Ak Parti Grup Toplantısı... Erdoğan: "siyasi Partilerin 'Terörsüz Türkiye' Hedefine Samimi Destek Verdiğini Görüyoruz"
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Amacımız terör bariyerlerini kaldırarak, kardeşlik hukukunu yüceltmektir. Bu amaç doğrultusunda kayda değer bir mesafe de alındı. Heyetin yaptığı temasların verimli geçtiğini, birkaç istisna dışında siyasi partilerin ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine samimi destek verdiğini görüyoruz. Milletimizin bilmesini isteriz, şayet gerekli çağrı yapılır terör örgütü ve bağlantılı yapılar da gereken adımları atarsa, kazanan Türküyle, Kürdüyle tüm Türkiye olacaktır. Eğer örgüt bu çağrıya kulak tıkar ve ipe un sererse, bağlantılı yapılar da kendilerinden beklenen iradeyi sergilemezse, o zaman biz ‘Terörsüz Türkiye’ hedefimizi başka yöntemlerle gerçekleştiririz'' dedi.
(TBMM) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Amacımız terör bariyerlerini kaldırarak, kardeşlik hukukunu yüceltmektir. Bu amaç doğrultusunda kayda değer bir mesafe de alındı. Heyetin yaptığı temasların verimli geçtiğini, birkaç istisna dışında siyasi partilerin 'Terörsüz Türkiye' hedefine samimi destek verdiğini görüyoruz. Milletimizin bilmesini isteriz, şayet gerekli çağrı yapılır terör örgütü ve bağlantılı yapılar da gereken adımları atarsa, kazanan Türküyle, Kürdüyle tüm Türkiye olacaktır. Eğer örgüt bu çağrıya kulak tıkar ve ipe un sererse, bağlantılı yapılar da kendilerinden beklenen iradeyi sergilemezse, o zaman biz 'Terörsüz Türkiye' hedefimizi başka yöntemlerle gerçekleştiririz" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, TBMM'de AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu. Grup salonunda "CHP'nin siyaset yapma tarzını" eleştiren bir video gösterildi.
Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
"Yargıtay Cumhuriyet Başvcılığımız her yıl Ocak ayının ilk haftasında siyasi partilere dair en güncel verileri yayınlıyor. Buna göreTürkiye'de faaliyet gösteren 168 siyasi parti arasında AK Partimiz 11 milyon 135 bin 306 üye sayısıyla zirvedeki yerini koruyor. Bizden sonra ikinci sırada yer alan ana muhalefet partisine attığımız fark ne kadar biliyor musunuz, 9,5 milyon üyedir.
Hazreti Mevlana'nın hikmet pınarından süzülen, bizlere de siyasi hayatımızda rehberlik eden şu tavsiyeleri tüm yol arkadaşlarıma bir kere daha hatırlatıyorum. 'Sevgide güneş gibi olun, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi olun, hataları örtmede gece gibi olun, tevazuda toprak gibi olun, öfkede ölü gibi olun. Her ne olursa ol ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.'
"2 025'te enflasyon hedeflerimizi tutturma konusunda umutluyuz"
Enflasyonla mücadeleye verdiğimiz önemi her fırsatta vurguluyoruz. En büyük baş ağrımız olan enflasyonla ilgili artık düşüşün başladığını görüyoruz. Haziran'da girdiğimiz dezenflasyon süreci hamdolsun devam ediyor. Aralık ayında yıllık enflasyon Mayıs'taki seviyesine göre 31 puandan fazla geriledi, yüzde 44,4 olarak gerçekleşti. Mal kalemlerinde enflasyon düşüşü daha belirgin ancak hizmetler kısmında atalet yüksek seyrediyor. Dünyada da benzer bir durumun yaşandığını müşahade ediyoruz. Hükümet olarak bu ataleti kıracak müdahalelere kesinlikle giriyoruz, gireceğiz. Enflasyonla mücadeleyi sadece talep yönlü politikalarla değil, gıda ve konut gibi alanlarda arz yönlü tedbirlerle de destekleyeceğiz. Bir süredir üzerinde çalıştığımız Sosyal Konut Projemiz bunlardan biri. Deprem konutları tamamlandıkça elimiz biraz daha rahatlayacak. 2025 senesinde enflasyon hedeflerimizi tutturma konusunda umutluyuz. Enflasyon düştükçe alım gücü de artacağı için milletimizin sıkıntıları da biraz daha hafifleyecek. Bunun için biraz daha sabredecek, kararlı duruşumuzu bozmayacak ve sonuçta 85 milyon hep beraber, hep birlikte kazanacağız.
