25 Aralık Soruşturmasına İtiraza Ret
İzmirli avukat Arif Ali Cangı ile Demokratik Gelişim Partisi Genel Başkanı İdris Bal'ın da aralarında bulunduğu 7 kişinin, 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarına ilişkin soruşturmada verilen takipsizlik kararına yaptıkları itiraz, başvuranların suçtan zarar gören sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle İstanbul 3'üncü Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedildi.
İzmirli avukat Arif Ali Cangı ile Demokratik Gelişim Partisi Genel Başkanı İdris Bal'ın da aralarında bulunduğu 7 kişinin, 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarına ilişkin soruşturmada verilen takipsizlik kararına yaptıkları itiraz, başvuranların suçtan zarar gören sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle İstanbul 3'üncü Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, Yasin El Kadı, oğlu Muaz Kadı, Mehmet Cengiz, Fatih Saraç, İbrahim Çeçen ve Latif Topbaş'ın da bulunduğu toplam 96 kişi hakkında, 1 Eylül 2014 tarihinde takipsizlik kararı verdi.
Bunun üzerine, aralarında Demokratik Gelişim Partisi İdris Bal'ın da bulunduğu, Abdullah Atabek, Mehmet Akif Özkesen, Çetin Kürüm, Necmettin Çakır, Arif Ali Cangı ve Banu Dalgıç Cangı verilen takipsizlik kararına itiraz etti. İtirazı değerlendiren İstanbul 3'üncü Sulh Ceza Hakimliği dosya üzerinde yaptığı incelemenin ardından kararını verdi. Buna göre, söz konusu 7 kişinin suçtan zarar gören sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle yaptıkları itiraz reddedildi. Kararı değerlendiren Avukat Cangı şunları söyledi:
"17 Aralık soruşturması dosyasında olduğu gibi bu dosyadaki itirazımız da 'Suçtan doğrudan zarar görmediğimizden' reddedilmiş, itirazımızın esası incelenmemiş. Bu soruşturma dosyasının kapatılmasından gerçekten zararımız yok mu? Rüşvet, irtikap, gibi kamu görevlileri tarafından işlenen, yolsuzluk içeren suçlar kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine ilişkin olarak toplumda var olan inancı ihlal ettiğinden suçun mağduru, korunan hukuki değer de dikkate alındığında toplumu oluşturan herkestir. Soruşturmada gereken araştırmaların yapılmaması, itirazın da reddedilmesi birey ve toplumun hak ve adalete olan güven ilkelerine aykırılık yanında, kamusal vicdanın, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına dair büyük bir yara alacağı unutulmamalıdır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar içerisinde, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına dair şüphelilerin leh ve aleyhinde deliler toplanmadan, var olan deliler de hukuki bir değerlendirmeden oldukça uzak bir değerlendirmeye tabi tutularak bir karara ulaşılmıştır. Verilen karar bu nedenle kamu vicdanını zedeler niteliktedir. 17 Aralık dosyasında olduğu gibi yasal süresi içinde, bu dosya için de Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapacağız." - İzmir