Haberler

1bağış'tan Merkel ve 3. Köprü Açıklaması

Abone Ol

"Tarih Tekerrürden İbaret Ediyor."

"tarih tekerrürden ibaret ediyor. Geçmişte yaşanan olaylarda bir Fadime Özkan (Fadime Şahin) karakteri vardı. Bugün ona çok benzer bir karakteri başka bir aktörün oynadığını görüyoruz. Ama rol, girişim aynı. Geçmişte bir Müslüm Kalkan (Ali Kalkancı) vardı. Ona benzer bir başka karakteri bugün başkalarının oynamaya çalıştığını görüyoruz"

"Dış basın ağız birliği etmişçesine hepsi, BBC, CNN, El Cezire İngilizce servisi, hepsi konuyu 'Türk Baharı başladı' olarak verdiler. Türk Baharı aslında 3 Kasım 2002'de bir Anadolu devrimi olarak başlamıştı"

" Türkiye'nin önde gelen bazı sanatçılarının, kalemlerinin, o gün 31 Mayıs günü, yaydıkları mesajlara, attıkları tweetlere, verdikleri demeçlere bakarsanız, 'Gün bugündür. Bugün düşürdük düşürdük, yoksa düşüremeyiz' mesajı vardı"

"Şimdi bir trend başladı, Türkiye'de Sayın Merkel'in birçok mektup arkadaşı doğdu. Önüne gelen Merkel'e mektup yazıyor"

"Duranların bu ülkeye bir faydası olsaydı, CHP çoktan iktidara gelirdi. Duran saat bile günde iki kez doğruyu gösterir, bu duran adam da bize CHP'nin durmayı bile beceremediğini gösterdi"

(Kılıçdaroğlu'nun Merkel'e yazdığı mektup) "Yanlışlıkla Almanya Başbakanı'na yazdığı mektubu, Brezilya Cumhurbaşkanı'na gönderir veya Arjantin'den geri döner"

" Yavuz Sultan Selim, Alevilerle savaşmadı. Yavuz Sultan Selim Şah İsmail'le savaştı. Bir köprüye adının verilmesinin bu kadar olay yaratması, gerçekten düşündürücüdür"

Haber: Dilhun GENÇDAL - Kamera: Yaşar KAÇMAZ İSTANBUL - DHA

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB Bakanlığı ile Küresel Sorunlar Platformu'nun yerel medya temsilcileri için Ortaköy Ofisi'nde düzenlediği sohbet toplantısına katıldı. Burada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bağış, geçen yıl farklı inanç gruplarına ait vakıfların geçmişte gasp edilmiş mallarının iadesine ilişkin çıkarılan kararı hatırlatarak, "Tek tek bu mülklerle ilgili bir inceleme dönemi başladı. Bundan yaklaşık 3 hafta evvel Vakıflar Meclisimiz, bu binanın (Ortaköy'deki AB Ofisi) mülkiyetini de Ortaköy Rum Ortodoks Vakfı'na iade edilmesini kararlaştırdı. Şimdi tapu işlemlerini bitiriyorlar. Tapu, Büyükşehir Belediyesi'nden Rum Ortodoks Vakfı'na geçiyor. Geçtikten sonra, biz vakıfla ön haberleşmeyi yaptık, oturup, bir kira mukavelesi yapacağız, onların kiracısı olacağız" diye konuştu.

Ayasofya'nın mülkiyetinin kime ait olduğu sorulunca Bağış, mülkiyetin şu an hangi kurumda olduğunu bilmediğini söyldeyen Bağış, Ayasofya'nın ibadete açılması konusunda da, "Hemen Ayasofya'nın yanıbaşında Sultanahmet Camii var. Vakit namazlarında 2-3 safı geçmiyor. Eğer orası dolar, taşarsa ve cami ihtiyacıolursa, o bölgede bir arayış olabilir ama şu anda o bölgede bir ibadethane açığı gözükmüyor" dedi.

Bağış, Gezi Parkı eylemlerine değinerek, "Her gün bu Türkiye üzerine oynanan oyunlarda yeni bir perdenin daha aralandığını görüyoruz. Bugün de yine ulusal medyada çok enteresan iddialar var. Ama Türkiye çok şükür, öyle eskiden olduğu gibi herkesin rahatlıkla at oynatabileceği, insanları manipüle edebileceği bir ülke değil. Artık Türkiye kendi tarihinin belki de en şeffaf dönemini yaşıyor. Belki, ülkenin, hatta devletin kör noktaları nedeniyle bazı şeyleri görmemiz bir kaç gün sürüyor. Ama o bir kaç günün sonunda Türkiye'de hiçbir şey gizli kalmıyor, herşey ortaya çıkıyor. Bu da bizim demokratikleşme olgunluğumuzun belli bir standarta geldiiğni ve ülkenin her geçen gün daha şeffaflaştığını gösteriyor" diye konuştu.