Suriye'deki gelişmeler...
2024, bölgemizde ve dünyada kritik hadiselerin yaşandığı bir yıl oldu. Komşumuz Suriye'de 61 yıllık Baas zulmünün sona ermesi, geçen seneye damgasını vuran muhteşem ve muazzam bir gelişmeydi. Suriyeli kardeşlerimiz, 13 yıl boyunca kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla, misket bombalarıyla, işkenceyle, açlıkla halkını katleden Esed'den ve Baas rejiminden sonunda kurtulmuştur. Sadece Halep, Şam, Hama, Humus değil, tüm kesimleriyle Suriye halkı 61 yıllık istibdadın ardından hasretini çektiği özgürlüğe kavuşmuştur. Mazlumların tepesine bomba yağarken, bu çatı altında, grup toplantısında 'Ne bayır kaldı, ne bucak' diyerek, Esed'in işlediği zulümleri bile kendi hükümetine ve ülkesine fatura edenlerin utancı, işte bu yüzdendir. Suriye meselesinde öyle pervasız, öyle vicdansız, öyle siyaseten ahlak dışı cümleler kurdular ki, bugün konuşmaya yüzleri dahi yok. Hırçınlaşmalarının, seviyeyi daha da düşürmelerinin sebebi, bundandır. Hatalarıyla yüzleşmek yerine, öküz altında buzağı aramaya devam ediyorlar. Samimi bir özeleştiri yapmak yerine hırçın hale gelenlere, bugün bazı gerçekleri tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki, namazımızdan şüphemiz olsun. Susacak, saklayacak, kaçacak, zoru görünce veya işine gelmeyince topu taca atacak karakterde değiliz, hiçbir zaman da böyle bir tıynette olmadık.
"Neymiş kart gösterecekmiş"
Neymiş kırmızı kart gösterecekmiş. Sen o işlerden anlamazsın, o iş bizim işimiz. Suriye'de ilk barışçıl gösteriler 2011'de başladı. Bu gösterilerde Türkiye'nin hiçbir dahili olmadı. Zaman zaman da çıktı bize Suriye'nin adresini gösterdi. ya sen oralara gitmezken biz Suriye'deydik. Bunlara navigasyon haritası vermek lazım. Suriye'ye nereden, nasıl gidiyorlar onu bildirmek lazım. Esed'le bu süreçte görüştüm, Esed bize reform yapacağını söyledi ama sözünü hiçbir zaman tutmadı. Göstercilerin sözlerine kulak vermek yerine kanlı yollarla bastırmaya çalıştı. Şiddetle bastırmanın tepkilere neden olacağını ilettim. Tabii bunun aslı Esed değil, Esad'dır. Bizi bile alıştırdılar. Sınırımızın hemen ötesinde başlayan ateş ülkemizi de ciddi manada tehdit eder oldu. Türkiye olayla bu raddeye vardıktan sonra Suriye'de mazlumlara yardımcı olmak kaçınılmaz hale geldi. Türkiye'nin meşru gerekçelerle müdahil olmasından daha tabi bir şey olamaz.
