Afet Değil Beyin Fırtınası
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Fuat Oktay öncülüğünde Yönetim Hizmetleri Daire Başkanı Ahmet Atik ve ekibinin organizasyonu ile yürütülen 'AFAD Buluşmaları' etkinliğinin 2'incisi gerçekleştirildi.Doç.Dr.Sinan Canan ve...
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Fuat Oktay öncülüğünde Yönetim Hizmetleri Daire Başkanı Ahmet Atik ve ekibinin organizasyonu ile yürütülen 'AFAD Buluşmaları' etkinliğinin 2'incisi gerçekleştirildi.
Doç. Dr. Sinan Canan ve Araştırma Görevlisi Serkan Karaismailoğlu ile gerçekleştirilen etkinlikte, afet denilince akla gelen korkuları silmek, geleceğe dair duyulan endişeleri en aza indirmek ve yeni bir afet algısı üretmek için çalışan, her mesaisinin insan hayatı değerinde olduğunu bilen ve bugün yapması gerekeni yarına bırakmadan çalışan AFAD personeli için bu eğitimlerin önemine vurgu yapıldı. Doç. Dr. Sinan Canan, beynin öğrenmeye ve gelişmeye ömür boyu devam ettiğine dikkat çekerek, "Panik anında insanoğlu içgüdüsel olarak ani davranışlar sergiler ve daha önce öğrendikleri, sosyal yaşamda kazandığı beceriler, eğitimle edindiği birçok bilgi ve beceri bu durumda kullanılmaz haldedir. Panik durumunda kullanılabilen bilgi ancak refleks haline dönüşmüş, temel davranışlara yerleştirilmiş bilgidir. Bu yüzden özellikle afete hazırlık eğitimlerinin önemli bir bölümünde davranış değişikliklerine izin verebilecek uzun süreli eğitimler verilmeli. Birde fazla duyuya hitap eden, duygusal bileşenleri harekete geçirebilen bir eğitim tarzı izlemek gerekir. Aksi takdirde bildiğimiz yöntemlerle aktarılan temel bilgilerin çoğu panik anlarında kullanılamayacaktır. Bu yüzden eğitimler konusunda daha akılda kalıcı yöntemler yürütmeliyiz" diye konuştu.
"YENİ YÖNTEMLERE İHTİYAÇ VAR"
Beynin bilgisayar sürücüsü gibi aldığı bilgiyi hemen kaydetmediğini vurgulayan Canan, "Günümüzde etrafımız başta bilgisayarlar ve internetin yaygınlaşmasına bağlı olarak dijital bilgi ile çevrilmiş durumda. Bu yeni alışkanlığımız, bilgiye çok kolay bir ulaşım sağlar. Bilgiyi içselleştirmemiz ve beynimizin onu özümsemesi için gereken zamanı da elimizden alır. Beynimizin öğrenme süreci yavaş ve zahmetli bir süreçtir. Bir bilgisayar sürücüsü gibi aldığı bilgiyi hemen kaydetmez. Onunla belli bir süre duygusal bağlantılar kurarak ve yeni bilgileri eski bilgilerle ilişkilendirerek saklar. Bundan dolayı insanlarda davranış değişikliği oluşturacak bilgilerin verilmesi, yani öğretme işi, dijital bilgi söz konusu olduğunda bildiğimiz klasik yöntemlerden farklı yöntemler gerekir. Sözel ve spot bilgi dijital ortam için uygunken, belli bir davranışsal kalıbın öğretilmesi için çok uygun değildir. Zira insan zihni duygusal olarak bağ kurmadığı, doğrudan deneyimlemediği ve 'faydalı-zararlı' olarak etiketleme ihtiyacı duymadığı bilgileri kalıcı olarak dikkate alamaz. Bundan dolayı günlük yaşantımızda özellikle gençler açısından dijital imkanların kullanımında dikkatli olmak zorundayız. Bu konuda yeni yöntemlerin geliştirilmesine acilen ihtiyacımız var" dedi.
Serkan Karaismailoğlu ise, bilimsel araştırmaları ile kanıtlanmış kadın ve erkek beyninin farklılıklarını anlatırken eğlenceli üslubu ile izleyenlerin dikkatini çekti. Kadınların anlamakta zorlandığı erkek davranışlarının aslında beyin çalışma sistemindeki farklılıklardan kaynaklandığını vurgulayan Karaismailoğlu, kadınlardaki empati duygusunun erkeklerde bu denli baskın olmamasının aslında büyük bir şans olduğunu söyledi. 1965 yılında babaların çocuklarına günlük 2.6 saat, 2000 yıllarında 6.5 saat, şimdilerde ise bu sayıların çok daha üstünde vakit ayırdığını belirten Karaismailoğlu, erkeklerin çocuk bakımında genetik olarak yetenekli doğan kadınlar kadar başarılı olamamalarının sebebini de açıklayarak anne ve babalara bilimsel verilere dayalı birkaç ipucu verdi. - ANKARA