Akıncı Üssü Davasında Üçüncü Celse
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davaya, "kurmay subaylar abisi" olarak örgütün tepe yöneticilerinden aldığı talimatları kurmay subaylara ilettiği belirtilen Hakan...
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davaya, "kurmay subaylar abisi" olarak örgütün tepe yöneticilerinden aldığı talimatları kurmay subaylara ilettiği belirtilen Hakan Çiçek'in savunmasıyla devam edildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen davada Çiçek, dün başladığı savunmasını bugün sürdürdü.
Kapatılan Anafartalar Kolejinin sahibi olan Çiçek, darbe gününden geçmişe dönük olarak bakılırsa Bank Asya'da kendisiyle alakalı hareketlilik olmadığının görüleceğini söyledi.
Bank Asya'ya para yatırdığı belirlenen yakınlarına ilişkin açıklamalarda bulunan Çiçek, şöyle devam etti:
"Bu şahıslardan biri benim amcam. Benim 11-12 yıllık telefonumun HTS kayıtlarından bakılabilir. Bu amcamla 12 yılda kaç defa görüşmüşüm? Yıl ortalaması bir mi, iki mi? Bu amcam para yatırdı diye bana atfedilecek cürüm yoktur. İkincisi baldızım. Bin 111 lira yatırmış, destek mahiyetli. Kendisine sorulsun. Kayınvalidem 2 bin 900 lira yatırmış gözüküyor. Bu kadının ne bankayla işi vardır, ne bir şeyle işi vardır. Bunu bu şekilde yapacak insan değildir. Diğer baldızım 20 küsür bin lira. Kendisine sorulsun, beni bağlayan bir şey yok. Eşim, 141 bin lira yatırmış. Bankaya para yatırdığı tarihte ben seyahatteydim. O bankaya ne zaman girmiş, ne zaman geri çıkmış? Para orada ne kadar kalmış? Eğer ben bu bankaya destek verecek olsaydım birkaç milyon lirayı da birkaç milyon doları da yatıracak gücüm var.
FETÖ elebaşısı bir vaazda demiş ki 'Buraya para yatırın, destek olun.' Bank Asya benim ticari olarak çalıştığım bir banka değil. Sahiplerini tanımam, ortaklığım yok. Destek vermemi gerektiren durum yok. Ben Allah'ın belası bankaya, kime ait olduğunu bilmediğim, yüzlerce ortağı olan bankaya, yanlış bir kelime de kullanmak istemiyorum, salak mıyım gidip o adamların bankasına para yatırayım? Ben öyle bir vaaz dinlemedim, öyle bir talimatı da bilmiyorum. Devletimizin, hükümetimizden bahsetmiyorum, bu kavga hükümet ile cemaat ya da FETÖ kavgası değildir, bu kavga demokrasi kavgasıdır, cumhuriyet kavgasıdır. Bu işin başını çeken hükümetse, ellerinden öperim. Devletin bu cemaat ya da FETÖ ile kavgasıdır. Ne zaman açığa çıktı? 17-25 Aralık 2013'te. Bu bankaya ne zaman kayyum atanmış? 3 Şubat 2015'te. Lisansı ne zaman iptal edilmiş? 21 Temmuz 2016'da. Yaklaşık 2-2,5 sene sonra. Şöyle bir düz mantık yapılabilir mi? Koskoca devletimiz 17-25 Aralık'tan sonra, 2,5 sene FETÖ'nün para kaynaklarından birisi olan Bank Asya'nın faaliyetlerinin devam etmesine müsaade mi etmiştir? Kimse bu iddiayı söyleyemez."
Çiçek, konuşmasının devamında, "17-25 Aralık'tan 21 Temmuz'a kadar lisansı iptal edilmeyen bankaya benim akrabalarımın yatırdığı, bana göre herhangi bir destek olmayan rakamlardan ötürü, eşim dahi olsa..." dediği sırada, müşteki sıralarından bir kişi "Sen eşini satacak kadar namussuzsun." diye bağırdı. Mahkeme Başkanı Selfet Giray, izleyicileri duruşma düzenini bozmamaları konusunda uyardı.
Çiçek, anlattıklarının bazılarının hoşuna gitmeyebileceğini ancak kendisinin "Hakan Çiçek'i anlattığını" söyledi.
