Yabancılar Ülkeyi Neden Terk Etmiyor?
Doç. Dr. Cevdet Akçay, Siyasetteki Krize Rağmen Yabancıların Türkiye'den Çıkış Yapmamasının Nedenlerini Açıkladı.
Yapı Kredi Başekonomisti Doç. Dr. Cevdet Akçay, siyasetteki krize rağmen yabancıların Türkiye'den çıkış yapmamasının nedenlerini açıkladı.
Referans Gazetesi'nde Kenan Şanlı imzasıyla yer alan habere göre Cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla yaşanan siyasi kriz, geçmiştekinin aksine para ve sermaye piyasalarına çok fazla yansımadı. Bunun en temel sebebi olarak da uluslararası piyasalardaki likidite bolluğu gösteriliyor. Bu noktada birçok ekonomistten ayrılan Yapı Kredi Başekonomisti Doç. Dr. Cevdet Akçay'a göre, ortamın gelişmekte olan ülkeler açısından iyi olması Türkiye'den çıkışı zorlaştıran bir şey değil, aksine kolaylaştıran birşey. Akçay, likidite bolluğunun yabancılara gerekirse bir gelişmekte olan ülkeden zarar yazarak çıkıp, bunu başka bir gelişmekte olan ülkede 3 ay içerisinde telafi edebilme olanağı sağladığını ileri sürdü. Buna rağmen yabancıların çıkmamasının Avrupa Birliği (AB) çıpasından kaynaklandığını belirten Akçay, Türkiye'nin AB ile müzakere sürecinde olmanın faydalarını en fazla gördüğü bir dönem yaşadığını ileri sürdü. "Eğer Türkiye AB ile yakınsama sürecini başlatmamış olsaydı, bugün yaşayacağı darbe daha büyük olacaktı" diyen Akçay, yabancıların AB ile yakınsama sürecinin devam etmesi nedeniyle siyasette yaşanan krizi fiyatlara yansıtmadığını ileri sürdü. Türkiye'nin önündeki en büyük engelin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişkilerin zayıflaması değil, AB çıpasının zayıflaması olduğunu belirten Akçay, "Çünkü Türkiye'yi AB ile entegrasyon ihtimali kurtarıyor. Bugün varlıkların iyi fiyatlanmasının nedeni entegrasyon ihtimali" dedi.
Piyasalarda potansiyel enerjinin biriktiğine dikkat çeken Akçay, bunun henüz kinetik enerjiye dönüşmediğini ancak dönüşme ihtimalinin arttığını söyledi. Akçay, "Yabancılar; 'Türkiye eski alışkanlıklarından pek fazla kurtulamıyor, bu ilişki de pek tutacak değil, AB'ye yakınsama süreci bitmiştir' derlerse Türk varlıklarının fiyatlanması değişir" dedi. Yabancıların bugün "tek aşamalı" bir fiyatlama yaptıklarını belirten Akçay, "Sistem örneğin seçim kararı alınıp alınmayacağı sorusuyla kilitleniyor. Karar alınırsa piyasa rahatlar deniliyor, karar alınıyor piyasa rahatlıyor. Bu sorun ortadan kalktığında bir sonraki soruna bakılıyor" dedi. Akçay, "Tek aşamalı" fiyatlama ile Türkiye'nin kısa vadeye kilitlendiğini vurguladı.
YABANCI YATAK ODASINI BİLMİYOR
Yabancıların "AK Partili bir cumhurbaşkanı, seçimler sonucunda da AK Parti'nin tek başına hükümete geleceği" senaryosuna çok iyi bir senaryo diye baktıklarını hatırlatan Akçay, bunun yabancıya satılabilir ancak Türkiye'de satılamaz bir senaryo olduğunu belirtti. Akçay, "Yabancı '4 yıl içerisinde başarılı bir hükümet var, böyle bir hükümet cumhurbaşkanını seçme hakkına neden sahip olmasın' diye bakıyor. Yabancı bunun aksini anlamıyor. Yani yabancı misafir odasını iyi biliyor ancak yatak odasından haberi yok. Problem de bu. Türkler de yatak odasını daha iyi biliyorlar. Hangi çatışmalar, çekişmelerin varolduğunu iyi bildikleri için bu senaryoyu Türkiye'de kabul ettirebilmeniz kolay değil" dedi. AK Parti'nin yabancılarla çok fazla temasta olup, bunların fikirlerini alıp, karşı olmadıklarını gördüğünde bunu iyi bir senaryo diye tanımladığına dikkat çeken Akçay, "Oysa Türkiye ayağına daha fazla ağırlık vermeleri gerekiyordu. Çünkü içeriyi iyi idare edip senaryonuzla başa gelirseniz, yabancı bu senaryoya zaten razı" dedi.
