Ak Partili Yurttaş: Çocuk Yüzlü Medeniyet, Vazgeçilmez Önceliğimiz
Çocuk işçiliği ile mücadelede kesin kararlı olduklarını ifade eden AK Parti Manisa Milletvekili DrÇocuk işçiliği ile mücadelede kesin kararlı olduklarını ifade eden AK Parti Manisa Milletvekili Dr.
Çocuk işçiliği ile mücadelede kesin kararlı olduklarını ifade eden AK Parti Manisa Milletvekili DrÇocuk işçiliği ile mücadelede kesin kararlı olduklarını ifade eden AK Parti Manisa Milletvekili Dr. Muzaffer Yurttaş, "Evlerimizi, sokaklarımızı, kurumlarımızı, reklam panolarımızı, televizyon dizilerimizi, haberlerimizi çocuklara göre yeniden dizayn etmeliyiz. Çocukların masumiyetlerinin teslim edildiği ve çocukça yaşamlarının önündeki tüm engellerin kaldırıldığı çocuk yüzlü medeniyet için hepimiz çaba göstermeliyiz" dedi.
Çocuk işçiliğine yönelik açıklamalarına "Tüm kadim öğretiler, 'doğan her çocuk Allah'ın insanlardan umudunu kesmediğini gösterir ve çocuklar gibi saf ve masum olmadıkça cennete giremezsiniz der' Tüm yeryüzünü kendine vatan ve tüm yaratılmışları da kendisiyle eşit gören bir anlayış ancak, tüm şartlanmışlıklardan ve kirlenmişliklerden bizi kurtaracaktır" şeklinde devam eden Yurttaş, şunları söyledi:
"Çocukların dünyalarında ırk yoktur, sınırlar yoktur, bayraklar yoktur, zengin fakir yoktur, statü yoktur. Onların pahalı oyuncakları da yoktur. Onlar pahalı lüks arabaları olmadan bir çakıl taşıyla da eğlenebilirler. Onlar pahalı lüks arabalarını çoktan satmış, silahlarını çoktan gömmüş bilgelerdir. Büyümek varoluşsal saflıktan ve masumiyetten uzaklaşmak ve cennetten kovulmaktır bir yandan. Saflıktan ve masumiyetten egonun tutsaklığına ve doymak bilmeyen ihtiraslarına sürgündür. Rekabet ekonomisi, piyasa, faiz, ulusal çıkarlar, kutsal idoller, kapitalizm, ideolojiler bizleri insani duygulardan uzaklaştıran etkenlerdir. Çocuk işçiliği de bu azgınlaşmış ruh halinin en yaralayıcı sonuçlarından biri olarak tüm insanlığın ortak günahı olmaya devam etmektedir. Çocuk işçiliği, "çocukları, çocukluklarından, potansiyellerinden ve onurlarından yoksun bırakan, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar veren her türlü çalışmayı içerir."
Çocukların çalışma yaşamına girmesinin, geçmişten bugüne kadar çeşitli şekillerde var olduğunu belirten Yurttaş, sanayileşme sonrası süreçte daha fazla yoğunluk kazanan bir sorun haline geldiğini ve İşgücü piyasasında çocukların, kolayca manipüle ve istismar edilebilir ucuz işçiler olarak görülmekte olduklarını kaydetti.
"Çocuk işçiliği, gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkede olduğu gibi, tüm önleme çalışmalarına rağmen ülkemizde de önemli bir sorun olmaya devam etmektedir" şeklinde açıklamalarına devam eden Yurttaş, "Çalışan çocuklar çoğu zaman okula devam edememekte veya zorunlu eğitimlerini yarıda bırakmakta ve dolayısıyla, ileriki çalışma yaşamları için gerekli olan donanımdan yoksun kalmaktadır. Türkiye çalışma hayatında çocuk işçiliğini önlemeye yönelik olarak 1992 yılında ILO ile imzaladığı protokol ile 'Çocuk Emeğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programına (IPEC)' katılan ilk 6 ülkeden birisidir.2009 yılında Çalışma Genel Müdürlüğü bünyesinde Cinsiyet Eşitliği, Özürlüler ve Çalışan Çocuklar Şubelerinden oluşan Dezavantajlı Gruplar Dairesi oluşturulmuştur" dedi.
Türkiye'de devletin kararlı mücadelesi sonucunda 6-14 Yaş arası çocuk işçiliğinin 1999-2006 yılları arasında yüzde 5.1, 2006'dan sonraki süreçte ise yüzde 2.6'ya düşürüldüğünü 15-17 Yaş arası çocuk işçiliğinin 1999-2006 yılları arasında yüzde 26.3, 2006-2012 yılları arasında yüzde 16.9, 2012'den sonra ise yüzde 15.6'ya düşürüldüğünü belirten Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş, şöyle devam etti:
"Çalışan çocukların yüzde 49,8'i bir okula devam ederken, yüzde 50,2'si okula devam etmemektedir. Çalışan çocukların yüzde 44,7'si (399 bin kişi) tarım, yüzde 24,3'ü (217 bin kişi) sanayi ve yüzde 31'i (277 bin kişi) hizmet sektöründe yer almaktadır. Çalışan çocukların yüzde 52,6'sı (470 bin kişi) ücretli veya yevmiyeli, yüzde 46,2'si (413 bin kişi) ise ücretsiz aile işçisidir. Çocuklar bugün insanlığın tüm yüce hedeflerinin ve ideolojilerinin yanından bile geçemeyeceği bir saadet içerisindedirler. Büyüklerin dünyasının rekabetçi, ötekileştiren, hiyerarşik, faşizan, negatif kelime ve kavramlarını tekrardan gözden geçirmeliyiz. Evlerimizi, sokaklarımızı, kurumlarımızı, reklam panolarımızı, televizyon dizilerimizi, haberlerimizi bu idealin teminini sağlayan araçlar haline getirmek zorundayız. Sokaklarda çocuk seslerinin korna seslerinden daha çok duyulduğu, geçim derdi kavramıyla ağzına ilk lokmayı aldığında karşılaşmadığı, kendisine ucuz işgücü gözüyle bakılmadığı, çocukların masumiyetlerinin teslim edildiği ve çocukça yaşamlarının önündeki tüm engellerin kaldırıldığı çocuk yüzlü medeniyet için hepimiz çaba göstermeliyiz." - Ankara