28 Şubat Davası
Dönemin MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç: "Bizim dönemimizde Sayın Erbakan, Sayın Çiller, koalisyon olmasına rağmen çok başarılı işler yaptılar. Sayın Erbakan askerle çok iyiydi. Askerle hiçbir sorunu yoktu" Sanık Erdal Şenel: "BÇG ile ilgili emirleri görmedim ve yerine getirmedim. 7 nisan 1997 tarihli toplantıya katıldığımı hatırlamıyorum. Ama emir verilmişse katılmışımdır. Sorumlu olarak katılmak zorundayım ve sorulursa görüş bildiririm"
"28 Şubat" davasının tutuklu sanıklarından dönemin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç, "Bizim dönemimizde Sayın Erbakan, Sayın Çiller, koalisyon olmasına rağmen çok başarılı işler yaptılar. Sayın Erbakan askerle çok iyiydi. Askerle hiçbir sorunu yoktu" dedi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanıklar ve avukatlarının tahliye taleplerine ilişkin beyanlarını almaya devam etti.
Dönemin MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç, göreve Bakanlar Kurulu kararıyla getirildiğini, bu şekilde atanmasının sebebinin sivil vesayeti devam ettirmek olduğunu anlattı.
MGK Genel Sekreterinin amirinin Başbakan olduğuna işaret eden Kılıç, "Bizim dönemimizde Sayın Erbakan, Sayın Çiller, koalisyon olmasına rağmen çok başarılı işler yaptılar. Sayın Erbakan askerle çok iyiydi. Askerle hiçbir sorunu yoktu" diye konuştu.
Tutukluluğununun devamı kararında kaçma şüphesinden bahsedildiğine dikkati çeken Kılıç, gözaltına alındığı gün bir buçuk saat evde polisi beklediğini söyledi ve "Kaçsaydım. o zaman kaçardım. Ben Kanada'da pilot oldum. İki arkadaşımız orada kaldı. Ben kalmadım, Türkiye'ye geldim" ifadesini kullandı.
Kılıç'ın avukatı Yağız Ali Dağlı da "77-78 yaşında bir kişinin, yani özgürlükte saatleri dahi önemli olan bir kişinin tutukluluğunun devamına karar veriliyor. Koyulan gerekçeler kuşku, şüphe, ihtimal... Bunlar, bize göre bir kişinin tutuklanması için geçerli sebepler değil. Hiçbir şekilde iddianamenin başından sonuna kadar tek bir aleyhe sebep yok. Bu sebeple bihakkın tahliyesini istiyorum" dedi.
- Erdal Şenel'in beyanı
Dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri sanık Muhittin Erdal Şenel ise BÇG'nin emirlerini hiçbir şekilde hatırlamadığını ve bu emirleri tebellüğ ettiğine ilişkin hiçbir belge bulunmadığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Batı Eylem Planı' diye bana, daha doğrusu Adli Müşavirliğe 8 görev verilmiş, fakat bunların hiçbiri yerine getirilmemiş. Ama, emre karşı gelmek için değil. Adli Müşavirliğin görev ve sorumlulukları yasayla düzenlenir. Askeri hakim olduğuma göre, 353 sayılı kanunun maddeleri gereğince bu emirleri yerine getirmem mümkün değil. İstesem de yerine getiremem. İddianamede ve dosyada emirler yerine getirilmişcesine suç isnat ediliyor, bunu hakikaten anlamış değilim. Ben bu icra görevlerini yapmadım. Ayrıca icra emirlerinin isnat edilen suçla ilgisi yok. Yerine getirsem dahi suç işlemiş olmazdım. Ben adli müşavir olarak adli ve yargısal işler icra ediyordum. BÇG ile ilgili emirleri görmedim ve yerine getirmedim. 7 nisan 1997 tarihli toplantıya katıldığımı hatırlamıyorum. Ama emir verilmişse katılmışımdır. Sorumlu olarak katılmak zorundayım ve sorulursa görüş bildiririm."
-Erol Özkasnak'ın avukatı
Sanıklardan, dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak'ın avukatı Ömer Çelikkesen, müvekkilinin Genelkurmay karargahında kamuoyuna duyurulması gereken konularla ilgili basın açıklaması yaptığını, bunların kendi görüşleri değil, Genelkurmay Başkanlığının görüşleri olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
"Bunlar kişisel olmayan ve Genelkurmay Başkanı tarafından onaylanan açıklamalardır. Mağdur ve müştekiler ile müvekkilimin hiçbirinin illiyet bağı yoktur ve hiçbirini tanımamaktadır. Müvekkilim hakkındaki şikayetlerin gerçeklerle ilgisi yoktur. Aleyhe kampanyayla müştekiler biraraya getirilmiştir. Bütün şikayetleri reddediyoruz."
