"Akil İnsanlar" Çözüm Sürecini Değerlendirdi
Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Grubu Başkanı Taşgetiren: "Süreç içinde silahlı çatışmaların durması, cenazelerin gelmiyor olması, çok önemli bir döneme girildiğinin ve belli ölçülerde başarılar kazanıldığının göstergesi oldu" Karadeniz Bölgesi Grubu Başkanı Hakyemez: "Raporlar açıklandıktan sonra hükümet bu raporlara istinaden daha gerçekçi, toplumun bütününün beklentilerine uygun biçimde yol haritasına devam edecektir" Akdeniz Bölgesi Grubu Genel Sekreteri Çelenk: "Bir arada yaşama kültünün bulunduğu bölgelerde yaşayan insanlar çözüm sürecine daha ılımlı bakıyor" Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Sekreteri Ogan: "İdari işlemler açısından yürütmenin atması gereken adımlarla ilgili teklif ve önerileri rapora koyduk" Ege Bölgesi Grubu Üyesi Fadime Özkan: "Bu diyalog zemini surece dair kuşku bulutunu kısmen dağıttı"
Akil İnsanlar Heyeti gruplarında görev alan bazı başkan ve üyeler, çözüm sürecine ilişkin yaklaşık 3 aydır yaptıkları çalışmaları AA muhabirlerine değerlendirdi.
İç Anadolu Grubu Başkanı Ahmet Taşgetiren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Akil İnsanlar Heyeti çerçevesinde İç Anadolu için davet edildiklerinde hassas bir bölgede çalışacaklarını tahmin ettiklerini söyledi.
Tüm heyet üyelerinin konunun hassas ve duyarlılık gerektirdiğinin farkında olduğunu belirten Taşgetiren, heyeti oluşturan 9 kişinin farklı toplum kesimlerinden geliyor olmasına rağmen çok olumlu ilişkiler geliştiğini vurguladı. Birlikte 13 ili gezdiklerini ifade eden Taşgetiren, şöyle devam etti:
"İç Anadolu Bölgesi, birçok şehit cenazesinin geldiği, annelerin, babaların duyarlılığını görmüş, hissetmiş, içinde yaşamış bir toplumu oluşturuyordu. Tepkilerle karşılaştık ancak toplum kan sürecinin bitmesi noktasında olağanüstü bir kabul gösterdi. Bütün Türkiye'de toplum planında, sistemin, kurulu düzenin, statükonun ortaya çıkardığı sorunlar getirildi ve sistem planında bir iyileşme çerçevesinde Kürt, Alevi, Sünni vatandaşlarımızın, İslami duyarlılığı olan vatandaşlarımızın yani tüm toplumun karşı karşıya kaldığı sorunlar dillendirildi. Ortak bir duygu zemini oluştu ve bütün bu sistem planlanında iyileşmenin toplumun ortak talebi olduğu gözlendi. Süreç içinde silahlı çatışmaların durması, cenazelerin gelmiyor olması, çok önemli bir döneme girildiğinin ve belli ölçülerde başarılar kazanıldığının göstergesi oldu."
"Şehit ailelerini fedakarlığı bizi çok etkiledi"
En etkilendiği şeylerden birisinin şehit ailelerinin "Biz bu acıyı yaşadık, başkaları yaşamasın" tarzındaki fedakarane duruşları olduğunu ifade eden Taşgetiren, şöyle devam etti:
"Birçok şehit annesi, şehit babasının 'keşke bu süreç 6 ay önce yaşansaydı, 10 yıl önce yaşansaydı, benim çocuğumun da cenazesi gelmezdi' tarzında ortaya koyduğu düşünceler ne kadar hayati bir sürecin içinde olduğumuz gerçeğini gösterdi. Bizim ilişkimiz siyasi bir ilişki değildi. Toplumla toplumun kendi içinden çıkmış ilişkiydi, yatay bir ilişkiydi. Yukarıdan aşağıya bir ilişki değildi. Onun için sağlıklı iletişim kurduğumuzu söyleyebilirim. Toplumun dinlenmesi olgusudur yaptığımız hadise. En özgür, en geniş biçimde toplumdan adeta yönetimlere, devlete yönelik bir mesaj niteliği taşıdı. Aracı bir görev üstlendiğimizi söyleyebilirim."
