Haberler

28 Şubat Davası: Mahkeme Heyeti Tahliye Taleplerini Değerlendiriyor

Abone Ol

28 Şubat davasında 27 tutuklu sanık tahliye talebinde bulundu 28 Şubat davasında 27 tutuklu sanık tahliye talebinde bulundu.

28 Şubat davasında 27 tutuklu sanık tahliye talebinde bulundu 28 Şubat davasında 27 tutuklu sanık tahliye talebinde bulundu. Davanın Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin ise tutuklu sanıkların sunmuş oldukları sağlık raporlarına göre adli kontrol altında serbest bırakılmasının mahkeme heyetinin takdirinde olduğunu belirtti. Çetin, sağlık raporu sunmayan diğer sanıkların durumu hakkında ise kuvvetli suç şüphesinin varlığı ve delilleri karartma ihtimali dikkate alınarak tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.

28 Şubat dönemine ilişkin, 103 sanık hakkında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan açılan davanın 22'inci duruşmasında verilen aranın ardından tutuklu sanıklara savunma için 5 dakika süre verildi. Tutuklu sanık Genelkurmay Başkanlığı Plan Harekat Daire Başkanı Köksal Karabay, "Askerlikte verilen görev yapılır, bana bu konuda görev verilseydi yapardım. BÇG'nun faaliyetlerinin herhangi bir suç teşkil etmediği kanaatindeyim, bana bu konuda görev verilmedi. İstifa eden hükümetin istifasından 2 ay önce Arnavutluk'a gittim daha sonra geldim BÇG'nin hiçbir toplantısına görev verilmediği için katılmadım" dedi. İddianamede 5 yerde isminin geçtiğini ve suç isnat edilen belgenin onay tarihinde Arnavutluk'ta olduğunu belirten Karabay, mahkemeden sadece adalet talep ettiğini belirtti.

Eski Genelkurmay Başkanlığı Basın ve Halkla ilişkiler Daire Başkanı sanık Hüsnü Dağ, evini bir polis ordusunun aradığını, aramalar sonrasında kayınvalidesinin üzüntüden hayatını kaybettiğini belirterek, "Vicdan azabı çekiyorum, ailemin çektiği acılar tarifsizdir. Kuvvetli suç şüphesi olarak gösterilen belgelerin hepsi gerçek dışıdır. Evim arandığında olay yerine kendim gittim, teslim oldum. Suçun işlendiği tarih 1997. Bu tarihte katalog suç kavramı yasada yoktu. Gerek Çetin Doğan gerekse sicil amirim Erol Özkasnak'ın beyanlarından anlaşıldığı üzere BÇG'yla hiçbir ilgim yoktur. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.

-YIKMAK İSTEDİĞİM HÜKÜMETİN PARTİSİNDE GÖREV ALDIM-

Eski Genelkurmay Psikolojik Harekat Daire Başkanı sanık Oğuz Kalelioğlu, 4 yıl terör örgütüyle çarpıştığını ve şu anda tesadüfen yaşadığını ifade ederek, 1997 yılında BÇG'deN, Genelkurmay Psikolojik Harekat Daire Başkanlığına hiçbir görev verilmediğini savundu. Kaleliloğlu, "Psikolojik eylemler yurtdışına yapılır yurt içinde yapılmaz. Emekli olduktan sonda Doğru Yol Partisi'ne girdim Basın ve Propaganda Başkanlığı'na getirildim. Burada çok büyük bir çelişki var yıkmaya çalıştığım bir hükümetin partisinde görev almam" dedi. Sağlık sorunlarına dikkat çeken Kalelioğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nda bir dönem çalıştığını, bunun yanlış anlaşıldığını, Genelkurmay Başkanlığı'nın kendisini burada görevlendirmediğini, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın talebi üzerine gittiğini, tarihçi olduğunu anlatarak, Atatürk, Atatürk ilkeleri, Kıbrıs Barış Harekatı ve Gazi Magosa isimli kitapları heyete sundu. Bu sırada izleyici sıralarındaki bir kişi ayağa kalkarak, "Psikolojik hareketi bize yaptılar, bize" diye tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal ise izleyiciyi uyararak, "Rahatsız oluyorsanız dışarı çıkın, cevap istemiyoruz" dedi.

Sanık İsmail Ruhsar Sümer'in Avukatı Erol Aras, müvekkilinin BÇG ile ilgisinin bulunmadığını belirterek, BÇG dışındaki brifinglerle suçlandığını ifade etti. Müvekkilinin sağlık raporlarını heyete sunan Aras, tahliye talebinde bulundu.

Eski Genelkurmay Başkanlığı Anlaşmalar Daire Başkanı sanık Şevket Turhan'ın Avukatı Akın Şenol, müvekkilinin ABD ile yapılan anlaşmaları kontrol ettiğini kaydetti. Müvekkilinin görevlerinin lojistik görevler olduğunu, suça katkısının bulunmadığını anlatan Şenol, Turhan'ın BÇG'nda hiç görevde rol almadığını savundu.

