Açıkel: "İktidarın Teslimiyetçi Mülteci Politikası Yüzünden Neredeyse Tüm Sınırlarımızda Zafiyet Yaşanmaktadır"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, Yunanistan tarafından düzensiz göçmenlerin ülkemize doğru geri itme olaylarının artığını belirterek; “Türkiye Cumhuriyetimizin sınır güvenliği ve egemenliği konusunda yaşanan endişelerin derinleşmesine neden olmaktadır. İktidarın teslimiyetçi mülteci politikası yüzünden; Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu sınırlarımızdan, Ege Denizine kadar neredeyse tüm sınırlarımızda zafiyet yaşanmaktadır. Türkiye’nin Avrupa’nın sınırında büyük bir mülteci/göçmen kampına dönüştürüldüğü ve buna iktidar tarafından adeta rıza gösterildiği anlaşılmaktadır” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, Yunanistan tarafından düzensiz göçmenlerin ülkemize doğru geri itme olaylarının artığını belirterek; "Türkiye Cumhuriyetimizin sınır güvenliği ve egemenliği konusunda yaşanan endişelerin derinleşmesine neden olmaktadır. İktidarın teslimiyetçi mülteci politikası yüzünden; Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu sınırlarımızdan, Ege Denizine kadar neredeyse tüm sınırlarımızda zafiyet yaşanmaktadır. Türkiye'nin Avrupa'nın sınırında büyük bir mülteci/göçmen kampına dönüştürüldüğü ve buna iktidar tarafından adeta rıza gösterildiği anlaşılmaktadır" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, Yunanistan'a bağlı Sahil Güvenlik güçlerinin düzensiz göçmenleri "geri itme" amacıyla Türkiye'nin karasularını ihlal etmesini TBMM gündemine taşıdı.
Açıkel, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın yanıtlaması istemiyle hazırladığı soru önergesinde, bakanlık tarafından 17 Temmuz'da yapılan açıklamayı ve 2021 yılının Ağustos ayında Yunanistan'ın Türkiye'ye ait Başak Adası'na düzensiz göçmen bırakması olaylarını örnek gösterdi.
Açıkel, "Yaşanan bu olaylara karşı neden etkili önlem alınmadığı ve sessiz kalındığı merak edilmektedir. 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı'nın yıldönümünün arifesinde, sınırlarımıza yönelik tacizlere sessiz kalınması Cumhuriyetimizin ulusal egemenlik felsefesine gölge düşürmektedir" dedi. Açıkel, soru önergesinin gerekçesinde şu değerlendirmeleri yaptı:
"DÜZENSİZ GÖÇMENLERİN SAHİL GÜVENLİK UNSURLARIMIZ TARAFINDAN ÜLKEMİZE GERİ GETİRİLDİĞİ ANLAŞILMAKTADIR"
"Bakanlığınız tarafından 17 Temmuz 2022 tarihinde yapılan açıklamada ve paylaşılan görüntülerde, Ege Denizi'nde, Dilek Boğazı doğusunda bulunan düzensiz göçmenlerin, Yunanistan'a ait sahil güvenlik botu tarafından Türk karasularımıza itildiği ve aynı zamanda karasuyu ihlali yapıldığının tespit edildiği bilgisi kamuoyu ile paylaşılmıştır. Yapılan açıklamadan, ülkemiz sahillerine sadece 1.5 km mesafede gerçekleşen geri itme ve karasularımızı ihlal durumu karşısında güvenlik güçlerimiz tarafından Yunan botuna dönük bir müdahale yapılmadığı, düzensiz göçmenlerin ise Sahil Güvenlik unsurlarımız tarafından ülkemize geri getirildiği anlaşılmaktadır.
