12 Eylül Davası: "Başbakanlığın Müdahillik Talebi Kabul Edilmesin"(3)
12 Eylül darbesiyle ilgili Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davada, sanıklar olmadığı için iddianamenin okunmamasına, duruşmada yedek hakimin hazır edilmesine karar verilirken, CHP temsilcisi hükümetin darbeden zarar görmediği...
12 Eylül darbesiyle ilgili Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davada, sanıklar olmadığı için iddianamenin okunmamasına, duruşmada yedek hakimin hazır edilmesine karar verilirken, CHP temsilcisi hükümetin darbeden zarar görmediği için Başbakanlığın müdahil olma talebinin kabul edilmemesini istedi 12 Eylül darbesiyle ilgili Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davada, sanıklar olmadığı için iddianamenin okunmamasına, duruşmada yedek hakimin hazır edilmesine karar verilirken, CHP temsilcisi hükümetin darbeden zarar görmediği için Başbakanlığın müdahil olma talebinin kabul edilmemesini istedi.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan duruşmaya verilen aranın ardından devam edildi. Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, sanıkların bulunmaması nedeniyle bu duruşmada iddianamenin okunmamasına ve duruşmada yedek hakimin hazır edilmesini karar verdiklerini açıkladı. Duruşmanın öğleden sonraki oturumuna Hakim Ali Erten yedek hakim olarak katıldı. Ara kararların açıklanmasının ardından Avukat Aydın Erdoğan, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında sanıkların mal varlığının araştırılmasını isteyerek, tüm mal varlıklarına el konulmasını istedi, 1980 darbesi sürecinde ve sonrasında komünistlerin devlet eliyle hertürlü aşağılanmaya maruz kaldığını belirtti. Erdoğan, 12 Eylül darbesine ortak olmamış, suç işlememiş herkesin bu dönemin mağduru olduğunu belirterek, mahkemeden, suça katılanlar ile zarar görenleri ayırt etmesini, davanın kapsamını daha da genişletmesini istedi.
-BERFO ANA DA MÜDAHİL-
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 12 Eylül 1980 darbesinde idam edilen, işkenceye uğrayanları sayılarla anlatarak, darbe yapanların insanlığa karşı suç işlediğini savundu. Kars'ta, 13 Eylül 1980'de gözaltına alındıktan sonra kaybolan Cemil Kırbayır'ın annesi Berfo Kırbayır'ın (Berfo Ana) da dava için Ankara Adliyesi önünde beklediğini ifade eden Türkdoğan, Berfo Kırbayır'ın müdahillik talebini de mahkemeye ileteceklerini söyledi. Sanıkların eylemlerinin insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında değerlendirilmesini isteyen Türkdoğan, bu kapsamda zaman aşımı iddialarına değer verilmemesi gerektiğini savundu. Darbeye giden süreçte rol alanlar ile darbenin gerçek mağdurlarının ayrılmasını, müdahillik kavramının geniş yorumlanmasını talep eden Türkdoğan, davaya, İHD'nin ve şahsının müdahil olarak kabul edilmesini istedi. Türkdoğan, 12 Eylül döneminde yaşananlara ilişkin 3 kişiye ait işkence raporlarını mahkemeye sundu.
-"12 EYLÜL DENİLİNCE AKLA DİYARBAKIR GELİR"-
Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar ise 12 Eylül denilince akla ilk olarak Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi'nin geldiğini ifade ederek, "Burayla ilgili onlarca kitap, belgesel yapıldı. Her ne yapılırsa yapılsın Diyarbakır Cezaevi'ni eksik anlatır. Davaya ilişkin hazırlanan iddianameyi önemsiyoruz ancak yetersiz buluyoruz. Sadece Diyarbakır Cezaevi'nde yapılan uygulamalar dikkate alındığında bile sanıkların insanlığa karşı işlenen suçların failleri olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden davaya müdahil olarak katılmak istiyoruz" diye konuştu.
-ÇHD MÜDAHİLLİKTEN ÇEKİLDİ-
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Merkezi adına beyanda bulunan Avukat Selçuk Kozağaçlı da yargılamanın çok ciddi siyasal ve yargısal açmazlarının olduğunu savundu.