"Bize saldırdıkları kadar, Esed zalimine ve Baas rejimine bunlar laf etmediler"
Bizim için asıl şaşırtıcı olan içimizdekilerin 'Türkiye'nin Suriye'de ne işi var' diyerek bizi haksızca eleştirmeleriydi. Amerika'nın Suriye'de ne işi var, demediler. Bölgesel aktörlerin Suriye'de ne işi var, demediler. Avrupa'nın, Batının Suriye'de ne işi var, demediler. Terör örgütlerinin, hem de Türkiye için tehdit unsuru olan bölücü terör örgütünün Suriye'de ne işi var, demediler. Sadece Türkiye'yi eleştirdiler, sadece şahsımızı ve hükümetimizi hedef tahtasına koydular. 13 yıl boyunca, bir kez olsun ülkelerinin yanında, Türkiye'nin yanında, mazlumun, mağdurun, Suriyeli muhacirlerin tarafında yer almadılar. Suriye'de bir milyon insan hayatını kaybederken ses çıkarmadılar. Vahşete, zulme, katliama, barbarlığa, gaddarlığa yıllarca sessiz kaldılar. Halep'te, Bayırbucak'ta, Hama'da, Humus'ta çocuklar kırılırken, üzülerek söylüyorum, bize saldırdıkları kadar, Esed zalimine ve Baas rejimine bunlar laf etmediler. Açın, yazılanlara bakın. Açın, Meclis kürsüsünden söylenenlere bakın.
"Türk-Kürt-Arap kardeşliğini bozamayacaksınız"
Bir milyon insan öldü. İslam medeniyetinin göz bebeği şehirler talan edildi. Suriye'nin dört yanından toplu mezarlar fışkırıyor. 13 yıl boyunca tüm bunlar yaşanırken aklınıza gelmeyen vicdanı, merhameti şimdi azılı katillerden hesap sorulurken mi hatırladınız? Biz, sizin ne yapmaya çalıştığınızı biliyoruz, hem de çok iyi biliyoruz. 13 yıl neden sustuğunuzu, şimdi neden konuştuğunuzu çok iyi biliyoruz. Zalim Esed'in katliamlarına neden tepki göstermediğinizi gayet iyi biliyoruz. Dün, bizim değil, hükümetin değil, Cumhur İttifakı'nın değil, Türkiye'nin karşısında konumlandılar. Bugün de yine Türkiye'nin karşısındalar, ülkemizin hasımlarının yanındalar. Dün de ideolojik taassupla hareket ediyorlardı. Bugün de hadiselere ideolojinin penceresinden bakıyorlar. Dün de iyi niyetli değillerdi, bugün de art niyetli davranıyorlar. Ne yaparsanız yapın, Suriye devrimini üflemekle söndüremeyeceksiniz. Ülkemiz içinde de o çok arzuladığınız kışkırtmayı yapamayacaksınız. Türkiye-Suriye kardeşliğini, Türk-Kürt-Arap kardeşliğini bozamayacaksınız. Şer güçlerin çizdiği sosyal fay hatları kaşıyarak, barış içinde bir arada yaşama irademize dinamit koyamayacaksınız. Sizin tuzaklarınıza asla ve asla düşmeyeceğiz.
"Suriyelileri kucaklayan bir sistemin inşası için desteğimizi, katkımızı sürdürüyoruz"
Türkiye olarak Suriye'de istikrarın tesisi, geçiş sürecinin tamamlanması, tüm Suriyelileri kucaklayan bir sistemin inşası için desteğimizi, katkımızı sürdürüyoruz. Devrimi müteakiben MİT Başkanımız ve Dışişleri Bakanımız Şam'ı ziyaret etti. Bugün de geçici hükümetin Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanı ülkemize bir ziyaret gerçekleştirecekler ve bir görüşme yapacağız. Suriye'nin en kısa sürede toparlanması için hem 'İnkaz' hükümetiyle hem Arap dünyasıyla hem de uluslararası toplumla işbirliği yapıyoruz. Sadece devlet olarak değil, AK Parti olarak da hemen harekete geçtik. Partimizin İnsan Hakları Başkanlığı'ndan bir ekip, devrimden dokuz gün sonra Şam, Halep, Humus, Hama gibi Suriye şehirlerini ziyaret ettiler. Partimizin de desteğinin Suriyeli kardeşlerimizle olduğunu bizzat ifade ettiler. Bu ülkeyi tekrar istikrarsızlığa ve kaosa sürükleme girişimlerine, yeni Suriye yönetimiyle birlikte asla müsaade etmeyeceğiz. İsrail başta olmak üzere Suriye topraklarına ve halkına saldıran güçlerin de, bu mütecaviz eylemlerine bir an önce son vermesi gerekiyor. Aksi takdirde ortaya çıkacak ağır sonuçların herkese etkisi menfi olacaktır.
