28 Şubat Davasında 19 Eski Askere Müebbet! Cezalar Onanırsa Rütbeleri Sökülecek
28 Şubat davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan 19 eski askerin rütbeleri, cezanın Yargıtay tarafından onanmasının ardından sökülecek.
28 Şubat davasında Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği mahkumiyet hükümlerinin kesinleşmesi halinde 21 sanıktan sivil olan dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ile YÖK Üyesi Erdoğan Öznal dışındakiler rütbelerini kaybedecek.
Öte yandan Yargıtay onayının ardından müebbet hapis cezası alan sanıklar, tutuklanarak cezaevine gönderilecek.
İşte rütbeleri sökülecek 19 eski asker:
- Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı
- Eski Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir
- Eski Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan
- Eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi
- Eski Genelkurmay MEBS Başkanı Oramiral Hayri Bülent Alpkaya
- Eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Hikmet Köksal,
- Eski Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Aydan Erol
- Eski Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Cevat Temel Özkaynak
- Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı Çetin Saner
- Eski Genelkurmay İstihbarat ve İKK Daire Başkanı Orgeneral Fevzi Türkeri
- Eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç
- Eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı Çetin Dizdar
- Eski Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak
- Eski Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanı Hakkı Kılıç
- Eski Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Plan Şube Müdürü İdris Koralp
- Eski Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Başkanı Kenan Deniz
- Eski Genelkurmay Adli Müşaviri Muhittin Erdal Şenel
- Eski Genelkurmay Plan Prensipler Başkanı Vural Avar
- Eski Genelkurmay Personel Başkanı Yıldırım Türker
CEZALARI MÜEBBET HAPSE ÇEVRİLDİ
Müebbet cezası alan sanıklar suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehlerine olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 147. maddesi uyarınca "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye ve devirmeye iştirak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırdı ancak yargılama sürecindeki tutum ve davranışlarını takdiri indirim nedeni kabul ederek, cezalarını müebbet hapse çevirdi.
Mahkeme, bu sanıklardan eski YÖK Başkanı Gürüz ile suç tarihinde TSK'den emekli olmuş, görevini YÖK üyesi olarak sürdüren Öznal dışındakiler hakkındaki karar kesinleştiğinde, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun 30. ve 31. maddelerinin uygulanmasına hükmetti.
19 ESKİ ASKER RÜTBESİNİ KAYBEDECEK
Buna göre, karar kesinleşirse 19 asker sanık rütbelerini kaybedecek.
1632 sayılı Kanun'un 30. maddesi, "Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası" başlığını taşıyor ve maddede "taksirli suçlar hariç olmak üzere" kimi suçlardan mahkumiyet halinde kişinin TSK'yle ilişiğinin kesileceği belirtiliyor.
Kanunun "Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezasının niteliği ve sonuçları" başlıklı 31. maddesinde ise "Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezasının niteliğinin, hükümlünün Silahlı Kuvvetlerle ilişiğinin kesilmesi olduğu" kaydedilerek, "Bu ceza, ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın; askeri rütbe ve memuriyetlerin kaybedilmesi, subay, astsubay, uzman jandarma ve devlet memuru olarak tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerine kabul edilmeme sonuçlarını doğurur." ifadelerine yer veriliyor.
YARGILAMA GİDERLERİNİ ÖDEYECEKLER
Öte yandan, yine hükmün kesinleşmesi halinde haklarında mahkumiyet kararı verilen sanıklardan sebep oldukları yargılama giderleri ayrı ayrı tahsil edilerek, Hazine'ye irat kaydedilecek.
Aynı sanıklar, davaya müdahil olup kendilerini avukatla temsil ettiren kişilere de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4 bin 360'ar lira ödeyecek.
AK PARTİ'DEN İLK TEPKİ: HAMDOLSUN
5 yıl sonra gelen kararla ilgili ilk yorum AK Parti Milletvekili Ravza Kavakçı'dan geldi.
