350 yıllık tekke kültürü "Devran-ı Şerif", AKM'de seyirciyle buluştu
İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğu ve Tasavvuf, İrfan ve Meydan Meşkleri Bölümü tarafından hazırlanan "Devran-ı Şerif", Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Tiyatro Salonu'nda izleyicilerin beğenisine sunuldu.
İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğu ve Tasavvuf, İrfan ve Meydan Meşkleri Bölümü tarafından hazırlanan "Devran-ı Şerif", Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Tiyatro Salonu'nda izleyicilerin beğenisine sunuldu.
Postnişinliğini Mehmet Fatih Çıtlak, sanat yönetmenliğini ise Yüce Gümüş'ün üstlendiği "Devran-ı Şerif", tekke kültürünün önemli ögelerinden devranı anlatıyor.
Çıtlak, sahnede yaptığı konuşmada, devranın bir eğitim olduğunu, semayı, semahı, halayı anlattığını belirterek, "Devran, bir daire olup, 'hepimiz eşitiz' der. Kimsenin kimseden üstünlüğü yoktur. 'Gel, yüce Muhammet'te buluşalım' der. Devran, içinizdeki devridaimi anlatır. Devran, ne anlatırsa anlatsın sizin yabancınız değildir. Sizin dedelerinizin, manevi dünyanızın bir yansımasını göreceksiniz." dedi.
Yaklaşık 350 yıllık tekke kültüründe yer alan "Devran-ı Şerif" gösterisindeki her detayın özenle hazırlandığına dikkati çeken Çıtlak, kıyafetlerin de o dönemdeki gibi bire bir dikildiğini söyledi.
Programa, seyirciler yoğun ilgi gösterdi.
"Devran-ı Şerif"
Arapça "dara" fiilinden türeyen devran, sözlükte bir şeyin kendi etrafında sürekli olarak dönmesi, tavaf etmek, bir yörüngede dönmek, kanın damarlardaki döngüsü gibi anlamlara geliyor.
Bir zikir türü olarak devran ise ayinin belirli bir yerinde el ele tutuşularak veya eller omuzlara atılarak, yan yana veya arka arkaya halka oluşturmak suretiyle, bir yöne devrederek yapılan zikre deniliyor.
Devranda, şeyh efendi halkanın ortasında zikri idare ediyor. Mukabele cemiyetlerinde bu nevi hareketle zikreden tarikler "devrani" olarak isimlendiriliyor.