AK Parti Tufanbeyli İlçe Kongresi
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "Artık kimse Türkiye'yi provokasyonlarla, şunlarla, bunlarla yolundan çeviremez. Niye? Çünkü bu salondakiler asla ayrışmıyor, asla birbirlerine kem gözle bakmıyor, asla ve asla kardeşlik hukukunu bozmuyor.
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "Artık kimse Türkiye'yi provokasyonlarla, şunlarla, bunlarla yolundan çeviremez. Niye? Çünkü bu salondakiler asla ayrışmıyor, asla birbirlerine kem gözle bakmıyor, asla ve asla kardeşlik hukukunu bozmuyor. Türk, Kürt, Alevi, Sünni, hepimiz kardeşiz, hepimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin birinci sınıf vatandaşıyız." dedi.
Çelik, partisinin Tufanbeyli Miktad Birer Spor Salonu'nda düzenlenen ilçe kongresinde sadece kuru kuruya iktidar olmak için, ülkeyi yönetmek için siyaset yapmadıklarını söyledi.
Siyaset yaparken bazı değerleri ayakta tutmaya çalıştıklarını dile getiren Çelik, şöyle konuştu:
"Ayakta tutmaya çalıştığımız bu değerlerin tarih içindeki bayraklaşmış, hakkın ve hakikatin bayrağı olmuş dönüm noktalarından bir tanesi, Hazreti Hüseyin Efendimizin Kerbela'da şehit edilmesi. Benim çok sürekli aklımda, kafamda tuttuğum ve bir insan için şiar olmasını düşündüğüm bir söz vardır. Şöyle ki: 'Ya Hüseyin ol, belli değerler için kendini feda et, ya Zeynep ol, Hüseyin'in peşinden ve Hüseyin'in temsil ettiği değerlerin peşinden git, üçüncüsü olma, Yezid olursun'. Hak için, hakikat için bir bayrağı ayakta tutmanın ne olduğunun doruk noktası Hazreti Hüseyin Efendimizin Aşure Günü Kerbela'da şehit olmasıdır.
O günden beri de Ehlibeyt'e sadakatimizi her yıl olduğu gibi yeniliyoruz. Bunu hiçbir zaman unutmayalım, ya Hüseyin gibi olmak lazım, o değerler için bayraklaşmak lazım, ya Zeynep gibi olmak lazım, Hüseyin'in peşinden gitmek lazım, Allah kimseyi üçüncüsü olma durumuna düşürmesin."
Tufanbeyli ilçesine adını veren Aydınoğlu Tufanbey'den de bahseden Çelik, onun zor şartlarda, imkansızlıklarla ülke için nasıl mücadele ettiğini hatırlattı.
Çelik, Tufanbeylilerin milli birliğin, milli mücadelenin, bir ve beraber olmanın ne demek olduğunu her gün çok iyi yaşattığını söyledi.
Bugünlere kolay gelinmediğini vurgulayan Çelik, geçen yıl Başbakan ile Malta'ya gittiklerini, orada şehitliği ziyaret ettiklerini, şehitliği gezerken Kozanlı, yanında Filistinli, yanında başka bir yerden şehitlerin yan yana yattıklarını dile getirdi.
Çelik, idealler olmadan siyaset yapıldığı zaman, körü körüne iktidar olmanın peşinde koşulduğu zaman ortaya çıkacak şeylerin hiç iç açıcı olmayacağını anlattı.
İnsanın en çok ders alacağı mekanların müzeler olduğuna dikkati çeken Çelik, "Oralara gidin, geçmişte çok kudretli olmuş kişilerin bir kolu, bir bacağı kalmış heykelleri var. Güçten ve kuvvetten tek geriye bu kalır ama Malta'daki şehitler gibi, Aydınoğlu Tufanbey gibi, Hazreti Hüseyin Efendimiz gibi belli idealleri yüceltirseniz o zaman 'Baki kalan şu kubbede hoş sedadır.' denir, o da ebediyen çınlar." şeklinde konuştu.
Çelik, insanlar koltuğa uzun zaman oturduğunda ayrılmasının zorlaştığını belirterek, kendi arkadaşlarının çok güzel devir teslimler yaptığını, Saimbeyli ve Tufanbeyli ilçelerinde bunu gördüklerini, ibret alınacak bir tablo olduğunu kaydetti.
"Düzgün bir şekilde rotamızda ilerliyoruz"
"Türkiye'yi birtakım güç odaklarından kurtarmak için, Türkiye'yi birtakım şebekelerden kurtarmak için sizin ortaya koyduğunuz irade, Türkiye'nin kurtuluşu oldu." diyen Çelik, şunları anlattı:
"Bakın, Osmanlı İmparatorluğu döneminde devletimiz hasta adam durumuna düştüğü zaman, bütün dünya devletimizin hasta adam olduğunu söylerken genç cumhuriyeti kurduk, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduk, yepyeni bir sayfa başlattık, devletimiz ve milletimiz için. İkinci kere, 90'lı yılların sonunda, 2000'li yılların başında Türkiye yine hasta adam durumuna düşmüştü. Bir gecede faizlerin bin 500, 2000'lere fırladığı, sizlerin alın terinizle, emeğinizle elde etiğiniz kazançlarınızın bankalarda kaybettirildiği büyük krizlerin içinden geçiyordu.
