde hareket edilmesi gerektiğini söyledi. Sönmez'in konuşması şöyle:

"ÜLKEMİZİN SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMASI İÇİN KADINLARIN AYAK İZLERİNE İHTİYAÇ VAR: Ülkemizin sürdürülebilir kalkınması ve kaliteli büyümesi için tek başına ekonomik göstergeler artık yeterli değil. Oyunun kendisini değiştiren dönüşümler çağında toplumsal kalkınma ve refah yolculuğunun 3 ana merkezde kesiştiğini düşünüyoruz. Yeni dönem, yeni ufuklar vizyonumuzda bu önemli merkezleri dijital, yeşil ve toplumsal dönüşüm odaklarıyla 3D olarak tanımlıyoruz. Dijital dönüşüme, dijital ayak izimizi büyüyerek yeşil dönüşüme, karbon ayak izimizi azaltarak ve toplumsal dönüşüme de cinsiyet eşitliği temelinde hayatın her alanında kadınların ayak izlerinin düşünmesiyle ulaşabileceğimizi düşünüyoruz.

SORUMLULUKLARIMIZIN FARKINDAYIZ: Bağımsız ve güvenlik temelli bir araya gelen iş insanlarının oluşturduğu TÜRKONFED, bugün 30 federasyon ulusal ve uluslararası 300'ün üstünde dernek ve 50'yi bini aşkın şirketi temsil etmenin bilinciyle çalışıyor. Bu derneklerimizden 48'ini de kadın dernekleri oluşturuyor. Bu derneklerimiz TÜRKONFED iş dünyasında kadın komisyonumuzun aktif üyesi olarak ülkemizin en kapsayıcı kadın yüzünü de oluşturuyor. Ülkemize ve topluma karşı sorumluluklarımızın farkındayız. Bulunduğumuz her platformda, katıldığımız her toplantı ve etkinlikte güçlü toplumun, güçlü ekonominin ve güçlü demokrasi yolunun kadının hayatın tüm alanında aktif olmasının geçtiğini de dile getiriyoruz. Ulusal politika ve stratejileri belirleyen temel belgelerde de toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir hedef olarak yer almasının şart olduğuna da yürekten inanıyoruz.

KADINLARIN HAYATIN HER ALANINA YÜZDE 100 TAM EŞİTLİKÇİ KATILIMI ŞART: Pozitif ayrımcılık değil, toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde adil bir sistemin inşasıyla hep birlikte hayatı dönüştürme gücüne sahibiz. Bunun için kadınların hayatın her alanına yüzde 100 tam eşitlikçi katılımı şart. Toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde zihinsel ve kültürel değişimi başlatmalıyız. Bunu da ancak eğitim başta olmak üzere sosyal, kültürel ve toplumsal anlamda sistemsel bir dönüşümle sağlayabiliriz.

KRİZLER KARŞISINDA DA TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ KORUNMALI: İş dünyası olarak atacağımız en önemli adım krizler karşısında da toplumsal cinsiyet eşitliğini korumak olmalıdır. İşte toplumsal cinsiyete duyarlı kriz yönetimi rehberi, tarihin dönüm noktalarında iş dünyasının toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı söylemler ve stratejiler çerçevesinde üstlendiği sorumluluğu eyleme de yansıtmayı amaçlıyor. Mevcut durumumuzsa bu alanda çok daha güçlü adımları çok acil olarak atmamız gerektiğini bizlere hatırlatıyor. Siyasi karar alıcıların ve sivil toplumun bu alanda bilinçlendirilmesi önemli. Ancak Türkiye'nin değer üreten şirketlerinin de toplumsal dönüşüme yenilikçi değerlerle katkı sağlaması gerekiyor.

REHBER İŞ DÜNYASININ, TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SÖZLEŞMESİ HALİNE GELMELİ: Zaman söylemin ötesinde hareket ve eylem zamanıdır. Rehberin yalnızca bir kılavuz değil, iş dünyasının, toplumsal cinsiyet eşitliği sözleşmesi haline gelmesi ve en büyük arzumuzdur. İş yaşam dengesinin sağlandığı ve bakım sorumlulukları için gerekli desteğin verildiği, iş yerinde cinsel tacizi engelleyen ve ortadan kaldıran politikaların uygulandığı ev içi şiddete karşı tüm çalışanların desteklendiği, çalışanların sağlığını, güvenliğini ve refahının korunduğu beceri kazanma ve iyileştirme ihtiyaçlarının karşılandığı şirketler bu sözleşmenin tarafı, takipçisi ve uygulayıcısı olmalıdır.

