AK Parti'yi İşgal Girişimi Davası
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında AK Parti İstanbul İl Başkanlığını işgal etmeye çalışan 14'ü tutuklu, 74 şüpheli askerin yargılandığı davanın ilk duruşmasında, tutuklu 6 sanık savunmasını tamamladı.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında AK Parti İstanbul İl Başkanlığını işgal etmeye çalışan 14'ü tutuklu, 74 şüpheli askerin yargılandığı davanın ilk duruşmasında, tutuklu 6 sanık savunmasını tamamladı.
Silivri Ceza İnfaz Kurumu karşısında yapılan binadaki duruşma salonunda İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, 14 tutuklu sanık, 40 tutuksuz sanık ve avukatları ile müşteki olarak AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanıklardan uzman onbaşı Hüreyre Can Çatal, tatbikat olduğu söylenerek dışarı çıktıklarını belirterek, AK Parti İl Başkanlığı önüne geldiklerinde gördükleri tabeladan nereye geldiklerini anladıklarını aktardı.
Vatandaşlar toplandıktan sonra ne yapacaklarını şaşırdıklarını dile getiren Çatal, FETÖ ile bir ilgisinin olmadığını öne sürdü. Savunması sırasında duygulanan sanık Çatal, 5 aylık uzman onbaşı olduğunu, kendisi ve ailesinin zor durumda kaldığını ifade etti.
Darbe girişimi olduğunu olay yerinde öğrendiklerini öne süren Çatal, "O sırada babam aradı, 'ne yapıyorsun?' dedi. Ben de 'tatbikat var, onun için dışarı çıktık' dedim. Babam da 'oğlum askeri darbe var' dedi. Darbenin ne olduğunu bile bilmiyorum. Sosyal medyayı takip etmek aklıma gelmedi" dedi.
Tutuklu sanıklardan uzman erbaş İbrahim Tıraş da olay günü nöbetçi uzman çavuş olarak mesaiye başladığını anlatarak, 15 Temmuz günü alay komutanı devir teslim töreni için hazırlık yaptıklarını söyledi.
Öğleden sonra törenin iptal olduğu ve kışlayı terk etmemeleri yönünde emir aldıklarını bildiren Tıraş, şöyle devam etti:
"Kışladayken tanımadığımız ve bizim kışladan olmayan 3 rütbeli asker yanımıza geldi. İsmini daha sonra öğrendiğim Hasan Hüseyin Altunsoy olan yüzbaşı, benim bulunduğum aracın komutanıydı. Telefon numaralarımızı aldı. Kışladan çıktık. Ben araç şoförü olduğum için telefona bakamıyordum. Bir araç bizi taciz edince, Yüzbaşı Altunsoy 'ez şu şerefsizi, hep bu şerefsizler yüzünden Türkiye bu hale geldi' dedi. Daha sonra yolumuza devam ettik. Altunsoy'un emriyle biz 8 asker kendisini takip ettik"
"Binbaşı, 'yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim' dedi"
Tabeladaki yazıyı okuduktan sonra AK Parti il binasına geldiklerini anladığını savunan Tıraş, buranın güvenliğini sağlamakla görevlendirildiği için geldiklerini düşündüklerini iddia etti.
Tıraş, daha sonra ismini öğrendiği Binbaşı Faruk Şimşek'in, AK Parti İstanbul İl Başkanı ile görüşmek için binaya girdiğini dile getirerek, şunları söyledi:
"Binbaşı beni yanına çağırdı 'yukarı çıkıyoruz' dedi. Ben de takip ettim. Binbaşı, AK Parti İl Başkanı'nın özel kalem müdürüne, 'başkanla görüştürün beni' diyordu. Özel kalem müdürü de 'sizi bu şekilde alamam, silahınızı askere teslim edin, o şekilde alayım' dedi. Sonra görüşmeden aşağı indik. Halk kalabalıklaşmaya başladı, 'vatan hainleri' dediklerini duydum. Daha sonra iki el silah sesi duydum. Kimin ne şekilde silahını kullandığını görmedim. Askerin biri 'şarjör tak emri veriliyor', ben de 'emrim olmadan kimse şarjör takmayacak' emrini verdim. Sonra polisler geldi. Bazı vatandaşlar koridor açarak güvenliğimizi sağladı. Darbeyi, Ankara'nın bombalandığını polislerden birinin telefonundan öğrendim. Otobüslerle kışlamıza döndük. Binbaşı Faruk Şimşek yanımıza gelip tek tek elimizi sıktı ve 'ben yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim' dedi."
