Akkuyu'nun Çed Raporu'nda Deprem Riski Saklandı' İddiası
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Başdanışmanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Mersin'in Gülnar İlçesi'ne bağlı Büyükeceli Mahallesi'ne yapımı planlanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali için hazırlanan ÇED Raporu'nu değerlendirdi.
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Başdanışmanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Mersin'in Gülnar İlçesi'ne bağlı Büyükeceli Mahallesi'ne yapımı planlanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) için hazırlanan ÇED Raporu'nda deprem riskinin taktiksel bir tuzak olarak saklandığını ve gerçeklerin gizlendiğini iddia etti.
Akkuyu Nükleer Enerji Santrali ÇED Raporu'ndaki uzmanlığı ile ilgili kısımları değerlendiren Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, "Raporun 48'inci sayfasında yapılacak ile yapılan işler sayıldığında, santralin güvenli bir yere oturup oturmadığına ilişkin hiç bir jeofizik çalışma ile sonucuna yer verilmemiştir. Dolayısıyla yerin ne taşıma gücü, ne de depremle çınlamaya (rezonansa), aşırı çalkalanmaya gelip gelmeyeceği bilinmemektedir" dedi.
DENİZ DOLGUSUNA YAPILACAK
Raporda büyük bir deprem beklenmeyen Ecemiş Kırığı'nın öne çıkarıldığını, bunun da taktiksel bir tuzak olduğunu öne süren Prof. Dr. Ercan şunları söyledi:
"Tasarının öykündürülmüş çizimlerinden görülmektedir ki, santral yapısının bir bölümü deniz dolgusu içine yapılacaktır. Bu dolgunun olası bir yakın/uzak deprem durumunda nasıl davranacağı, ona nasıl dayanacağı üzerine inandırıcı bir bilgi yok. Kaldı ki, dinlendirme gölmeçleriyle, görünüşü Japonya'daki Fukuşima'daki santralden daha da kötüdür. Prof. Dr. Tolga Yarman ile birlikte Mersin ile Akkuyu sunuş ile söyleşisinde belirttiğim gibi, bölgede asıl göz önünde bulundurulması gereken avkulanma (tektonik) etkinlikleri, Kıbrıs Dalma Batma Kuşağı, Ölü Deniz Kırığı, Güney Ege Dalma Batma Kuşağı ve Doğu Anadolu kırıklarıdır."
'TSUNAMİ OLASILIĞI YÜZDE 13'
Bölgedeki 4 bin yıllık depremlere bakıldığında detayların ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Ercan sözlerine şöyle devam etti:
"Güney Ege Dalma-Batma kuşağında tsunami oluşma olasılığı yüzde 13, dalga yüksekliği 1- 6 metre, Ölü Deniz Kırığında ise yüzde 6, dalga yüksekliği 1- 3 metredir. Demek ki deprem ürküntüsü, nükleer santral kazalarını artırabilecek en önemli öğelerden biridir. Depremlerin şaşmaz bir yasası vardır. Bir yerde belli büyüklükte bir deprem oluyorsa, gelecekte de o yerde en az o büyüklükte bir deprem olacaktır. Özetle, Güney Akdeniz'de bir nükleer güç santrali yapmak, çevre kirliliği, tarımsal düşme, gezginciliği bitirmesi, can güvenliği, teknoloji bağımlılığı, soruna çözüm bulmaması bakımlarından olumsuzdur. Kaldı ki, geçen yıl yapılan bir sorgulamada Mersinlilerin yüzde 70'inin nükleer güç santraline karşı olduğu belirtilmişken, hangi demokratik yaklaşım bu yapıma izin verebilir?"