59 Yıldır "Kovboy Gibi" Yaşıyor
Birçok Türk filminde rol alan, Cem Karaca, Barış Manço, Edip Akbayram gibi sanatçılarla sahneye çıkan Yavuz Ömer Müftügil, 13 yaşındayken ABD'li aktörler John Wayne ile Glenn Ford oynadığı Western filmini izledikten sonra aldığı kararın ardından, 59 senedir hayatını kovboy gibi sürdürüyor.
İZZET TAŞKIRAN - Birçok Türk filminde rol alan, Cem Karaca, Barış Manço, Edip Akbayram gibi sanatçılarla sahneye çıkan Yavuz Ömer Müftügil, 13 yaşındayken ABD'li aktörler John Wayne ile Glenn Ford oynadığı Western filmini izledikten sonra aldığı kararın ardından, 59 senedir hayatını kovboy gibi sürdürüyor.
Türkiye'de 1960'tan sonra yoğun ilgi gören, sinema salonlarında kapalı gişe oynayan Western filmlerinin vazgeçilmezi kovboyluk, birçok insanı da etkiledi. Türk sinemasında da örnekleri çekilen bu tür filmleri çıktığı ilk gün izleyen, harçlıklarıyla "Teksas-Tommiks" türü çizgi romanları alan, arkadaşlarıyla bunları değiştiren, filmlerde gördükleri kovboylar gibi giyinen ve onları örnek alan Türk gençlerinden biri de 1944 doğumlu Yavuz Ömer Müftügil...
Yeşilçam filmlerinde de rol alan, Cem Karaca ile Barış Manço gibi Anadolu rock müziğinin "efsane" isimleriyle arkadaş olan Müftügil, farklı uzatılmış beyazlaşan saç ve sakalı, çizmesine kadar uzanan deri kovboy ceketi ile Stetson şapkasına asılı şerif rozeti, kırmızı fuları, belindeki işlemeli kemerin kılıfında sakladığı sembolik silahı, değişik şekillerdeki yüzüğü, kolyesi ve saçaklarla bezenmiş kahverengi kovboy çizmesiyle çevresinden yoğun ilgi görüyor.
İstanbul'un yaşayan Müftügil,13 yaşında annesiyle gittiği Aksaray Bulvar Sineması'nda gösterilen bir filmin hayatında meydana getirdiği değişikleri, kovboylar gibi yaşama ve giyinme kararına çevresinden aldığı tepkileri, kovboy kültürünün hayatına maddi ve manevi yansımalarını AA muhabirine anlattı.
Müftügil, dededen İstanbullu olduğunu, 42 yıl Anadolu rock müziğiyle uğraştığını söyledi. Emekli olduktan sonra da bazı filmlerde rol aldığını ifade eden Müftügil, "Gençliğimde, rahmetli Cem Karaca, Edip Akbayram, Selda Bağcan ve Selçuk Ural gibi saymakla bitmeyen değerli isimlerle çalıştım. Anadolu rock türüne gönül verdim. Bunu gelecek nesillere taşımak için de mücadele ettim." diye konuştu.
Ailesinden de bahseden Müftügil, Şehzadebaşılı babasının başmühendis, dedesinin de Afyon müftüsü olduğunu belirtti.
Babasının hac yolunu yapan ilk ekiple çalıştığını dile getiren Müftügil, babasının vefatının ardından kalan mirasın tükendiğini, şimdilerde emekli maaşıyla yaşadığını ifade etti.
"Antikaya ve takılara karşı aşırı düşkünlüğüm var"
Yavuz Ömer Müftügil, İstanbul'un o eski günlerini çok özlediğini belirterek, şunları söyledi:
"Genellikle öğleden sonra sokağa çıktığımda Beyoğlu ve Galatasaray'da geziyorum. Çocukluğumda rahmetli anneciğimle gittiğim o Markiz ve Saray pastanelerine bakıyorum. Galatasaray Lisesi'ne bakınca gözlerim yaşarıyor. Çünkü zamanında rahmetli Barış Manço ile oraya girmek istedim. İmtihanı kazanamadım. Rahmetli Barış kazandı, ben de Özel Işık Lisesi'ne gittim. Ara sıra Kapalıçarşı'ya giderim. Antikaya ve takılara karşı aşırı düşkünlüğüm var. Zaten üzerimden bellidir. Örneğin şu gördüğünüz kolye, Afganistan'dan geldi. Şu bileklik bir Budist rahibinin emekli hostes tanıdığa hediyesi. Görür görmez ona 'Bu bende kalacak.' dedim. O da 'Olur mu Yavuz ağabey, hediyedir.' diye söylendi. Ben de 'Bu benim koluma takılmazsa Yavuz ağabey diye bir kimse olmaz.' dedim ve bunu koluma taktım. Altı seneden beri o gün bugündür, denizde de banyoda da hiçbir zaman kolumdan çıkmıyor."
Müftügil, özenle seçtiği kıyafetlerini Galatasaray'daki retro eşyalar satan bir dükkandan aldığını, bu kıyafetlerin genellikle yurt dışından geldiğini belirtti.
