AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığı, Van'da bölge toplantısı yaptı
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, "Bir ülkenin gelişmişliği, sadece ekonomik gücü ve zenginliğiyle izah edilemez. Gelişmiş bir ülkenin, aynı zamanda müreffeh bir topluma da sahip olması gerekir.
Van'ın Edremit ilçesindeki bir otelde düzenlenen AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığı'nın Doğu Anadolu Bölge Toplantısı'na, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, AK Parti Van Milletvekilleri Osman Nuri Gülaçar, Abdulahat Arvas, İrfan kartal, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Ahmet Koca, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Halis Yunus Ersöz, Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Mehmet Hadi Tunç, İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay, Sağlık Bakan Yardımcısı Muhammet Güven, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli, AK Parti İl Başkanı Kayhan Türkmenoğlu, Van Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva ile ilçe belediye başkanları ve partililer katıldı.
SESSİZ DEVREM GERÇEKLEŞTİRDİKToplantıda konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, Türkiye olarak son 17 yılda sosyal devlet olma yolunda adeta sessiz bir devrim gerçekleştirdiklerini söyledi. Kaya, bu süreç içinde anayasal ve yasal düzenlemelere gittiklerini, sosyal hizmetler alanında kurumsal kapasitenin artırıldığını, hizmet modellerinin çeşitlendirildiğini, sosyal yardımlar için mali kaynağı misliyle arttırdıklarını ve yeni programlarla da daha fazla ihtiyaç sahibine ulaştıklarını kaydetti. Bir ülkenin gelişmişliğinin, sadece ekonomik gücü ve zenginliğiyle izah edilemeyeceğini anlatan Kaya şöyle konuştu: "AK Parti hükümetleri olarak engelli, yaşlı, aile, kadın, genç, çocuk ve ihtiyaç sahipleri başta olmak üzere tüm dezavantajlı kesimlere yönelik yaptığımız hizmetleri öncelikle teşkilat mensupları olarak hakkıyla bilmek ve anlatmak, toplumumuzda da 'farkındalık' oluşturmak durumundayız. Bir ülkenin gelişmişliği, sadece ekonomik gücü ve zenginliğiyle izah edilemez. Gelişmiş bir ülkenin, aynı zamanda müreffeh bir topluma da sahip olması gerekir. Bu nedenle, bir ülkede ekonomik büyüme kadar sosyal devlet anlayışına verilen değer de çok önemlidir. Bizim sosyal politikalar alanına verdiğimiz önem, aynı zamanda inancımızın ve 'İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın' şiarımızın bir gereğidir. Sosyal politikalar merkezinde insan olan bir alandır; yaptığımız ve yapacağımız tüm çalışmalar da doğrudan insana ve insanın hayrına yöneliktir. 'İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır' buyuruyor Peygamber Efendimiz. Bu yönüyle baktığımızda sosyal politika alanında sorumluluk üstlenen bizler, bir yandan önemli bir manevi vebalin yanında manevi bir fırsatla karşı karşıya olduğumuzu görürüz. Dolayısıyla, sosyal politika çalışmaları, sadece bir teşkilat mensubu olmanın gereği değil; aynı zamanda ilahi rızayı kazanmaya talip bir dava adamı şuuruyla da yapmamızı gerektiren bir alandır."AK Parti hükümetleri döneminde, yoksullukla mücadelede uluslararası camianın da hakkını teslim ettiği bir başarıya imza attıklarını anlatan Kaya, "Ülke olarak ekonomi alanında sağladığımız büyüme ile birlikte sosyal yardımlara daha çok mali kaynak ayırdık. Böylece daha fazla ihtiyaç sahibi haneye ulaştık. Sosyal yardım ve hizmetlere ayrılan mali kaynak 2002 yılında 1.6 milyar lira iken, 2018 yılı itibariyle bu miktarı 32 kat arttırarak 50,8 milyar liraya yükselttik. Sosyal yardım uyguladığımız program sayısı da 2002 yılında sadece 4 iken, günümüzde bu sayıyı 43'e çıkarttık. Böylece, sosyal yardımlar kapsamında devletimizin şefkat elini bugün 3,5 milyon haneye ulaşıyoruz. Bu sayı 2002 yılında 1 milyondu. Bazı