"FETÖ/PDY yöneticisi olduklarını dosyada gördüm"
Çiçek, FETÖ/PDY'nin tepe yöneticileriyle olan telefon irtibatlarına değinirken, analiz raporunda 2008-2013 arasında görüştüğü 11 farklı şahsın FETÖ/PDY yöneticisi olduğunu "dava dosyasından gördüğünü" ileri sürdü.
Bu şahıslardan üçünden ikisiyle 19'ar kez, biriyle de 55 kez görüştüğünü, diğerleriyle ise bir defa arama veya mesajlaşması olduğunu anlatan Çiçek, "11 şahsın çoğunu ben tanımıyorum." iddiasında bulundu.
Çiçek, 8 Ağustos 2013'te, bayrama denk gelen tarihte, 6-7 mesajlaşma olduğunu ifade ederek, kendisine SMS atanlardan birinin, eski milletvekili olan ve halen FETÖ/PDY "çatı davası"nın tutuklu sanıkları arasında bulunan İlhan İşbilen olduğunu bildirdi.
Çiçek, herhangi bir tanışıklığı olmadığını iddia ettiği İşbilen'in, mağazalarına gelerek gözlük siparişi verdiğini öne sürdü.
-"Tiftik, mağazama gelerek gözlük aldı"
Çiçek, iddianamede, "1 Kasım 2015'teki seçimlerle birlikte FETÖ/PDY'nin darbe yapmaya karar verdiği ve bu yönde çalışmaya başladığı"na yer verildiğini anımsatarak, 11 kişiyle yaptığı görüşmelerin hiçbirinin darbe maksadıyla yapılmadığını savundu.
Darbe girişimine ilişkin Genelkurmay "çatı davasının" iddianamesinde örgüt içerisinde cep telefonlarının nasıl kullanıldığından bahsedildiğine değinen Çiçek, buna göre, "örgütte sorumlu düzeyinde bulunan elemanlarının deşifre olmaması için kendi adlarına kayıtlı GSM hatları kullanmadıklarını, özellikle mahrem hizmette bulunan örgüt mensuplarının, 2-3 ayda bir telefon hattını değiştirdiklerini" ifade etti.
Kendisinin ise aynı telefonu 11-12 yıldır kullandığını, 2007-2012'ye kadar 8 mağazanın sahibi olduğunu, cep telefonundan müşterilerin de arandığını kaydeden Çiçek, 2003-2004'te bir turizm firmasının genel müdürü olduğu sırada, 19 görüşme yaptığı belirlenen Süleyman Tiftik'in de Fatih Üniversitesi'nin genel sekreteri olduğunu bildirdi. O dönemde üniversiteye de hizmet verdiklerine işaret eden Çiçek, Tiftik ile iş maksadıyla 5-6 kez toplantı yaptıklarını belirtti.
"Adamın örgüt mensubu olduğuyla ilgili bilgim yok." iddiasında bulunan Çiçek, Tiftik ile o tarihten sonra görüşmediğini öne sürdü. Çiçek, Tiftik'in 2011'de mağazasına gelerek, gözlük aldığını, kendisinin telefonunu istediğini, görüşmelerin bununla ilgili olduğunu, herhangi bir örgütlü görüşmeden bahsedilmediğini savundu.
"İngiltere'deki numara araştırılsın"
Fethullah Gülen'in doktoru Kudret Ünal, kapatılan Kimse Yok mu Derneği Başkanı İsmail Cingöz, FETÖ imamlarından Süleyman Uysal, eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun gibi isimlerle yaptığı telefon görüşmelerinin iş gereği olduğunu öne süren Çiçek, bu kişilerle herhangi bir örgütsel bağının bulunmadığını iddia etti.
Davada, 20'nin üzerinde kişinin, İngiltere'de bulunan bir telefon numarasıyla görüşme yaptıkları için yargılandığını, kendisinin de böyle bir kaydının bulunduğunu ifade eden Çiçek, İngiltere'deki bu telefon numarasının araştırılmasını istedi.
Evinde yapılan aramalarda, FETÖ'ye ait kitap ve dokümanların bulunmadığını kaydeden Çiçek, FETÖ'ye ait gazete ve dergilere aboneliğinin olmadığını, çocuklarını örgüte ait okullarda okutmadığını bildirdi.