Yine 'hasta adam' deniyordu Türkiye'ye. Bu hasta adam olma halinden nasıl çıkardınız? AK Parti'yi kurarak, siyasetin merkezine AK Parti'yi getirerek çıkardınız ve bunca zamandır, 16 yıldır da bu istikrarı koruyarak, bu salonlarda bu dayanışmayı göstererek gerekeni yapıyorsunuz. Türkiye'nin en büyük kuvveti, en büyük kudreti budur. Türkiye, sizin ortaya koyduğunuz bu istikrar olduğu müddetçe, suni birtakım zenginliklere, suni birtakım sıçramalara ihtiyacı yoktur. Gayet düzgün bir şekilde rotamızda ilerliyoruz, her geçen gün daha ileriye gidiyoruz. O sebeple oy attığınız zaman ya da bu salonları doldurduğunuz zaman 'Sadece herhangi bir toplantıya katılıyorum.' diye düşünmeyin ya da 'Sadece bir yere oy atıyorum.' diye düşünmeyin, sadece iktidarı, hükümeti belirlediğinizi düşünmeyin, çok daha büyük bir iş yapıyorsunuz."
Arakanlı Müslümanlar
Arakan'daki zulüme de değinen Çelik, Arakanlı Müslümanlara tek tek ulaşma imkanı bulunmadığını söyledi.
"Tek tek oralara gitsek bile onlara ulaşma imkanımız yok." ifadelerini kullanan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ama şimdi ne oldu? O insanlar ölümden kaçarken o insanları ölümle başbaşa bırakmıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, Myanmar Devlet Başkanı'nı aradı. Yardım kuruluşlarına kapılar açıldı. Şimdi orada bu insanlara bir ada verilecek, tahsis edilecek. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak orada kamplar yapacağız. Başbakanımız, diğer arkadaşlarımız gidecekler. Daha önce de hatırlıyorsunuz, Cumhurbaşkanımızın eşi, iki bakanımız gitti. Onları inşallah bu zor koşullardan kurtaracağız.
Kamplar yapacağız, bu insanları ölümden kurtaracağız. Bu, sizin gücünüz, kuvvetiniz ve birliktelik sayesinde oluyor. O yüzden attığınız oyun tek bir oy olduğunu, verdiğiniz oyun sadece siyaset için verilmiş olduğunu düşünmeyin, sizin verdiğiniz oy, Arakan'daki insanlara pirinç, çorba, ekmek olarak gidecek."
Çelik, Avrupa'da ne kadar faşist, ne kadar Nazi, ne kadar İslam düşmanı varsa bütün hedeflerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili kara propaganda yapmak olduğunu belirterek, Avrupalı, özgürlükçü insanları sevmeyen Nazilerin ellerine geçirdikleri her fırsatta "Erdoğan'ı öldür, Erdoğan'ı yok et" yazılı pankartlar açtıklarını kaydetti.
Çelik, "Bunu iyi düşünelim. Niye bunlar Erdoğan'a karşı ittifak yapıyorlar? Niye bunlar Türkiye'ye karşı ittifak yapıyorlar? Bunun sebebi bu anlattığım şey. Bizim neyi unutmadığımızı, hangi idealler için siyaset yaptığımızı, neyin peşinde olduğumuzu içimizdeki anamuhalefet partisinden daha iyi biliyorlar. Anamuhalefet partisinin kavramadığını, dışarıdakiler çok iyi kavramış, onun için bize düşmanlık yapıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
La Fontaine'den alıntılar yapan AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik, şunları dile getirdi:
"Türkiye, tam derlenecek, toparlanacak, pistten uçuşa başlayacak, hemen Türkiye'nin içerisinde bir siyasi cinayet gerçekleşiyordu. Laik-antilaik, Alevi-Sünni, Türk-Kürt kavgası çıkarmaya çalışıyorlardı. Türkiye'deki provokasyonların, siyasi cinayetlerin tarihine bakın, ondan bir önceki dönem ne olmuş? Türkiye, tam kalkacak, bunu yapıyorlar. Aynısını yine yapmaya çalıştılar ama hikaye değişti. Artık kimse Türkiye'yi provokasyonlarla, şunlarla, bunlarla yolundan çeviremez. Niye? Çünkü bu salondakiler asla ayrışmıyor, asla birbirlerine kem gözle bakmıyor, asla ve asla kardeşlik hukukunu bozmuyor.
Türk, Kürt, Alevi, Sünni, hepimiz kardeşiz, hepimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin birinci sınıf vatandaşıyız. Bu duygularla ilerliyor. İşte her seçim dönemi bizim kardeşliğimizi yükselten, bizim irademizi yükselten bir yön oluyor."
FETÖ'nün darbe girişimi
FETÖ'nün darbe girişimine de değinen Çelik, konuşmasını şöyle tamamladı:
"15 Temmuz'da Fetullahçı Terör Örgütü, bu şekilde bir darbe girişiminde bulunacak, arkasından PKK, DEAŞ, bu kadar saldırı yapacak, her taraftan kuşatılacağız, hiç kimse buna dayanamazdı ama Türkiye dayanıyor, terörle mücadeleyi de yapıyoruz, terör örgütlerinin de hakkından geliyoruz ve gelmeye devam edeceğiz. Türkiye'yi de büyütmeye devam edeceğiz. O sebeple Türkiye'ye kem gözle bakanların şimdiye kadar hesap edemediği budur. Darbenin planını yapmışlar, geçmişte olduğu gibi. Her şeyi ayarlamışlar, TRT'den bildiri okuyacaklar, hikaye, senaryo aynı ama Cumhurbaşkanımızın liderliğini hesap edemediler, hükümetimizin dirayetini hesap edemediler, en önemlisi de bu milletin bilincini, bu milletin hukuku koruma bilincini hesap edemediler.
Nasıl ki 'Müdafai hukuk' demişti Aydınoğlu Tufanbey, 15 Temmuz'da da Tufanbeyli, 'Müdafai hukuk' dedi, bu darbeye karşı koydu. Başka söyleyecek bir şey yok."