Haberler

12. Uluslararası Film Festivali'

Güncelleme:
Abone Ol

12. Uluslararası Film Festivali'nde dünya sinemasından farklı filmlerle farklı bir bakış açısı "MASKÜLEN".

21-28 Nisan 2012 tarihleri arasında Başbakanlık Tanıtma Fonu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Kalkınma Ajansı destekleri ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ile Dokuz Eylül Üniversitesi işbirliğiyle 11 yıl sonra yeniden hayata geçirilecek olan 12.Uluslararası İzmir Film Festivali programında dünya sinemasından ilginç filmler farklı bölümlerde İzmirli sinemaseverlerle buluşacak.

MASKÜLEN

Genç yönetmenlerden komediden drama geniş bir yelpazade erkeklerin ve erkekliğin hikayelerinin anlatıldığı bu bölümde 6 film yer alıyor.

"Halkımız Avanta Peşinde" (La comunidad, 2000) ve "Oxford Cinayetleri" (The Oxford Murders, 2008) filmiyle tanıdığımız İspanyalı yönetmen Álex de la Iglesia'nın Goya Ödülleri'nde yarışan filmi "Talihin Böylesi" (As Luck Would Have It, 2011), uzun zamandır işsiz kalmış halkla ilişkiler uzmanı Roberto'nun geçirdiği bir kaza sonucu bir anda medya kahramanına dönüşmesini anlatıyor. Meksika asıllı oyuncu Salma Hayek'i başrole taşıyan bu eğlenceli film, sıkı bir medya eleştirisi yapmaktan da geri durmuyor.

İşi ufka uzanan yollara çizgi çekmek olan otuzlu yaşlarındaki Finnbogi ile seksten başka bir şey düşünmeyen Alfred'in dostluğunu anlatan "Her Yol Mübah" (Either Way, 2011), İzlanda sineması tutkunlarının kaçırmaması gereken bir film. Hafsteinn Gunnar Sigurdsson bu ilk kurmaca uzun filminde, kurak ve vahşi doğayı mükemmel bir görsellikle kullanarak seyirciyi maceralar, felaketler ve keşiflerle dolu bir dünyaya götürüyor.

Danimarkalı yönetmen Mads Matthiesen'in bu yıl Sundance Film Festivali'nde büyük ilgi gören ve dünya sineması dalında En İyi Yönetmen Ödülü kazanan filmi "Ayıcık" (Teddy Bear, 2012), sıra dışı bir karakterle tanıştırıyor bizi. 38 yaşındaki Dennis, Danimarka'da aradığı aşkı bulmayı başaramayan, acı verecek derecede utangaç vücut geliştirmecidir. Birlikte yaşadığı annesinin baskılarından bunalır ve kendine bir eş bulmak için Tayland'a yola çıkar.

Olivier Pictet, Marc Recuenco ve Pablo Martín Torrado'nun birlikte yönettiği İsviçre ve İspanya ortak yapımı olan "Hayatta En Önemlisi Ölü Olmamak" (The Most Important Thing In Life Is Not To Die, 2011), düşle gerçeğin birbirine karıştığı eğlenceli bir film. Eşi Helena'yla görünürde mutlu bir hayat süren saygıdeğer piyano akortçusu ve tamircisi Jacobo'nun sade ve sakin hayatı, uykusuzluk hastalığına yakalanıp da geceleri evde sesler duymaya ve gece elbisesiyle evin içinde dolaşan bir yabancıyı görmeye başlamasıyla altüst olacaktır. Gerçekten de, yaşam güvenli ve olaysız mıdır yoksa Jacobo'nun gördüğü gibi, perdeler arkasında ikinci bir gerçek mi saklanmaktadır?

İspanyalı yazar ve yönetmen David Trueba'nın filmi " Madrid, 1987" ( Madrid, 1987, 2012), kadın ve erkek ilişkilerine keskin gözlemler getiren bir film. 1987'nin sıcak bir Temmuz günü, Madrid'de bir kafede buluşan bir kadın ve erkek… Erkek; korkulan ve saygı duyulan gazete yazarı Miguel, kadın; genç gazetecilik öğrencisi Ángela… İlk andan itibaren aralarında arzuyu, ilhamı, yeteneği ve profesyonel perspektifleri içine alan, eşitsiz şartlarda bir düello başlamıştır.

Blink-182'den Mark Hoppus, Red Hot Chili Peppers'dan Flea, Rise Against'ten Tim McIlrath gibi Punk Rock'ın öncü isimlerinden oluşan büyük bir "koro"ya yer veren "Punk Usulu Baba" (The Other F Word, 2011) ise babalığın zekice ve derinlikli bir resmini sunan bir belgesel. Bir kuşağın yılmaz otorite karşıtı figürlerinin toplumun nihai otoritelerine dönüştüklerinde neler yaşandığını gösteren film, bir grup punk rockçı babayı konu alan çılgın ve şaşırtıcı derecede dokunaklı bir yapım.

Kaynak: Bültenler / Güncel

Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Kalkınma Ajansı Güncel Madrid Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title