Adalet Bakan Yardımcısı Uçar Açıklaması
Adalet Bakan Yardımcısı Bilal Uçar, "Bugün çok şükür alnımızın akıyla söyleyebiliyoruz ne cezaevlerimizde ne karakollarımızda işkencenin 'i'si bile kalmamıştır, kötü muamele yoktur.
Adalet Bakan Yardımcısı Bilal Uçar, "Bugün çok şükür alnımızın akıyla söyleyebiliyoruz ne cezaevlerimizde ne karakollarımızda işkencenin 'i'si bile kalmamıştır, kötü muamele yoktur." dedi.
Uçar, AB- Türkiye mali işbirliği kapsamında Adalet Bakanlığınca yürütülen "Ceza İnfaz Kurumlarında İnfaz Hizmetlerinin İyileştirilmesi Teknik Destek Projesi"nin (DEPAR) bir otelde düzenlenen kapanış töreninde yaptığı konuşmada, proje hakkında bilgi verdi.
Çağdaş ceza infaz sisteminde amacın kişilerin, cezanın infazı tamamlandıktan sonra topluma bir daha zarar vermeyecek şekilde ıslah edilerek çıkarılması olduğunu ifade eden Uçar, Türkiye'nin bu yolda çok büyük başarı katettiğini söyledi.
İnsanları suça iten sebeplerin çok farklı olabileceğine dikkati çeken Uçar, toplumun korunmasının cezanın infazından da öne geçtiğini vurguladı. Uçar, bunun sadece Türkiye'nin değil, dünyanın sorunu olduğuna işaret etti.
DEPAR'ın başarıyla tamamlandığını belirten Uçar, "Cezaevindeki insanın da bir onuru, haysiyeti, şerefi var. İşlediği suç ne olursa olsun. Ceza infaz sisteminde ona uygun tedbirleri, çözümleri ortaya koyabilmek için de yüreğimizi ortaya koyarak çalışmamız gerekiyor." diye konuştu.
Cezaevlerindeki bütün problemlerin giderilmediğini ifade eden Uçar, şöyle devam etti:
"Ama şunu çok rahatlıkla söyleyebiliyoruz, Türkiye insan hakları konusunda bugün Avrupa ülkelerinden hiç geri değil ve hatta ileri olduğumuz yönler bile var. Tek sıkıntımız kalabalıklar konusunda var. Şunu da unutmayacağız, Türkiye 40 yıldan beri şiddetli terör ile mücadele eden bir ülke. Avrupa da yüzleşmeye başladı son zamanlarda. Türkiye'nin 40 yıldır yaşadığı terör probleminin 10'da birini yaşadığında nasıl bir panikle ayağa kalktığını görüyoruz. Türkiye bunu 40 yıldır yaşıyor. Biz şunu da biliyoruz, bu terörün kaynağı içeriden değil, dışarıdan. Kimlerin destek verdiğini de biliyoruz. Hem lojistik hem barınma hem koruma anlamında destek veriliyor. Bunu da görüyoruz. Ama bunun bu topluma derin sonuçları, ağır faturaları var."
Uçar, terör örgütü PKK ile yıllardan beri mücadele edildiğini anımsatarak, "Geçmişte insan hak ve özgürlükleri ihlali olmuş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine birtakım konular gitmiş ama bugün çok şükür alnımızın akıyla söyleyebiliyoruz ne cezaevlerimizde ne karakollarımızda işkencenin 'i'si bile kalmamıştır, kötü muamele yoktur. Cezaevlerimizin kalabalık olması mahkumların en temel haklarından sağlık ve hijyenden mahrum edildiği anlamına gelmez." ifadesini kullandı.
