AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sırakaya'dan Suriye'deki temaslarına ilişkin değerlendirme Açıklaması
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Zafer Sırakaya, "Suriye yönetimiyle yapmış olduğumuz tüm görüşmelerde, terör örgütlerinin her türlüsüne karşı olacaklarını ve silahlı grupların ellerindeki silahları Suriye Milli Ordusuna teslim edilmesinin kendileri için olmazsa olmaz olduğunu ifade ettiler.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Zafer Sırakaya, "Suriye yönetimiyle yapmış olduğumuz tüm görüşmelerde, terör örgütlerinin her türlüsüne karşı olacaklarını ve silahlı grupların ellerindeki silahları Suriye Milli Ordusuna teslim edilmesinin kendileri için olmazsa olmaz olduğunu ifade ettiler." dedi.
Sırakaya, 22-25 Ocak tarihleri arasında beraberinde AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Fevzi Şanverdi, Uluslararası Demokratlar Birliği Genel Başkanı Kenan Aslan ve iş insanı Mustafa Aslan ile Suriye'yi ziyaret ederek temaslarda bulundu.
Sırasıyla İdlib, Halep, Hama, Humus ve ardından başkent Şam'ı ziyaret ettiklerini belirten Sırakaya, temaslarına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Sırakaya, ziyaretlerde derinlemesine ikili görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirterek, hem devlet ricaliyle hem de valilerle görüşerek, şehirlerle ilgili detaylı bilgi alabilme imkanları olduğunu söyledi.
Aynı zamanda Suriye'deki etnik, dini ya da mezhepsel olarak azınlık noktasında hareket eden kesimlerle de görüşebilme imkanları olduğuna dikkati çeken Sırakaya, eski Şam'da Patrik Vekili Piskopos Romanos Hanna ve Patrik Yardımcısı Piskopos Musa ile görüştüklerini ifade etti.
"Ortak söylem birlikteliği içerisindeler"
Sırakaya, hem Suriye'nin yerel halkıyla hem azınlık gruplarla hem de devlet seviyesinde gerçekleştirilen ziyaret kapsamında birçok noktaya temas ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Geçmiş dönem içerisinde 61 yıllık Baas rejiminde esasında her kesime karşı zulmün uygulanmış olduğu ve her kesimin birbirine karşı da düşmanlaştırılmış olduğu bir süreci gözlemliyoruz. Dolayısıyla böyle bir korku sürecinden geçmiş olan insanların gelecekle ilgili bazı endişelerini dile getirmiş olmalarını pek tabii karşılamış olduk. Bununla birlikte özellikle şu anda geçici yönetiminin başkanlığını yürüten Ahmed Şara, aynı zamanda Dışişleri Bakanı Hasan Şeybani ve diğer devlet ricali valilere varana kadar esasında hepsinin bir ortak söylem birlikteliği içerisinde olduğunu gözlemledik."
İkili görüşmeler esnasında, Suriye'nin geleceği konusunda tüm kesimleri kapsayacak ve temsil edecek ulusal bir konferansın düzenlenmesinin gerekliğine dikkatin çekildiğini aktaran Sırakaya, sonrasında ise ortak bir mutabakat ile seçim sürecine girilmesinin önünün açılabileceğini söyledi.
Sırakaya, Suriye'nin yeni yönetimindeki söylem birliğinin eylem birliğine dönüşmesiyle birlikte uluslararası toplumun bu ülkeye bakışının da müspet yönde evirileceğini dile getirdi.
"Hayalet kentler gördük"
İdlib kent merkezi ve civarında 1 milyon 600 bine yakın insanın çadır kentlerde yaşadığını öğrendiklerini anlatan Sırakaya, bu durumun oluşturulan eziyetin ve evlerin tamamının tahribata uğratıldığı bir süreci gözler önüne serdiğini söyledi.
Sırakaya, Halep, Hama ve Humus'ta da büyük bir yıkımla karşılaştıklarını, adeta hayalet kentler gördüklerini belirterek, "İnsanların hakikaten yukarıdan bombalanmalarıyla birlikte kalabilecekleri bir ortamın artık tamamen yok edildiğini gözlemledik." dedi.
Ziyaretleri kapsamında Sednaya Hapishanesi'nde de incelemelerde bulunduklarını aktaran Sırakaya, şu bilgileri verdi:
"Sednaya Hapishanesine geldiğimiz zaman esasında insanların 'esfeli safilin' olarak ifade edilen bir ortamın yani çok alçakça yapılmış olan bu zulüm ortamının varlığını müşahede edebilme imkanımız oldu. İnsanların pres makinelerinde canlı canlı nasıl ezildiğini, daha sonra asit kuyularında tamamen bedeninin yok edildiğini ve yaklaşık olarak 1981 yılından bugüne kadar 200 binden fazla insanın bu şekilde tamamen ortadan yok edildiği bir ortamda ailelerin halen çocuklarının akıbetiyle ilgili bir süreci takip etmek durumunda kaldıkları, tabii sonuca ulaşamayacakları bir ortamın varlığını gördük."
" Suriye'nin yeniden inşası çok önemli"
Suriye'nin yer üstü ve altyapısında oluşan tahribatın giderilmesi noktasında çok ciddi eksiklerin olduğunu gözlemlediklerini belirten Sırakaya, elektrik ve temiz suyun evlere taşınması konusunda da problemler yaşandığını söyledi.
