AK Parti Milletvekilleri Değerlendirme ve İstişare Toplantısı
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım 2012'de Filistin'in yeniden tarih sahnesindeki yerini aldığını belirterek, "Bölgenin selameti, bölgenin barış ve huzuru için bu aşamadan sonra artık İsrail de sorumlu davranmak"...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım 2012'de Filistin'in yeniden tarih sahnesindeki yerini aldığını belirterek, "Bölgenin selameti, bölgenin barış ve huzuru için bu aşamadan sonra artık İsrail de sorumlu davranmak zorundadır. Bu süreçte şu çok net olarak görüldü; bu bölge artık eskisi gibi değildir. Bu bölgenin aktörleri, liderleri, idarecileri artık eskisi gibi değildir. Deyim yerindeyse, hem bölge ülkelerine hem tüm dünyaya İsrail'in hukuksuz ve insanlık dışı girişimleri artık gına getirmiştir" dedi.
Erdoğan, parti genel merkezindeki AK Parti Milletvekilleri Değerlendirme ve İstişare Toplantısı'ndaki konuşmasında, Filistin'in Birleşmiş Milletler'de (BM) gözlemci devlet statüsü kazanmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
BM'de, 29 Kasım 1947'de Filistin topraklarını parçalayan ve İsrail'e devlet kurmanın yolunu açan planın kabul edildiğini anımsatan Erdoğan, 29 Kasım gününün Filistinliler için bölünmüşlüğün, işgalin, gasp edilmiş toprakların acı bir hatırası olduğunu kaydetti. Erdoğan, 29 Kasım 1977'de, her yıl 29 Kasım'ın
"Uluslararası Filistinlilerle Dayanışma Günü" olarak ifa edilmesinin kararlaştırıldığını belirterek, 29 Kasım 2012'nin ise Filistin tarihinde dönüm noktası olacak şekilde kayıtlara geçtiğini, Filistin'in BM'de gözlemci devlet statüsü kazandığını vurgulandı.
Kararın hemen ardından Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı aradığını ve kendisini henüz daha Genel Kurul'dayken kutladığını aktaran Başbakan Erdoğan, Abbas ve beraberindekileri Türkiye'nin BM Daimi Temsilciliği'ne davet ettiklerini, kararın, heyete tahsis edilen Türk Evi'nde kutlandığını ifade etti.
"Ben bir kez de buradan AK Parti Genel Merkezi'nden Filistin'deki ve Filistin dışındaki tüm Filistinli kardeşlerimi yürekten tebrik ediyorum" diye konuşan Erdoğan, sürgünde hayatını kaybeden Filistinli şair Mahmud Derviş'in "Ve ant içerim ki bir mendil işleyeceğim yarına kadar / Gözlerine sunduğum şiirlerle süslü ve bir tümceyle baldan ve öpücüklerden tatlı bir Filistin vardı, bir Filistin yine var" dizelerini okudu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şair Mahmud Derviş kendisi görememiş olsa da 29 Kasım 2012'den itibaren, Allah'ın inayetiyle, bir Filistin yeniden tarih sahnesinde yerini aldı, bir Filistin yine var. Bu aşamadan sonra İsrail, tahrikkar girişimlerinden, çatışmacı tutumundan, huzur bozucu eylemlerinden en önemlisi de katliamlarından, etnik temizlik girişimlerinden ve yeni yerleşim bölgeleri inşa etme provokasyonlarından derhal vazgeçip, uluslararası hukukun gereklerini yerine getirmek durumundadır.
Bölgenin selameti, bölgenin barış ve huzuru için bu aşamadan sonra artık İsrail de sorumlu davranmak zorundadır. Bu süreçte şu çok net olarak görüldü; bu bölge artık eskisi gibi değildir. Bu bölgenin aktörleri, liderleri, idarecileri artık eskisi gibi değildir. Deyim yerindeyse, hem bölge ülkelerine hem tüm dünyaya İsrail'in hukuksuz ve insanlık dışı girişimleri artık gına getirmiştir. Bölge ülkeleri çok daha fazla dayanışma ve işbirliği içinde İsrail'in hukuksuz, insanlık dışı eylemleri karşısında seslerini yükseltmiştir.
İsrail bilmelidir ki; bölgede bugünün siyasi ve toplumsal haleti ruhiyesi dünden çok ama çok farklıdır. Bunu dikkate alarak İsrail artık kandan ve gözyaşından beslenmeyi terk etmek mecburiyetindedir. En başta kendi halkını kandırmaktan, kendi halkına zulmetmekten kaçınmak zorundadır. İsrail bölgeye zarar veriyor, bölge barışına zarar veriyor. Ama İsrail dışına zarar verdiği kadar kendi içine, kendi halkına, kendi vatandaşlarına da büyük zarar veriyor. Filistin için başlayan yeni sürecin İsrail için de başlamasını, İsrail'in artık aklını başına almasını samimi şekilde temenni ediyorum."
