AK Parti Eski Milletvekili İçten: Dicle Üniversitesi İçin 'Fetö Örgütünün Kandil'idir' Diye...
Ak Parti eski Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, darbe girişimi soruşturması kapsamında Rektörü tutuklanan ve bir çok öğretim üyesi görevden alınarak gözaltına alınan Dicle Üniversitesi'nin "FETÖ/PDY örgütünün Kandil'i" olduğu konusunda daha önce uyarı yaptığını söyledi.
Ak Parti eski Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, darbe girişimi soruşturması kapsamında Rektörü tutuklanan ve bir çok öğretim üyesi görevden alınarak gözaltına alınan Dicle Üniversitesi'nin "FETÖ/PDY örgütünün Kandil'i" olduğu konusunda daha önce uyarı yaptığını söyledi. Bu konudaki açıklamalarının ardından siyasi hayatının bittiğini belirterek eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı eleştiren İçten, "O gün Dicle Üniversitesi'nin Kandil'i çökertilmiş olsaydı, Meclisi bombalayan, sivil insanlarımızı öldüren bu uçaklar kalkamayacaktı zaten" dedi.
Diyarbakır'da basın toplantısı düzenleyen AK Parti eski milletvekili Cuma İçten, darbe girişimi ve FETÖ/PDY örgütü ile ilgili açıklamalarda bulundu. Soruşturma kapsamında tutuklanan Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç ile üniversite yönetimi hakkında 12 Nisan 2014 tarihinde kamuoyuna 64 maddelik yolsuzluk, hırsızlık ve cemaat bağlantıları konusunda açıklama yaptığını hatırlatan İçten, açıklamalarından sonra, başta dönemin Başbakan Yardımcı Bülent Arınç'ın kendisini eleştirdiğini ve bir çok kişinin kendisine cephe aldığını söyledi. Cuma İçten, şunları söyledi:
AK PARTİ'NİN FETÖ ÖRGÜTÜYLE MÜCADELESİ YOK
"Açıklamamın üzerinden 27 ay geçti. Bu aylar zarfında Türkiye ve Diyarbakır kamuoyunu ilgilendiren çok ciddi gelişmeler de oldu. Ama bu bilgileri kamuoyunu paylaşmada bir baskı ve mobing altında kaldık. 15 Temmuz'da 260 insanımız şehit oldu, binlerce insanımız yaralandı. Bana sosyal medya ve diğer adreslerimden açıklama yaptıktan sonra da bilgiler akmaya başladı. Bunun sebebi de şu; başından beri paralel yapıyla, bu FETÖ örgütüyle mücadele eden parmak sayısını geçmeyen insanız Türkiye'de. 15 Temmuz kalkışmasına kadar defalarca sosyal medya hesaplarımdan bu süreç içerisinde hiç bir zaman Dicle Üniversitesiyle ilgili mücadelemden hiç şaşmadım. 27 aylık sürede haklılığımız ortaya çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın paralel FETÖ örgütüyle ilgili bir mücadelesinin olduğu, ama Ak Partinin böyle bir mücadelesinin olmadığını, Türkiye gündemine düşen söylemlerim olmuştu. Bugün aynı şeyi burada tekrar ediyorum. Ama, 15 Temmuz'da şehitlerimizin kanıyla farkındalık ortaya çıktı. Aslında meselenin ne kadar büyük olduğu Ak Parti camiası tarafından da, siyasi parti ayrımı yapmaksızın fark edildi. Şimdi gerçekte bir mücadele başlatıldı, demek ki, istenince olabiliyormuş. Ben o dönemde bu hanımefendinin (Rektör) başını kapattığını sosyal medyadan öğrendim. Aslında daha önce de hacca gitmişti ancak, ne hikmetse ben Salı günü açıklamayı duyurdum Perşembe günü ona bir ilham gelmiş ve başını kapatma kararı almıştı. O zaman da söylemiştim bizim kimsenin baş örtüsüyle bir sorunumuz yok. Onun başını örtmesinden onur ve şeref duyarız, bu onun özel hayatıdır. Başörtü örtmesinden dolayı birinin dindar olması, suç işleyeceği veya günah işlemeyeceği anlamına gelmez."
