Ahmet Şık, 10 Ay Sonra Savunma Yaptı: Burada Yargılanan Gazetecilik Faaliyetleridir
Oda TV soruşturması kapsamında aralarında gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın da bulunduğu 12'si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davanın 8.duruşmasında tutuklu sanık gazeteci yazar Ahmet Şık 6 Mart 2011 tarihinde tutuklanmasından 10 ay sonra savunmasını yaptı.
Oda TV soruşturması kapsamında aralarında gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın da bulunduğu 12'si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davanın 8. duruşmasında tutuklu sanık gazeteci yazar Ahmet Şık 6 Mart 2011 tarihinde tutuklanmasından 10 ay sonra savunmasını yaptı.
"KİTAPLA GELMEDİM PATLAR DA BAŞIMIZA BELA OLUR"
Savunmasına "Gördüğünüz gibi kitapla gelmedim, patlar da başımıza bela olur" diyerek başlayan Şık, "Gazetecileri susturmak halkı susturmaktır. Burada yargılanan gazeteciliktir ve haber kaynağının gizlilik ilkesinin ortadan kaldırılmasıdır" dedi. "Neden burada olduğumu hala bilmiyorum" diyen Şık, savunmasında şunları söyledi:
"DOKUNAN YANAR DEDİM SAVCI DA YANDI, GÖREVDEN ALINDI"
"Tahliyemi de talep etmiyorum. Ben gazeteciyim. Gerçeğin peşinde bir gazeteciyim. Kimseden talimat alarak haber yazmadım. Haberler ve yorumlar delil olmuş. Oda TV'de yayınlanan 84 alıntı yazı suç diye delil klasörüne konmuş. Böyle lakayıt bir inceleme olamaz. Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi delil olarak iddianameye konmuş. Savcı için de söylemiştim 'dokunan yanar' diye. O da yandı . Görevden alındı"
"AMAÇ MUHALİF SESLERİ SUSTURMAK"
Amacın gazetecilere gözdağı vererek tüm muhalif sesleri susturmak olduğunu söyleyen Şık, "Yapmanız gereken bu komployu açığa çıkarmaktır. Benim suçsuz olduğumu siz dahil herkes biliyor" dedi.
"DARISI DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNDEN YARGILANANLARIN BAŞINA"
Savunmasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü Almanya'daki "Deniz Feneri e.V." bağlantılı soruşturma kapsamında bazı şüphelilerin tutuklanıp bir süre sonra serbest bırakıldığını da hatırlatan Şık, "Ankara'da görülen bir hırsızlık ve dolandırıcılık soruşturması var. O soruşturmada sanıklar 3 ay tutuklu kaldıktan sonra 'uzun tutukluluk cezaya dönüşmesin' gerekçesiyle tahliye edildiler. Ne güzel, mahkemeyi tebrik ediyorum. Darısı düşünce ve ifade özgürlüğünden yargılananların başına" diye konuştu.
"SUÇLAMALARI REDDEDİYORUM"
"Bugüne dek yazdıklarımın içeriğine, haberlerime, aynı konuda yazdığım kitabıma ve gazetecilik geçmişime, sosyalist kimliğime bakılmaksızın Ergenekon'a yardım etmekle suçlanıyorum" diyen Şık sözlerine şöyle devam etti:
"Halbuki İmamın Ordusu dahil bugüne dek yazdıklarımı yan yana getirmek dahi bu iddiayı boşa çıkarmaya yeterli olacaktır. Ulusal Medya 2010 belgesine göre 'Ergenekon davası bir ihanet ve komplo' imiş. Yine bu belgeye göre, 'Ergenekon ve benzeri davaların kaybedilmesi halinde baskının artarak devam edeceği vurgulanmalı' imiş. Tüm amaç da 'Kemalist ideolojinin savunulması' imiş. Benim bu kapsamda bir kitap yazdığımın söylenmesi için, ancak akıl körü olmak ve böylece 20 yıllık meslek hayatımı görmemek ya da kötü niyetli olmak gerekir. İddianamedeki suçlama tümüyle asılsızdır, reddediyorum."
