AİHM'den Telefon Dinlemeleriyle İlgili Çarpıcı Karar
AİHM'in telefonu dinlenen kişi dışındaki 3. kişilerin de telefonlarının dinlenmesinin hukuka aykırı olmadığına karar verdiği ortaya çıktı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'in soruşturmanın başarısı kaçınılmaz ise telefonu dinlenen kişi dışındaki 3. kişilerin de telefonlarının dinlenmesinin hukuka aykırı olmadığına karar verdiği ortaya çıktı.
Mahkeme kararı ile yapılan dinlemelerde, telefonları dinlenen Şüpheli Şahıs'ın dışında dinlemeye takılan 3. kişilerin telefonlarının dinlenmesinin hukuka aykırı olmadığı, AİHM'in bu yönde bir kararı olduğu ortaya çıktı.
İTALYA'DAKİ DİNLEME OLAYI ÖRNEK OLDU
AİHM'in bu kararı İtalya'daki bir telefon dinleme olayına ilişkin yapılan başvuruya karşılık olarak verdiği öğrenildi.
Buna göre adı yolsuzluk iddiasına karışan bir hakimle ilgili mahkeme kararı ile telefonunun dinlenilmesi için karar verilmiş. Ancak dinlenen o telefonu Şüpheli Şahısla birlikte 3. bir şahıs da kullanmış.
Bunun üzerine AİHM'e 2003 yılında başvuruda bulunulmuş.
Yapılan başvuruda; 1. başvurucuya ait olan ancak 1. başvurucu ile duygusal bir ilişki yaşayan 3. başvurucu tarafından kullanılan telefonun da dinlenilmesine karar verildiği, 2005 yılına kadar mahkeme 1. başvurucaya ait olan ancak diğer 3. başvurucu tarafından da kullanılan telefon hatlarının dinlenme kararlarını düzenli periodlarla uzattığı ve bu nedenle 3. Başvurucular'ın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesini ileri sürerek telefonların dinlenmesi ve dökümlerinin basında yer almasının özel yaşamı ihlal niteliğinde olduğu iddiasıyla AİHM'e başvuruda bulunulmuş.
Bu başvuru üzerine AİHM'nde soruşturmanın başarısı kaçınılmaz ise telefonu dinlenen kişi dışında 3. kişilerin de telefonlarının dinlenmesinin hukuka aykırı olmadığına karar verdiği öğrenildi.
AİHM'NİN VERDİĞİ KARAR
AİHM'in 14064/7 nolu başvuruyla ilgili şöyle karar verdiği ortaya çıktı:
7. Mahkeme, telefon dinlemenin soruşturmada şüpheli olarak yer almayan diğer 3 başvurucunun bu tedbirden etkilendiğini kabul etmektedir. Ancak, yasalara uygun olarak alınan bir mahkeme kararıyla yapılan ve soruşturmanın başarısı için mutlaka şart olan bir dinleme de salt soruşturulan kişiye ait telefonlar başkaları tarafından kullanılması sebebine dayanarak telefon dınleme takibinin sınırlandırılmasını bekleyemeyiz. Tüm dosya içeriği bu dinlemelerin yasal bir şekilde gerçekleştiği ve soruşturmanın başarısı için kaçınılmaz olduğunu ortaya koymaktadır ayrıca dosyada bu dinlemelerin keyfiliğini ortaya koyan bir delil de bulunmamaktadır. (para.63)
AİHM'in bu kararı Türkiye'de özellikle Selam Tehvid soruşturması nedeniyle yapılan "Algı Operasyonu"na da önemli bir cevap niteliği taşıyor.
7 BİN KİŞİ DİNLENDİ DEMİŞLERDİ
Yolsuzluk, terörle mücadele eden ve özellikle Selam Tehvid soruşturmasını yapan polislere yönelik yapılan operasyona altyapı oluşturmak için Hükümete yakın Star ve Yeni Şafak Gazeteleri geçtiğimiz aylarda "7 Bin Kişinin dinlendiği"ni iddia eden manşetler atmışlardı.