Yeni cezaevleri inşa edildiğini, mümkün olduğu kadar açık cezaevlerine sevk yapıldığını ve denetimli serbestlik süresinin bir yıl uzatıldığını dile getiren Uçar, şu değerlendirmede bulundu:
"Orada insanları istif edilmiş halde yaşatmıyoruz. 15 Temmuz darbe girişimini hep beraber yaşadık. Böyle bir örgüt 40 yıldan beri devletin içinde bir virüs gibi yerleşmiş, gerçek yüzünü son anda ortaya koymuş. Hakikaten kafasını, beynini, her şeyini, şuurunu kaybetmiş bir kitle var karşımızda ve bunlar da bizim insanımız, bunları da kazanmak zorundayız. Ama bugün bu terör örgütünün üyesi veya bilfiil darbeye katılanlar cezaevlerinde tutuluyor, mahkemeye çıkıyor. Mahkemeler zaman zaman tahliyeleri yapıyor. Hızlı bir süreç yürüyor. Burada umuyorum ki kısa bir süre içerisinde yeni yapılan cezaevlerimizin devreye girmesiyle bu kalabalık sorununu da aşacağız. Ama dediğim gibi cezaevlerindeki kalabalık bu terör ve darbe girişiminin neticesidir. Buna rağmen biz buna sığınarak oradaki tutukluların hiçbir haktan mahrum edilmesini mazur görmüyoruz. Bir eksiğimiz varsa hemen telafisine gidiyoruz."
"Yeniden suç işlemesini önleme yolunda atılmış önemli adım"
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım da konuşmasında, proje çerçevesinde suç motivasyonu ve suç profillerini belirlemek amacıyla ülke genelinde hükümlüleri kapsayacak şekilde 20 bin kişiden oluşan bir grubun seçildiğini, kapsamlı bir araştırma gerçekleştirildiğini söyledi.
Araştırma sonucunda elde edilen hızlı değerlendirme ve profil değerlendirme araçlarının hükümlülere uygulanmak üzere Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne entegre edildiğini ifade eden Yıldırım, bunların hükümlülerin risklerini tespit etmenin yanı sıra ceza infaz sistemine gelecek yıllar için projeksiyon sağlayacak etkin bir veri kaynağı olacağını vurguladı.
Yıldırım, kapsamlı araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre ceza infaz kurumlarında uygulanmak üzere suç profillerine yönelik 15 müdahale programı geliştirildiğini bildirdi. Yıldırım, değerlendirme araçları ve müdahale programları konusunda ceza infaz kurumlarında görevli tüm psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarına da eğitim verildiğini söyledi.
Yıldırım, "Projeyle sağlanan tüm bu sonuçlar bireyin suç işlemesine neden olan motivasyonlara müdahale edilerek, topluma salıverilmesini sağlama ve yeniden suç işlemesini önleme yolunda atılmış önemli adımlardır." dedi.
-"Ceza tevkifevlerinde asgari standartların sağlanabilmesi gerek"
İspanya Büyükelçiliği Misyon Şefi Yardımcısı Pablo Barbara Gomez de, AB programları çerçevesinde Türkiye ile iş birliğine devam etmek istediklerini kaydetti.
Projenin infaz sistemlerinin iyileştirilmesini hedeflediğini belirten Gomez, çalışma çerçevesinde ortaya konan 15 müdahale programının 11'inin İspanyol uzmanlar tarafından geliştirildiğini aktardı.
AB Türkiye Delegasyon Başkan Yardımcısı Gabriel Munuera Vinals da modern dünyada sadece güvenliği veya disiplini sağlamanın yeterli olmadığını, ceza ve tevkifevlerinde hükümlülerin entegrasyonu ile yeniden suç işleme olasılığını azaltmak için çaba sarfedilmesi zorunluluğu bulunduğunu dile getirdi.
Ceza tevkifevlerinde asgari standartların sağlanabilmesinin önemine değinen Vinals, insan hakları standartlarının sürdürülmesi ve uygulamaya daha fazla önem verilmesi gerektiğini ifade etti.
Vinals, işkence konusunda sıfır tolerans faaliyetlerinin sürdürülmesinin önemli olduğunu aktararak, "Aynı zamanda İstanbul Protokolü'nün uygunlaması için çaba gösterilmeye devam edilmesi gerekiyor. Yine kötü muamele konusunda personelin eğitimlerinin devam etmesi gerekiyor. Ceza ve tevkifevleri izleme kurullarının daha etkin ve şeffaf bir sistemde çalışması, ulusal önleme mekanizmasının uygulanması için gerekli. Özellikle kapalı tutukevlerinden açık tevkifevlerine geçiş kalabalık sorununun çözülmesinde bir unsur olabilir." sözlerine yer verdi.