32 Yıl Sonra İşkence Raporu İstendi
12 Eylül darbesi sonrasında işkence gördüğünü iddia ederek dönemin askeri yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunan şair-yazar Yılmaz Odabaşı, Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından işkence izlerinin tespiti için Adli Tıp Kurumu'na sevk...
12 Eylül darbesi sonrasında işkence gördüğünü iddia ederek dönemin askeri yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunan şair-yazar Yılmaz Odabaşı, Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından işkence izlerinin tespiti için Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi.
Yılmaz Odabaşı, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla Yalova Cumhuriyet Savcılığına ifade vermeye gitti. Dönemin askeri yöneticileri ile ilgili 19 Eylül 2010 tarihinde suç duyurusunda bulunan Odabaşı, Savcı Derya Karslıoğlu'na ifade verdi. Yaklaşık 8 ay önce Devlet Hastanesi'ne dönemin işkence izlerini tespiti için sevk edilen Odabaşı, savcı tarafından bu kez Bakırköy Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi.
Konuyla ilgili gazetecilere açıklama yapan Odabaşı, "Darbeyi gerçekleştiren Kenan Evren başta olmak üzere dönemin 7. Kolordu Komutanı Kemal Yamak, Diyarbakır Cezaevi İç Güvenlik Amiri Esat Oktay Yıldıran gibi isimlerden davacı olmuştum. Savcı Derya Karslıoğlu, bana işkence yapanları teşhis etmem, isim, unvan ve delil sunmam gerektiğini söyledi" dedi.
Kendisine işkence yapanları tespit etmesinin mümkün olamayacağını kaydeden Odabaşı, şöyle konuştu:
"Zaten gözlerimizin bağlandığı ve işkenceye dair tüm kanıtların yok edildiği bir toplumsal ve siyasi süreç olduğu için davacı olduk. Fakat savcı hanım her isteyenin şikayetçi olamayacağını, 20'ye yakın siyah-beyaz subay ve er fotoğraflarından şahsıma işkence yapanları tespit etmem gerektiğini söyledi. Fakat fotoğrafların tümü silik olduğu ve aradan 32 yıl geçtiği için teşhis edemedim. Yapandan çok yaptıranın suçlu olduğuna inandığımı, yaptıranların da Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya, Kemal Yamak ve Esat
Oktay Yıldıran gibi isimler olduğunu beyan etmiş olmama rağmen bunu delil sayılamayacağını söylediler."
24 Şubat Cuma Günü Adli Tıp Kurumu'na giderek rapor alacağını kaydeden Odabaşı, "32 yıl aradan sonra ikinci kez işkence yapılıp yapılmadığına dair adli tıbba sevk edilmem, davanın trajikomik bir hal aldığının göstergesi. Bu ferdi değil, toplumsal bir davadır. Ahmet'in, Mehmet'in kaşını gözünü tespit etme meselesi değildir. Gözümüz bağlı işkencelerde bizim o yıllara dair kanıt sunma hakkımız yok. Herkesten kanıt istense 12 Eylül'e dair bir dava açılması söz konusu olamaz. Gözünü bağlayarak işkence yaptığı
insanda kim delil bırakır ki? 32 yıl aradan sonra durmadan beni niye doktora gönderiyorlar?" ifadelerini kullandı.
Odabaşı, vücudunda hala 12 Eylül'de gördüğü işkenceden kalma 2 kesik izinin bulunduğunu da sözlerine ekledi. - YALOVA