BEKLEME DÖNEMİ YANILTMAMALI
Potansiyel enerjinin kinetiğe dönüşme riskinin tamamen siyasetten kaynaklı olabileceğini belirten Akçay, bu siyasi riskin fiyatlanmadığının altını çizdi. Yabancıların AB ile ilişkilerin kopmadığı inancında olduğunu hatırlatan Akçay, yabancıların bu riski fiyatlamamayı tercih edip beklediklerine dikkat çekti. Akçay şunları söyledi: "Bekleme dönemlerinde olmaları bizi yanıltmamalı. Yani 'bakın ekonomiye bir şey olmuyor' dememek lazım. Çünkü enerji birikiyor, bir an kinetik enerjiye dönüşebilir. Eğer AB çıpasının zayıfladığına inanırsa gerek doğrudan gerekse portföy yatırımcısı anlamında çok keskin hareketler görürüz" uyarısı yaptı.
ÇIPAYI AB DEĞİL TÜRKİYE ZAYIFLATIYOR
"Seçim sonucunda aynı tablo çıktığında AK Parti cumhurbaşkanlığına aynı adayı gösterdiğinde ne denilecek? Ya da AK Parti çok ciddi kan kaybetti. Bunun riski ne olacak? Gelecek olan koalisyonun temel sorunların çözümü ve ekonomi konusundaki politikalarına ilişkin hiçbir fikrimiz yok" diyen Akçay, böyle bir durumda AB çıpasının zayıflama ihtimalinin de yüksek olduğunu söyledi. Çıpanın zayıflamasının düşünülenin aksine AB'den değil Türkiye'den kaynaklı olabileceğini savunan Akçay, "Avrupa Türkiye'nin AB çıpasını zayıflatmayacak, bunu Türkler zayıflatacak. Türkiye tarafının AB çıpasını zayıflatma anlamında, şu andaki ortamı 8-10 ay öncesine göre çok daha uygun görüyorum. Bugün AK Parti dahi AB çıpasını savunamıyor" dedi.
AK PARTİ ÇOK TEMEL YÖNETİM HATASI YAPTI
Akçay, Ak Parti'nin 4 yıllık hükümet dönemini iyi götürdüğünü ancak "Kendine oy verenlerin dışında kalanların onayını almamak" gibi çok ciddi bir hata yaptığını söyledi. AB ile bütünleşme, özelleştirme, ekonominin daha fazla liberalleşmesi gibi çok iddialı bir ajandayı dünyanın hiçbir yerinde kendi oy vereni dışında kalanların da onayını almadan yapılamayacağını ileri süren Akçay, "Bunu Fransa'da da Almanya'da da İtalya'da da yapamazsınız. Türkiye'de ise hiç yapamazsınız. AK Parti'nin yönetişim anlamında en temel makro problemi bunu yapmaya çalışmaktı. Oysa AK Parti bu politikalar için toplumun geri kalan kısmından onay almak durumundaydı. Oyunu alamadığınız kesime galiba doğru şeyler yapıyor onayını almak için doğru sinyallerin verilmesi lazım. Toplumun geri kalan kesiminden bu onayı alamadığı ve yeteri kadar rahatlatamadığı için kamuoyu örneğin özelleştirme konusunda 'memleket elden gidiyor' kaygısına kapıldı ve yapılan iyi yatırımlar boşa gitti" dedi. Bu durumu "göz körlüğü" olarak tanımlayan Akçay, Ak Parti'nin bu durumu görmemesi nedeniyle bugün sıkıntı içerisine girdiğinin altını çizdi. Akçay, "Yılda 1.2 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım çeken bir ülkede bu körlüğü sistem kaldırır. Ancak 20 milyar dolar çektiğiniz zaman kaldıramaz. AKP Türkiye'ye bir sıçrama yaptırdı ancak yaptırdığı bu sıçramanın siyasi yansımalarının kendisi bile farkında değil" diye konuştu.
