2. İz Bırakan Kadınlar Zirvesi" - İstanbul
Üsküdar Belediyesi tarafından Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen "2. İz Bırakan Kadınlar Zirvesi"nde aralarında Ajda Pekkan, modacı Zeynep Kartal, 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde şehit olan Cuma Dağ'ın eşi Rukiye Dağ, down sendromlu milli yüzücü Fatma Çağla Demir...
Üsküdar Belediyesi tarafından Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen "2. İz Bırakan Kadınlar Zirvesi"nde aralarında Ajda Pekkan, modacı Zeynep Kartal, 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde şehit olan Cuma Dağ'ın eşi Rukiye Dağ, down sendromlu milli yüzücü Fatma Çağla Demir ve İsveç'te "Yılın Kahramanı" ödülünü alan Fatma İpek Alcı'nın da olduğu kadınlar, dinleyicilerle bir araya geldi.
Açılışta konuşan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, özellikle dünyada kadınlara yönelik şiddeti ve istismarı lanet etmek gerektiğini vurgulayarak, şiddete ve saldırılara maruz kalan kadınların her zaman yanında olduklarını ifade etmek için bu organizasyonu düzenlediklerini söyledi.
Türkmen, "Kadınlarımız başımızın tacı, dertlerimizin ilacı. Biz erkekler için bir eş, bir anne, bir evlat ve hayata mutlulukla bakabilme adına feyz aldığımız kutlu varlıklar. Kadınlarımızı yılın bir günü değil her günde anmak, hayatımızın her saniyesini kadınlarımıza saygı ve sevgi göstererek değerlendirmemiz gerekiyor. Kadınlar bir milletin şekillenmesinde emekleriyle faktör değil aktör olma vasfına sahiptirler. Bu vasıf tanımlara sığmayacak kadar kutsaldır. Kadın, gelecek nesillerin mimarıdır. Kadın, vatan müdafaasına asker yetiştiren kutlu bir armağandır." diye konuştu.
Programın onur konuğu olarak kürsüye çıkan şarkıcı Ajda Pekkan da her biri farklı kulvarda hayata iz bırakan kadınlarla birlikte anılmanın kendisi adına çok anlamlı olduğunu belirterek, "Yaşadığım hayatı tüm kabiliyet ve öz verimi sanatıma vakfettim. Hayat felsefeme göre iz bırakmanın tek koşulu saygı oldu. Kendine, seni sevenlerine, ülkene ve yaşadığın topluma saygı. Sanatçılar ancak bu şekilde halkımızın bize gösterdiği teveccühe layık olabilir. Bu aziz millet ona saygı duyanlara, yukarıdan bakmayıp sevgiyle kucaklayanlara her zaman büyük destek vermiştir." diye konuştu.
Pekkan, uzun yıllardır sanat yaptığını ve Türkiye'nin iyi günlerini de kötü günlerini de gördüğünü vurgulayarak sözlerini, "Bugün yaşadığımız huzurun temelinde bizi birbirimize sımsıkı bağlayan değerler yatıyor. Bu değerleri koruduğumuz sürece daha nice iz bırakan kadınlarımız, yarınların emanetçisi olacak. Tek dileğim Türk milletinin beni her şeyin ötesinde onlara duyduğum saygı ile hatırlamasıdır. Çünkü başardığım her şeyin temelinde bu gerçek yatıyor." diye tamamladı.
Paris ve New York moda haftalarına damga vurarak programda yer alan modacı Zeynep Kartal ise hikayesinin 2005 yılında eşinin işi nedeniyle İngiltere'ye taşınmasıyla başladığını kaydederek, "İngiltere'ye yerleşmeye karar verdikten sonra kendime iş aradım ama aradığım işi bulamadım. Çünkü ben bir Fransız, İtalyan veya İngiliz değildim. Ben onların gözünde üçüncü dünya ülkesi olan Türkiye'den gitmiş biri olarak görülüyordum. Fakat bunların hepsi beni kamçıladı ve kendi şirketimi kurdum. Oturduğum coğrafya benim kaderimi belirledi." ifadelerini kullandı.
15 Temmuz'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde şehit olan Cuma Dağ'ın eşi Rukiye Dağ ise 15 Temmuz darbe gecesinde üzerinden geçen jetleri gördüğünde Türk ordusunun PKK'nın kökünü kazıyacağını düşündüğünü ifade ederek, aslında o gece olanların Türkiye'yi kan gölüne çevirmek olduğunu belirtti.
Darbe olduğunu anladığında eşi ve çocuğuyla parkta oturduğunu, ne olduğunu anlamadan apar topar eve geçtiklerini dile getiren Dağ, şunları kaydetti:
"Eve geçip haberleri izlemeye başladık. Eşim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısını duyunca hemen yerinden kalkarak dışarıya çıktı. Oğlumuzu teyzesine bırakarak eşimle beraber ben de çıktım. Koşarak Ak Parti Genel Merkezi'ne gitmek yerine Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gittim. Çünkü o gün mesele parti meselesi değil memleket meselesiydi. Eşim arayıp nerede olduğumu sordu. Ben de 'Külliye'deyim' dedim. O, 'ben de geliyorum bekle' dedi. Helikopterler yağmur gibi her tarafımızdan mermiler yağdırıyordu.Eşimi son defa arayıp, 'neredesin' diye sorduğumda 'tankların oradayım' demişti. Eşimi bulmak için ilerledim. Eşimi bir daha aradım ama cevap vermedi. Yerde hareketsiz şekilde yatan birisini gördüm. Kıyafetleri eşimin kıyafetleriydi. Yanına gittiğimde ayakkabılarına çorabına pantolonuna her şeyine hatırlar mıyım diye baktım. Elimi cebine attım telefonuna bakınca kendi çağrımı gördüm ve ağlamaya başladım. Nefes borusunu ve gırtlağını gördüm eşimin. Yüzü paramparça olmuştu. O geceye dair tek pişmanlığım eşimden helallik istemeden ayrılmak oldu. Darbe benim eşimden helallik isteme hakkıma bile darbe vurdu. Bu insanları affetmeyin. Bunun hesabını asıl ahirette soracağım, bunu bekliyorum."
Bosna Hersekli Indıra Kaljo ise başını örtmeye başladıktan sonra basketbolda birtakım engellerle karşılaştığını, Amerika'ya döndükten sonra bu yasakla mücadele etmek için çalışmalara başladığını anlatarak, "Kendi kendime yapılan bu yasağı kabullenecek miyim yoksa bununla mücadele mi edeceğim diye düşündüm. Tabii ki bu karara karşı çıkacağıma karar verdim. Uzun yıllar başörtüsüyle oynayabilmem için mücadele ettim. Son süreçte Olimpiyat Komitesi FIBA'ya baskı yaparak 2 yıl geçici süreyle bunu uygulamaya koymaya ve denemeye karar verdi. Sonrasında ise başörtümle oynamaya başladım ve benden sonrakilere ilham oldum." şeklinde konuştu.
Down sendromlu milli yüzücü Fatma Çağla Demir ise hayata down sendromlu olarak eksi değil artı 1 olarak başladığına dikkati çekerek, ülkesi için mücadele etmekten gurur duyduğunu, kazandığı tüm madalyaları şehit olan askerlere armağan ettiğini kaydetti.
İsveç'te Yılın Kahramanı ödülünü alan Fatma İpek Alcı da yurtdışında bir Türk olarak çok zorluklar çektiğini vurgulayarak Türk kültürünü değil İsveç kültürünü aldıklarını bu durum içinde üzgün olduğunu dile getirdi.