Yeni bir demokrasi deneyimi
Sürecin devam etmesi ve Türkiye'de bir daha böyle acılar yaşanmaması gerektiğine dikkati çeken Taşgetiren, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Akil İnsanlar Heyeti yeni bir demokrasi deneyimidir. Bu tarz deneyimin daha sonraki sorunlarda da gündeme gelebileceğini, Türkiye'nin iyi bir tecrübe yaşadığını düşünüyorum. Bu tarz bir formülasyonun etkili olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin başka sorunları da var başka farklı kompozisyonlarla bu tarz bir iletişim kanalının oluşmasının faydalı olduğunu düşünüyorum. Çalışmalarımız boyunca hep söyledik, Türkiye evlere şehit cenazelerinin, genç tabutlarının gelmediği bir ülke olsun. Kanın akmadığı, dağlara bombaların düşmediği bir Türkiye olsun. Bu adeta toplumun ortak dileğiydi. Dileriz bu yolda barış, çatışmasızlık kalıcı olur. Türkiye buna layıktır ve Türkiye herkesin huzur içinde yaşayabileceği bir ülkedir diye düşünüyorum."
Ahmet Taşgetiren, hazırladıkları raporun Kamu Güvenliği Müsteşarlığına iletildiğini, çarşamba günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile göreşeceklerini ve sunumlar eşliğinde değerlendirme yapılacağını sözlerine ekledi.
Karadeniz Grubu'nun raporu 300 sayfa
Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz Bölgesi Grubu Başkanı Yusuf Şevki Hakyemez, çözüm sürecine ilişkin Karadeniz bölgesinde yürüttükleri çalışmaya ilişkin hazırladıkları raporu çarşamba günü İstanbul'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirilmesi planlanan toptantıda sunacaklarını belirtti.
Raporun ana fikrinin 25 sayfada toplandığını, katılımcıların görüşlerinin de yer aldığı eklerle birlikte raporun tamamının 300 sayfa olduğunu ifade eden Hakyemez, şunlara söyledi:
"Rapor, güzel bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Süreç başladığı zaman Karadeniz bölgesi ve Ege bölgesi için 'çözüm sürecine halkın büyük çoğunluğu karşı' denildi. Biz raporumuzda bunun böyle olmadığını ifade ediyoruz çünkü gezdiğimiz yerlerde de gördük ki Karadeniz bölgesindeki insanlar çoğunlukla süreci destekliyorlar. Bu nedenle bölge insanının çözüm sürecini desteklediğini ifade ettik ama bu şartsız desteklemek anlamına gelmiyor. Bölge insanı diyor ki 'bazı kırmızı çizgilerimizin olması lazım.' O kırmızı çizgiler nelerdir? Tek devlet, tek bayrak, tek millet çünkü bölünmez bütünlük noktasında hassasiyetleri vardı. Bu aynı zamanda bizim de hassasiyetlerimizdi. Bunu Karadeniz bölgesindeki insanların toplantılarda ifade etmesi önemliydi çünkü biz raporu yazarken, bize göre çözüm süreci nasıl olmalı değil, Karadeniz insanının nasıl düşündüğünü aktarmaya çalıştık ve bölgenin hassasiyeti olarak vurgu yaptık."
"En büyük tehlike olarak sürecin kesintiye uğramasını görüyorlar"
Hakyemez, Karadeniz bölgesinde yaşayanların sürecin iyi yönetilmesi gerektiğini düşündüklerini anlatarak, şöyle devam etti:
"En büyük tehlike olarak sürecin kesintiye uğramasını görüyorlar. Bu işe girildi, bu işten sonuç alınması gerekiyor. O nedenle burada sonuç alıcı şekilde hareket etmek gerekiyor. Hiçbir şekilde rehavete kapılmamak, sonuna kadar gidilmesi gerekiyor. Süreci de hükümetin yönetmesinden fevkalade memnunlar çünkü süreci hükümet yönetmese o zaman burada ciddi endişeler ortaya çıkabilir. Onun için de şuna vurgu yapıyorlar ve biz de raporumuzda buna yer verdik. Söz gelimi süreçle ilgili hükümetten ziyade Kandil'den veya İmralı'dan açıklamalar geldiğinde hükümetin sesinin daha fazla çıkmasını bekliyorlar çünkü inisiyatifin hükümette olması gerektiğini söylüyorlar. Onun içinde bir algı yönetimine ihtiyaç var. Yine Karadeniz Bölgesindeki insanlar medyanın tutumuna da vurgu yapıyorlar. Yani medyanın sürece bir barış dili oluşturarak katkı sağlaması gerektiğini ifade ediyorlar."