Sanıkların avukatı Bülent Acar'ın yaptığı savunmada, Evren ve Şahinkaya'nın mevcut sistemin kurucuları olduğunu söylediğini anımsatan Kozağaçlı, "Siyasal olarak buna katılıyorum. Bu doğru bir savunmadır. Yeni bir ihtilal yapılmamıştır. 12 Eylül rejiminin içindeyiz. 12 Eylül bu mahkemelerin, Terörle Mücadele Kanunu'nun babasıdır. Rejim değişmediğine göre, mevcut anayasal rejimin yargılanması isteniyor" dedi. Anayasal düzeni değiştiren sanıkların, TCK 146 ve 147. maddelerden de yargılanamayacağını savunan Kozağaçlı, "Savcı, 47 ile soruşturma açılması için dosya gönderdi. 47 ilde açılacak davanın 47'sinde de birinci sanık Kenan Evren, ikinci sanık Tahsin Şahinkaya'dır. Bu kişilerin, işkence ve insanlığa karşı suçtan mahal mahkemelerinde yargılanmalarını istiyoruz. Bu dava normal mahkemelerde görülmeli" dedi. Kozağaçlı, davanın insanlığa karşı suçlardan açılması talebinde bulunduklarını aksi takdirde davadan çekileceklerini açıkladı. Kozağaçlının açıklamalarının ardından ÇHD avukatları duruşmadan ayrıldı. TBMM Başkanlığı ve Başbakanlık vekilleri de daha önce mahkemeye sundukları dilekçeyi tekrar ettiklerini ifade etti. Bu arada, müdahale talebinde bulunanların avukatları TBMM ve Başbakanlık'tan gelen dilekçenin okunmasını talep etti.
-BAŞBAKANLIĞIN MÜDAHİLLİK TALEBİ KABUL EDİLMESİN-
CHP'nin avukatı Celal Çelik, bu hükümetin darbeden zarar görmediğini, bu nedenle de duruşmaya müdahillik talebinin kabul edilmemesini istedi. CHP'nin avukatı Şenal Sarıhan ise 12 Eylül darbesinin ardından, tüm siyasi parti yetkililerinin güvenlik gerekçesiyle gözaltına alındıklarını ve daha sonra partilerin kapatıldığını anımsatarak, bu dönemde cezaevlerinde işkenceler yapıldığını, milli marş ve dini değerlerin bile bir işkence aracı olarak kullanıldığını ifade etti. Bu dönemde CHP'nin de ağır yaralar aldığını, kapatıldığını ve partinin binası içinde ne kadar bilgi ve belge varsa SEKA'ya gönderildiğini belirten Sarıhan, bütün bunlardan hesap sorulmasını istediklerini, ancak yargılamanın özel yetkili mahkeme yerine genel yetkili mahkemelerde yapılmasını uygun bulduklarını ifade etti. 12 Eylül darbesi nedeniyle mağdur olduklarını ve bu davada gerçek mağdurların yer alması gerektiğini kaydeden Sarıhan, "O dönemde işsiz kalmamış veya etinde işkenceyi hissetmemiş birinin, bu davaya müdahil olmasını anlamlı bulmuyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Sarıhan'ın müdahillik talebi sırasında sık sık duygulandığı, sesinin titrediği ve gözyaşlarına hakim olamadığı dikkat çekti.
-ERDOST GİBİ BAĞ'I DA DÖVE DÖVE ÖLDÜRDÜLER-
Mamak Cezaevi'nde, bir tarafındaki hücrelerden birinde Mustafa Pehlivanoğlu'nun, diğer tarafındaki hücrelerden birinde ise Erdal Eren'in bulunduğunu anımsatan BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, darbecilerin cezalandırılmasını istedi. BBP ve ülkücülerin de o dönemin bütün zorluğunu yaşadıklarını belirten Çayır, "Tıpkı İlhan Erdost'a yaptıkları gibi Bekir Bağ'ı da sabaha kadar dayak ata ata öldürdüler" diye konuştu. Kemal Türkler'in mirasçılarının avukatı Rasim Öz de "Onlar gebermeden ceza almalılar. Burada olsalardı yüzlerine de tükürürdüm. Cezası ne olursa çekmeye razıyım" dedi.