-DELİL ELDE EDİLDİĞİ YERE GÖRE DEĞERLENDİRİLMEZ-

Sanık Metin Yaşar Yükselen'in Avukatı Aykanat Kaçmaz, iki ayrı brifing ve 7 Nisan 1997 tarihli İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler başlıklı toplantıda konuşmakla suçlandığını belirtti. Müvekkilinin toplantıda söylediği belirtilen sözleri ifade etmediğini belirten Kaçmaz, daha önce tahliye edilen sanıkların bir samimiyet sınavı vererek duruşmalara katıldıklarına dikkat çekti. Kaçmaz, müvekkilinin geceleri bir cihaz yardımına bağlı olarak uyuduğunu, bu durumun da dikkate alınmasını talep etti.

Sanık Şükrü Sarıışık'ın Avukatı Ali Fahir Kayacan, sanıkların özgürlük ve güvenlik hakkının Türkiye Cumhuriyeti'ne emanet edildiğini anımsatarak, 5 dakikalık tahliye talep süresinin adil yargılanma ilkesine uymadığını söyledi. Sarıışık'ın BÇG toplantısına katılmadığını savunan Kayacan, "Delil elde edildiği yere göre değil gerçek olup olmadığına göre değerlendirilir. Bu yargılamada cebir ve şiddet unsurlarının bir arada aranması gerekir. Ceza yargılaması, kötü niyet yargılaması, iyi niyet yargılaması müessesesi değil, ceza yargılaması gerçeklerin araştırıldığı bir yargılamadır" dedi.

Sanık Refik Zeytinci'nin Avukatı Çağatay Sakaoğlu ise "Bir hukukçu olarak müvekkilimin neden tutuklu olduğunu anlayabilmiş değilim. Müvekkilim 30 Ağustos 1997 tarihinde emekliye ayrılmıştır" diyerek, Zeytinci'ye yönelik doğrudan bir şikayet bulunmadığını belirtti. Yargıtay kararlarına atıfta bulunan Sakaoğlu, müvekkilinin söz konusu toplantıya katılmadığını, elde edilen delillerin doğruluğu konusunda şüpheleri bulunduğunu dile getirdi.

Sanık Yücel Özsır'ın Avukatı Şükrü Gün, müvekkilinin BÇG ile ilgisinin bulunmadığını, toplantılara katılmadığını, suç isnat edilen belgeleri kabul etmediklerini ve belgelerin sahte olduğunu savundu. Müvekkilinin dünkü duruşmada rahatsızlandığını bu nedenle bugünde duruşmaya katılamadığını söyleyen Gün, toplantıların tutanaklarının gerçek tutanaklar olmadığını, sonradan düzenlendiğini savundu.

Sanık Altaç Atılan'ın Avukatı Çağrı Ayhan Şenol, müvekkilinin Genelkurmay Karargahına giriş ve çıkış kaydının bulunmadığını anlatarak, müvekkilinin kaçma şüphesinin bulunmadığını ve tahliyesini talep etti.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı sanık Aydan Erol'un Avukatı Fethi Öztürk, müvekkilinin tahliyesi talebinde bulundu.

-SAVCI SAĞLIK RAPORU SUNANLARIN TAHLİYESİNİ HEYETİN TAKDİRİNE BIRAKTI-

Ruşen Bozkurt ise suç döneminde binbaşı olduğunu belirterek, imza yetkisinin bulunmadığını, verilen görevleri yerine getirdiğini ifade etti. Basın brifinglerine katıldığını anlatan Bozkurt, sadece Türk değil yabancı basın mensuplarına da brifing verdiğini, söz konusu brifinglerin suç teşkil etmediğini anlattı. Sanık Ünal Akbulut, görevde bulunduğu dönemde imza yetkisinin bulunmadığını amirlerin verdiği görevleri yerine getirdiğini, terörle mücadele görevlerinde bulunduğunu anlattı. Bozkurt ve Akbulut'un Avukatı Coşkun Özbudak, "Yargılamanın tarafları olan bizler ahlakçı değil ceza hukukçuyuz. Bu dava bir değerlendirme davasıdır. Yargılama konusu edilen tüm belgeler mahkeme kararı ile aklanmıştır" dedi.

Sanık Cengiz Çetinkaya'nın Avukatı Müşteba Aydın, müvekkilinin yazı yazma ve imza atma gibi bir yetkisinin bulunmadığını belirterek, 18 aydır tutuklu olan Çetinkaya'nın tahliyesini istedi.

Sanık Tevfik Özkılıç'ın Avukatı Berna Abadan, müvekkilinin suçlandığı evrakları hazırlayanların ve onaylayanların davaya dahil edilmediğini anlatarak, müvekkilinin tahliyesini talep etti.

Davanın Savcısı Kemal Çetin ise tutuklu sanıkların sunmuş oldukları sağlık raporlarına göre adli kontrol altında serbest bırakılmasının mahkeme heyetinin takdirinde olduğunu belirtti. Çetin, sağlık raporu sunmayan diğer sanıkların durumu hakkında ise kuvvetli suç şüphesinin varlığı, istenen cezanın miktarı ve delilleri karartma ihtimali dikkate alınarak tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti tahliye taleplerini değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi. (ANKA/DEVAM)

(YE/ÖZK) - Ankara

Kaynak: ANKA / Güncel

28 Şubat Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title