Hakyemez, muhalefeti mümkün olduğunca sürecin içine dahil etme önerilerinin de raporda yer aldığını ifade ederek, "Raporlar açıklandıktan sonra hükümet bu raporlara istinaden daha gerçekçi, toplumun bütününün beklentilerine uygun biçimde yol haritasına devam edecektir" dedi.
"Türkiye özelinde iyi bir deneyimdi"
Akil İnsanlar Heyeti Akdeniz Bölgesi Grubu Genel Sekreteri Tarık Çelenk de çözüm sürecine katkı sağlamak amacıyla hayata geçirilen Akil İnsanlar heyetlerinin çalışmalarının nihayetlendiğini ve hazırlanan raporların Başbakan Erdoğan'a sunulacağını bildirdi.
Heyet olarak bölgesinde bulunan illeri, ilçeleri dolaştıklarını, hatta köyleri ve sokakları dolaşmaya gayret ettiklerini ve şahsi gezilerde bulunduklarını anlatan Çelenk, "Köy düğünlerine bile gittik. Sürece karşı çıkan, muhalif taraflarla konuşmaya çalıştık" dedi.
Mersin ve Hatay gibi birarada yaşama kültürünün bulunduğu bölgelerde yaşayan insanların sürece daha ılımlı baktıklarını kaydeden Çelenk, bir arada yaşama kültürünün olmadığı yerlerde ise kan dökülmemesi, silahların bırakılması ve şehit haberleri gelmemesinden mutluluk duyulduğunu, fakat biraz da bilgi eksikliğinden sürece karşı çıkıldığını, biraz önyargılı olunduğunu kaydetti.
Çelenk, "Sonuç olarak şunu gördük ki şehit ve gazi yakınları gibi aşırı tepkili gruplarda bile konuştukça algılar değişiyor ve politik bir olgunluğa ulaşılabiliyor. Aslında keşke Hakkari'den bir kanaat önderi, Isparta'da ya da Antalya'da konuşabilse bu önyargılar kırılabilir" diye konuştu.
Sürecin muhalefet ve medya tarafından biraz politize edildiğini, akil insanlar heyetlerinin bu nedenle bazı seyahatlerde ciddi sıkıntılarla karşılaştığını da ifade eden Çelenk, "Yine de Türkiye özelinde iyi bir deneyimdi. Türkiye'de arayüz olabilecek sivil toplum kuruluşları olmadığı için akiller bu durumu doldurmaya çalıştı" dedi.
"Anayasayla ilgili genişçe bir önerimiz oldu"
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Sekreteri Ayhan Ogan, grubun göreve başlamasıyla birçok kentte toplantılar düzenlediklerini, yapılan çalışmaların ardından sürecin bundan sonraki durumuna ilişkin geniş bir rapor hazırladıklarını söyledi.
Raporun sunumunu çarşamba günü yapacaklarını ifade eden Ogan, şöyle devam etti:
"Çözüm sürecine ilişkin heyet üyelerinin birtakım önerilerini, bize iletilen bütün talepleri, endişeleri ve kaygıları başlıklar halinde sınıflandırarak, hazırlanan rapora koyduk. Bölgede heyet olarak ne mesaj verdik, izlenimler neler? Raporda açılan bir bölümde onlara da yer verdik. Yapılacak olan işlerle ilgili teklif ve önerilerimizi de yine başlıklarla rapora işledik. Yasama faaliyetleri yani hukuk çerçevesinde neler yapılabilir? TCK, CMK, siyasi partiler ve seçim kanunları gibi kanunlarda bazı değişiklikler önerdik. Temel olarak anayasayla ilgili genişçe bir önerimiz oldu. Bu sürecin sonunda yeni bir anayasanın yapılması kaçınılmaz. Bu anayasanın nasıl yapılacağı hakkında bir takım öneriler sunduk. İdari işlemler açısından yürütmenin atması gereken adımlarla ilgili teklif ve önerileri rapora koyduk. Ekler kısmında heyet üyelerinin konuşmaları birer sayfayla dosyaya konuldu."
