20 Bin Uzman, 10 Bin Pratisyen Hekim Açığı Var"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Ne yazık ki bugün için en az 20 bin uzman hekim açığımız var en az 10 bin pratisyen hekim açığımız var." dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Ne yazık ki bugün için en az 20 bin uzman hekim açığımız var en az 10 bin pratisyen hekim açığımız var." dedi.
Müezzinoğlu, Esenyurt Belediyesinin 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle Özel Esencan Hastanesi işbirliğiyle Belediye Nikah Sarayı'nda düzenlediği etkinlikte yaptığı konuşmada, Esenyurt'ta olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Bakan Müezzinoğlu, Türkiye'de 2002 yılından bu yana sağlıkta devrim niteliğinde değişimler yapıldığını bunun toplumla sağlık çalışanları arasındaki bağı daha da kuvvetlendirdiğini söyledi.
Sağlıktaki başarının arkasında sosyal güvenlikteki bakış açısı farklılığı olduğunu kaydeden Müezzinoğlu, "Sosyal Güvenlik Kurumunun bütün vatandaşlarımızı sağlık şemsiyesi altına alması, sosyal güvenlik kurumlarını farklı yapılardan tek çatı altına toplaması esasında başarının özü ve ruhudur. Bugün için 79 milyon ülke insanımızın tamamının Genel Sağlık Sigortası çatısı altına alınmış olması, ekonomisi en iyi durumda olan vatandaşımızdan hiçbir geliri olmayan vatandaşımıza kadar tüm vatandaşlarımızın hakkaniyetli sağlık hizmetine ulaşımının yolunu, önünü açmış olmak, esasında en büyük sağlık devrimidir, en büyük sosyal devlet olma anlayışının dönüşümüdür." ifadelerini kullandı.
"İlaç için ödenen para bugün 21,5 milyar"
Sağlık harcamalarına 2002 yılında sosyal güvenlik bütçesinden, hizmet alanında kamu hastanelerine, üniversite hastanelerine ve özel sektöre ayrılan payın 4,5 milyar lira olduğunu belirten Müezzinoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"4,5 milyar sosyal güvenlikten para ayrılarak hizmetleri satın alan bir Sosyal Güvenlik Kurumu, bugün bu rakamın arkasına bir sıfır koyarak 4,5 milyarın, virgülünü kaldırarak biraz da ilave koyarak 46 milyar sağlık hizmeti alımına bütçeden ayırdığımız para. Bunun 29 milyarı kamu hastanelerine, yani Sağlık Bakanlığına, bunun 9 milyarı üniversite hastanelerine, 9 milyarı özel sektöre... Özel sektör hastaneleri, 2002 yılında yaklaşık 520 milyon gibi... O da faturayı yazacak, faturayı alacak SGK'ya gidecek, SGK'dan o faturayı tahsil edebilirse bir kısmını alacak bu şekilde ödenen para 520 milyon. Bugün ise vatandaşımız geldi nüfus cüzdanındaki TC numarasını söyledi, avuç içini okuttu, istediği hastaneden, istediği tıp merkezinden, istediği kamu hastanesinden istediği üniversite hastanesinden her türlü sağlık hizmetini alabiliyor. Karşılığında 4,5 milyarın karşılığında bugün 46 milyar... Bu anlamda sosyal güvenlik çatısının ne kadar güçlendiğini ve lokomotif görevini ne kadar güçlü gördüğünü bu rakamdan görüyoruz."
İlaç için 2002 yılında ödenen paranın 5,5 milyar lira olduğunu, bugün bu rakamın 21,5 milyar olduğunu belirten Müezzinoğlu, "Hiçbir vatandaşım artık ben ilaca ulaşamıyorum demiyor." diye konuştu.