Sırakaya, şöyle devam etti:
" Suriye'nin tekrar yeniden inşasının çok çok önemli olduğu bir sürece evriliyoruz ve Suriye'nin yeniden inşası noktasında özellikle Türkiye'nin katkısına çok ciddi olarak bir beklenti içerisinde olan Suriye toplumu ile karşılaştık. Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsında Türk insanına karşı gösterilmiş olan büyük teveccühü gözlemleyebilme imkanımız oldu. Emevi Camisinde kılmış olduğumuz cuma namazında olsun. Ertesi gün sabah namazını Emevi Cami'nde vatandaşlarla birlikte oradaki Suriyeli kardeşlerimizle birlikte ifade ettiğimiz zaman Sayın Cumhurbaşkanımızın ismini her andıklarında büyük bir sevgi gösterisine dönüştüğünü gözlemleyebilme imkanımız oldu."
Suriye'nin uluslararası toplumla bütünleşmesi
Dünyanın şu anda Suriye'ye uygulamış olduğu ambargonun Türkiye'nin ve uluslararası toplumun angajmanıyla birlikte daha hafifletilebileceğine dikkati çeken Sırakaya, "Suriye'nin uluslararası toplumla bütünleşeceği bir ortamda öyle tahmin ediyorum ki bu ekonomik zorlukların da peyderpey yerini daha fazla refaha bırakabileceği bir ortam sağlanacaktır. Bu noktada da özellikle Türk firmalarının, Suriye'nin yeniden inşası ve sanayinin yeniden kendisini bulması noktasında çok daha belirgin bir rol üstleneceği kanaatini taşıyorum." ifadelerini kullandı.
"Suriye'deki yeni yönetimin, Türk menşeili ürünlere yüksek vergi uygulayacağı" şeklindeki iddiaları da değerlendiren Sırakaya, şöyle devam etti:
"11 Ocak tarihi itibarıyla esasında Suriye yönetimi sadece bir gümrük kapısında değil, sadece bölge ülkeleriyle ilgili gümrük kapısında değil, tüm dünya ülkeleriyle ilgili olarak bir gümrük mevzuatını şekillendirdi. Tüm dünya ülkelerine geçerli bir gümrük rejiminin uygulanmasına geçtiğini ifade etti. Bununla birlikte 23 Ocak tarihinde Ticaret Bakan Yardımcımız Sayın Mustafa Tuzcu'nun yapmış olduğu ziyarette kendi muadilleriyle görüşürken Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Duhan'la da yapmış olduğu görüşmeler söz konusu oldu. Bu görüşmelerin sonucunda yapılmış olan bu gümrük uygulaması tarifesinden Türkiye'de belirli ürünlerin muaf tutulacağına dair verilmiş olan söz esasında. Ticaret Bakanımızın yapmış olduğu açıklamayla birlikte 269 ürünün bu kapsam dışında tutulacağı bilgisi verildi. Tabii yapılan ikili görüşmede esasında sadece ticaret noktasında bu gümrük mevzuatının dışında tutulan ürünler noktasında bir gelişme sağlanmadı. Aynı zamanda serbest ticaret anlaşması 2011 yılında ki askıya alınmıştı biliyorsunuz ambargo nedeniyle. Bunun yeniden şekillenmesiyle, çok daha genişletilmiş bir şekliyle yeniden gündeme taşınacağı ve yeniden yürürlüğe konulacağı ifade edildi."
Suriye'nin yer üstü ve yeraltı zenginlikleri
Sırakaya, Suriye'deki petrol varlığının büyük bir bölümünün YPG/PKK/SDG terör örgütünün varlığını sürdürdüğü alanda bulunduğuna dikkati çekti.
Suriye'deki yeraltı zenginlikleri dahil olmak üzere tüm zenginliklerin Suriye halkının tamamına ait olduğuna vurgu yapan Sırakaya, Suriye'deki yeni yönetimin, 25 milyonluk nüfusun tamamına ait olan bir zenginliğin sadece bir bölgeye aitmiş gibi hareket edilmesine müsaade etmeyeceklerini dile getirdiğini söyledi.
Sırakaya, Suriye'deki yeni yönetimle bu konuda gerçekleştirdikleri görüşmelere ilişkin, şu bilgileri aktardı:
"Suriye yönetimiyle yapmış olduğumuz tüm görüşmelerde terör örgütlerinin her türlüsüne karşı olacaklarını ve silahlı grupların ellerindeki silahları Suriye Milli Ordusu'na teslim edilmesinin kendileri için olmazsa olmaz olduğunu ifade ettiler. Bununla birlikte PKK, YPG, PYD ve SDG terör örgütleri veyahut da DAEŞ terör örgütleri olmak üzere her türlü terör örgütünün kesinlikle Suriye'den dışarıya çıkartılmasını ve tasfiye edilmesini kendilerinin olmazsa olmazı olarak ifade ettiler."
Suriye'deki yeni yönetimin kendilerine, tüm kesimlerin varlığına saygı duyduğunu ve tüm kesimlerin yönetime dahil edileceğini ifade ettiklerini belirten Sırakaya, bu duruşun Türkiye'nin düşüncesiyle de paralellik teşkil ettiğini sözlerine ekledi.