AK Parti Sözcüsü Çelik, "MİT Başkanı Esad ile Görüştü mü?" Sorusuna Yanıt Verdi
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, kendisine yöneltilen "MİT Başkanı Esad ile görüştü mü?" sorusunu "Sahadaki unsurlar her zaman muhataplarıyla görüşürler, ancak Esad yönetimine karşı pozisyonumuz tabii ki de aynıdır" ifadeleriyle yanıtladı.
Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MYK toplantısı ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Çelik, kendisine yöneltilen "MİT Başkanı Esad ile görüştü mü?" sorusunu ise "Sahadaki unsurlar her zaman muhataplarıyla görüşürler, ancak Esad yönetimine karşı pozisyonumuz tabii ki de aynıdır" ifadeleriyle yanıtladı.
Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Türkiye Cumhuriyeti tarih içerisinde sahip olduğumuz devletlerin tarih içinde varoluşumuzun bugünkü devleti başarılı bir şekilde yürüyor. Türkiye'ye kazandırılanlar daha güçlü perspektif ve özgüvenle yürümesini sağlamıştır. Bu dönemlerde muhasebe yapmamız gereken günler var. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi 82 milyonluk Türkiye gemisinin yolcularıyız. İçeride ne yaşarsa yaşansın, geminin gövdesinin sağlam kalması, motorların işlemeye devam etmesi ve en önemlisi rotasından sapmaması hepimizin görevidir.
"GALATASARAY KULÜBÜMÜZÜ VE TARAFTARLARINI TEBRİK EDİYORUZ"
Şampiyonluğu Galatasaray kulübümüz kazandı. Kulübümüzü ve Galatasaray caimasını tebrik ediyoruz. Bütün futbolseverler için, futbol kulüpleri için gösterdikleri katkı ve yaklaşım için teşekkür edilmesi gereken bir durum var. Sonuç olarak bir kulübümüz kazanıyor. Galatasaray değerli bir kulübüz, sosyolojik kökleri olan bir kulübümüz. Fatih Terim hocayı kutluyoruz.
"ÇERKES SÜRGÜNÜ"
Çerkes sürgününün 155. yıldönümüydü dün. Bu çok acı bir hadisedir. O günkü anılara bakanlar neredeyse Karadeniz'de dolup taştığını. Hatta belli dönemlerde balıkların insanları yediği için balık yemekten uzak durulduğu ifade edilir. Yüzbinlerce Çerkes kardeşimizin bir mezar taşı bile olmadı. Osmanlı imparatorluğundan yana oldukları için. Bir kez daha şehadetlerini selamlıyoruz. Yaşayan ailelerine selam ve saygılarımızı gönderiyoruz.
"BU KADAR GÜVENİYORSUNUZ NEDEN TAM SAYIMINI İSTEMEDİNİZ?"
CHP'de gözlemlediğimiz bir şey giderek hırçınlaşan üslupla seçimle uğraşmak yerine sürece karar veren hakemle uğraşmaya devam ediyorlar. Çete dediler ve başka aşamalara geçtiler. CHP adayının ve yönetiminin İstanbul seçimlerine yönelik olarak tavır değişikliğinin çok iyi izlenmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Daha önce seçim yenilenmesine karşı çıkanlar, son zamanlarda bilgisayar başında hata yapılmıştır, sorumlusu biz değilizdir diyorlar. Seçim sonucunu biz kazandık diyerekten sunmaya çalışmak anakronik bir yaklaşım olarak dikkat çekiyor. Bu kadar eminseniz niçin bütün oyların yeniden sayılması için güçlü bir duruş ortaya koymadınız? Cevabı verilmeyen sorulardan bir tanesidir bu.
"HAKEMLE KAVGA ETMEK ŞIK OLMUYOR"
Hakemle kavga etmek şık olmuyor ve görevini yapan hakimlere karşı ayıp oluyor. Hatalar düzeltildikçe bizim adayımızın oylarının heba olduğu ortaya çıktı. Fakat karşı adayın hiçbir şekilde heba olmadığı ortaya çıktı. Hatalar düzeltildikçe neden sayın Binali Yıldırım'ın oyları artıyor da diğer adayın oyları artmıyor? Neden sürekli olarak Binali Yıldırım'ın aleyhine yapılmıştır. Bu kadar güvendikleri bir durum varsa oyların yeniden sayıma dönük olarak neden güçlü bir irade ortaya koymadıkları kamuoyunun önünde duruyor. Herhangi bir şekilde bir adaydan alıp da diğer adaya mazbata verilmedi.
"HEPİMİZ SONUCU SAYGI İLE KARŞILAYACAĞIZ"
YSK en güvendiğimiz kurumdur diyeceksiniz, ondan sonra YSK karar verince 'çetedir' diyeceksiniz. Sürece saygı gösteren sonuca da saygı gösterir. Bu süreci çeşitli şekilde hırpalamaya çalışmak milletin hakemliği ile kavga etmektir. Sonuçta ülkemizin yegane patronu olan aziz milletimiz, İstanbullular karar verecek ve biz buna saygı duyacağız, bu sonucu selamlayacağız. Sempatik mesajlar vermek hukuki sürecin alternatifi değildir. Görülmesi gereken şey sürecin sağlıklı işlemesidir. Netice itibarıyla vatandaşlarımız kararlarını verecektir. Hepimiz de saygıyla karşılayacağız.