Çiçek, işi gereği çok sık seyahate çıktığını belirterek, ABD'ye de mermer ticareti yaptığı ve çocukları okuduğu için gidip geldiğini savundu. İddianamede, Adil Öksüz'ün ABD'de bulunduğu 8 Şubat-24 Mart 2016 arasında kendisinin de ABD'de bulunduğu bilgisinin yer aldığını hatırlatan Çiçek, "Ne Adil Öksüz'ü ne de FETÖ elebaşını tanırım. Benim bulunduğum yer ABD'nin batısı, bu adamın bulunduğu yer ABD'nin doğusu. Uçakla 4-5 saatlik yol." dedi.
Diğer ABD seyahatlerinde de Fetullah Gülen ve Adil Öksüz ile görüşmelerinin olmadığını iddia eden Çiçek, burada herhangi bir toplantıya da katılmadığını ifade etti.
"Kumpas davalarında burs verdik"
Adil Öksüz ile Ankara'ya gelerek toplantılar yaptığı, bunların raporlarını Gülen'e ilettiği iddialarını kabul etmeyen Çiçek, "Adil Öksüz 17-21 Mart 2016 arasında 4 gün ABD'de bulunurken, ben 43 gün ABD'de kalmışım. Pensilvanya'ya gitmedim. FETÖ elebaşını görmedim." dedi.
İddianamede "gizli FETÖ koleji kurmak"la suçlandığını hatırlatan Çiçek, FETÖ okullarının bağışlarla kurulmasına rağmen, kendisinin kredi çekerek bu okulları yaptırdığını ileri sürdü. Okullarında görev alan öğretmenlerin örgüt mensubu olmadığını savunan Çiçek, darbe girişiminin ardından öğretmenlik sertifikaları alınan öğretmenlerine, yapılan araştırma sonrasında tekrar sertifikalarının verildiğini belirtti.
Mahkemeden, okuluna gönderilen müfettişlerin raporlarının istenmesini talep eden Çiçek, "Gizli FETÖ diye söylenen okul, Balyoz ve Ergenekon kumpas davalarında babaları yargılanan 7-8 öğrenciye burs verdi. Bu insaların anneleri her daim okula geldikleri zaman bize teşekkür ediyorlardı. Hapisten bize mektup yazarak teşekkür edenler oldu. Ben nasıl bir FETÖ mensubuyum ki yargılanan Ergenekon, Balyoz sanıklarının çocuklarına burs verdim?" diye konuştu.
Çiçek, halen görevde olan ve kamuoyuna malolmuş bazı kişilerin yakınlarının da okulunda öğrenci olduğunu ileri sürerek, hakkında çıkan yalan haberler nedeniyle okuluna el konulduğunu iddia etti.
"Jandarmadan kaçmadım"
Eski Yüksek Askeri Şura (YAŞ) Üyesi Akın Öztürk ile yan yana gösterildiğine dikkati çeken Çiçek, "Yan yana koyup klip hazırladığınız zaman, ben darbe yöneticisi olmam. Akın Öztürk ile tanışmam. Torunu bizde okumuş 2-3 yıl önce." dedi.
Eski kurmay albay Muzaffer Düzenli'nin de içinde bulunduğu 46 kişilik Whatsapp grubunda isminin neden yer aldığını bilmediğini savunan Çiçek, darbe girişimi Akıncı Üssü'nde bulunmasıyla ilgili, "Darbe faaliyetlerinin olduğu yeri görmedim. Uçakların indiğini, kalktığını gördüm, hareketlilik vardı korktum. Çıktığımda jandarma araçlarını gördüm, ben jandarmaya gittim, jandarma bana geldi. Ben jandarmadan kaçmadım." ifadesini kullandı.
Çiçek, anayasal düzeni değiştirmeye çalışmak, yasama organını ortadan kaldırmak ve Cumhurbaşkanına suikast girişimlerinin parçası olmadığını iddia ederek, hükümetlerin seçimle gelip gideceğine inandığını söyledi. Çiçek, "darbe girişiminin sanığı değil, mağduru olduğunu, hiçbir suç içinde bulunmadığını, hiçbir örgütün yöneticisi olmadığını" ileri sürdü.
"Her can aziz ve kutsaldır. Yaşam hakkı Yaratıcı'nın bize verdiği emanettir. Kimsenin canına kast etmedim, emir vermedim." diyen Çiçek, hakkındaki suçlamaları reddetti, tahliye ve beraat talebinde bulundu.?