Afgan Halk Meclisi, İşgalcisinin Kaderini Tayin Edecek
ABD'nin 2011'deki hava bombardımanından itibaren fiili işgal altında olan Afganistan'da Halk Meclisi, kendi işgalcisinin bu ülkedeki kaderini tayin etmek için bir araya gelecek
Mustafa Bağ - ABD öncülüğündeki NATO gücünün Afganistan'daki görev süresi 2014 sonunda resmen bitiyor. Uluslararası Güvenlik Destek Gücü'ne (ISAF) mensup tüm yardımcı ve muharip güçler, 31 Aralık 2014 itibariyle ülke genelinde güvenliği Afgan emniyet güçlerine teslim etmiş bir şekilde ülkeden ayrılacak.
Ancak aralarında Türkiye'nin de bulunduğu bazı NATO üyesi ülkeler, Kabil hükümetiyle görüşmeler yaparak buradaki varlığını farklı bir misyonla sürdürecek. Burada varlığını devam ettirmek isteyen ülkelerden biri de Amerika Birleşik Devletleri. Washington'ın bu talebi ise Kabil hükümetince şarta bağlandı.
Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, ABD ile 11 aydır devam eden ve dönem dönem çıkmaza giren müzakerelerin birçok noktasına prensipte "tamam" dese de, son sözü Halk Meclisi'nin (Loya Jirga) söyleyeceğini dile getirdi. Afgan Halk Meclisi ise önümüzdeki ay toplanacak ve ABD'nin Afganistan'da asker ve önemli üsleri tutması teklifine karar verecek.
19 Kasım'da başlayacak ve muhtemelen bir hafta sürecek olan Halk Meclisi toplantısına Afganistan'ın 34 vilayetinden yaklaşık 3 bin kişi katılacak. Halk Meclisi üyeleri, "İkili Güvenlik Anlaşması" olarak bilinen 32 sayfalık taslak metin üzerinde yoğun tartışmalar yapacak. Tasarı, bağlayıcılığı bulunmayan Halk Meclisi'nde çoğunluğun oyu ile kabul görürse tavsiye niteliğinde Afgan Parlamentosu'na gönderilecek. Buradan da geçmesi halinde Cumhurbaşkanı Karzai'nin onayına sunulacak.
İkili Güvenlik Anlaşması, bayram öncesi Afganistan'da gündemin en önemli konusuydu. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin sürpriz Kabil ziyareti ve ziyaret sırasında Afgan liderle yapılan 28 saatlik görüşmeler sonunda aşılamayan birçok nokta netliğe kavuşturuldu. Ancak hala üzerinde mutabakata varılamayan bazı maddeler bulunuyor.
Yoğun geçen görüşmelerin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Karzai, ABD askerlerinin 2014'ten sonra Afganistan'da kalıp kalamayacağı konusunun kendi hükumetini de aştığını, son kararı Halk Meclisi'nin vereceğini dile getirdi.
İki ülkeyi bu aşamada çıkmaza sürükleyen maddelerin başında Washington'ın, ABD askerlerinin Afganistan'da suça karışması halinde Afgan hukuk sisteminden "muaf olması" talebi geliyor. Afgan tarafı burada görev yapan askerlerin Afgan ceza hukukuna göre yargılanmasını isterken Washington, kendi askerlerinin ABD toprakları içerisinde Amerikan kanunlarına göre yargılanması gerektiğini dile getiriyor. ABD, her fırsatta kendi askerlerine muafiyet uygulanmaması halinde terör tehdidinin devam etmesine rağmen Afganistan'da kalmayacağını belirtiyor.
ABD'nin 2011'de Bağdat yönetimiyle aynı konularda anlaşamaması üzerine Irak'tan tamamen çekilmesi ile sonuçlanan senaryonun benzerinin Afganistan için de geçerli olması kaçınılmaz gibi görünüyor.
Bazı Afgan milletvekilleri ve Halk Meclisi üyelerinin Washington'ın muafiyet talebinin Afganistan'ın egemenlik haklarının ihlali anlamına geleceği gerekçesiyle veto edeceği biliniyor.
ABD'nin Afganistan'da halen yaklaşık 52 bin askeri personeli bulunuyor. Tarafların geri adım atmadığı konularda el sıkışması halinde ABD'nin bu ülkede 8 ile 12 bin arasında asker bulundurması öngörülüyor. ABD buna ilaveten uzun vadeli askeri üsler de talep ediyor.
Afganistan'dan tamamen çekilme olasılığını masada tutan Washington, merkezi hükümetin yanı sıra, bir yandan da Taliban ile masaya oturmak istiyor. Ancak gerek Taliban'ın anlaşmaya yanaşmaması, gerekse Afgan halkındaki kafa karışıklığı Washington'ı bu aşamada çıkmaza itiyor. Zira, Afgan halkı "ABD madem Talibanla masaya oturacaktı neden 12 yıl önce işgal başlattı ve binlerce insan hayatını kaybetti" sorusunu yöneltiyor.
ABD'nin Afganistan'dan tamamen çekilmesi, Sovyetler Birliği'nin bu ülkeden çekilmesinin ardından yaşanan iç savaşları tetikleyebileceği endişelerini beraberinde getiriyor. Öte yandan, Taliban'ın kısa zaman içerisinde güney bölgelerinde, özellikle de kırsal kesimde zemin kazanması olasılığı bulunuyor.
Afgan halkını endişelendiren bir diğer konu da ABD'nin işgali tamamen sonlandırmasının ardından İran gibi komşu ülkelerin buradaki nüfuzunu arttırması ihtimali. Demografik yapısı itibariyle kırılgan bir ülke olan Afganistan'da birçok etnik unsur bir arada yaşıyor. Otorite boşluğunun baş göstermesi halinde Irak benzeri adı konulmamış bir bölünmenin Afganistan'da da yaşanması kuvvetle muhtemel görülüyor. Pakistan, İran ve Çin'in Afganistan'daki farklı gruplar üzerinde ciddi etkisi var. Yine İran'ın Afgan medyasına önemli ölçüde yardımlar yaptığı iddiaları Washington'ı düşündürüyor.
Afganistan'ın halen 200 bin asker ve 150 bin civarında polis gücü bulunuyor. ABD, şu ana kadar Afgan güvenlik güçlerinin eğitimi ve lojistik desteği için yaklaşık 40 milyar dolar para harcadı. Diğer NATO üyesi ülkeler de Afgan asker ve polisinin eğitimine ciddi katkı sağladı. Afgan ordusu ve polisi içerisindeki isimlerin sıklıkla muhalif savaşçıların safına katılması, Afgan güvenlik güçlerinin kırılganlığını gözler önüne seriyor.
Obama yönetiminin, hiçbir geliri bulunmayan ve tamamen dış yardımlarla ayakta kalan Afganistan'da güvenlik güçlerine yapacağı yardımı, ABD askerlerinin bu ülkede kalması şartına bağlaması, Kabil hükumetini bazı konularda iki defa düşünmeye sevk ediyor.
Afgan halkının büyük çoğunluğu ABD'nin Afganistan'dan çıkmasını isterken, 19 Kasım'da başlayacak Halk Meclisi görüşmelerinde üyelerin işgalin sona ermesi yönünde oy kullanmasını talep ediyor. - Kabil