"AVRUPA'DA ERDOĞAN, TÜRKİYE, İSLAM DÜŞMANLIĞI"
Avrupa Parlamentosu seçimleri 23-16 Mayıs'ta gerçekleşecek. Adaylara baktığınızda neredeyse aşırı sağın ajandasını kullanmaya başladığını görüyoruz. Müthiş bir Erdoğan, İslam ve Türkiye düşmanlığı yapıyor. Avrupa'da daha az İslam, daha az göçmen, daha az çoğulculuk istiyorlar. Irkçılığın ve popülizmin ortaya çıktığı bir tablo karşı karşıyayız. İslam düşmanlığı konusunda net tavır almazlarsa Avrupa demokrasilerini bu akımlar zehirleyecek ve yutacaklar demiştik, şimdi maalesef bu gerçek oldu, bundan büyük üzüntü duyuyoruz. Birtakım kampanya stratejistleri geliyorlar, aşırı sağın daha da güçlenmesi için alenen kampanya yapıyorlar. Bunun Avrupa için büyük tehlike olduğunu ifade etmek isterim.
"AŞIRI SAĞ AVRUPA'NIN DAEŞ'IDIR..."
Avusturya'da aşırı sağcı hükümetin başörtüsünü yasaklayan kararı oldu, Hollanda'da helal kesim yasaklansın diye yasa tasarısı verildi. ırkçılık doyumsuz bir canavardır. Siz bu şekilde yaklaştıkça onun azgınlığı ve açlığı daha da artacaktır. Türkiye karşıtlığı üzerinden daha az İslam, daha az göçmen ve daha az çoğulculuk üzerinden kurgulanan bu durum Avrupa için büyük tehdittir. Aşırı sağ Avrupa'nın DAEŞ'idir. Bizim bölgemiz için DAEŞ nasıl bir nefret ve katliam şebekesini temsil ediyorsa Avrupa'daki aşırı sağ da aynıdır.
"ERDOĞAN VE TÜRKİYE DÜŞMANLIĞI İLE BAŞKA ŞEYLERİ ÖRTÜYORLAR"
Daha önce söylemiştim. Avrupa'da siyasi matruşka ürettiler. Bu matruşkanın en tepesine Türkiye ve Erdoğan düşmanlığını koydular, onu kaldırdığında İslam düşmanlığı çıkıyor. Bu Avrupa Birliği'ne, demokrasiye, çoğulculuğa düşmandır. Bütün bunların görülmesi lazım. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Türkiye, İslam düşmanlığı yapıyorlar. Bununla başka şeyleri örtmeye çalışıyorlar. ideolojik fanatizmin yeniden Avrupa'ya ele geçirmesi için bir yaklaşım ortaya koymuşlardır. Bütün sağduyulu siyasetçileri nefret siyasetindan uzak durmaya, bu ajandayı paylaşmamaya ve tavır almaya davet ediyoruz.
"REJİM SOÇİ MUTABAKATINI SABOTE EDİYOR"
Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü güçlü diplomasi sayesinde Soçi'de mutabakat sağlandı, İdlib'de ateşkes ilan edilmiş oldu. Bu statünün devam etmesine çok büyük değer veriyoruz. Mayıs ayından beri rejimin ataklarıyla bu ateşkesin ihlal edildiğini görüyoruz. Yeni acılara, yeni göç dalgaları oluşacak şekilde yeni katliamlar görüyoruz. Rejimin saldırında maalesef yüzlerce kişi hayatını kaybetti. İdlip muhtırasının rejim tarafından sabote ediliyor. Bizim irademiz buradaki ateşkes ihlallerinin tamamen sona erdirilmesi gerektiğine dahildir. Cumhurbaşkanımızın bu bağlamdaki temasları devam edecektir. Nitekim sahada ve diplomasi masasında aynı girişimler güçlü bir şekilde gündeme getirilecek.
"ABD-İRAN ÇATIŞMASI BÖLGEDE HER ŞEYİ MAHVEDER"
Başkan Trump yeni yaptırımları açıkladı, bunun karşılığında İran bazı yükümlülüklerinden kısmen çekildiğini açıkladı. ABD'nin gerginliği arttıracak azami baskı politikası dünyanın her yerinden ve ABD'nin içinden tepki görüyor. İran kapsamlı ortak eylem planında bazı maddelerinin açığa aldığını açıkladı. Bu gerginliğin arkasından Başkan Trump'ın Twitter hesabından başka yerlerden birtakım yorumlar yapıldı. Bu son derece tehlikeli bir durumdadır. Bölge kapasitenin çok üstünde bir gerginlik karşı karşıyadır. Bu İran halkına karşı yapılacak en büyük yanlış olur. Burada diplomasinin konuşturulacağı bir zemindir. ABD ile İran arasındaki birtakım sözlü karşılıklı iddialar Yemen, Afganistan ve Irak'ta karşılığını bulmuştur, bu son derece tehlikeli bir tablodur. Bu bölgede asker arttırmaktan, sıcak çalışmaya yol açabilecek yaklaşımlardan uzak durulması gerekir.
DOĞU AKDENİZ'DEKİ GERİLİM
Yunanistan ve Rum kesiminin Türkiye'ye ait olan bölgelere, Türkiye'nin kıta sahanlığına dönük olarak bu saldırganlığını, birtakım ülkelerinin petrol şirketleriyle anlaşması, o ülkelerin deniz kuvvetlerini davet etmesinin bizim açımızdan hiçbir kıymeti yoktur. Türkiye, KKTC'nin hak ve menfaatlerini koruyacaktır. Kıbrıs'ın etrafındaki kaynaklar iki kesime aittir. Henüz bir birleşme formülü ortaya çıkmadan, AB Rum kesimini tanıdı diye, bölgedeki bütün doğalgaz, hidrosarbon kaynaklarını Rum kesiminin olduğunu ilan etti diye Türkiye böyle bir oldu bittiye kesinlikle müsaade etmez. Türkiye'nin ve KKTC'nın Türkiye Petrollerine devrettiği haklar sonuna kadar kullanılacaktır.