Kavakçı konuyla ilgili şunları söyledi:
Demokrasimiz adına çok mutluyuz. Bundan sonra kimse böyle bir şeye kalkışamayacak, akıllarından bile geçiremeyecekler. Rabbimize hamddediyoruz bu karar için.
28 ŞUBAT'TA NE OLDU?
Postmodern darbe" olarak nitelendirilen 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının üzerinden 21 yıl geçti.
Yeni bir siyasi dönemin kapısını aralayan ve yoğun tartışmalara neden olan 28 Şubat'a giden süreçte Türkiye, tarihinin önemli günlerinden birini yaşadı.
Necmettin Erbakan'ın başbakanlığında, Refah Partisi (RP) ve Doğru Yol Partisi (DYP) arasında 28 Haziran 1996'da kurulan 54. Hükümet'te, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev aldı.
"Rejimin tehdit edildiği" görüşünün sık sık dillendirildiği bu dönemde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Erbakan'ın, 24 Ocak 1997'de Kayseri'ye yaptığı gezi sırasında, tek tip elbise giyip bere takan il örgütü görevlileriyle ilgili partiye uyarıda bulundu. Söz konusu durumun "Siyasi Partiler Yasası'na aykırı olduğunu" ifade eden Başsavcılık, RP Kayseri İl Yönetim Kurulunun 30 gün içinde görevden el çektirilmesini istedi.
Başsavcılılık, "fesih işleminin yapılmaması halinde, RP hakkında kapatma istemiyle dava açılacağını" da partiye iletti.
Başbakan Erbakan, 1 Şubat 1997'de, kamuoyundan yükselen itiraz sesleri ve DYP'li bazı bakanların "İmza atmayız" tepkisine rağmen "üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan" kararnameyi Bakanlar Kurulunda imzaya açtı.
SİNCAN'DA "KUDÜS GECESİ" GERİLİMİ
RP'li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın 31 Ocak 1997'de düzenlediği "Kudüs Gecesi"nde İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri'nin de katılarak bir konuşma yapması ve sergilenen gösteriler, "rejim tartışmalarının" daha da alevlenmesine yol açtı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığı, tepkilere yol açan "Kudüs Gecesi"ni düzenleyen RP'li Belediye Başkanı Yıldız hakkında 2 Şubat 1997'de ayrı ayrı soruşturma başlattı.
Söz konusu gecede konuşan İran'ın Ankara Büyükelçisi Bagheri, 3 Şubat 1997'de Dışişleri Bakanlığına çağrılarak protesto edildi.
TANKLAR SİNCAN SOKAKLARINA ÇIKTI
Yaşanan bu gelişmeler içerisinde, 28 Şubat sürecinin unutulmayacak görüntüleri olarak tarihteki yerini alan "Sincan'dan tankların geçmesi" olayı yaşandı.
Sincan'da 4 Şubat 1997'de 15 tank ve 20 kariyer, ilçeden geçerek Yenikent'teki tatbikat alanına gitti.
"Askerin uyarısı" olarak değerlendirilen bu gelişme, Sincanlılar tarafından "darbe oluyor" şeklinde algılanarak, şaşkınlığa yol açtı.
Yaşanan gelişmeler üzerine harekete geçen dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, Sincan'dan tankların geçtiği gün Belediye Başkanı Yıldız'ı görevden uzaklaştırdı.
Ankara DGM'deki sorgusunun ardından Terörle Mücadele Şubesince gözaltına alınan Yıldız, beraberindeki 9 kişiyle "yasa dışı silahlı çeteye yardım, halkı kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla tutuklandı.
"DEMOKRASİYE BALANS AYARI YAPTIK"
Kudüs Gecesi'nden 4 gün sonra İçişleri Bakanlığına bir yazı gönderen dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, "Belediyelerdeki köktendinci kadrolaşmanın derhal incelenmesini" istedi. Bunun üzerine İçişleri Bakanı Meral Akşener, valiliklere gönderdiği yazıda "Cumhurbaşkanı'na bilgi verilmek üzere" konunun araştırılması talimatını verdi.