-"Filistin'de bölünmüşlük görmek istemiyoruz"-
Başbakan Erdoğan, konuşmasında Filistinlilere de şöyle seslendi:
"Biz Filistin'de bölünmüşlük görmek istemiyoruz, Filistin'de bir parçalanmayı kabul etmiyoruz, Filistin'de asla nifak görmek istemiyoruz. Filistin toprakları üzerinde kardeşin kardeşe husumetine, küslüğüne hatta çatışmasına asla ve asla şahit olmak istemiyoruz. Bunu Filistin'deki tüm taraflara defalarca ifade ettim. Eğer Filistin'in gözlemci devlet statüsüne kavuşmasına tüm dünya bu kadar seviniyorsa, heyecanlanıyorsa Filistin'deki tarafların da bunu görüp, aralarında dayanışmayı, işbirliğini, kardeşliği daha da güçlendirmeleri üzerinden de bir sorumluluk düşüyor. Bu sorumluluğu bilmeleri gerek. İnşallah Filistin'de bu birlik ve beraberliğin daha da güçlenmesi için canla başla çalışmaya devam edeceğiz."
Filistin, Suriye ve özellikle Gazze meselesiyle ilgili iç politikada ortaya konan tavırlara da değinen Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun diğer bazı ülkelerin dışişleri bakanlarıyla Gazze'ye gittiğini, trajediyi bizzat yaşadığını ifade etti. O sırada kendisinin de Mısır'da olduğunu anımsatan Erdoğan, saldırının ateşkesle sonuçlandırılması için yoğun bir trafik içine girdiklerini, görüşmeler yaptıklarını anlattı. "Bütün derdimiz ateşkesin bir an önce sağlanması ve oradaki kanın durmasıydı" diyen Erdoğan, Davutoğlu ve diğer dışişleri bakanlarının Gazze'ye geçmesinin orada planlandığını, bu yönde adımlar atıldığını ve Davutoğlu'nun Gazze'ye gittiğini hatırlattı.
-"Gözyaşı dökeni eleştiren katliamı isteyen kadar taş kalplidir"-
Davutoğlu'nun yaralılar, doktorlar ve hastane çalışanlarıyla görüşmek ve dertlerini dinlemek için Gazze'deki Şifa Hastanesi'ne de gittiğini belirten Erdoğan, ziyarete ilişkin şunları söyledi:
"Kendisi de oradaki hazin olayı anlattı. Gazze'de Şifa Hastanesi'nde Dışişleri Bakanımızı bir odaya alıyorlar. Odada maalesef yeni getirilmiş üç şehidin cenazesi var. Biri 15 yaşlarında bir genç kız, diğer 75-80 yaşlarında bir yaşlı ve hala kanı akmakta olan bir genç erkek; üç şehit. O esnada odaya şehide genç kızın acılı babası giriyor. Kendisine, Türkiye'nin Dışişleri Bakanı'nın orada olduğunu söylüyorlar. 15 yaşındaki kızını kaybetmiş o acılı baba, bizim Dışişleri Bakanımızın boynuna sarılıyor, odadaki herkes orada gözyaşı döküyor.
Ardından Türkiye'de, bakın çok acıdır, çok hazindir, son derece talihsizdir ki CHP'nin Genel Başkanı çıkıyor 'O fotoğraf yapmacık fotoğraf' diyor. Densizlik burada da kalmıyor, CHP Genel Başkanı 'Ağlayacaksan bu ülkede binlerce şehit anası var, birine sarılıp ağlasaydın bari' diyerek densizliğini daha da alt seviyeye düşürüyor. Bakın, çok açık konuşuyorum; vicdansızlıkta, duyarsızlıkta, tepkisizlikte CHP'nin Genel Başkanı İsrail ile yarışıyor. İsrailli yetkililer, CHP'nin Genel Başkanı'nı arayıp 'Bizim yapamadığımızı siz yapıyorsunuz, desteğinizden dolayı tebrik ederiz, teşekkür ederiz' derlerse hiç şaşırmayın. Eminim ki İsrailli yöneticiler tıpkı Suriye'nin kanlı idarecileri gibi Türkiye'de de böyle bir destekçilerinin olmasından ziyadesiyle memnundurlar. Zaten bu arada biliyorsunuz Beşşar, Kılıçdaroğlu'ndan çok memnun aynı şekilde İsrail de çok memnun. Kimler kimlerle nerede buluşuyor, bunun ortaya konması için başka bir örnek görmeye gerek yok.
Böyle bir vicdansızlık olabilir mi, böyle bir şey siyasete alet edilebilir mi- 15 yaşında bir genç kız daha yeni şehit edilmiş, babası onun cansız bedenini daha oracıkta görmüş, böyle bir manzara karşısında gözyaşlarını kim tutabilir- Allah bunu hiç kimseye yaşatmasın, Allah bu acıyı düşmanımıza dahi yaşatmasın. Böyle bir manzara, böyle bir tablo karşısında gözyaşı dökeni eleştiren işte bu katliamı isteyen kadar taş kalplidir. Bunların kalbi o kadar kararmış ki bunların kalbinde ayrımcılık o kadar yer etmiş ki şehitleri Filistinli, Türkiyeli diye ayıracak kadar kendilerinden geçmiş, kendi özlerine bunlar yabancı kalmışlardır. CHP'nin başına Genel Başkan olmuş ama şehitliğin nasıl bir mertebe olduğunu, ne yüce bir makam olduğunu anlayamayacak kadar maalesef cahil."
(Sürecek)
Muhabir: Kadir Karakuş-Hasan Öymez/Eda Ünlü Özen
Yayıncı: Tolga Özgenç - ANKARA