11. Uluslararası İslam ve Özgürlük Konferansı'nda Fikir Hürriyeti Tartışıldı
İstanbul'da düzenlenen konferansta 'Fikir Hürriyeti, Sivil Toplum ve İslami Gelenekler' oturumunda, düşünce özgürlüğü, sivil toplum ve İslam geleneği üzerine önemli değerlendirmeler yapıldı. Konuşmacılar, İslam'daki düşünce özgürlüğünün tarihi ve toplumsal etkileri üzerinde durdu.
İstanbul'da düzenlenen 11. Uluslararası İslam ve Özgürlük Konferansı'nda "Fikir Hürriyeti, Sivil Toplum ve İslami Gelenekler" başlıklı oturum yapıldı.
Atlas Network, İslam ve Özgürlük Ağı (ILN), Liberal Düşünce Topluluğu (LDT) ve Karadeniz Stratejik Araştırmalar Merkezi (KASAM) işbirliğinde düzenlenen konferansın "Fikir Hürriyeti, Sivil Toplum ve İslami Gelenekler" dördüncü oturumunun başkanlığını İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alim Yılmaz yaptı.
Oturumda, Prag'daki Anglo-Amerikan Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mohamed Badredine Tachouche, Cezayir'deki Abdelhamid Ibn Badis Mostaganem Üniversitesi öğretim üyeleri Dr. Mustafa Radji ve Narimane Chaoulia konuştu.
Tachouche, "Fıkıh Usulünde Özgür Düşüncenin Unutulan İlkeleri: Medine'nin Atina ile Buluştuğu Yer" başlıklı sunumunda, İslam geleneğinde düşünce özgürlüğünün "Erken İslam Toplumu, Hazreti Muhammed sonrası ve Yunan düşüncesinin etkisi" olarak üç dönemde ele alınabileceğini kaydetti.
İlk dönemde Hazreti Muhammed hayatta olduğu için içtihat ihtiyacı olmadığını söyleyen Tachouche, "Ancak bu, (o dönemde) düşünce özgürlüğünün olmadığı anlamına gelmez." değerlendirmesinde bulundu.
Tachouche, Hazreti Muhammed'in vefatından sonra vahyin sona ermesi nedeniyle Müslümanların bazı alanlarda içtihat ihtiyacı hissettiğini söyledi.
Yunan metinlerinin Arapçaya çevrildiği tercüme hareketlerinden bahseden Tachouche, buralardaki düşüncelerin İslam alimlerini etkilediğini ve "istihsan" gibi İslam hukuku kavramlarının bu dönemde daha çok ele alındığını dile getirdi.
Chaoulia, Müslümanlar arasında İslam'ı bazen yanlış anlayanların olduğunu bunun da Müslüman toplumlarda "demokrasi, hak ve özgürlükler konularında sıkıntılara yol açabildiğini" belirtti.
Sivil toplumu "bireylerin ortak çıkarlar, değerler ve hedefler doğrultusunda bir araya geldiği alan" olarak tanımlayan Chaoulia, "Sivil toplumun gelişmesi ve demokrasi anlayışının yayılması doğru orantılı." diye konuştu.
Radji ise İslam'da tasavvufun da önemli bir yerinin olduğunu ancak sosyal bilimler alanında İslam'daki tasavvuf anlayışına "yeterli dikkat verilmediğini" söyledi.
Tasavvuf anlayışının Cezayir'deki etkilerine değinen Radji, "Tasavvufi oluşumlar Cezayir'de sosyal dayanışma ve sivil diyalog alanlarında katkılarda bulundu." dedi.