Adalet Şurası
Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen Adalet Şurası, bugünkü üç oturumla devam etti.
Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen Adalet Şurası, bugünkü üç oturumla devam etti.
Bakanlık tarafından bir otelde gerçekleştirilen Adalet Şurası'nın ikinci gününde üç oturum yapıldı.
"Adalet Sosyolojisi ve Adalet Psikolojisi" oturumunda Prof. Dr. Kemal Sayar, Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay, Prof. Dr. Erol Göka, Prof. Dr. Atilla Arkan ve Doç. Dr. Derda Küçükalp konuşma yaptı.
Şuranın, "Türk Ceza Hukukunda Adalet Anlayışı" başlıklı oturumu Prof. Dr. Ahmet Gökçen başkanlığında gerçekleştirildi. Oturumda, Prof. Dr. İlhan Üzülmez, Prof. Dr. Bahri Öztürk, Prof. Dr. Vahit Bıçak ile Prof. Dr. Mahmut Koca değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Fahrettin Altun'un başkanlığındaki "Medya, Toplum ve Adalet" oturumunda ise gazeteciler Serpil Çevikcan, Okan Müderrisoğlu, Serdar Karagöz ve İsmet Berkan konuştu. Bu oturuma Adalet Bakanlığı Müsteşarı Selahaddin Menteş de katıldı.
"Adalet Sosyolojisi ve Adalet Psikolojisi" oturumunun bir bölümünü Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de izledi. Oturumun sonunda konuşmacılara günün anısına hediye takdim eden Gül, katılımcılara teşekkür etti.
Gül, Adalet Şurası'ndaki değerlendirmelerin kitap haline getirileceğini bildirdi.
"Reformun altın üçgeni"
"Türk Ceza Hukukunda Adalet Anlayışı" oturumunda konuşan Prof. Dr. Bahri Öztürk, ceza reformları hakkında düşüncelerini paylaştı.
Öztürk, reformun üç ayağı olduğunu ve sadece yasa yapmanın reform olmadığını belirterek, şöyle konuştu:
"Reformun altın üçgeni vardır. Reformun bir ucunda mevzuat, bir ucunda altyapı, bir ucunda da insan vardır. 1989'dan özellikle 2002'ye ve bu yıla gelinceye dek, tecrübem şudur ki reform adı altında sürekli kanun değişiklikleri yapılmıştır. Mesela 1979'da çocuk mahkemeleri mevzuatı kabul edilmiştir. Ama 2005'e dek çocuk mahkemeleri kurulamamıştır. Sadece yasa yapmak reform değildir."
Ceza Muhakemeleri Kanunu'ndaki reform anlayışından bahseden Öztürk, kanunun 2004'te oy birliğiyle geçtiğini anımsatarak, "O zaman parlamentoda müthiş bir reform arzusu vardı.Kanun, 4 Aralık 2004'te gece yarısı saat iki buçukta, zamanın iktidar ve muhalefetiyle, oy birliğiyle kabul edilmişti. İki buçuk günde de modifikasyonu bitmişti. Hemen hemen milletvekillerinin çoğu bir haksızlığa uğramış ya da insan hakkı ihlaliyle karşılaşmış. Bunları bir an evvel hayatımızdan defetmek isteyen bir anlayış vardı. Değişik bir siyasi iradenin oluştuğu dönemdi. Bugün ise iki buçuk günde yönetmelik bile çıkmıyor." değerlendirmesinde bulundu.
O tarihte dünyadaki hukuk sistemlerini incelediklerini ve bir çalışma yaptıklarını vurgulayan Öztürk, üç ülkeden hiç esinlenmediklerini ama bunları incelediklerini ifade etti. Bu ülkelerin İngiltere, ABD ve İsrail olduğunu aktaran Öztürk, şunları kaydetti:
"Çünkü bizim o çalışmaları yaptığımız sıralarda bu üç devlet, ki ne olduğunu şimdi anlıyoruz, uluslararası terörle mücadele kılıfı altında, düşük düzeyde işkenceyi kabul ediyorlar. Bu üç devletin işkence ettiği de yine Müslümanlar. Adalet Komisyonu Raporu'na bakın orada yazılıdır. ABD'de yaşanan 11 Eylül olayına rağmen, bizim millet meclisimiz özgürlükçü çizgiden asla sapmamıştır."
Şura, öğleden sonra gerçekleştirilecek iki oturumla sona erecek.