"Vatandaşın tepkisini gördükten sonra geri çekildik"
Tutuklu sanık uzman çavuş Şahin Kurt da tatbikat yapılacağı yönünde talimat aldıklarını anlattı.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Kurt, "Araç şoförüydüm. Kışlada tatbikat yapılacağı için telefonuma bakmamıştım. Kışla dışına çıktığımız zaman da araç kullandığım için telefonuma bakmadım. AK Parti binasına geldiğimizde ancak görevli olduğumuz yeri öğrendim. Vatandaşın tepkisini gördükten sonra geri çekildik. Hiçbir şekilde silah kullanmadım, böyle bir emir de vermedim." diye konuştu.
Tutuklu uzman çavuş Reşat Ardıl ise yüzbaşı Hasan Hüseyin Altunsoy'un, AK Parti İl Başkanlığına vardıklarında TOMA'nın olduğu bölgedeki polislere, "silahınız var mı gidin buradan" dediğini belirtti.
Aradan zaman geçtikten sonra bölük komutanının megafonla askerlere seslenerek, "emir komuta bende, çekiliyoruz" dediği bilgisini veren Ardıl, "Biz de kimseye zarar vermeden çekildik, polisler oraya geldikten sonra İstiklal Marşı'nı okuduk, Türk bayrağını salladık. Halk da bize su ikram etti." ifadelerini kullandı.
"Emir verenler teröristse ben ne yapayım"
Sanıklardan uzman çavuş Feyyaz Yörük de 15 Temmuz günü saat 21.00 civarına kadar depoda olduğunu dile getirerek, bölük astsubayının çağırması üzerine silahını alarak içtima alanına gittiğini söyledi. Daha sonra askeri araçların geldiğini ve askeri ehliyeti olmamasına rağmen, bölük komutanının emri üzerine aracı kendisinin kullandığını ifade etti.
Kışladan konvoy halinde çıktıklarını anlatan Yörük, vardıktan sonra araçlarından indiklerini ve komutanlarının kendilerini belirli yerlere konuşlandırdıklarını savundu.
Yörük, oraya halkı korumak ve bölgenin emniyetini almaya gittiklerini zannettiklerini öne sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Halk birikmeye başladı, kapıları zorladı. Fatih Binbaşı, havaya ateş etti. Normalde havaya ateş ederken silahın namlusu yukarı çevrilir ama Faruk Binbaşı, kırma kolunu çıkarırken namlusu aşağıdaydı, havaya ateş edince halk iyice kızıştı, barikatın arkasında ben vardım. Barikat yıkıldı, bu sırada subayların ateş ettiğini duydum ama kimin ettiğini hatırlamıyorum. Barikat yıkılırken, birkaç asker yere savruldu, ben de bunun üzerine havaya bir iki el ateş ettim. Halkın Gökhan Yüzbaşı'yı iterek getirdiğini gördüm, ön tarafa doğru getirdiler. Ben ve askerlerim, TOMA'nın olduğu bölgeye sıkıştık. Bu bölgede polislerle hiçbir diyaloğa girmedim. Faruk Binbaşı binanın içerisine girmemi söyledi, ben girmedim, girmediğim için halk beni alkışladı, bana sarılanlar oldu. Halk içeri giriş yaptı."
Feyyaz Yörük, henüz 25 yaşında olduğunu ve darbenin ne olduğunu bilmediğini ileri sürerek, "Polisler bize su getirdi, sigara içtik, bize bayrak getirdiler, dağıttılar. Biz terörist olsak, polisler bize niye bayrak versin. 7 aydır cezaevindeyim, ailem ve ben mağdur olduk. Buradakiler, komutanlar, emir verenler teröristse ben ne yapayım. Genelkurmay Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın darbeden haberi yoksa ben 5,5 aylık bir uzman çavuşum, benim nasıl haberim olsun." şeklinde konuştu.
Mahkeme heyeti, sanıkların savunmalarını tamamlaması için duruşmayı yarına erteledi.