Aynı şekilde, Bakanlığınız tarafından 8 Ağustos 2021 tarihinde yapılan açıklamada ise; yine Yunanistan'a ait bir botun Antalya Kaş ilçemizin güneyindeki Başak Adamıza yaklaştığının ve Yunan botunun bir grup düzensiz göçmeni Başak Adası'na bıraktığının tespit edildiği bilgisi verilmiştir. Yapılan bu açıklamadan da Yunanistan'a ait botun, sınırlarımızı ihlal ederek düzensiz göçmenleri topraklarımıza bıraktığı, egemenliğimiz altındaki Başak Adası'na adeta çıkartma yaptığı ve hiçbir müdahaleye maruz kalmadan geri döndüğü anlaşılmaktadır.
"NEREDEYSE TÜM SINIRLARIMIZDA ZAFİYET YAŞANMAKTADIR"
Yaşanan bu iki olay sonrasında bakanlığınız tarafından yapılan resmi açıklamalarda sadece olayların tespitinin yapılması ve bunun duyurulması, Türkiye Cumhuriyetimizin sınır güvenliği ve egemenliği konusunda yaşanan endişelerin derinleşmesine neden olmaktadır. İktidarın teslimiyetçi mülteci politikası yüzünden; Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu sınırlarımızdan, Ege Denizine kadar neredeyse tüm sınırlarımızda zafiyet yaşanmaktadır. Türkiye'nin Avrupa'nın sınırında büyük bir mülteci/göçmen kampına dönüştürüldüğü ve buna iktidar tarafından adeta rıza gösterildiği anlaşılmaktadır. Buna ek olarak son aylarda özellikle Yunanistan tarafından düzensiz göçmenleri ülkemize doğru geri itme olayları artmaktadır.
Bu ve benzer olaylarda, sınırlarımıza yönelik tacizlere sessiz kalınması, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurucu dış politika ilkelerine, Cumhuriyetimizin ulusal egemenlik felsefesine ve aynı zamanda ulusal çıkarlarımız için fedakarca görev yapan ve görev bekleyen güvenlik güçlerimizin çalışmalarına gölge düşürmektedir.
Bakanlığınız tarafından yapılan açıklamalarda bu bilgiye yer verilmediği için, kamuoyunda yukarıda bahsi geçen olaylar ve benzer olaylar karşısında, bakanlığınız ve iktidar tarafından nasıl bir önleyici politika izlendiği, yaşanan bu olaylara karşı neden etkili önlem alınmadığı ve sessiz kalındığı merak edilmektedir."
Açıkel, Bakan Akar'a şu soruları yöneltti:
. Temmuz 2018- Temmuz 2022 tarihleri arasında, Yunanistan'a bağlı Sahil Güvenlik güçleri tarafından Ege Denizi'nde düzensiz göçmenlere yönelik kaç "geri itme" olayı yaşanmıştır? Bu olaylar neticesinde, ülkemize geri getirilen düzensiz göçmen sayısı nedir?
. Temmuz 2018- Temmuz 2022 tarihleri arasında, Yunanistan tarafından düzensiz göçmenleri geri itmeye dönük, karasularımıza yönelik olarak kaç ihlal yapılmıştır? Bu ihlal hamlelerine karşı ne tür cevap verilmiştir?
. Yunanistan'ın ülkemiz sahillerine sadece 1.5 km mesafeden, karasularımızı ihlal ederek sınır egemenliğimizi taciz etmesi karşısında ne tür askeri ya da diplomatik bir mukabelede bulunulmuştur? Konunun Dışişleri Bakanlığı'na aktarılması ile diplomatik girişimler yapılması sağlanmış mıdır?
. Sınır güvenliğimize ve ulusal egemenliğimize karşı Yunan askeri botları tarafından açık bir müdahale niteliği taşıyan bu olaylara karşı güçlü bir cevap verilmemesinin, benzer olayları teşvik ettiği ortada iken yukarıda örneklendirilen olaylara karşı bir cevap verilmemesinin gerekçesi nedir?
. Ege Denizinde, benzer başka olaylarda da sınırlarımızın ihlal edilmemesi için bakanlığınız tarafından ne tür tedbirler alınmaktadır? Askeri ya da diplomatik olarak, ülkemizin sınır egemenliğine kasteden bu vb. girişimlere karşı çalışmalar yapılmakta mıdır? Yapılmaktaysa bu çalışmalar nedir?"