FADİME ŞAHİN YERİNE FADİME ÖZKAN, ALİ KALKANCI YERİNE MÜSLÜM KALKAN

Yaşananların hedefinde milli iradeye saldırı olduğunu düşündüğünü belirten Bağış, "Tarih tekerrürden ibaret ediyor. Geçmişte yaşanan olaylarda bir Fadime Özkan (Fadime Şahin) karakteri vardı. Bugün ona çok benzer bir karakteri başka bir aktörün oynadığını görüyoruz. Ama rol, girişim aynı. Geçmişte bir Müslüm Kalkan (Ali Kalkancı) vardı. Ona benzer bir başka karakteri bugün başkalarının oynamaya çalıştığını görüyoruz. Türkiye'nin o hassas sinir uçlarına basmak isteyenlerin yaratmak istedikleri o bölünmüşlük, kargaşa çabasında hep dönüp dolaşıp aynı numaraları tekrar ettiklerini görüyoruz. Bu süreci de inşallah hep beraber atlatmış olacağız" dedi.

PKK TERÖR ÖRGÜTÜ OLDUĞU KADAR BİR RANT ŞEBEKESİDİR

Egemen Bağış, çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte bazı komploların gerçekleşebileceği yönünde toplumu uyardıklarını aktararak, "Defalarca söylemişimdir, Türkiye 40 yıllık bir belayı başından defediyor, 350 milyar dolar bugüne kadar harcadığı bir mücadeleye son veriyor. Bunu sadece terörün bitmesi olarak algılamayalım. Çünkü PKK sadece bir terör örgütü değildir. PKK terör örgütü olduğu kadar bir rant şebekesidir. Bu işin bir uyuşturucu ticaret ağı vardır, insan kaçakçılığı, silah kaçakçılığı ağı vardır. Bunun getirdiği çok ciddi miktarda bir rant vardır. Bu ranta göz yumanların da elde ettiği bir rant vardır" diye konuştu.

SANDIĞIN ÇIKARDIĞI SES, TENCERE-TAVA SESDİNİ BASTIRIR

Gezi Parkı eylemleri için "31 Mayıs sabahı Türkiye'de İstanbul'daki, Gezi Parkı'ndaki 6 tane ağacın bir parktan alınıp bir başka nakledilmesi üzerinden başlatılan bir kaos" diyen Bağış, "24 saat içerisinde 70 küsur ilimizde, dünyanın 30 şehrinde gösteriler düzenleniyor, 24 saat içerisinde 100 küsur gösteriyi düzenleyip, hepsinde aynı slogan, aynı pankartlar, aynı mesajlar, söylemler, bunu 24 saatte organize edecek hiç bir siyasi mekanizma yok. Dış basın ağız birliği etmişçesine hepsi, BBC, CNN, El Cezire İngilizce servisi, hepsi konuyu 'Türk Baharı başladı' olarak verdiler. Türk Baharı aslında 3 Kasım 2002'de bir Anadolu devrimi olarak başlamıştı. Türkiye'nin önde gelen bazı sanatçılarının, kalemlerinin, o gün 31 Mayıs günü, yaydıkları mesajlara, attıkları tweetlere, verdikleri demeçlere bakarsanız, 'Gün bugündür. Bugün düşürdük düşürdük, yoksa düşüremeyiz' mesajı vardı. Hala bu söylemi tekrar eden gafiller var. Ama sandıkla gelen bir iktidarı düşürmenin tek yöntemi sandık olmalıdır. O yüzden sandığın çıkardığı ses, her zaman tencere-tava sesdini bastırır. Dış basının tavrı çok düşündürücüdür. Yanı başımız Suriye'de günde yaklaşık 100-150 kişiyi sistematik bir şekilde katleden bir rejimi görmemezlikten gelirken, Taksim'deki gösterileri, reklam dahi almadan, saatlerce aralıksız yayın yaparak, sanki dünyada çok muazzam büyük bir gelişme yaşanıyormuş gibi verme çabaları, aslında bu işin arkasında çok daha büyük bir komplonun olduğunu ortay koydu. Bizim bu dik duruşumuzu eleştirenler de oldu. Ne yapacaktık? Türkiye'yi kana boyamak isteyenlerin eline bir fırça da biz mi verecektik?" dedi.