"Kürtlerin güvenliğinin teminatıyız"
Öte yandan, 15 aydır soykırımın ve katliamların sürdüğü Gazze'de ateşkesin sağlanmasıyla, inşallah tüm bölgede kalıcı barış ve istikrar için önemli bir fırsat doğacaktır. İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes görüşmelerini çok yakından takip ediyor, bir an önce müspet haberler almayı ümit ediyoruz. Bir diğer husus da suni etnik gerilim senaryosuyla ülkeyi bölmeye çalışanların da, söylemlerini ve kimlerin hesabına çalıştıklarını gözden geçirme vakti gelmiştir. Çünkü halihazırda Suriye'deki en ciddi sıkıntı, ülke topraklarının neredeyse üçte birini halen işgal altında tutan, YPG terör örgütüdür. Suriye'nin doğal kaynaklarını da gasp eden YPG terör örgütü, şayet kendini feshedip silah bırakmazsa, yaklaşan acı akıbetten kurtulamayacaktır. Biz, Suriye'deki her kesim gibi Kürt kardeşlerimizin de tüm meselelerinin çözümünün takipçiyiz, destekçisiyiz, Kürtlerin güvenliğinin teminatıyız. DEAŞ gibi proje ürünü bahanelere gelince bunların artık ikna edici yanı kalmamıştır. Şayet, Suriye'de ve bölgede DEAŞ tehdidinden gerçekten korkuluyorsa, bu meseleyi çözme iradesine ve kudretine sahip en büyük güç, Türkiye'dir. Herkes bölgeden elini çeksin. Biz Suriyeli kardeşlerimizle beraber, DEAŞ'ın da YPG'nin de diğer terör örgütlerinin de kafasını kısa sürede ezeriz. Allah'ın izniyle bu yapabilecek kudrete ve kuvvete fazlasıyla sahibiz.
"CHP ve şürekası her milli meselede yanlış yerde konumlanmayı başarıyorlar"
Biz, her aşaması en ince detayına kadar hesaplanmış bu siyaseti yürütürken, CHP tarafında çok farklı bir hava hakim. Kimin ne dediği, ne yaptığı belli değil. ya rol çalmanın ya da mülteci düşmanlığını körüklemenin peşindeler. Suriye devriminin üzerinden 40 gün geçti. Fakat ana muhalefet partisi bu konuda tutarlı, mantıklı, içerisinde bilgi kırıntısı olan tek bir cümle dahi kuramadı. Yaşadığımız kötü tecrübeler bize şunu göstermiştir. Ana muhalefetten, Türkiye'nin dış politikasına anlamlı bir destek beklemek tamamen beyhude bir uğraştır. Biz ne dersek diyelim, ne kadar uğraşırsak uğraşalım, hepsi faydasız. CHP ve şürekası her milli meselede yanlış yerde konumlanmayı bir şekilde başarıyorlar.
Mavi Vatan'dan Libya'ya, Karabağ'ın azatlığından Rusya-Ukrayna savaşına, Gazze mezaliminden Suriye devrimine kadar her konuda çuvalladılar. Her seferinde görüyoruz ki, dış politika gibi bilgi, birikim, vizyon ve ustalık gerektiren bir alan, CHP'nin çapını ziyadesiyle aşıyor. Ülkemizdeki muhalefetin seviyesine son günlerde bir kez daha tanık olduk.
