4. Tarihi Yapıların Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
CHP İstanbul Milletvekili Eyidoğan: "Yassıada ve Sivriada, kanunda değişiklik yapılarak imara açıldı. Yassıada'nın ismi de Demokrasi ve Özgürlük Adası olarak değiştirildi. Adalar ilçesi do...
CHP İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, "Yassıada ve Sivriada, kanunda değişiklik yapılarak imara açıldı. Yassıada'nın ismi de Demokrasi ve Özgürlük Adası olarak değiştirildi. Adalar ilçesi doğal, arkeolojik, tarihi sit alanıdır. Yassıada'da bunları kaldırdılar" dedi.
TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyesi de olan Eyidoğan, 4. Tarihi Yapıların Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, tarihi yapılarda yaşayan ve iş yeri olan insanların, bu yapıların tarihi hakkında bilgisinin olmadığını söyledi.
Milletvekili olduktan sonra İstanbul'un önemli simgelerinden Kapalıçarşı ile yakından ilgilendiğini ve bununla ilgili soru önergesi verdiğini aktaran Eyidoğan, Kapalıçarşı'nın statik, depreme dayanıklılık, mimari özellikleri açısından, çatısından tavanına, aşındırılan duvarlarına kadar çok kötü durumda olduğunu savundu.
Eyidoğan, "İstanbul'da ve tarihi yerlerde dolaşıyorsanız, bin yıllık yapılardaki tahribatı gidip görün" diyerek, tarihi yapılara milyonlarca turistin gelmesi gerektiğini ancak bunun başarılamadığını kaydetti.
İstanbul İl Genel Meclisi'nin, Yassıada'nın isminin "Demokrasi ve Özgürlük Adası" olarak değiştirilmesi kararına değinen Eyidoğan, "Yassıada ve Sivriada, kanunda değişiklik yapılarak imara açıldı. Yassıada'nın ismi de Demokrasi ve Özgürlük Adası olarak değiştirildi. Adalar ilçesi doğal, arkeolojik, tarihi sit alanıdır. Yassıada'da bunları kaldırdılar" diye konuştu.
- "Tarihi ve doğal varlıklarda gelecek kuşakların da hakkı var"
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe de Türkiye'nin, coğrafi konumu, zengin ve tarihsel geçmişinin yanı sıra çok sayıda tarihi eseri barındırdığını söyledi.
Ülkenin, yüksek deprem tehlikesi altında bulunması ve depremlerin yıkıcı etkileri nedeniyle kültür varlıklarının önemli ölçüde harap olduğunu, çeşitli fiziksel olaylara açık olan eski eserlerin, büyük ölçüde yıprandığını ve kullanılmaz hale geldiğini anlatan Gökçe, kültür varlıklarının, deprem ve diğer çevresel etkilerden korunarak güvence altına alması gerektiğini vurguladı.
Gökçe, tarihi yapıların korunmasının ve geleceğe devredilmesinin önemine işaret ederek, bugün aşırı hız kazanarak devam eden teknolojik değişimlerin ve küresel düzenin, geçmişten bugüne ulaşan birçok birikimi yok ettiğini kaydetti.
Kentlerin bir bütün olarak ele alınması, planlanması, bu değerlerin korunarak geleceğe devredilmesinin önemine değinen Gökçe, bugün var olan tarihi ve doğal varlıklarda gelecek kuşakların da hakkının olduğunu dile getirdi.
Gökçe, kentlerde bulunan yapı stokunun önemli bir kısmının yenilenmesinin zorunlu olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Kentsel yenileme konusu bizde bütünlüklü bir kentsel planlama şeklinde ele alınmayarak daha çok mekansal ölçekte ele alınıyor. Üstelik konunun mekansal düzlemde ele alınması bile ortak akıldan, estetikten, yaşanabilirlikten ve sürdürülebilir bir yaşamı hedeflemekten uzak kalıyor. Açıkçası grup ve kişi çıkarını dikkate alan rant eksenli bir düzen, kentsel dönüşüm kavramı ile ne yazık ki eşdeğer bir hale geliyor. Bu kapsamda yapılan kentsel yenileme ve dönüşüm sürecinde, planlama anlayışı, depremden korunmanın ilkeleri, kentli hakları, mülkiyetle ilgili haklar ve insan haklarının unutulmaması da öncelikli konulardan olmalıdır. Oysa ülkemizde yapılan yeni konut inşaatları ve kentsel dönüşüm uygulamalarıyla konut alanları küçülüyor, planlar parçalanıyor, kültürel miraslar yok ediliyor, kentsel sıcaklıklar artıyor, eko sistem bozuluyor."
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından İstanbul Teknik Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde düzenlenen sempozyumda, kültür varlıklarının onarımı, restorasyonu ve güçlendirilmesinde kullanılan uygun teknikler ile örnek uygulamalar ve yapısal deprem güvenliği gibi konular tartışılacak. 35 bildirinin sunulacağı sempozyum, 29 Kasım'da sona erecek. - İstanbul