16 Mart Olaylarında Hayatını Kaybedenler Anıldı
İstanbul Üniversitesi (İ.Ü.) Eczacılık Fakültesi önünde 34 yıl önce öldürülen yedi öğrenci ve 1988 yılında yaşanılan Halepçe Katliamı'nda yaşamını yitirenler öğrenci grupları ve sivil toplum kuruluşları tarafından anıldı.16 Mart'ta yaşanılan...
İstanbul Üniversitesi (İ.Ü.) Eczacılık Fakültesi önünde 34 yıl önce öldürülen yedi öğrenci ve 1988 yılında yaşanılan Halepçe Katliamı'nda yaşamını yitirenler öğrenci grupları ve sivil toplum kuruluşları tarafından anıldı.
16 Mart'ta yaşanılan saldırıda hayatını yitiren 7 öğrenci için üniversitenin ana girişi önüne temsili "16 Mart Anıtı" dikildi. Saldırıda yaralanan Avukat Serhat Tekiner, 16 Mart davasının zaman aşımından düşmesinin üzüntüsünü yaşadıklarını belirterek, "Maalesef bizler bunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götüremedik. Ortada katliamı gerçekleştirenler belli iken bunları teşhir edemedik" dedi. 16 Mart 1978 yılında İÜ Eczacılık Fakültesi önünde yaşanan saldırıda yaşamını yitiren Hatice Özen, Baki Ediz, Hamit Akıl, Ahmet Turan Ören, Abdullah Şimşek, Murat Kurt ve Cemil Sönmez, Gençlik Federasyonu, Öğrenci Kolektifleri, Halkların Demokratik Kongresi, Kamu Emekçileri
Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Türkiye Kominist Partisi (TKP), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Gençlik Muhalefeti, Ekim Gençliği, Devrimci Öğrenci Birliği üyelerince yapılan törenlerle anıldı. İÜ ana kapı önünde saat 11.00'dan itibaren başlayan anmaların ilkini Çağdaş Hukukçular Derneği üyeleri (ÇHD) düzenledi. Eczacılık Fakültesi önüne
kadar yürüyen ÇHD üyeleri "2 Mart Sivas'dan 16 Mart Beyazıt'a, katleden devlet aklayan yargıdır. Unutmayacak, affetmeyeceğiz" pankartı açtı.
Burada basın açıklamasını okuyan Avukat Serhan Arıkanoğlu 34 yıl önce Beyazıt Meydanı'nın kanlı bir katliama sahne olduğunu ve 7 öğrencinin yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, "Bu ülkenin tarihinin en kanlı ve aşağılık katliamlarından olan 16 Mart katliamı, faili meçhul bir katliam değildir. Katliamı planlayanları, gerçekleştirenleri ve de
aklayanları tanıyoruz. Katleden bombalar ordu malı, katliama katılan bizzat polis, aklayan ise yargıdır. 16 Mart parlamentoların, hükümetlerin birbirine devrettikleri kesintisiz bir devlet faaliyetinin parçası olarak gerçekleşmiştir" dedi.
Saldırıda kurşunlarla yaralanan Avukat Serhat Tekiner de 16 Mart 1978'de polis tarafından zorla okul dışına çıkartıldıklarını ifade ederek "Her zaman okulda olan polis şefi o gün yoktu. O polis şefi halen İstanbul'da etkili yerde görev yapıyor 2 yıl önce de Hrant Dink cinayetinde Trabzon Emniyet Müdürü idi. Ama benim asıl üzüldüğüm, biz
bu davayı maalesef Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götüremedik. Türkiye'deki kontgerilla, MİT, resmi ve sivil faşistleri teşhir etmemiz gerekirdi. Mahkemelerin ne dediği önemli değil, alın mahkemelerinizi başınıza çalın. Önemli olan faşizmin halka hesap
vermesidir" diye konuştu.
Avukat Eşber Yağmurdereli de yaptığı konuşmada Türkiye'nin siyasi tarihi ve katliamlarla hesaplaşması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Bu katliamlar ham yaşandığı sırada hem de sonrasında hesaplaşmaya tabi tutulmadığı için tarih içinde tekrarlandı. En son Uludere'yi yaşadık ve başka olayların yaşanma ihtimali var. 6-7 Eylül'ün hesabı sorulmadan 1 Mayıs 77 yaşandı. 16 Mart'ın hesabı
sorulmadığı için Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas olayları yaşandı. Ama biliyoruz ki tarih bir bütünlüktür ve tarih sürekli hesaplaşmadır. Tarih adaleti başkalarında bekleyenlerin değil, kendi elleriyle sağlayan halkın gerçeğidir. O gün ölenleri bir kez daha yad ediyoruz
ve bir daha bu tür olayların yaşanmaması için hep hatırlayarak tetikte olmalıyız."
Konuşmaların ardından Eczacılık Fakültesi kapısına saldırıda ölen öğrencilerin fotoğrafları asılarak, kapı önüne karanfiller bırakıldı. Eczacılık Fakültesi önünde yaşanan saldırıda ölen 7 öğrencinin anısına anma programını düzenleyen 16 Mart Platformu, İ. Ü. ana kapısı önüne, heykeltıraş Dağhan Yürürler'in strafor ve püskürtme betondan yaptığı
temsili "16 Mart Anıtı" dikti. Sanatçı Orhan Alkaya yaptığı açıklamada Beyazıt Meydanı'na ölenler anısına kalıcı bir anıt yapılmasını istediklerini söyledi. Alkaya," 34 yıl sonra dönemin öğrencileri ve gençler bir aradayız. Burada buluşarak özgür, adaletli bir danya talebini bir kez daha haykırıyoruz. Mücadelemiz buraya anıt yapılana
kadar sürecek" dedi.
Anma programının ardından gruplar sessizce dağılırken, Fen Fakültesi girişinde öğrencilerle güvenlik görevlileri arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. Güvenlik görevlilerine üzerlerini aratmayan bir öğrenci grubu ile güvenlik görevlileri arasında yaşanan gerginlik polisin araya girmesiyle sona erdi. Üzerlerini aratmayan öğrenciler
kimliklerini göstererek okullarına girdi.
(BB) - İstanbul / Fatih