Alan: Terörle Mücadele Hakkımda Hayırlı Olmasa da Devam Ettim
MHP'nin tutuklu milletvekili Engin Alan, "Terörle mücadele hakkımda hayırlı olmasa da görev sürem boyunca mücadeleye devam ettim." dedi.
28 Şubat Davası sanıklarından dönemin Özel Kuvvetler Komutanı (ÖKK) emekli Korgeneral ve MHP İstanbul milletvekili Engin Alan, "Bugün her ne kadar bölücü terör örgütüyle mücadele etmek hayırlara vesile olmasa da benim ÖKK'daki 4 yıllık görev süremin çoğu bölücü terör örgütüyle mücadelede geçmiştir" dedi.
ALAN SAVUNMASINI YAPTI
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, sanıklardan eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün avukatının savunmasının ardından, Alan savunmasına başladı.
Daha önce savunma yapan sanıkların, iddianamede geçen belgelerden bazılarının varlığı, gerçekliği, doğruluğuyla ilgili değerlendirmelerine katıldığını bildiren Alan, 4 Nisan 1997 tarihli "Çalışma Grubu Oluşturulması" konulu belgenin, Genelkurmay Harekat Başkanlığı koordinatörlüğünde çalışma grubu kurulmasını öngördüğünü hatırlattı.
"BELGEYİ HİÇ GÖRMEDİM"
Bu belgenin Genelkurmay "J Başkanlıkları", Adli Müşavirlik ve Genel Sekreterlik Basın Halkla İlişkiler Daire Başkanlığına gönderildiğini belirten Alan, bu belgenin ÖKK'ya dağıtımının olmadığını ve belgeyi hiç görmediğini anlattı.
Alan, 7 Nisan 1997'de Genelkurmay'da yapıldığı söylenen irtica konulu toplantı tutanağına iddianamede yer verildiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"HATIRLAMIYORUM"
"İddianamede bu toplantıya katıldığım söyleniyor. Neye göre? Genelkurmay Başkanlığının gönderdiği isim listesine göre. Oysa gerçek bu değil. Genelkurmay, savcılığa gönderdiği kimlik bilgilerinin söz konusu toplantıya katılanların değil, o tarihlerde belirtilen makamlarda görev yapanlara ait olduğunu söylüyor. Ben de hafızamı ne kadar zorlasam da hatırlamıyorum. Ancak Genelkurmay Başkanlığı katılmamı emrettiyse, ben de bir asker olarak katılmışımdır.
"EMRE UYUP KATILMIŞIMDIR"
Bu tarihte sınır ötesi harekata katılacak taburlar Etimesgut'tan Diyarbakır'a, oradan da karayoluyla görev yerlerine intikal ediyordu. Ben de bunları takip ediyordum. Ben, bu kadar işim arasında bu toplantıya da katılmışsam, emre uyup katılmışımdır."
Alan, iddianamede katılan kişilere ait olduğu iddia edilen konuşmalar bulunduğunu, oysa kendisine ait hiçbir konuşma olmadığını söyledi ve "Yani, katılmışsam da sadece izlemişim" dedi.
"BEN BU YAZIYI GÖRMEDİM"
Toplantıya katılanların hükümete karşı cebir, şiddet, tehdit içeren beyanlarda bulunduğunun kaydedildiğine işaret eden Alan, toplantıda konuşma yapmaması nedeniyle bu iddianın hukuken kendisine yöneltilemeyeceğini vurguladı.
Alan, 10 Nisan 1997 tarihli Batı Çalışma Grubu konulu belgenin dağıtımında da ÖKK'nın hariç tutulduğuna dikkati çekerek, "iddianamenin kendisi, belgenin ÖKK'ya gönderilmediğini söylemektedir. Ben de aynı şeyi söylüyorum. Bu belge ÖKK'ya gelmemiştir. Ben de bu yazıyı görmedim" dedi.
GÜRCÜOĞLU'NUN GÖREVLENDİRİLMESİ
Bu belgenin eki olarak, BÇG kuruluş şeması bulunduğunu, bu şemada isminin geçmediğini anlatan Alan, sanıklardan, emrindeki emekli Albay Yavuz Gürcüoğlu'nun görevlendirilmesine ilişkin şunları söyledi:
"Görevlendirme yapıldığı tarihte, Mayıs 1997 başlarıydı, 14-15 Mayıs 1997'de başlatılacak sınır ötesi harekat nedeniyle Silopi'de bulunuyordum. Ankara'da Mustafa Çelik komutanlığa vekalet ediyordu. Mustafa Çelik, bir akşam üzeri telefonla beni arayarak, Genelkurmay'ın çalışma grubuna personel istediğini söyledi. Ben de isim belirtmeden uygun birini verin dedim. Kendisi de Yavuz Gürcüoğlu'nu görevlendirmiş. O da Ağustos 1997'de emekli oldu. Ondan sonra da ÖKK tarafından BÇG'de personel görevlendirilmedi."