Başbakan Erbakan, 21 Şubat 1997'de Cumhurbaşkanı Demirel ile yaptığı görüşme sonrasında "Türkiye'nin rejim meselesi yok." açıklaması yaptı.
Aynı gün, Washington'da Türk-ABD Konseyi kapanış balosunda konuşan dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, yıllarca zihinlerden silinmeyecek "Sincan'da demokrasiye balans ayarı yaptık." açıklamasını yaptı.
Tartışmaların en yoğun döneminde, Cumhurbaşkanı Demirel'in 26 Şubat'ta Başbakan Erbakan'a "rejim konusunda endişelerini dile getiren bir mektup gönderdiği" otaya çıktı.
28 ŞUBAT'TA GERGİN MGK
Yaşanan tüm bu gelişmelerin ışığında, 28 Şubat 1997'de MGK, Cumhurbaşkanı Demirel'in başkanlığında toplandı.
MGK tarihinin en uzun toplantılarından biri olan, Türkiye'ye siyasal ve sosyal anlamda yeni bir istikamet çizen bu tarihi toplantı, 8 saat 45 dakika sürdü. Çankaya Köşkü'nde saat 15.10'da başlayan toplantı, saat 23.55'te sona erdi.
MGK toplantısına Başbakan Necmettin Erbakan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, İçişleri Bakanı Meral Akşener ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Köksal, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman ve MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç da katıldı.
Toplantıda, MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen, Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel, Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Bilican ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet Seçkinöz, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Taner ile MGK Genel Sekreter Başyardımcısı Korgeneral Necdet Timur da hazır bulundu.
RP'YE KAPATMA DAVASI AÇILDI
Başbakan Yardımcısı Çiller, DYP Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, MGK kararlarına direnilmemesini istedi. Bundan sonra DYP'de "hükümetten çekilelim" sesleri yükselmeye başladı.
Anayasa Mahkemesinin kuruluş yıl dönümünde konuşan Cumhurbaşkanı Demirel, "Kimse laik Cumhuriyet'e alternatif aramaya kalkışmasın" ifadelerini kullandı. Demirel, 22 Nisan'daki bir başka konuşmasında ise Türkiye'nin içinde bulunduğu krizden çıkış yolunu "seçim" olarak gösterdi.
MGK, 26 Nisan'da toplandı ve 28 Şubat'ta alınan kararların ne kadar uygulandığını belirleyebilmek için "İzleme Komitesi" kurulmasını kararlaştırdı. Bu komite, her ay MGK'ya bir de rapor sunacaktı.
Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, 21 Mayıs 1997'de "Anayasa'nın laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline geldiği açıklıkla anlaşıldığı" gerekçesiyle, RP'nin sürekli kapatılması istemiyle dava açtı.
ERBAKAN İSTİFA ETTİ
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde 11 Haziran'da irticaya karşı "Batı Çalışma Grubu" oluşturuldu.
Haziranın 18'inde Başbakan Necmettin Erbakan ile yardımcısı Tansu Çiller, "giderek artan toplumsal gerginlik nedeniyle hükümetin nasıl devam edeceği" konusundaki görüşmelerinde uzlaştılar. Başbakanlığı Çiller devralacak, BBP hükümete girecek ve erken seçim yapılacaktı. Bu anlaşmadan sonra Erbakan aynı gün hükümetin istifasını Cumhurbaşkanı Demirel'e sundu.
Erbakan, Demirel ile görüşmesinde RP, DYP ve BBP'nin anlaştığını, Bakanlar Kurulu ve hükümet programının hazır olduğunu bildirdi ve hükümeti kurma görevinin Çiller'e verilmesini istedi.
Cumhurbaşkanı Demirel ertesi gün muhalefet lideri Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Deniz Baykal ve Hüsamettin Cindoruk ile görüştü, ardından da hükümeti kurma görevini ANAP Genel Başkanı Yılmaz'a verdi. Yılmaz'ın görevlendirilmesine RP, DYP ve BBP liderleri tepki göstererek, Demirel'i eleştirdi.