İlaca kolay ulaşmanın gereksiz ilaç kullanımını artırabildiğini dile getiren Müezzinoğlu, "Hekim arkadaşımızın yazdığı ilaçlar, hekimin tavsiyesine uygun olarak kullanılmalı, uygun dozda ve onun tavsiye ettiği miktarda kullanılmalı yoksa hemen bir eczaneye giderek bana şu antibiyotikten bir kutu ver, bana şu ağrı kesiciden bir kutu ver diyerek manavdan bir torba meyve alıyormuş gibi eve gittiğimizde de bir tane soydum portakal yiyoruz, bir tane soydum muz yiyoruz diyerek ilaç kullanılmaz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki hekim açığı sayısı
Sosyal güvenlik kurumu olarak akılcı ilaç kullanımı, bilinçli sağlık tüketimiyle ilgili yaygın kampanyalarla kamunun bilinçlendirilmesini daha güçlü yapacaklarını aktaran Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
"Hizmetin doğru gelmesi, hizmetin kaliteli gelmesi, hizmetin standardının yükseltilmesi hep beraber birlikte paylaşarak kültürel değişimleri de sağlayarak inşallah birlikte başaracağız. Bu anlamda tıbbi malzeme, bugün için artık evde bakımlar, evde bakım dönemindeki herhangi bir medikal cihaz ürünleri tamamını Sosyal Güvenlik Kurumu olarak biz sağlıyoruz ve diyoruz ki bizim vatandaşımız sağlık sorunu olan hiçbir vatandaşımız asla sıkıntı çekmemeli, dünya standartlarında sağlık hizmeti alabilmeli, bu anlamda ekonomim bozuk diyerek mağdur olmamalı. 2002 yılında vatandaşımızın cepten harcadığı para oranı, 100 liralık sağlık hizmetinin karşılığında 26 lira harcıyordu bugün cepten harcama 100 liranın karşılığında 19 lira. Dolayısıyla cepten harcamaları da azaltacak sosyal devlet olma anlayışının bütün gereklerini de yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu anlamda inanıyorum ki siz meslektaşlarımızda hem hasta hekim ilişkisi hem hasta sağlık çalışanı ilişkisinin daha hukuki, daha hakkaniyetli noktaya gelmesiyle ilgili yapmamız gereken önemli çalışmalar var. Bugün hastalarımız 2002 yılında 3,2 oranında hekime giderken bugün 8,2 oranında bir vatandaşımız hekime gidebiliyor. Yani hekime ulaşmada neredeyse 2.5 misline yakın artmış. 2,5 misli hekime ulaşma artarken bu oranda hekim sayımız artmış mı, bu oranda hemşire sayımız artmış mı işte temel sorunumuz burada. Ne yazık ki bugün için en az 20 bin uzman hekim açığımız var en az 10 bin pratisyen hekim açığımız var. Bunu asgari bazda söylüyorum, ideal bazda söylemiyorum. İdeal baza geldiğimiz zaman rakamlar 50, 60, 70 binlere çıkıyor hatta 100 binlerin üzerine çıkıyor. Çünkü OECD üyesi ülkelerin 10 bin nüfusa düşen hekim sayısı ortalama 36, bizde ise 17. Bu ortalamayı yakalayabilmek için demek ki hekim sayımızı en az 2 misline çıkartmamız gerekiyor ama bütün buna rağmen ben hekim arkadaşlarımızın mesleğine olan saygıları, toplumuna olan sevgileri, hemşire arkadaşlarımızın mesleğine olan saygıları, insanımıza olan sevgileri bu anlamda sorunları azaltarak, minimize ederek toplumun gözündeki yerimizi, saygınlığımızı koruyoruz, daha iyi noktalara da inşallah getireceğiz."
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarına da değinen Müezzinoğlu, "Son yıllarda bu anlamda sağlıkçıya olan şiddet, sağlık çalışanına olan şiddet bizi esas itibariyle yüreğimizi kanatıyor, mesleki onurumuzu zedeliyor. İnsanlık duruşumuzu zora sokuyor. Bu anlamda geniş kampanyalarla toplumsal bilinçlendirmelerle ve yasal düzenlemelerle inanıyorum ki çok daha iyi noktalara geleceğiz. Onu minimize edecek ve inşallah bu yöndeki sıkıntılarımız sıfırlanmasını arzu ederiz ama azaltabilmeyi inşallah başaracağız." diye konuştu.
