28 Şubat Postmodern Darbesi Yargılanıyor Paneli
Prof. Dr. Karatepe: "Darbeyi tek başına askerler yapmıyor.
Prof. Dr. Şükrü Karatepe, 28 Şubat "postmodern darbesi"ne ilişkin, "Darbeyi tek başına askerler yapmıyor. Onları azmettiren hatta bu işe yönlendiren sivil çevreler de var. Sermaye var. O zamanki medya var ve yüksek yargı işin içinde hatta yargı birinci derecede rol oynuyor ve bugünlerde de tartıştığımız bu yargı o günlerde de bir darbe kurumu olarak askerin ya da darbecilerin planlarını, projelerini yerine getirmek için kullanılıyor" dedi.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Mazlumder ve İnsan Hakları Derneğince, üniversitede düzenlenen "28 Şubat Postmodern Darbesi Yargılanıyor" konulu panelde konuşan, Prof. Dr. Şükrü Karatepe, darbecilerin hiçbir dönemde sadece askerler olmadığını, askerlerin ittifak içinde olduğu çıkar çevreleri ve gruplar bulunduğunu söyledi.
Söz konusu çıkar çevreleri ve grupların, 28 Şubat sürecinde en uç noktasına ulaştığını belirten Karatepe, "Darbeyi tek başına askerler yapmıyor. Onları azmettiren hatta bu işe yönlendiren sivil çevreler de var. Sermaye var. O zamanki medya var ve yüksek yargı işin içinde hatta yargı birici derecede rol oynuyor ve bugünlerde de tartıştığımız bu yargı o günlerde de bir darbe kurumu olarak askerin ya da darbecilerin planlarını, projelerini yerine getirmek için kullanılıyor" diye konuştu.
Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar da darbecilik geleneğiyle Türkiye'nin modernleşme modelinin iç içe girdiğini ifade etti.
Türkiye'nin Batı'daki modernleşme modelleri içinde "tepeden inmeci modernleşme" örnekleri içinde yer aldığını dile getiren Sancar, "Devlet ve bürokrasi eliyle toplumu modernleştirme, kurumları, hukuku yenileme ve topluma yeni bir yaşam biçimi giydirme olarak tanımlanır. Tepeden inmeci modernleşme modelleri. Bunun Avrupa'daki başlıca örnek modeli Almanya'dır" değerlendirmesini yaptı.
28 Şubat'ın daha önceki darbelerden farklı olduğunu kaydeden Sancar, "28 Şubat sadece doğrudan müdahale olmaması anlamında postmodern değildir, 28 Şubat kalıcı olma iddiası taşıyan, dolayısıyla daha önceki darbelerden farklı olarak, 'gelip düzenleyip gideceğiz' diye değil, kurumların hepsine yerleşeceğiz ve Kürtlerle muhafazakarları nihai olarak terbiye edeceğiz' anlayışıyla yapılmış bir darbeydi" ifadesini kullandı.
-28 Şubat davası-
Gazeteci yazar Sibel Eraslan kendisinin de 28 Şubat mağduru olduğunu ifade ederek, yaşadıklarına değindi.
Eraslan, üniversite öğrencilerine, 28 Şubat'ı daha net anlayabilmeleri için "Tahir'ul-Mevlevi'nin İstiklal Mahkemeleri Hatırlarını" okumalarını tavsiye etti.
28 Şubat davasına da değinen Eraslan, şu anda davanın tutuklu sanığı kalmadığına dikkati çekti.
Gelecek günlerde duruşmaların yeniden başlayacağını belirten Eraslan, "Biz hem İstanbul'daki hem Ankara'daki hukukçular çok gayriciddi yürütüldüğünü düşünüyoruz 28 Şubat davasının. 17 Aralık'tan sonraki sürece rastlaması da ikinci plana düşmesine sebep oldu. Ergenekon ve Balyoz da darbeye teşebbüstür yargılanan ama bu bizatihi darbedir" diye konuştu.
Mazlum Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ise 28 Şubat sürecinin Türkiye'de İslamcı siyasetin iktidara gelirken hangi engellerle karşılaştığı, nasıl bir tasfiyeye maruz kaldığı ve ne tür zaaflar barındırdığıyla ilgili incelenmesi gereken siyasi bir dönem olduğunu dile getirdi.
İnsan Hakları Derneği Genel Sekreteri Emir Ali Türkmen de 12 Eylül, 28 Şubat ve Gezi Parkı odaklı olaylarda insan hakkı ihlalleri yaşandığını aktararak Türkiye'de farklı toplum kesimlerinin, kendi sorunları çözüldüğü zaman bütün toplumun sorunlarının çözüldüğüne dair bir inanca sahip olduğunu savundu.
Başkent Kadın Platformu kurucularından Dr. Fatma Akdokur ise 28 Şubat postmodern darbesinin, toplumun her kesimini etkileyen bir fırtına olduğunun altını çizerek insanların inançlarıyla hayatları, geçimleri arasında kalarak kendileriyle çatışır pozisyonda bırakıldığını kaydetti. - Ankara