ABD'nin Pyd'ye Silah Vermesi Hataydı"
Eski ABD Ulusal Güvenlik Konseyi yetkililerinden ve Washington merkezli Hudson Enstitüsü uzmanı Michael Doran, ABD yönetiminin Suriye'de terör örgütü PYD/PKK'ya silah vermesinin hatalı bir adım belirterek, YPG konusunda Türk hükümetiyle aynı kaygıları taşıdığını söyledi.
Eski ABD Ulusal Güvenlik Konseyi yetkililerinden ve Washington merkezli Hudson Enstitüsü uzmanı Michael Doran, ABD yönetiminin Suriye'de terör örgütü PYD/ Pkk'ya silah vermesinin hatalı bir adım belirterek, YPG konusunda Türk hükümetiyle aynı kaygıları taşıdığını söyledi.
Michael Doran, Ortadoğu politikalarından sorumlu eski ABD Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve eski Dışişleri Müsteşarı Emekli Orgeneral Mark Kimmit ile Ulusal Savunma Üniversitesi Öğretim Üyesi Denise Natali, Turkish Heritage Organization'ın (THO) düzenlediği "Suriye Savaşı ve Bölgesel Güvenlik" başlıklı panelde konuştu.
ABD'nin bölgedeki stratejisine ilişkin Doran, "Burada açık bir strateji göremiyorum. Yönetimin şu anda gittiği yönün bir tür temayül olduğunu düşünüyorum." dedi.
Başkan Donald Trump'ın seçim sürecinde Ortadoğu ile ilgili iki vaatte bulunduğunu hatırlatan Doran, bunların "DEAŞ'ı beklendiğinden erken yenmeye çalışmak" ve "İran'a karşı geleneksel ittifakları tekrar canlandırmak" olduğunu dile getirdi.
Trump yönetiminin de tıpkı Barack Obama dönemindeki gibi bölgeye ABD askerini tekrar gönderme konusunda isteksiz olduğuna değinen Doran, bununla birlikte Trump'ın İran'ın bölgedeki etkisine karşı Ortadoğu'da etkin olma konusunda çok istekli olduğunu vurguladı.
Doran, "Yönetim, Obama'nın son 4-5 yıl boyunca gerek Irak ve Suriye'de gerekse Lübnan veya nükleer görüşmelerde İran'a meyilli politika izlemesi sayesinde yeni yönetime bölgede oldukça zayıf bir el bıraktığını düşünüyor." değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin YPG'ye silah desteği
Washington'ın birinci önceliğinin DEAŞ'ı yenmek olduğunu kaydeden Doran, seçmene verdiği bu vaadin Trump'ı başkanlık koltuğunda zora soktuğunu ve bu yüzden de YPG'ye silah verme seçeneğini değerlendirdiğini belirtti.
ABD'nin YPG'ye silah vermesinin bir hata olduğunu anlatan Doran, şöyle devam etti:
"Şahsi görüşüm bu hataydı. Ben de Türklerin, Türk hükümetinin YPG ile ilgili ifade ettiği kaygıları taşıyorum. Türk hükümeti defalarca sınırlarının dibinde bir PKK devletinin kurulmasına müsaade etmeyeceğini ifade etti ancak biz YPG'ye silah ve eğitim vermeye devam ettikçe o noktaya daha çok yaklaşıyoruz. O noktaya yaklaştıkça da Türkleri kendimizden uzaklaştırmış ve Ruslara doğru itmiş oluyoruz."
Doran ayrıca Trump'ın bölgede Rusya ve İran karşıtı bir strateji geliştirmek istiyorsa Türkiye ile iyi iletişim kurması gerektiğine dikkati çekti.
ABD yönetiminin DEAŞ'ın Suriye'de yenilmesinden sonra siyasi durumunun belirsiz olduğuna da değinen Doran, ABD'nin terör örgütü DEAŞ'ı yenmek için harekete geçtiğini ancak sonrası konusunda herhangi bir planının bulunmadığını, DEAŞ sonrası Suriye'nin nasıl bir noktaya evrileceğini kimsenin bilmediğini öne sürdü.
ABD yönetimine "PYD'ye verilen silahları toplayın" önerisi
Emekli Orgeneral Mark Kimmit ise George W. Bush döneminin sonundan itibaren artık ABD'nin hem Irak'ta hem de Suriye'de kendi kuvvetlerinden ziyade yerel kuvvetlere destek vermek suretiyle geriden liderlik yapma siyaseti izlediğini ifade etti.
Suriye'de izlenen bu politikanın Türkiye'de kaygılara neden olduğunu vurgulayan Kimmit, DEAŞ'ın Rakka'da yenilmesinden hemen sonra ABD'nin PYD/PKK'ya verdiği silahları geri toplamasını önerdi.
Kimmit, şunları söyledi:
"Dışişleri Bakanlığı ile Savunma Bakanlığının yapabileceği en hızlı şey çok iyi tasarlanmış bir Silahsızlandırma, Dağıtma ve Entegrasyon Programı (DDR) başlatmasıdır. Onları hızlı bir şekilde silahsızlandırıp tekrar toplumun içine entegre etmemiz gerekir. Şunu temin etmemiz lazım; silah taşıyan insanların silahları bırakıp tekrar ailelerine bakmaya yöneltilmesi gerekir. Bu muhtemelen en zor şey olacak."
"Suriye ve Irak bölünmüyor, çöküyor"
Öğretim Üyesi Denise Natali de Irak ve Suriye'nin bölünmediğini, daha karmaşık bir güvenlik sorununu doğuracak şekilde çöktüğünü dile getirdi.
Natali, "Birçok kişi Suriye'nin Sünni, Şii ve Kürtler arasında bölüneceğini söylüyor ancak bana göre durum böyle değil. Irak ve Suriye'nin resmi sınırları halen duruyor ancak içeride belirli sınırlar çökmüş durumda. Dolayısıyla elimizde oldukça parçalanmış bir devlet var." diye konuştu.
Bununla birlikte Suriye'de özellikle DEAŞ sonrası siyasi düzlemde homojen bir toplum veya siyasi durum beklentisi içinde bulunmanın yanlış olduğunu ifade eden Natali, Suriye'de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını sözlerine ekledi.