TÜSİAD/Kaslowski: Yapısal reformlar bir an önce hayata geçirilmeli
Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, ekonomik reform uygulama programının üç aylık sürelerde reel kesimle, STK'larla birlikte takip edilmesinin "kritik önemde" olduğunu vurguladı ve "İstikrarlı büyüme hattına oturmamız için ana hatları...
Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, ekonomik reform uygulama programının üç aylık sürelerde reel kesimle, STK'larla birlikte takip edilmesinin "kritik önemde" olduğunu vurguladı ve "İstikrarlı büyüme hattına oturmamız için ana hatları ve gereklilikleri herkesçe bilinen yapısal reformların bir an önce hayata geçirilmesinin şart olduğunu düşünüyoruz" dedi.
TÜSİAD olağan Genel Kurul toplantısının açılışında konuşan Kaslowski, "Aksi taktirde had safhaya varan işsizliğin de etkisiyle, alım gücündeki azalma, enflasyonun yükselmesi, büyümenin finansmanı gibi temel sorunların çözülmesi mümkün değildir. TL'ye, kaybettiği güveni mutlaka yeniden kazandırmalıyız" dedi.
ABD'de yeni yönetimin "1.9 trilyon dolarlık sosyal demokrat renkler taşıyan" paketinin yaratacağı ivmenin, dünya ekonomisinde de olumlu etkiler yapacağını vurgulayan Kaslowski, "Büyüme konusundaki olumlu etki, fonların artan faizler nedeniyle ABD'ye kayması, enflasyonist baskı gibi başka sonuçlarla, yükselen piyasalar üzerinde olumsuz etki yapabilir. Dünya ekonomisinde, geçmişe göre çok farklı dinamiklerin harekete geçtiğini görebiliyoruz" dedi ve ekledi: "Dünyanın yeni düzeni, belli ki inşa ediliyor. 2021 de gelecek on yılın temel taşlarının döşeneceği yıl olacak. Türkiye'nin, bu tarihi anı, fırsat ve risklerini iyi değerlendirmesi lazım. "Pandemi yılında kredi genişlemesine bağlı olarak gerçekleşen istisnai büyüme ile enflasyonist baskıların arttığı, işsizlik sorununun devasa boyutlara eriştiği, hem faizin hem kurun yükseklerde seyrettiği bir ekonomik ortamda yaşıyoruz."İşsizlik, toplumumuzun bugününü ve geleceğini korkutucu şekilde tehdit etmektedir. Bunun yanında geçmiş on yılın küresel ölçekteki kolay finansman koşulları, giderek ortadan kalkıyor. Rezervlerimiz azaldı. İşte böyle bir dönemde hükümetimiz yeni bir ekonomi paketiyle piyasalara olumlu mesaj vermeye çalıştı."Bu çabayı olumlu karşılıyoruz. Atılması planlanan adımların, somutlaştırılarak paylaşılması ve rakamsal hedeflerin netleşmesi, programı daha verimli ve kredibilitesi daha yüksek hale getirecektir. "Bir reform sürecinin olmazsa olmazı olarak gördüğümüz 'hesap verilebilirlik', ancak bu şekilde anlam kazanacaktır. Geçtiğimiz üç yılda, benzer programların ve eylem planlarının açıklandığına tanık olduk. Bunların istenen sonuca ulaşamadığını da, üzülerek gözlemledik."Geçtiğimiz hafta Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından kamuoyu ile paylaşılan reform uygulama programının üç aylık sürelerde reel kesimle, STK'larla birlikte takip edilmesi kritik öneme sahiptir. Böylece hem uygulamayı hem de süreci somutlaştırmış oluruz. İstikrarlı büyüme hattına oturmamız için ana hatları ve gereklilikleri herkesçe bilinen yapısal reformların bir an önce hayata geçirilmesinin şart olduğunu düşünüyoruz."Aksi taktirde had safhaya varan işsizliğin de etkisiyle, alım gücündeki azalma, enflasyonun yükselmesi, büyümenin finansmanı gibi temel sorunların çözülmesi mümkün değildir. TL'ye, kaybettiği güveni mutlaka yeniden