"BEN GÖREV VERMEDİM"
Sanıklardan Abdullah Kılıçarslan ve Lokman Ekinci'ye BÇG ile ilgili hiçbir görev vermediğini anlatan Alan, Kılıçarslan ve Ekinci'de BÇG giriş kartı bulunmasına ilişkin şunları kaydetti:
"Bu sorunun tek bir cevabı vardır. Dönem, PKK'ya karşı yapılacak hudut ötesi harekatın hazırlık ve icra dönemidir. ÖKK'nın tamamına yakını bu harekata iştirak etmektedir. Sınır ötesi olduğu için harekatın yetki, takip ve kontrolü Genelkurmay'a aittir. Harekat, tek giriş olan İç Güvenlik Harekat Merkezi aracılığıyla takip edilmektedir. Raporlar merkeze gelir. ÖKK harekat subayları da kendi birliklerinin faaliyetlerini BÇG ile aynı merkeze gelen raporlardan takip ederler. Bu personelin buraya geliş gidiş nedeni de bundan ibarettir."
Alan, 10 Nisan 1997 tarihli belgede, Batı Çalışma Grubu Kriz Masası'ndan bahsedildiğine işaret ederek, isminin burada da olmadığını söyledi.
"İDDİANAME BENİM OLMADIĞIMI SÖYLÜYOR"İ
BÇG'ye sürekli giriş kartı verilenlerin listesi ve BÇG'ye ait olduğu ileri sürülen telefon rehberinde de isminin yer almadığına dikkati çeken Alan, "Sonuç olarak, neresinden bakarsanız bakın, iddianamenin kendisi, benim bu çalışma grubunun hiçbir yerinde olmadığımı söylüyor. Ben de bunu söylüyorum" dedi.
"Batı Çalışma Grubu Rapor Sistemi" konulu belgenin "gereği ve bilgi için gönderildiği" adresler içinde ÖKK'nın yer almadığını söyleyen Alan, ÖKK'dan da BCG'ye tek bir rapor veya evrak gönderilmediğini bildirdi.
"TANIKLAR VAR"
Suçlama konusu tarihlerde Ankara'da bulunmadığını, PKK terör örgütüne karşı operasyonlar için Güneydoğu'da bulunduğunu anlatan Alan, buna, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel başta olmak üzere birçok kişinin tanık olduğunu ifade etti.
Alan, 27 Mayıs 1997 tarihli Batı Eylem Planı'nın ÖKK'ya dağıtılmadığını, kendisine de özel olarak gönderilmediğini söyledi ve plan yayımlandığı tarihte sınır ötesi Çekiç Harekatı için uzun süredir Kuzey Irak'ta bulunduğunu anlattı.
"İLK DEFA SAVCILIKTA GÖRDÜM"
Alan, planı ilk defa savcılıkta gördüğünü ifade ederek, terörle mücadele için uzun süredir Güneydoğu ve Kuzey Irak'ta bulunduğu süre içinde hazırlanan, bilgisi, imzası ve parafı olmayan belge nedeniyle kendisine sorumluluk yüklenemeyeceğini dile getirdi.
ÖKK'nın her şeyden önce psikolojik harekat diye bir görevi bulunmadığını vurgulayan alan, TSK bünyesinde bu görevin Psikolojik Harekat Daire Başkanlığına ait olduğunu belirtti.
Emrinde, ÖKK tarafından planlanan ve uygulanan somut hiçbir psikolojik harekat faaliyetinin iddianamede yer almadığını, gerçeğin de böyle olduğunu anlatan Alan, irtica brifingine katıldığı iddiasının doğruluğunun da "sıfır" olduğunu söyledi.
Alan, "Aralarında bin kilometre bulunan iki ayrı yerde fiziken bulunabilir miyim? 10 Haziran 1997'de PKK ile mücadelede Kuzey Irak'tayım. Bu brifinge katılmamış olmakla birlikte, iddianameye göre bu brifingler basına, üniversitelere yargıya da verilmiş. Diğer kurumlar için suç teşkil etmiyorsa, emirle katılan Genelkurmay için neden suç oluyor?" diye sordu.
-"YURT DIŞI LONDRA OLUR PARİS OLUR..."