"İMAMIN OrduSU KİTABIM YOL GÖSTERİCİ OLACAKTIR"
"İmamın Ordusu" kitabıyla ilgili örgütsel doküman olduğu iddiasında bulunulan polis inceleme tutanağının örgütsel doküman olduğunu öne süren Şık, "O örgütü bulmak isteyen bir cesaretli savcı varsa eğer, bizzat kitabım İmamın Ordusu yol gösterici olacaktır. Yaşanan tüm bu sürecin polisin kurduğu bir pusu, kimi devlet görevlilerinin rol aldığı bir komplo olduğu apaçık ortada. Delil diye ortaya konulanların sahteliği de son derece açık. Aslında durum bu kadar açıkken neden cezaevinde olduğuma da şaşırmamak gerekiyor" ifadesini kullandı.
"BİR TEK GAZETEYE İLAN VERMEDİĞİM KALMIŞ"
"İmanın Ordusu" kitabının şekillenmeye başladığından itibaren meslektaşlarıyla, avukatlarıyla, editör ve yayıncılarla paylaştığını fikirlerini sorduğunu kaydeden Şık, "Şimdi soruyorum, örgüt dokümanı böyle mi hazırlanır? Bir terör örgütü için kitap yazılacaksa böyle mi yazılır, böyle mi yayımlanır? ya da soruyu değiştireyim bir terör örgütüne yardım için yazılan kitap bu kadar aleni olabilir mi, yazarı tarafından bu kadar sahiplenilebilir mi? Gazeteciler, avukatlar, yayıncılar, eş-dost bu sürece böylece dahil edilir mi? Bir tek gazeteye ilan vermediğim kalmış. Üstelik iddianamede kitabı "başka birisinin adıyla" çıkaracağım iddia ediliyor. Bütün bu gazeteci, avukat, editör, yayıncıyla paylaştığım kitabımı, nasıl başka birisinin adıyla çıkarabilirim? Bu kadar saçma bir iddia olabilir mi? Ama bu saçma iddiayla 10 aydır cezaevinde tutuluyorum" diye konuştu.
"DURUŞMAYA BİLGİSAYAR GETİRİP İSPATLAYACAĞIM"
Ahmet Şık'ın ardından tutuklu sanık eski Eskişehir İl Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın savunmasına geçildi. Avcı, "Benim meslek hayatımın 25 yılı terör istihbaratta geçti, ben böyle dosya görmedim" dedi. "Haliçte Yaşayan Simonlar" kitabını 2000 yılında yazmaya başladığını, ara verdiğini, 2009'da tekrar başladığını ve 2010'da bitirdiğini ifade eden Avcı, "İçinde olmasam inanmam, mutlaka bir şeyler yapmıştır bunlar derdim. Ama ben böyle saçmalık, uydurma iş görmedim" diye konuştu. Dosya kapsamında toplanan delillerin geçersiz olduğunu öne süren Avcı, Bu kadar hayati bir olayda olay yeri incelemesi yapıyorsunuz ama asgari şartları yerine getirmiyorsunuz. Bu deliller geçersizdir. Delil ancak hukuki toplanmışsa delil olabilir. Bilgisayar delillerini toplayan bizim arkadaşlar asgari şartları yerine getirmemişler. 1 saniyede 61 dosya transfer edemezsiniz. 1986'dan beri bilgisayar kullanıyorum. Türkiye'deki ilk bilgisayar kullananlardan biriyim. Duruşmaya bilgisayar getirip ispatlayacağım. Bunu ancak bir virüs yapabilir" ifadesini kullandı. Hanefi Avcı savunmasına daha sonra devam edeceğini söyleyerek bitirdi. Avcı'nın ardından tutuklu sanık gazeteci yazar Nedim Şener'in savunmasına geçildi. - İstanbul / Kağıthane