"Lügatımda keşke ve pişmanlık yoktur"
Yeşilköy'de "yaşlı kovboy" olarak tanındığını ifade eden Müftügil, küçük yaşta annesiyle izlediği bir sinema filmiyle hayata bakışının tamamen değiştiğini anlattı. Müftügil, 13 yaşında annesiyle Aksaray'daki ünlü Bulvar Sineması'na gittiklerini dile getirerek, şunları dile getirdi:
"O zamanlar böyle televizyonlarda diziler, filmler falan yoktu. Kızılderili, kovboy filmleri vardı. Yaşıma göre hala hatırlıyorum. John Wayne ile Glenn Ford gibi aktörlerin oynadığı kovboy filmlerini izlemiştim. Dışarı çıktığımda inanın yolda yürüyüşüm değişti. Kovboy gibi yürümeye başladım. Annem 'Oğlum herkes sana bakıyor, ne yapıyorsun.' deyince ona 'Ben bu giysilerden istiyorum.' demiştim. Bana bu kıyafetlerin İstanbul'a gitmeyeceğini izah etmeye çalışsa da kabul ettiremedi. O zaman çok varlıklı olduğumuz için inanın Avrupa'dan bana kovboy kültürüne ait kıyafetler gelirdi."
Lisede de kovboy tutkusundan asla ödün vermediğini, bazı öğretmenlerinin "Burası ilim irfan yuvası mı? Teksas mı?" diyerek kendisini sürekli disiplin kuruluna yolladığını dile getiren Müftügil, bu nedenle sorunlar yaşadığını kaydetti.
"Benim lügatımda keşke veya pişmanlık asla yoktur." diyen Müftügil, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin "Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol." felsefesini benimsediğini belirtti.
Müftügil, ailesine yıllar sonra kendisini böyle kabul ettirdiğini, 42 senelik takım elbisesini, kravatını ve diğer eşyalarını özenle sakladığını bildirdi.
Tarzından da asla taviz vermeyeceğini vurgulayan Müftügil, "Benim tarzım bu, böyle de öleceğim." ifadelerini kullandı.
"Yahşi Batı'nın yaşlı kovboyu"
"Kovboy kültürünün İstanbul'daki son temsilcisi" olduğuna dikkati çeken Müftügil, şunları kaydetti:
"Bu alanda kendimi tek hissediyorum. Eskiden İstanbul'da bir kovboy vardı. İsmini de unuttum. Beşiktaş-Ortaköy arasında atla gidip gelirdi. Şimdi de benim. İnanın Yahşi Batı filminde oynarken 30 kadın, 30 erkek seçmelere gitmiştik. Karşımızda duran Cem Yılmaz bana baktı, yanındakine 'Kim bu?' der gibi beni gösterdi. Yanıma geldi ve 'Dışarıda mı yaşıyorsunuz?' diye sordu. Ben de 'hayır' dedim. Fotoğraflarımızı çektirerek, basına dağıttırdı. Ertesi gün bütün gazetelerde 'Yahşi Batı'nın yaşlı kovboyu' haberleri yer aldı. En çok istediğim bir ata sahip olmak. Ama yok ki. Bu şartlarda nerede? Küçükken annem zeytin bağlarına bizi de götürürdü. Mudanya'da eşeğe bindim ama hiç ata binemedim. Bu benim hayatımda bir eksiklik oldu."
Müftügil, sinema oyuncuları Atıf Kaptan, Engin Çağlar ve Filiz Akın ile Yeşilçam filmlerinde de yer aldığını hatırlatarak, Beyoğlu'ndaki mekanlarda bir dönem sahneye çıktığını belirtti.
"Sonunda uyuyacağız"
Yurt dışından getirildiği için o dönemde sahnelerde nadir bulunan "eko" aletinin bozuk çıkması nedeniyle işten kovulmasının kendisi için bir dönüm noktası olduğunu bildiren Müftügil, Cem Karaca ile yaşadığı bir anıyı ise asla unutmadığını söyledi.
Yavuz Ömer Müftügil, Samsun'a turneye gittiklerini Karaca'nın otelde veya yolda hiç uyumamasının dikkatini çektiğini belirterek, "Bir gün onun tek başına olduğu bir anda yanına gittim. 'Cem kardeşim, devamlı şoförle konuşuyorsun, otelde uyumazsın, otobüste uyumazsın, ben seni hiç uyurken göremeyecek miyim?' dedim. O da hiç unutmam, 'Yavuzcuğum, sonunda bir uyuyacağız, zaten kalmayacağız. Ben niye uyuyayım şimdi.' demişti. Rahmetlinin o sözleri hala aklımda." diye konuştu.
İstanbul'da dolaşırken kovboy kıyafetleri ve görüntüsü nedeniyle gençlerin kendisiyle fotoğraf çektirdiğini aktaran Müftügil, sosyal medya hesabı aracılığıyla onlarla görüştüklerini ifade etti.
Hayatın akışına kendini bıraktığını ifade eden Müftügil, yaşadığı anın kıymetini bilmenin hayat tarzı haline geldiğini sözlerine ekledi.