Soruşturma aşamasında verdiği bir ifadede Kuzey Irak'ta bulunduğunu söylediğini, bunun tutanağa "yurt dışı" olarak geçtiğini bildiren Alan, "Yurt dışı Londra olur, Paris olur, New York olur, Roma olur. Ben belirtilen zaman diliminde, Silopi Şırnak'ta, ardından Kuzey Irak'ta görev yaptım" dedi.
İddianamede sanıkların hükümete karşı cebir, şiddet, tehdit içeren beyanlarda bulunduğunun öne sürüldüğünü, oysa kendisine böyle bir iddia yüklenmediğini anlattı.
Alan, 4 yıllık görevi süresince ÖKK'nın öncelikli görevinin PKK ile mücadele olduğunu bildirerek, "Bugün her ne kadar bölücü terör örgütüyle mücadele etmek hayırlara vesile olmasa da benim 4 yıllık görev süremin çoğu bölücü terör örgütüyle mücadelede geçmiştir" diye konuştu.
MÜŞTEKİ AVUKATLARININ SORULARINI YANITLAMADI
Müşteki avukatlardan Emrullah Beytar, Alan'a, "BÇG'ye personel görevlendirmesini şifahi emirle yaptığınızı söylediniz. Şifahi emirle görevlendirme yaptığınıza göre BÇG'nin mahiyetiyle ilgili bilginiz var mıydı?" diye sordu.
Alan, bu sorunun ardından, müştekilerin davaya müdahilliğine karar verene kadar sorularını yanıtlamayacağını bildirdi.
Cevaba karşın mahkemenin daha önce aldığı karar uyarınca müşteki avukatları Alan'a soru yöneltmeyi sürdürdüler.
SESSİZ KALDI
Müşteki avukatlarından Muhammet Emin Özkan, "Suçlu olmadığınızın delili olarak beyan ettiğiniz Silopi ve Kuzey Irak'ta bulunmanız, kendi kararınızla mıdır, yoksa devrilen hükümetin emriyle midir? Kişi şehir dışında olsa bile yasa dışı teşkilatı yönetemez mi?" sorusunu yöneltti.
Soruya izleyicilerden yükselen tepki üzerine Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, "Seyircileri uyarıyorum. Salonu boşaltmak zorunda kalacağım" dedi.
Sanık avukatlarından Ali Fahir Kayacan ise "ÖKK'nın, Türkiye sınırları içinde, Sivas'ta yapıldığı gibi insanları insanlık dışı biçimde, benzin dökerek yakması söz konusu olabilir mi?" diye sordu.
Alan, bu soruya, "Söz konusu bile olamaz" karşılığını verdi.
"BİLMİYORUM"
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, ÖKK'nın, 1990'a kadar Özel Harp Dairesi adını taşıdığını belirterek, "ÖKK'nın, psikolojik harp faaliyeti görevi olmadığını söylediniz. Kamuoyuna daha önceden yansıdı. Sabri Yirmibeşoğlu (eski Özel Harp Dairesi Kurmay Başkanı), 6-7 Eylül olaylarının, Özel Harp Dairesi işi olduğunu söylüyor. Sizden önceki dönemde, Özel Harp Dairesinin psikolojik harekat görevi var mıydı?" sorusu üzerine Alan, "Bilmiyorum" dedi.
Avukat Yakup Akyüz de müvekkili Alan adına yaptığı savunmada, "Burada soruları dinledikten sonra, Türkiye'de ulaşılmak istenen barış ortamının nasıl gerçekleştirileceği konusunda kuvvetli şüphelere düştüm. Sanki TSK mensupları Türk ana babalarının çocukları değilmiş, Sibirya'dan gelmiş gibi sorulara muhatap olmasını üzüntüyle karşıladım. Bu salondaki ve Silivri'deki, Türkiye Cumhuriyeti'ni korumakla görevli insanlarla helalleşilmeden nasıl barış olacak" ifadelerini kullandı.
Müvekkilinin suçsuz olduğunu savunan Akyüz, beraat talebinde bulundu.
BERAAT TALEPLİ DİLEKÇE
Öte yandan, duruşmada dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın avukatı Erol Aras, bir gazetede yayımlanan 14 Ağustos 2004 tarihli MGK kararlarına işaret ederek, "müvekkilinin beraatı ve davanın sona ermesi" talebini içeren dilekçe verdi.
Dilekçede, 2004'teki MGK toplantısı ile 28 Şubat 1997'deki MGK kararlarıyla birebir örtüşen bir durumun ortaya çıktığı ileri sürüldü.
Duruşmaya daha sonra öğle arası verildi.