GELEN YABANCILAR DA ÇIKAR
"Bu kadar kutuplaşmanın teşvik edildiği bir ortamın eninde sonunda bir yerde ekonomiyi vurmayacağını düşünmek mümkün değil" diyen Akçay, "Yabancı yatırımcı banka alırken 3-4 yıla gelmiyor, 20-30 seneye geliyor. Normalleşen siyasi tansiyonu azalan, geliri artan, gelir dağılımı düzelen bir kişiden 1 milyon topladığı değil bin kişiden bin dolar topladığı bir Türkiye'ye geliyor" dedi. Yabancıların bunun olmadığını gördükleri anda satıp çıkabileceklerini belirten Akçay, "Çıkarlarken de 1 milyar dolar verdikleri varlığı 200 milyon dolara satmaktan kaçınmazlar. Yani sanmayalım ki yabancılar geldi artık çıkmaz. Doğrudan yabancı yatırım yapanlar da satar çıkar. Hatta doğrudan yatırım çok daha naziktir ve birden bıçak gibi kesilir" diye konuştu.
EKONOMİ ERGENLİK ÇAĞINA ÇIKARKEN SİYASET ÇOCUKLUKTAN ÇIKAMADI
Yapı Kredi Başekonomisti Doç. Dr. Cevdet Akçay, Türkiye ekonomisinin "sivilceleri geçmiş bir ergen" olduğunu ancak siyasetin çocukluk döneminden çıkamadığını ileri sürdü. "Problem de bu çocuğun bu ergenle anlaşamamasından kaynaklanıyor" diyen Akçay, Türkiye'de siyasetin dışa hiç açılmadığını vurguladı. Akçay, "Türkiye'nin dışarısı ile siyaseti "bizi bölmek istiyorlar" kavgası şeklinde. Yani pozitif bir dış siyaset oluşturmuş değiliz. Ancak ekonomiye baktığımızda Anadolu'da en küçük işletmeler bile birer uluslararası yatırımcı. Küçücük ofislerde dünyanın inanılmaz yerlerine ihracat, internette 24 saat ticaret yapılıyor. Çok ciddi bir ekonomik dönüşüm varken, siyaset bunun çok gerisinde kaldı" dedi.
HEDEFLERİN BİR ANLAMI KALMADI
Yılbaşında ortaya konan makro ekonomiye ilişkin hedeflerin bir anlamının kalmadığını ileri süren Akçay, bu kadar belirsizliğin olduğu bir ortamda öngörü yapmanın mümkün olmadığını söyledi. Merkez Bankası'nın da bu durumu gördüğünü belirten Akçay, "Merkez Bankası 'benden çok fazla bir şey beklemeyin ben en konservatif role geçtim, faiz indirimlerini de geciktiriyorum' dedi. Bu ortamda Merkez Bankası'nın da çok fazla yapabileceği bir şeyi yok. Merkez Bankası da hepimiz gibi durumun tuhaflığına bakıp burada nasıl bir tablo çıkacak diye karalar bağlıyordur. Çünkü şu anda aklı başında olup, karalar bağlamamak pek mümkün değil. Çok rahatsız edici bir belirsizlik var" dedi. Bütün iktisadi oyuncuların geri çekilme durumuna gireceklerini belirten Akçay, yatırım ve tüketim harcamaları anlamında daha fazla durulma görülmesinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Akçay, "Göstergelere baktığımızda ümit vereci bir durum yok ve bu daha da geri çekilecek. Herkes bekle-gör politikası izleyecek. Dolayısıyla bu yıl bir anlamda kayıp yıl olacak" dedi.