"15 Temmuz gecesinde hekimlerimiz, gazilerimizin yanında oldu"
Türk hekimlerinin Çanakkale Savaşı'nda yaptığı fedakarlıklara değinen Müezzinoğlu, bunun benzerinin 15 Temmuz'da da görüldüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"15 Temmuz gecesinde hekimlerimiz, gazilerimizin yanında oldu. O hain çatışma, silah sıkan hainlerin karşısında yaralıyı kurtaran, ona can veren, can katan noktada oldu. Bu anlamda Ankara'da ürolog hekim arkadaşımın, yaralanmış olan hekim arkadaşımı ziyarete gittiğimde bana söylediklerini sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. 15 Temmuz gecesi henüz saat 11.00 sularındayken o Genelkurmayın etrafındaki çatışmalarda duyduğu silah sesleri ve televizyona yansıyan haberlerden sonra kendi kendine diyor ki, 'Ey Mustafa; Asım'ın Nesli şiirini okumakla Asım'ın Nesli olunmaz. Hadi bakalım, Asım'ın Nesli olmayı, Asım'ın Nesliyle beraber göster kendini' dedim ve hemen ceketimi alıp Genelkurmay'ın oraya gittim. Orada saat 11.30 sıralarında yaralandım. Şu an da yaralıyım. Şu an da bana ihtiyaç olsa yine bu hasta yatağımdan çıkar nerede ihtiyaç varsa orada bu ülke, bu millet, bu bayrak adına görevimi yaparım.' İşte bu mesleğin onurlu duruşu. Bu meslektaşlarımızın, bu onurlu duruşu dolayısıyla meslektaşlarım olarak sizlere teşekkür ediyorum. Sizleri gönülden alkışlıyorum. İnanıyorum ki bu mesleğin de bu ülkenin de yarınları bugünden daha güçlü olacak. Yarınları bugünden daha umutlu ve daha güvenli olacak. Çünkü biz 80 milyon bu ülkenin kardeşliğiyle ve geleceğe olan umuduyla birlikte yürüyen bir anlayışın mensuplarıyız. İnsanlığa da huzur ve barış katabilecek bir milli duruşun, yerli duruşun mensuplarıyız. İstiyoruz ki çatışmalar olmasın, insanlar katledilmesin, insanlık, insanca yaşayabileceği koşullar, insanın yaşadığı her ortamda olsun. Bu anlamda bizim insanımız ve bizim medeniyetimiz 'insanı yaşat ki devlet yaşasın, insanı yücelt ki devlet yücelsin' der. Bunun için meslektaşlarım olarak insani merkezde insani olan bu mesleğimizin milli duruşunu da yerli duruşunu da güçlü bir şekilde geleceğe taşımak bizlerin boynunun borcudur, görevidir."
Bakan Müezzinoğlu, Esenyurt'ta görev yapan en yaşlı hekim Abdurrahman Nafiz Eren ile en genç hekim Ümit Öztürk'e plaket verdi.
İlçe Kaymakamı Ekrem İnci, Esenyurt'tun Türkiye'nin en büyük ilçelerinden birisi olduğunu belirterek, Belediye ile uyumlu bir çalışma içinde olduklarını söyledi. Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu, Esenyurt'un son 13 yılda büyük gelişim gösterdiğini belirtti. Kadıoğlu, ilçenin yeni sağlık yatırımlarına ihtiyacı olduğunu sözlerine ekledi. İlçe Sağlık Müdürü Hülya Sönmez, sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı'nı tebrik etti.
Etkinlikte halk oyunları gösterisi sunulurken sanatçı Mustafa Keser, konser verdi.