Ancak bu haber Selam Tehvid soruşturmasını yürüten savcılar tarafından hemen yalanlandı. Savcılar soruşturma çerçevesinde mahkeme kararı ile 234 kişinin dinlendiğini açıkladı.
Fakat algı operasyonu devam etti ve önce 7 bin kişi, 2281'e sonra da 234'e indi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, 7 bin kişi dinlendi haberini önce 2281'e indirdi, sonra da Savcıların üst üste açıklamaları sonrası "Siz de çok yükleniyorsunuz" diyerek gerçek sayının 234 olduğunu, 7 bin ve 2281 kişinin dinlendiği haberlerini yalanladı.
Bu habere bir yalanlama da Selam Tehvid soruşturmasıyla ilgili gözaltına alınan Polisleri sorgulayan Hakim'den geldi. Sorguda polislere Selam Tehvid'le ilgili 234 kişiyi neden dinledikleri soruldu. O sorguda ne 7 bin kişi denildi, ne de kişi...
ERTUĞRUL ÖZKÖK VE DENİZ AKKAYA DİNLENDİ Mİ?
Selam Tehvid soruşturması kapsamında 234 kişinin dinlendiği, 2281 sayısının da şüpheli isimler dinlenirken, dinlemeye takılan isimler olduğu ortaya çıkmıştı.
Algı operasyonu oluşturmak için Havuz Medyası tarafından Selam Tehvid soruşturması kapsamında Ertuğrul Özkök'ün ve Deniz Akkaya'nın da dinlendiği iddia edildi.
Kamuoyunda "herkes dinleniyor" algısı oluşturmak için ünlü şahıslar üzerinde bir algı operasyonu yapılmak istendi ve bu isimler ifade vermek üzere çağırıldı.
Bunun üzerine Selam Tehvid soruşturmasının eski Savcısı Adnan Çimen, Ertuğrul Özkök ve Deniz Akkaya'nın dinlenmediği, sadece dinlenen isimlerle telefonda görüştüğü için dinlemeye takıldığını açıkladı.
Özkök'ün, hakkında dinleme kararı olan Hüsnü Mahalli ile görüşürken dinlemeye takıldığı öğrenildi.
Savcı Adnan Çimen, "herkes dinleniyor" algısı oluşturmak için dinlemeye takılan ünlü isimlerin ifadeye çağırıldığını, yine dinlemelere takılan şüphelilerin dışındaki diğer ünsüz isimlerin ifadeye çağırılmamasının manidar olduğunu söylemişti.
BAŞBAKAN DİNLENDİ Mİ?
Öte yandan Selam Tehvid soruşturması kapsamında kumuoyunda en çok speküle edilen konulardan birisi de Başbakan Erdoğan'ın dinlendiğine ilişkindi.
Savcılar bu iddiayı net bir şekilde yalanladılar.
Başbakan Erdoğan'ın dinlenmediği, Erdoğan'ın Selam Tehvid soruşturması kapsamında mahkeme kararı ile telefonu dinlenen Danışmanı Mustafa Varank'ın telefonunu kullandığı için dinlemeye takıldığı açıklandı.
Zaten AİHM'in dinlemeye takılan 3. şahıslarla ilgili kararı da bu konuyla ilgili.
AİHM'in kararında özetle şöyle deniliyor:
Yasalara uygun olarak alınan bir mahkeme kararıyla yapılan ve soruşturmanın başarısı için mutlaka şart olan bir dinleme de salt soruşturulan kişiye ait telefonlar başkaları tarafından kullanılması sebebine dayanarak telefon dinleme takibinin sınırlandırılmasını bekleyemeyiz. Tüm dosya içeriği bu dinlemelerin yasal bir şekilde gerçekleştiği ve soruşturmanın başarısı için kaçınılmaz olduğunu ortaya koymaktadır ayrıca dosyada bu dinlemelerin keyfiliğini ortaya koyan bir delil de bulunmamaktadır.