"UYARILARIM DİNLENMESEYDİ 15 TEMMUZ'DA 260 KİŞİ ŞEHİT OLMAYACAKTI"
Ak Parti eski milletvekili Cuma İçten, Dicle Üniversitesinin FETÖ örgütünün Kandil'i olduğunu daha önce söylediğini ve uyarılar yaptığını da hatırlatarak, "PKK'nın nasıl ki Kandil'i varsa FETÖ terör örgütünün Kandil'inin de Dicle Üniversitesi olduğunu ve bütün kurumlara eleman kazandırdığını, akademik unvanların sahte olduğunu ifade ettik. Bu 64 madde sayın Arınç tarafından incelenmiş olsaydı. Bu 64 madde Arınç'ın dışındaki Ak Partililer tarafından inceleseydi. O gün yapılacak operasyon konuşulurdu. Bugün de 15 Temmuz'da 260 insanımız şehit olmayacaktı. O gün Dicle üniversitesinin Kandil'i çökertilmiş olsaydı, Meclisi bombalayan, sivil insanlarımızı öldüren bu uçaklar kalkamayacaktı zaten. Bu işin ucu o pilotlara ve belgeleri alanlara da gidecekti ama bunu yapmadılar. Ne oldu benim siyasi hayatıma mal oldu. Hiç önemli de değil biz Diyarbakır için, milletimiz için her zaman ölmeye hazırız. O gün bir çok isim bunları iftira ettiğimizi belirterek, genel merkeze taşıdı" diye konuştu. Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın o dönem yaptığı açıklamada rektöre kefil olduğunu dile getirdiğini belirten İçten, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"ERDOĞAN DIŞINDAKİLERİN SAMİMİYETİNE İNANMIYORUM"
"Şimdi de kendisini ahmaklıkla itham ediyor. Sayın Arınç'ın ifadesi olduğu için belirtiyorum ben öyle bir laf kullanmam benim siyasi büyüğümdür. Ama kimse kusura bakmasın, sabah başka akşam başka konuşacaksın, çıkıp milletten özür dileyeceksin ben hiç bir şey olmamış gibi davranmamı bekleyeceksin. Benim hayatıma mal oldu, 260 insanın hayatına mal oldu, binlerce insanın yaralanmasına mal oldu, memleketin bütün ekonomisi alt üst oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan haricinde, Ak Parti içerisinde paralel yapıyla mücadele edenlerin samimiyetlerine inanmıyorum. Haklı çıkmaktan mutlu değilim, keşke 260 insanımız ölmeseydi ben haklı çıkmasaydım. Ben 4 yıl içerisinde veri taban kaydı olan bir milletvekiliyim, buradan üst düzey siyasetçilere bir bilgi daha veriyorum. Haşhaşi, paralelle mücadele etmek isteyen samimi insanlara bir teknik bilgi veriyorum. Hepimizin sinyal kayıtları var. 14-15 Temmuz'da Cuma İçten'in sinyal kaydı nerede? Hangi Milletvekilleri, Belediye başkanları nerede, hangi haşhaşiyle o telefonlar yan yana gelmiş bu kadar. İstihbarata sormaya gerek yok. Ben bazılarının hangi haşhaşilerle bir ay içerisinde son 1-3 günde bir araya geldiğini kimlerin 3 saat 5 saat kala yurt dışına çıktığını, kimlerin ortağının, gelinin, damadının, kızının hala bu yapı içerisinde görev aldığını ben biliyorum. MİT, istihbaratçılar sayın Reisimize bilgi götüren istihbaratçılar bilmiyor mu? Niye benim konuşmama bakıyorsun ki, al sana ay boyunca servis sağlayıcıları tutuyor. Siz dinlediğiniz bir imamın 6 ay boyunca kimlerle kaç saat yan yana olduğunu bulabilirisiniz. Darbeden 3-5 saat sonra twitter atmayıp, konuşmayıp, rüzgara göre durum sergileyen bürokrat ve siyasetçileri tespit etmek çok mu zor."