Türkiye'nin ana muhalefet partisini mi yoksa bir ilkokul müsameresini mi izliyoruz, halen anlayamadık. Lafa gelince Sayın Özel, 'Gazi Mustafa Kemal'in koltuğunda oturuyorum' diyor. Ama bakıyorsunuz, ne bir ciddiyet var, ne ağırbaşlılık var ne de işgal ettiği makamın kendisine zorunlu kıldığı vakur duruş var. Koltuğunu korumak için bir 'atraksiyon' yapması lazım. Fakat onu bile doğru-düzgün beceremiyor. Hatırlarsınız bir ara, ülkenin yarısı aydınlıkken 'ışıkları kapatalım' dediler. Ancak, bu eylem nispeten bir emek, disiplin, iyi-kötü bir koordinasyon gerektirdiği için sadece üç gün dayanabildiler.
Sonra Meclis'te nöbet işine girdiler. Onda da CHP elitizminin kurbanı oldular. Şimdi daha orijinal bir eylemle kamuoyunun huzuruna çıktılar. Bu son çıkışlarını açıkçası biz de beklemiyorduk. Milletimiz gibi biz de bu orijinal fikir karşısında dumura uğradık. CHP'nin siyaset üretme kabiliyetini böylece bir kez daha görmüş olduk. Öncelikle bu dahiyane fikir için CHP lideri Sayın Özgür Özel başta olmak üzere CHP yönetimini tebrik ediyorum. Halkımızın umutlarını artırdılar, Türk siyasetine yeni bir ufuk kazandırdılar, demokrasimizin gücüne güç kattılar. Çok çaba ve zahmet gerektirmediği için 'kart oyununun' CHP'nin karakterine daha uygun olduğu kanaatindeyim. Öncekiler kelebek ömürlü olmuştu. Bunu biraz daha devam ettirebilirler. Ama kendilerini bu oyuna çok kaptırmasınlar bunun daha puzzle, pişbirik ve iskambili var. Artık trajedi boyutuna varan bu vahim tablonun takdirini en iyi CHP'li seçmenlerin yaptığına ve yapacağına inanıyorum.
Bölgedeki gelişmelere yapıcı istikamette vaziyet ederken, kendi kronik sorunlarımızı çözme yönünde adımlar atmaktan da geri durmuyoruz. Bilindiği gibi Türkiye'nin 40 yılı geride bırakan bir bölücü terör meselesi bulunuyor. Geçtiğimiz aylarda, bu meseleyi kalıcı şekilde sona erdirme yönünde, Cumhur İttifakı ortağımız Sayın Bahçeli'nin cesur çıkısıyla başlayan bir dizi gelişmeye şahitlik ettik. Gelinen noktada, aziz milletimizin bu konuda 'ihtiyatlı bir iyimserlik' içinde olduğunu görmekteyiz. Hükümet olarak, her vakit olduğu gibi bu hususta da, şehitlerimizin aziz hatıralarına, şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin hassasiyetlerine asla halel getirmeyecek bir şuurla hareket ediyoruz. Türkiye'nin, insani ve ekonomik olarak çok büyük bedeller ödediği böyle bir sorunu kalıcı biçimde geride bırakması, istisnasız herkesin faydasınadır; ülkemizin hayrınadır.