İŞTE AİHM'İN 3. KİŞİLERİN DİNLEMEYE TAKILMASIYLA İLGİLİ YAPILAN BAŞVURUYLA İLGİLİ VERDİĞİ KARAR;
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 14064/7 başvuru numalaralı ve 30 Nisan 2013 tarihli Cariello ve diğerleri İtalya kararında bir ceza soruşturması sırasında yasal usullerle alınan bir telefon dinleme kararının soruşturmaya normalde dahil olmayan 3. kişilere etkisine ilişkin önemli bir karar vermiştir.
Kararda 4 başvurucu bulunmaktadır.
1. Başvurucu Gian Paolo Cariello Napoli soruşturma tedbirlerine karşı yapılan itirazları incelemekle görevli bir mahkeme de hakim olarak görev yapmaktadir . 2002 Yılında Roma savcılığı bu hakim hakkında yolsuzluk ve yargı görevinin kötüye kullanılması yoluyla menfaat temini iddiaları ile soruşturma açmıştır. Kendisi dışında dört hakimle birlikte bir mafya kartelinin elemanlarına karşı açılan davalarda para ve farklı menfaatler karşılığında bu kartelin mensuplarına iltimas geçtikleri iddia edilmektedir. Bu soruşturma kapsamında 2003 yılında Roma sorgu hakimi, savcılığın ilk başvurucuya ait 8 telefon hattının dinlenmesi talebini kabul etmiştir. Roma sorgu yargıcı bu izni, İlk başvurucunun içinde bulunduğu Napoli mahkemesinin bir kısım hakimlerinin uyuşturucu ve tütün ürünleri kaçakçılığı yapan belli bir kartelin elemanlarını, yürürlükteki yasaları amacından farklı uygulamak süretiyle serbest bıraktıkları ve mahkemenin bazı idari personelinin de işin için oldukları ve menfaat temin ettikleri iddialarının ciddiyeti üzerine vermiştir. (paragraf 7)
2. Daha sonra 2003 kasım ayında 1. başvurucuya ait olan ancak 1. başvurucu ile duygusal bir ilişki yaşayan 3 .başvurucu tarafından kullanılan telefonun da dinlenilmesine karar vermiştir. 2005 yılına kadar mahkeme 1. başvurucaya ait olan ancak diğer 3. başvurucu tarafından da kullanılan telefon hatlarının dinlenme kararlarını düzenli periodlarla uzatmıştır.
3. Başvurucular Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesini ileri sürerek telefonların dinlenmesi ve dökümlerinin basında yer almasının özel yaşamı ihlal niteliğinde olduğu iddiasıyla AİHM e başvurmuşlardır.
4. Mahkeme 8. madde ile ilgili usulu uygulamış ve özel hayat müdahelenin İtalyan yasalarına dayandığına dolayısıyla yasal olduğuna karar vermiş ve bu müdahalenin ' demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığının incelenmesine geçmiştir.
5. Mahkeme Panarisi kararının 75. paragrafına da atıf yaparak telefon dinlemenin özellikle yargısal görevi kötüye kullanma yoluyla organiza suç örgütlerinden menfaat temini gibi ciddi bir suçun ortaya çıkarılmasında en birincil rol oynayan delillerden biri olduğunu kabul etmiştir (para. 60)
6. Mahkeme iddiaların ciddiyeti ve amacın hukukiliği ve yasallığını göz önünde bulundurarak telefon dinleme işleminin 20 ay uzatılmasını makul görmüştür. (para. 62)
7. Mahkeme, telefon dinlemenin soruşturmada şüpheli olarak yer almayan diğer 3 başvurucunun bu tedbirden etkilendiğini kabul etmektedir. Ancak, yasalara uygun olarak alınan bir mahkeme kararıyla yapılan ve soruşturmanın başarısı için mutlaka şart olan bir dinleme de salt soruşturulan kişiye ait telefonlar başkaları tarafından kullanılması sebebine dayanarak telefon dınleme takibinin sınırlandırılmasını bekleyemeyiz. Tüm dosya içeriği bu dinlemelerin yasal bir şekilde gerçekleştiği ve soruşturmanın başarısı için kaçınılmaz olduğunu ortaya koymaktadır ayrıca dosyada bu dinlemelerin keyfiliğini ortaya koyan bir delil de bulunmamaktadır. (para.63)