kesimler, sosyal yardım alan hane sayısındaki bu çarpıcı artışı işaret ederek, ülkemizde yoksulluğun arttığını iddia etmektedir. Oysa hane sayısındaki bu artış, az önce ifade ettiğim gibi sosyal yardım program sayısını arttırmamızdan kaynaklanmaktadır. Bir anlamda bu artış, devletimizin daha önceden adeta görmezden gelinen, yok sayılan ihtiyaç sahiplerine de şefkat elini uzatmasının bir sonucudur"dedi. Yoksullaşmanın azaltılmasında, Dünya Bankası'nın kriterlerine göre kaydettikleri iyleşmenin tartışmasız bir biçimde ortada olduğunu ifade eden Kaya, "Zira nüfusumuz içinde kişi başı günlük harcama miktarı 4,3 doların altında yaşayanların oranı 2002'de yüzde 30 iken, biz bu oranı 2015 yılında yüzde 1,5'e düşürdük. Ayrıca o malum kesimlere en çarpıcı cevabı, yine Dünya Bankası'nın 2018 de açıkladığı bir rapordan vermek istiyorum. Raporda diyor ki; 'son 15 yılda dünyada yoksullukla mücadelede en başarılı ülke Türkiye olmuştur.' Dolayısıyla tüm bu gerçeklere rağmen, bazı kesimlerce sanki yoksulluk artıyormuş algısının oluşturulması kasıtlıdır" diye konuştu. Bölgeye yaptığı ziyaretler sırasında yapılan yardımların kaynağı ile ilgili bir bilgi kirliliğinin de olduğunu vurgulayan Kaya, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerimizdeki ziyaretlerim sırasında bana sıkça iletilen bir bilgi kirliliği vardı. Buna göre, 'vatandaşlarımıza yönelik sosyal yardımların finansmanı, güya dış ülkelerden geliyormuş'. Bu yanlış söylemin bölgede yayıldığı, bunun da özellikle terör örgütü uzantılarınca dile getirildiği bilgisini almıştım. Dolayısıyla teşkilat mensupları olarak, bu tür bilgi kirliliğiyle algı yönetimi yapmaya çalışanlara karşı da halkımızı doğru bilgilendirme yapmalıyız" dedi. Kadına yönelik şiddete de değinen Kaya, bunun asla kabul edilemez bir insanlık suçu olduğunu söyledi. Türkiye'de özellikle kadına yönelik şiddet konusunun 1980'li yıllardan itibaren gündeme gelmeye başladığını, günümüzde de bu konuda toplumsal farkındalık ve hassasiyetin daha da artığını, dünyanın diğer ülkeleri için de önemli bir problem alanı olduğunu belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kadına şiddet, sadece belirli bir kesimin duyarlı olduğu ve mücadele alanı gördüğü bir konu değildir. Bu hepimizin sorunudur. Zira bizim inanç ve kültür değerlerimizde şiddete asla yer yoktur. Bu nedenle, kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve medyanın yanı sıra teşkilatlar olarak da 'kadına şiddetle mücadele hepimizin meselesidir' anlayışıyla hep birlikte mücadele etmeliyiz. Hükümetlerimiz döneminde bu mücadele için önemli yasal düzenlemeler yapılmış; Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımıza bağlı neredeyse her ilde kurulan Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) ile şiddetle mücadele için ciddi bir kurumsal yapı ve kapasite oluşturduk. Ayrıca, ülke olarak kadınımızın güçlenmesinde önemli gelişmeler kaydettik. Bununla ilgili politika genel çerçevesi ve eylem detayları, Mart 2018'de Sayın Cumhurbaşkanımızı tarafından kamuoyuyla paylaşılan Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi'nde belirlenmiş bulunmaktadır. 'Güçlü kadın güçlü aile, güçlü aile güçlü toplum, güçlü toplum güçlü Türkiye' demektir. Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımızın bilgi, yetenek ve gücünden faydalanmamak bizim için büyük bir kayıp olacaktır. Ayrıca, hükümetlerimizin kadın istihdamı kapsamında yaptıkları düzenleme ve uygulamalar sonunda 2005 yılında yüzde 22,7 olan kadının işgücüne katılım oranı bugün yüzde 35 civarına yaklaşmıştır. 2023 vizyonumuzda hedefimiz bu oranı yüzde 41'e ulaştırmaktır."Engellilere yönelik yaptıkları çalışmalara da değinen Kaya, engelliler içinde büyük gelişmeler kaydettiklerini söyledi. Toplantı daha sonra basına kapalı olarak devam etti. - Van