DAHA GÜÇLÜ BİR SESLE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR DİYORUZ: Özellikle ülkemizin öncüsü olduğu İstanbul Sözleşmesi'ni devamı ve etkin kullanılması, birlikte yaşam kültürümüzü de geliştirecektir. İstanbul Sözleşmesi'nin gerek kadın aile ve çocuklara gerekse de hayatımızdaki eşitsizliğe anlamlı bir eylem adımı olduğunu vurgulamak istiyorum. Daha güçlü bir sesle İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyoruz."

Pandemi şartlarının toplumsal cinsiyet eşitliğindeki kazanımlarının geriye gitmesine yol açtığını belirten TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan da şunları söyledi:

"COVİD-19 SÜRECİNDEN KADINLAR ERKEKLERDEN DAHA ÇOK ETKİLENDİ: Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak yolunda iş birliklerinin çok kıymetli olduğuna inanıyorum. Bugün krizlerde toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı yol gösterici olacağına inandığımız bir çalışmayla karşınızdayız. Covid-19 salgını ile mücadele sürecinde tüm ülkelerde tedbirler uygulanırken gerek istihdam gerek artan ücretsiz ev emeği ve bakım yükü artan ev içi şiddet boyutlarıyla tüm dünyada kadınlar erkeklerden çok daha fazla etkilendi. Uzun yıllardır yürütülen çabalar sonucu elde edilen toplumsal cinsiyet eşitliğindeki kazanımların pek çok alanda geriye gitmesi riskiyle yüzleştik. Böyle bir tabloda iş dünyası olarak önce nereden başlayacağımızı bilmemiz çok önemliydi. Çok inandığım bir sözü tekrarlamam gerekirse 'Ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz'. Onunla mücadele edemezsiniz. Ancak toplumsal cinsiyet odaklı veri ve veriye dayalı analizlerin ışığında bu alanda çok daha etkili adımlar atabiliriz. Bu yaklaşımla pandeminin ülkemizdeki etkilerini çalışanlarımız açısından tescil etmek üzere paydaşlarımızla yapmış olduğumuz ilk araştırma dünyadaki sonuçlara benzer şekilde kadın ve erkek çalışanlar arasındaki en büyük farkın kadınların en çok ev, iş dengesi, bakım sorumluluğu ve şiddetle ilgili konularda zorluklar yaşaması olduğunu göstermişti.

COVİD-19 DÖNEMİNDE YALNIZCA 4 ŞİRKETTEN 1'İ KADIN ÇALIŞANLARININ YÖNELİK ÖZEL ÖNLEMLER ALDI: Ankete katılan işletmelerin 4'te 3'ü Covid-19 sürecinde çalışanlarına yönelik destekleyici önlemler alırken yalnızca 4 şirketten 1'i kadın çalışanlarının yönelik özel önlemler almıştır. Bu bulgular bize bu yönde daha fazla çalışan çalışmalar yapmamız gerektiğini ortaya koydu. Covid-19 salgınını geride bırakırken toparlanma sürecinin etkisi ne yazık ki toplumsal cinsiyet perspektifinden çok daha yavaş oluyor. Diğer taraftan salgını geride bıraksak dahi iklim krizi, doğal afetler, başka salgınlar, kitlesel göçler, güvenlik veya teknolojik sorunlar gibi alanlarda kriz gündemi söz konusu.

İŞ GÜCÜNDEKİ CİNSİYETLER ARASI UÇURUM DA GİDEREK ARTIYOR: Küresel cinsiyet uçurumu 2021 raporuna göre uzun süredir devam eden yapısal engeller sosyoekonomik ve teknolojik dönüşüm ve ekonomik şartların yanı sıra iş gücündeki cinsiyetler arası uçurum da giderek artan bir tehdit olmaya devam ediyor. Salgının bizi zorladığı alanlar olmakla birlikte tüm alanlarda teknolojik dönüşümü zorunlu olarak hızlandırılması belki en önemli kazanımlarından biri oldu. Teknolojinin getireceği dönüşüm tamamen risk olarak konumlanmak yerine teknolojik gelişmelerin krizlere karşı çözümler sunan bir imkan olduğu daha iyi deneyimlendi. Fakat bu alanda eğitim alan ya da çalışan kadınların görece az olması sebebiyle teknoloji odaklı işler bir yandan sunduğu fırsatlarla beraber diğer yandan eğer gerekli adımlar atılmazsa toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından. Yeni bir uçuruma yol açma riski de taşıyor.

TOPLUMUN YARISINI GERİDE BIRAKARAK HİÇBİR KRİZDEN ÇIKAMAYIZ: Tüm bu krizlerle ve yaşanan değişimlerle, toplumsal cinsiyet eşitliğini bir kenara bırakarak mücadele etmemiz söz konusu olamaz. Çünkü toplumun yarısını geride bırakarak hiçbir krizden çıkamayız aksine yeni bir kriz yaratırız veya krizi daha da derinleştiririz. Gelecekteki muhtemel krizlerin toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik ve birbirinden farklı boyutlardaki etkilerine karşı işletmelerin ve kurumların çok daha hazırlıklı olması gerekiyor.