-BABAM KONTREGERİLLA RAPORU YÜZÜNDEN ÖLDÜRÜLDÜ-
MHP Temsilcisi Yaşar Yıldırım da partisinin darbeden çok büyük zarar gördüğünü belirterek, bu nedenle davaya müdahil olmak istediklerini dile getirdi. Abdi İpekçi'nin kızı Nükhet İzet, Cavit Orhan Tütengil'in kızı Deniz Mazlum ve Doğan Öz'ün eşi Sezen Öz'ün avukatı Hasan Ürel ise darbe öncesinde toplumda bir kaos ve güvensizlik ortamının yaratıldığını kaydederek, gazeteci İpekçi, akademisyen Tütengil ve savcı Öz'ün öldürülmeleriyle topluma mesaj verildiğini ve darbeye zemin hazırlanarak, adeta ordunun bir kurtarıcı gibi gösterilmek istendiğini söyledi. Avukat Ürel, müvekkillerinin davaya müdahil olmamaları halinde bu davanın eksik kalacağını ifade etti. Doğan Öz'ün kızı Bengi Heval Öz de siyasi görüşleri ne olursa olsun, darbe döneminde mağdur olan herkesin müdahillik taleplerinin kabul edileceğine inandıklarını belirtti. Babası Doğan Öz'ün, öldürülmeden önce üzerinde çalıştığı kontrgerilla raporunun önemli olduğunu ve babasının bu nedenle öldürüldüğünü ifade eden Bengi Heval Öz, "Biz bu sürecin yaşayan tanıkları ve mağdurlarıyız" dedi.
Avukat Mustafa Remzi Toprak ise müvekkili Ali Kurumahmutoğlu'nun kardeşi Hüseyin Kurumahmutoğlu'nun, darbe sonrasında konulduğu cezaevinde, namaz kılmakta ısrar ettiği için dipçik darbeleri ile öldürüldüğünü kaydederek, davanın sanıklarının tüm mal varlıklarına tedbir konulmasını ve tutuklanmalarını talep etti.
-SİSTEMATİK SORUŞTURMA YAPILIYOR MU?-
Avukat Senih Özay, beyanlarını içeren 672 sayfalık cildi mahkemeye vererek, "Kenan Evren'e en ağır ceza verilse dahi ben ailemden gizli olarak Cumhurbaşkanı'na af başvurusunda bulunabilirim. Önemli olan burada darbe zihniyetinin yargılanmasıdır. Sanıklar etkin pişmanlıktan da yararlanabilirler. Bu yönde de beyanlarının alınmasını istiyorum" diye konuştu. Hayati Bölükbaş ise gözaltına alınarak Fatsa'daki Et ve Balık Kurumu'nun soğuk hava deposunda işkence gördüğünü, gittiği hastanedeki görevlinin "Üstünden tank mı geçti" diye sorduğunu ifade etti. Senem Gülbudak ise 9 yaşındayken TÖB-DER yöneticisi babası Abdullah Gülbudak'ın gözaltına alındığını, 11 yaşında ise babasının cezaevinde öldürüldüğünü anlattı. Nevin Aytek de 1980'de Ege Üniversitesi'nde gazetecilik ve halkla ilişkiler eğitiminin üçüncü yılında gözaltına alındığını dile getirerek, "Burada anlatamayacağım, daha sonra yazılı olarak bildireceğim işkenceler gördüm. Cezaevinde kaldım. Okulu bitiremedim ve o yüzden devamlı bir iş bulamadım ve emekli olamadım" dedi.
Müdahillik talebinde bulunan başka bazı kişilerin de beyanlarının alınmasının ardından mahkeme heyeti ara kararları açıkladı. Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nden sanıklar Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında "sistematik işkence" yönünden soruşturma bulunup bulunmadığının sorulmasına karar verildi. 12 Eylül dönemindeki işkence iddialarıyla ilgili mahalli cumhuriyet savcılıklarına gönderilen görevsizlik kararlarının listesinin de özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nden istenilmesini kararlaştıran mahkeme, duruşmaya, yarın 09.30'a devam etmek üzere son verdi.
-BURASI SİNEMA SENARYOSU DEĞİL-
Duruşma salonuna ilk başta, sıra sayısı kadar gazeteci, müşteki, avukat ve izleyici alındı. Mahkeme başkanının salona başkasının alınmamasına yönelik talimatının ardından BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü duruşma soluna girdi. Kürkçü, burada kendisine engel olmaya çalışan personele, "Ben Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'yüm. Beni nasıl içeri almıyorsun? Çek elini ahmak" dedi. Oturacağı yere doğru yürüyen Kürkçü'ye Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, "Ertuğrul Bey, burası sinema senaryosu değil" dedi. Diyaloğun devamında Kürkçü, "Siz mübaşir misiniz" deyince, İnce ise "Siz fırça atma uzmanı mısınız. Burada yapılan herşeyi ben kendi üzerime alırım" ifadesini kullandı. - Ankara