Haberler

4. Uluslararası Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı

Abone Ol

Başbakan Yardımcısı Arınç: (2) "Laiklik, din ve vicdan özgürlüğüdür. Laiklik, din ve vicdana uygun yaşamak isteyen insanlara hayat sunabilmektir. Zorlayıcı bir devlet anlayışı ile laikliğe bakarsanız, bu, bir ülkeyi açık cezaevi haline getirmektir" "Kendi ülkemi şikayet etmek noktasında bunları söylemiyorum. Türkiye bunları yaşadı diye, uzun uzun anlatacak değilim. Ancak nüfusu 75 milyon olan Türkiye, dünyada 2 milyar nüfusa yaklaşan İslam nüfusu içerisinde bu düzenlemeleri 20 30 sene önce, 10 sene önce yapabilseydi, bugün helal gıda ve içecekler konusunu, tayyip gıda, içecekler veya sektörler konusunu, biz bugünkü endişelerle konuşmuyor olacaktık" "Çok şükür bin dönümlük bir arazi bulduk ve şimdi otomotiv test merkezini, Bursa'ya kuracağız. İmal edilen, üretilen otomotivin testlerini burada yapacağız, sertifikalarını burada vereceğiz"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, laikliğin din ve vicdan özgürlüğü olduğunu belirterek, "Laiklik, din ve vicdana uygun yaşamak isteyen insanlara hayat sunabilmektir. Zorlayıcı bir devlet anlayışı ile laikliğe bakarsanız, bu, bir ülkeyi açık cezaevi haline getirmektir" dedi.

Arınç, CNR Expo'da düzenlenen 4. Uluslararası Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı'nda (HELAL EXPO) yaptığı konuşmada, yanlış bir laiklik anlayışının, Türkiye'de yıllarca, "helal", "haram" kavramlarını istihza ile karşıladığını, alay ve hakaret ettiğini söyledi.

Başbakan Yardımcısı Arınç, "Bu da nereden çıktı? Hangi çağdayız? Bu ülke şeriatla mı yönetiliyor? falan... Kendi ülkemi şikayet etmek noktasında bunları söylemiyorum. Türkiye bunları yaşadı diye uzun uzun anlatacak değilim. Ancak nüfusu 75 milyon olan Türkiye, dünyada 2 milyar nüfusa yaklaşan İslam nüfusu içerisinde, bu düzenlemeleri 20-30 sene önce, 10 sene önce yapabilseydi, bugün helal gıda ve içecekler konusunu, tayyip gıda, içecekler veya sektörler konusunu, biz bugünkü endişelerle konuşmuyor olacaktık" diye konuştu.

Düzenlemelerin önceden yapılmış olması durumunda şu an sağlıklı ürünlerin yenilip içileceğine ve bunun bir tercih olduğuna işaret eden Arınç, İsrail eski Cumhurbaşkanı Moşe Katsav'ın Türkiye ziyaretinden önce mutfak görevlilerinin gelerek bizzat hazırlandıklarını ve bunu inançları gereği yaptıklarını söylediklerini anlattı.

Arınç, dindar bir Yahudi'nin ya da Musevi'nin bir cumartesi günü faaliyette bulunmadığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"İnanç meselesi, bunun doğruluğu, yanlışlığı tartışılmaz. 'Benim inancım bunu emrediyor' dediğinde, sadece ona saygı duymamız lazım. Dindar Müslüman neyi içecek veya içmeyecek? Ölçü belli. Bütün bunlarda 'Ben böyle bir gıda arzu ediyorum' dediğinde, aslında sadece ticareti bile düşünseniz ona uygun ürünler meydana getirmeniz lazım. Akıllı tüccar bunu yapar. Şimdi 'kuru yolum' diye, bir firmanın dışarıda tavuk eti ya da piliç eti ilanlarını görüyorum. Bu Türkiye için çok önemli. 'Efendim bu devirde böyle bir şey olabilir mi?' Olur kardeşim. Her dinin, her inancın mensupları var, dindarları var. Onların kendi ölçüleri içerisinde günlük hayatlarını tanzim ederken dikkat ettiği noktalar var. Bunu tartışmak abestir."

Arzu edenlere helal ürünleri sunma mecburiyetinde olduklarını vurgulayan Arınç, "(Yediğimiz içtiğimiz helal mi?) diye sorulduğunda, bunu ölçülere bakarak, İslam'da helal ve haram üzerine yüzlerce kitap yazıldı. Büyük alimler var. 'İçecekse şu, yiyecekse bu. Çünkü Kuran, sünnet bu şekilde tarif etmiş' denildiğinde, bu laik devleti zedelemez, laikliği güçlendirir. Çünkü laiklik, din ve vicdan özgürlüğüdür. Laiklik, din ve vicdana uygun yaşamak isteyen insanlara hayat sunabilmektir. Zorlayıcı bir devlet anlayışı ile laikliğe bakarsanız, bu, bir ülkeyi açık cezaevi haline getirmektir" ifadelerini kullandı.

"Otomotiv test merkezini Bursa'ya kuracağız"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, helal gıda ve içecek talebinde bulunan insanlara, bir belge, sertifika verilmesi gerekiyorsa bunu yapmak zorunda olduklarını aktararak, şunları söyledi:

"Mesela Türkiye'de bir otomotiv test merkezi yok. Üretilen binlerce otomotivin testi, yurt dışında yapılıyor. Biz 1 milyar dolar civarında, sadece test için, dışarıya para ödüyoruz. Türk Standartları Enstitüsü bize bir teklif getirdi. 'Bunu biz Bursa'da yapabilir miyiz?' Ne kadar iyi olur. Çok şükür bin dönümlük bir arazi bulduk ve şimdi otomotiv test merkezini, Bursa'ya kuracağız. İmal edilen, üretilen otomotivin testlerini burada yapacağız, sertifikalarını burada vereceğiz. Bu benim anlattığım konuyla doğrudan bağlantılı. Neden burada yapmayalım bunları, dışarıya neden para ödeyelim? Bu sertifikasyon işi de benim hatırıma aynen böyle bir noktayı getiriyor."

İslam İşbirliği Teşkilatı'nın kurduğu bazı komisyon ve çalışmaları olduğunu belirten Arınç, bunların yeterli olmadığını, teşkilatın bu konuda çok faal bir durumda olduğunu görmediklerini dile getirdi.

Arınç, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın GİMDES ve bu yönde çalışma yapmak isteyenlere engel olmayarak, destek olması gerektiğini kaydederek, "Bu kadar ürün sertifika almak için gelmiş ve verilmişse, artık bu tescil mecburiyeti Türkiye'de tanınmışsa, bizim Malezya'nın geldiği noktaya şimdi gelmiş olmamız, elbette üzülünecek bir şey değil" şeklinde konuştu.

- İstanbul

Kaynak: AA / Güncel

Bülent Arınç Türkiye Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title