"Terörün 40 yıldır yüreklerde açtığı yaraları hep beraber saralım istiyoruz"
'Terörsüz Türkiye' ifadesinde anlamını bulan bu yeni dönemin kapılarını açma fırsatını kullanmamak, her şeyden önce üstlendiğimiz sorumlulukla bağdaşmaz. Bölgesel gelişmeler lehimizedir. İç siyasette hava son derece müsaittir. Terörle mücadelede kritik kazanımlar elde edilmiştir. Türkiye, başta savunma sanayii olmak üzere her alanda gücünün zirvesindedir. Böyle bir denklemde terör belasını kalıcı ve kat'i olarak def edecek bir fırsatın heba edilmesine hiç kimsenin gönlü razı olmaz, biz de zaten razı değiliz. Bu anlayışla ilgili arkadaşlarımıza, bölücü örgütün lağvedilmesini sağlayacak çalışmaların, dikkatle ve çok yönlü bir şekilde yürütülmesi talimatını verdik. Belli bir aşamaya gelen bu çabaların çerçevesini ve gayesini, Diyarbakır İl Kongremizde detaylıca izah ettim. Silahı aradan çıkaralım, terör duvarını yıkalım, 85 milyon olarak hep beraber birbirimize sıkıca sarılalım, istiyoruz. Bin yıllık ortak mazimizden güç ve ilham alarak istikbalimizi yine birlikte inşa edelim istiyoruz. Terörün 40 yıldır yüreklerde açtığı yaraları, el ele, gönül gönüle vererek hep beraber saralım istiyoruz. Kazanan emperyalistler değil. Kürt, Türk, Türkmen, Arap ayrımı yapmadan biz olalım istiyoruz. Bunu da asla hamaset olsun diye değil, bu kardeşlik seferberliğine tüm kalbimizle inandığımız için söylüyoruz.
"Biz 'Terörsüz Türkiye' hedefimizi başka yöntemlerle gerçekleştiririz"
Amacımız terör bariyerlerini kaldırarak, kardeşlik hukukunu yüceltmektir. Bu amaç doğrultusunda kayda değer bir mesafe de alındı. Heyetin yaptığı temasların verimli geçtiğini, birkaç istisna dışında siyasi partilerin 'Terörsüz Türkiye' hedefine samimi destek verdiğini görüyoruz. Bu hedeflere ulaşılması noktasında elbette önemli bir kazanımdır. Diğer aktörlerin de sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini söylemeleri, tarafımızdan memnuniyetle not edilmiştir. Milletimizin bilmesini isteriz, şayet gerekli çağrı yapılır terör örgütü ve bağlantılı yapılar da gereken adımları atarsa, kazanan Türküyle, Kürdüyle tüm Türkiye olacaktır. Eğer örgüt bu çağrıya kulak tıkar ve ipe un sererse, bağlantılı yapılar da kendilerinden beklenen iradeyi sergilemezse, o zaman biz 'Terörsüz Türkiye' hedefimizi başka yöntemlerle gerçekleştiririz.
"Örgütü bulunduğu her yerde toprağa gömmek, bizim için sadece vakit ve planlama meselesidir"
Nitekim, operasyonlarımız sayesinde bölücü örgütü ülke içinde eylem yapamaz, sınırlarımıza da yaklaşamaz hale zaten getirmiş durumdayız. Örgütü bulunduğu her yerde toprağa gömmek, bizim için sadece vakit ve planlama meselesidir. Üstelik, bunca yıldır örgütü destekleyen güçler artık kendi canlarının derdine düşmüşlerdir. Hiçbir gücün, öyle eskisi gibi örgüte fiili ve etkin destek verme isteğinin de olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla, gölgesinde yürüdükleri kağnılara güvenenlerin sonu hüsran olmaya mahkümdur. Fakat biz meseleyi suhuletle, sükünetle ve mevcut mekanizmaları işleterek nihayete erdirmek arzusundayız. Çünkü tüm taraflarıyla insanımız, terörden çok acı çekti, çok bedel ödedi. Artık bunları ilanihaye dindirme vakti gelmiştir. Gün, bugündür. Gün, kardeşlik günüdür. Gün, huzurun kapısını ardına kadar açma günüdür. Gün, tüm coğrafyamızda barışı, istikrarı, güvenliği egemen kılma günüdür. Niyet hayır, Allah'ın izniyle, akıbet de hayır olacaktır diyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısı bitiminde gazetecilerin, "Heyetin ikinci İmralı ziyaretinde bir çağrı bekliyor musunuz?" sorusunu yanıtlamadı.