Ege'de çözüm sürecine destek arttı
Akil İnsanlar Heyeti Ege Bölgesi Grubu Üyesi Fadime Özkan ise Ege bölgesinin çözüm sürecine desteğinin her geçen gün arttığını belirterek, şöyle konuştu:
"Ege Bölgesi için söylenebilecek ilk cümle sürece devam olmalı. Destek yüzde 40'ların üzerinde seyrediyordu ancak beş ayı aşkın süredir sürecin sağlıklı yürümesi, cenazelerin gelmemesi, evladı askerde olan insanların yüreği ağzında, 'Kötü haber alacağım' diye korkmaması gibi nedenlerle sürece destek oranı arttı, yüzde 60'ları aştı."
Çözüm sürecine yönelik çalışmaların etkisiyle insanların aklındaki soruların boyut değiştirdiğine dikkati çeken Özkan, şöyle devam etti:
"Çalışmaya başladığımız nisan ayı boyunca sürece dair endişeler, kuşkulu sorular daha ön planda olsa da mayıs ayı biterken artık insanlar, 'Türkiye bölünecek mi? Bayrak değişecek mi? Türk milleti ifadesi anayasadan çıkacak mı?' diye sormuyordu. Bu sorular hemen hemen buharlaşırken, 'Öcalan serbest kalacak mı? Silah bırakma karşılığında PKK'ya ne taviz verildi?' soruları eski tonunu yitirdi. Bunun yerine, 'Anayasaya silahın gölgesi düşmesin, sadece Kürtlerin değil, herkesin hak ve özgürlük alanları genişlesin, bütün siyasi partiler bu milli meselede taşın altına elini koysun' talep ve önerileri daha fazla dillendirildi. Egeliler, sürece dair fikirlerinin alınmasını takdirle karşıladı. 'Devletimiz ilk kez bize bir konuda (Sen ne düşünüyorsun?) diye soruyor, bundan memnun olduk' diyen çoktu. Sürece, hükümete, heyete ideolojik olarak karşı olanlar dışında, endişelenenler, eleştirenler, kendilerini ifade zemini bulmaktan dolayı memnundu. Bu diyalog zemini surece dair kuşku bulutunu kısmen dağıttı."
- "Akiller Heyeti, Türkiye'nin yol haritasını çıkarttı"
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı ve Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz Bölgesi Grubu Üyesi Bendevi Palandöken, Akil İnsanlar Heyeti'nin çalışmalarıyla ülkede birliğin ve dirliğin kurulduğu zeminin oluşturulduğunu anlattı.
Yaptıkları görüşmeleri rapor haline getirdiklerini belirten Palandöken, "İnsanlar ne bekliyorlardı bu çözüm sürecinde, ne istiyorlardı. Bu sürecin katkısı ne olacaktı. Eleştirilere rağmen 63 kişilik Akiller Heyeti, Türkiye'nin yol haritasını çıkarttı" dedi.
Çarşamba günü görüşmelerin sonucunda hazırlanan raporun Başbakan, ilgili bakanlar ve Kamu Düzeni Müsteşarlığına sunulacağını bildiren Palandöken, Türkiye'deki bu çözüm sürecinde insanların tek hedeflerinin ülkenin dirliğinin ve birliğinin bozulmaması olduğunu kaydetti.
Böyle bir hareketin ülke için olumlu olduğunu, ancak şeklen o bölgedeki sıkıntılarla ilgili problemlerin dile getirildiğini anlatan Palandöken, şöyle konuştu:
"Zaten bin yıldır kardeşçe yaşamış, sadece terör nedeniyle karşı karşıya gelmiş vatandaşların genel eğilimi ve duruşu, bu sürece katkı vermek şeklinde. Katkı verirken de ülkedeki tüm insanların birarada yaşamanın hiçbir mahsuru olmadığını kendileri için böyle bir şeyin söz konusu olmadığını, o bölgede Kürt vatandaşlarla çok rahat anlaştıklarını, sadece terörden canlarının yandığını ifade ettiler. Bu süreç çok önemli, halen devam ediyor. Barışta çok önemli mesafe kat edilmiş. Dolayısıyla yaklaşık 160 gündür artık şehit haberleri almıyoruz, ülke kendi vatandaşıyla çatışmak için zaman harcamıyor, ekonomik olarak para harcamıyor. Bunların hepsi o bölgelerin gelecekte daha müreffeh yaşamalarına yol açacak." - Kayseri