Çelikkesen, BÇG içinde çalışma grubu oluşturulmasına ilişkin 4 Nisan 1997 tarihli belgede yasal olmayan hiçbir unsur bulunmadığını, bununla birlikte müvekkilinin buna ilişkin kriz masası kurulunda yer almadığını ve BÇG ile hiçbir toplantıya, görev kapsamı içinde olmadığı için katılmadığını ifade etti.
İddianamede yer verilen 2 Temmuz 1997'de yapılan toplantılar sırasında müvekkilinin izinde olduğunu bildiren Çelikkesen, "İzinde olmasaydı tabii katılacaktı. Ancak bu toplantının bir BÇG toplantısı olmadığı da açık" diye konuştu.
Müvekkilinin tutukluluğunun devamına ilişkin kararda, "basına yapılan hükümeti devirmeye yönelik açıklamalarından bahsedildiğini" savunan Çelikkesen, müvekkilinin bu yönde açıklamasının olmadığını öne sürdü. Yine, müvekkilinin de arasında bulunduğu tutuklu sanıkların tanık ve müştekiler üzerinde baskı kurma olasılığına değinildiğini anlatan Çelikkesen, bunun mümkün olmadığını söyledi.
BÇG tarafından hazırlanan belgelerin genel sekreter olarak müvekkilinin görev alanına girmediğini, dolayısıyla herhangi bir katkısının olmadığını savunan Çelikkesen, davanın eski asker müştekilerinin beyanlarıyla müvekkili arasında illiyet bağı bulunmadığını belirtti ve "Çünkü hiçbirinin sicil amiri değil" dedi.
-"Hukuki dönüşü olacaktır sanırım"
Sanık Yıldırım Türker'in avukatı Aytekin Erol da "bin 300 sayfalık iddianamede olmayan bir suçun varlığının ispat edilmeye değil, ileri sürülmeye çalışıldığını" söyledi.
Erol, "Suçlamalara konu edilen BÇG'nin kuruluş şeklinin ne kadar yasal bir çizgiyle geldiği, MGK kararlarının alındığı 28 Şubat toplantısının üyelerinin yasaya aykırı olmadan aldığı bir kararın, iddianamede hukuksuz olarak nitelendirilmesi anayasal bir suçtur bana göre. İleride hukuki bir dönüşü olacaktır sanırım. Öyle bir BÇG lanse ediliyor ki, bir uzman çavuşun BÇG'nin faaliyetlerini engelleyeceği nedeniyle ordudan çıkarılmasını düşünecek bir örgüt, silahlı kuvvetlerin zirvesine kadar sirayet etmiş" diye konuştu.
Sanık Çetin Saner'in avukatı Murat Tanfer Türemen de "3. Yargı Paketi" olarak bilinen kanunun, tutuklama sebeplerinin varlığı halinde de şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınabilmesine imkan tanıdığını belirterek, bunun kovuşturma aşamasında da kullanılabileceğini belirtti.
Türemen, "Cumhuriyetin temel kuruluş felsefesine samimiyetle inanan müvekkilinin tahliyesini" istedi.
-Kamuran Orhon'un avukatının beyanları
Sanık Kamuran Orhon'un avukatı Asım Kılıç da BÇG'nin oluşturulduğu ve suç işlediği ileri sürülen tarihlerde müvekkilinin izinli ya da yurt dışında bulunduğunu anlatarak, buna ilişkin belgeleri mahkemeye sundu.
"Müvekkilim, suç işlendiği ileri sürülen tarihlerin hiçbirinde Genelkurmay karargahında yoktur. Hükümetin istifa ettiği tarihte de Jones Hopkins Üniversitesi Hastanesinde tedavi amacıyla bulunmaktadır" diyen Kılıç, dosyanın büyüklüğü nedeniyle müvekkilinin bu durumunun şimdiye kadar gözden kaçtığını kaydetti.
Sanık Vural Avar'ın avukatı Ümit Kara ile sanıklar Hayri Bülent Alpkaya ve İsmail Ruhsar Sümer'in avukatı Erol Aras da müvekkillerinin tahliyesini talep etti.
Duruşmaya daha sonra öğle arası verildi. Beyanların alınmasına öğleden sonra devam edilecek. - Ankara