REHBER GELECEĞİN İŞLERİNİ YA DA İŞLERİN GELECEĞİNİ DE GÜNDEMİNE ALIYOR: İşletmelerin özel önlemleri planlayarak uygulamaya alması krizlerde kadınların daha da dezavantajını koruma gelmesini önleyici olacaktır. Bu ihtiyaçlardan hareketle TÜSİAD, TÜRKONFED ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Türkiye Ofisi iş birliğinde yürüttüğümüz çalışmaların bir devamı olarak ve pandemiden çıkarılan dersleri göz önünde bulundurarak krizleri eşitlikçi yönetmek olayıyla bir uygulama rehberi hazırlandı. Özel sektörün krizleri toplumsal cinsiyete duyarlı bir şekilde ele alması için hazırlanan bu rehber kadının güçlenmesi için prensiplerine dayanıyor. Rehber geleceğin işlerini ya da işlerin geleceğini de gündemine alıyor ve bu yönden de uygulama adımları sunuyoruz."

Hazırlanan rehberle ilgili olarak BM Kadın Birimi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve İnsan Hakları Danışmanı Nino Janashia bilgi verdi. Janashia şunları aktardı:

"COVİD-19'UN TÜRKİYE'DEKİ EKONOMİK VE BEŞERİ ETKİLERİNİ ARAŞTIRDIK: Bu rehberin hazırlanmasında TÜSİAD, TÜRKONFED ve BM Kadın Birimi Türkiye Ofisi'nin çok büyük desteği oldu. Türkiye'de faaliyette bulunan ya da Türkiye'de temsilcilik ofisi olan 26 farklı şirket bize destek oldu. 6 tane araştırma yaptık. TÜSİAD ve TÜRKONFED 2020 yılında bu konuyla ilgili bir araştırma yapmışlardı. 245 ile şirketle beraber onu gözden geçirdik. Covid-19'un Türkiye'deki etkisiyle ile ekonomik etkisi ve beşeri etkisiyle ilgili literatür araştırmaları da gözden geçirmiş olduk. Elde ettiğimiz bulgular çok önemli. İlk defa yapmış olduğumuz bu araştırmalarda katılımcılardan kendi tecrübelerini öğrenmiş olduk. Biz seçim yapmak zorunda kaldık ve başlıkları buna göre belirledik.

BELİRLENEN BAŞLIKLAR EN ÇOK YAŞANAN SORUNLARDAN OLUŞTU: En çok yaşananlar sıkıntılar tespit edildi. Birinci sırada özel hayatın ve iş hayatının dengelenmesi sorunu var. Başlıklarımızı, iş-yaşam dengesinin teşvik edilmesi ve bakım sorumlulukları için destek verilmesi, iş yerinde cinsel tacizin önlenmesi ve ortadan kaldırılması, ev içi şiddete karşı çalışanların desteklenmesi, çalışanların sağlığının, güvenliğinin ve refahının korunması, işin geleceğine dair zorlukların ele alınması – mevcut becerileri geliştirme ve yeni beceriler kazandırma olarak belirledik.

KRİZLERLE MÜCADE İÇİN BU KILAVUZU TAVSİYE EDİYORUZ: Yaşanabilecek başka kriz türleri için de böyle bir kılavuz geliştirdik ve şirketlere tavsiye ediyoruz. Şirketler mutlaka riskleri tespit etsinler. Krizlere karşı devamlılığının olabilmesi için gerekli tedbirleri alsınlar ve projeler yürütsünler."

REHBER NEYİ AMAÇLIYOR?

BM Kadın Birimi (UN Women), TÜSİAD ve TÜRKONFED tarafından hazırlanan, İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı aracılığıyla fonlanan "Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Kriz Yönetimi Rehberi", Covid-19 küresel salgını sonucu ortaya çıkan krizlerin, özel sektör tarafından toplumsal cinsiyete duyarlı şekilde yönetilme ihtiyacından ötürü ele alındı. Çalışma, Kadının Güçlenmesi Prensibi'ne (WEPs) dayanarak, başka bir küresel salgın, doğal afet, kitlesel göç başta olmak üzere ileride çıkabilecek tüm krizlere karşı iş dünyasının hazırlıklı olmasını sağlamayı ve kriz yönetimi araçları sunmayı amaçlıyor.

Kaynak: ANKA / Ekonomi

Birleşmiş Milletler Togo Cumhuriyeti Orhan Turan Türkiye Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title