TÜRKİYE'DE SAYIN MERKEL'İN BİRÇOK MEKTUP ARKADAŞI DOĞDU

Bağış, AB sürecinden de söz ederek, "Sayın Merkel'e, şu anda Avrupa'nın en tecrübeli yetkililerinden birine bunu hiç yakıştıramadım ve ümit ediyorum ki, Pazartesi'ye kadar içine düştüğü bu vahim hatadan döner. Çünkü dönmezse bunun mutlaka bir reaksiyonu olacağını o da bilir. Türkiye sıradan bir ülke değildir. Bir barış projesi olduğunu iddia eden AB için ki, Nobel Barış Ödülü'nü kazanmış bir yapılanmadır, böyle bir tutum gerçekten kabul edilebilecek bir şey değil. Bizim riyakarlığa, ikiyüzlülüğe prim vermemizi kimse beklemesin" diye konuştu. CHP'yi de eleştiren Bağış, "'AB ile ilişkileri yürütmesi gereken Sayın Başmüzakereci ilişkileri zora sokuyor' diyenlere, benim görev tanımımı bir kez daha gözden geçirmelerini tavsiye ediyorum. Monşer kılıklı ana muhalafetimizin bu ucuz eleştirilerine ben hakikaten gülüyorum. Şmdi bir trend başladı, Türkiye'de Sayın Merkel'in birçok mektup arkadaşı doğdu. Önüne gelen Merkel'e mektup yazıyor. İsteyen buyursun gitsin, Sayın Merkel'in ülkesinde ifade özgürlüğü neymiş biraz kıyaslasınlar. Buradaki kadar rahat konuları tartışabiliyorlar mı, bir görsünler, ondan sonra gelsinler bu konuları bir daha konuşalım" dedi.

MEKTUPLAR YAZIYOR, AMA DÜZGÜN YAZSIN, BARİ ADRESİNE ULAŞSIN

Bağış, duran adamlar için de, "Biz, bu ülkede kimileri durmayı tercih etse de, çalışmayı devam edeceğiz. Biz, 'Durmak yok, yola devam' diyeceğiz. Çünkü duran adam çok var Türkiye'de. CHP Genel Merkezi'ne gidin çok var. Duranların bu ülkeye bir faydası olsaydı, CHP çoktan iktidara gelirdi. Duran saat bile günde iki kez doğruyu gösterir, bu duran adam da bize CHP'nin durmayı bile beceremediğini gösterdi. Kemal Bey, Merkel'e mektup yazmış. Ben buradan bir çağrıda bulunuyorum, ama şu adrese dikkat etsinler. Çünkü Kemal Bey hata yapar, yanlışlıkla Almanya Başbakanı'na yazdığı mektubu, Brezilya Cumhurbaşkanı'na gönderir veya Arjantin'den geri döner. Onun için madem mektuplar yazıyor, ama düzgün yazsın, bari adresine ulaşsın" diye konuştu.

YAVUZ SULTAN SELİM'İ YOK MU SAYACAĞIZ?

3 Köprü'nün adının Yavuz Sultan Selim olmasıyla ilgili tartışmalar sorulunca Bağış, "Yavuz Sultan Selim, 8 yıllık sultanlığı döneminde Osmanlı coğrafyasını 3 katı büyütmüş bir padişahtır. Hilafeti bu topraklara getirmiş ve bugün hepimizin ziyaret ettiğimiz kutsal emanetleri İstanbul'a getiren padişahtır. Toplam sultanlığı da 8 yıl. Yavuz Sultan Selim'in Alevi düşmanı olduğunu söylemek haksızlık olur. Yavuz Sultan Selim, Alevilerle savaşmadı. Yavuz Sultan Selim Şah İsmail'le savaştı. Bir köprüye adının verilmesinin bu kadar olay yaratması, gerçekten düşündürücüdür. Biz Yavuz Sultan Selim'i yok mu sayacağız? Yavuz Sultan Selim'in adını bir köprüye vermek, Pir Sultan Abdal ya da Hacı Bektaş Veli adını başka büyük bir projede değerlendirmemek anlamına gelmez" dedi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Yavuz Sultan Selim Angela Merkel Egemen Bağış Politika Türkiye Güncel Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title