kazandırmalıyız. Aksi halde krizden çıkışımızın çok zorlaşacağı kanısındayız. "TL'nin zayıflığı bizi de dışsal şoklar karşısında sürekli zayıf bırakacaktır. Bu hedefe yönelik olarak bugüne dek titizlikle korunan bütçe dengesine daha fazla dikkat etmek, daha önce ülkemize büyük sıkıntılar yaşatan ikiz açık ortamına, dönmemek gerektiğini düşünüyoruz."Bu bağlamda gıda enflasyonunun özel olarak ele alınmasının, tarım sektörünün sorunlarını gündeme getirecek ve kalıcı olarak çözecek bir programın da hazırlanmasının gereğine inanıyoruz. Bu konularda hazırladığımız kapsamlı raporun yetkililerce değerlendirileceğini umuyoruz. Reform Programında bu yönde öngörülmüş adımların takipçisi olacağız. Gıda enflasyonu ve işsizliğin, artması ve yayılması; eğer önlem alınmaz ise toplumumuza çok zarar verecektir."Diplomatik esneklik ve yapıcılık ile çatışmacılık; laiklik ve bilimsellikle hurafe; özgürlükçü ilkeler ile baskıcılık; doğayı sakınmak ile onu talan eden bir hoyratlık; kadınların eşitliğini benimsemek ile onları ikinci sınıflığa mahkum etmek; demokrasi ile otoriterlik; çoğulculuk ile çoğunlukçuluk; vatandaşlık hakları ile tebaacılık; hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü ile baskıcılık arasındaki tercihler, dünyada ve ülkemizde nasıl yaşayacağımıza dair tercihlerdir."TÜSİAD'ın bu yıl ellinci kuruluş yıldönümümü olduğunu anımsatan Kaslowski, "Cumhuriyet'in yarı yaşında sayılırız. Kurulduğumuz dönem ülkemiz açısından bir kriz dönemiydi" dedi ve ekledi: "Her geçen gün eksikliğini daha derinden hissettiğimiz, özlediğimiz, sevgili Mustafa Koç kırkıncı yıl münasebetiyle yaptığı konuşmada TÜSİAD'ın misyonunu şu şekilde anlatmıştı: "'Bu derneğin ilk kuruluş hedefi, Ankara'ya, başta sanayi olmak üzere, özel sektörün ülke kalkınmasındaki rolünü ve önemini daha iyi anlatabilmekti. "Tabii ki bu sınırlı hedef çok çabuk aşıldı. Biz ekonomide, siyasette, sosyal alanda tartışılan konularda go¨ru¨şlerimizi so¨yleriz, bunu yaparak da o konu o¨zelinde taraf oluruz… "Ülke yararını hangi tezde gördüğümüze bakar, ona göre konuşuruz. Çoğu zaman da alternatif yollar, görüşler üretir, bunları ortaya koyarız…Biz, konumların değil konuların savunucusuyuz."Sözlerini, "Artık yarım asrı devirmiş bir kurumuz. Temelleri, Mustafa Kemal Atatürk tarafından atılan, ilkelerine yürekten bağlı olduğumuz, ve iki yıl sonra Yüzüncü yaşını kıvançla kutlayacağımız Cumhuriyetimizin, temel ilkelerinden ve hedeflerinden vazgeçmeden ama onları çağa uydurmayı da beceren bir yaratıcılıkla yeni dünyada, ülkemizin hakettiği yeri almasını istiyoruz. Bunu yapabilecek kapasitemizin, yaratıcılığımızın, irademizin olduğuna eminiz. TÜSİAD olarak dün olduğu gibi yarın da bu heyecan verici yolculuğun bir parçası olmaya devam edeceğiz" dedi.Kaslowski, "Pandeminin aramızdan alıp götürdüğü insanlarımıza ve erkek şiddetine maruz kalarak hunharca katledilen tüm kadınlara da, Allah'tan rahmet diliyorum. Bu dönemde hepimize umut veren gelişmeler de yaşadık. Almanya'da yetişmiş Özlem Türeci ve Uğur Şahin, doğru koşullar yaratıldığında, uygun ortam sağlandığında Türk kadınlarının, bilim insanlarının neler yapabileceğini tüm dünyaya gösterdiler. Türkiye'nin ve insanımızın imajını da hiçbir lobi şirketinin, hiçbir halkla ilişkiler kampanyasının başaramayacağı derecede yükselttiler. Onlara da ayrıca teşekkür etmek isterim" diye ekledi. (Fotoğraflı)