Alahan Manastırı Mersin Turizminin Yeni Umudu
Mut Belediye Başkanı Nebi Yılmaz, Alahan Manastırı’nın Mersin genelinde Dünya Geçici Miras Listesi’ndeki tek tarihi eser olduğuna dikkat çekerek, tarihi yapının turizme kazandırılması için bakanlığa yatırım çağrısında bulundu.
Mut Belediye Başkanı Nebi Yılmaz, Alahan Manastırı'nın Mersin genelinde Dünya Geçici Miras Listesi'ndeki tek tarihi eser olduğuna dikkat çekerek, tarihi yapının turizme kazandırılması için bakanlığa yatırım çağrısında bulundu.
Tarih boyunca Hristiyanların hac güzergahında önemli kilometre taşlarından biri olarak bilinen Mersin'in Mut ilçesindeki 1500 yıllık Alahan Manastırı, bölge turizminin yeni umudu oldu. Mersin'in Ayasofyası olarak da bilinen ve 2000 yılından itibaren Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan Alahan Manastırı, 2011 yılında restore edildi.
Manastırda incelemelerde bulunan Mut Belediye Başkanı Nebi Yılmaz, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, "Mersin genelinde çok ender tarihi eserlerden bir yapının içerisindeyiz. Şu anda Dünya Miras Listesi adayı olan Mersin'in tek tarihi eserindeyiz. 6. yüzyılda yapılan bu manastır, 16. yüzyıl boyunca tarihe meydan okurcasına ayakta durmuş. Bu güne kadar ciddi anlamda bölümleri ayakta ve zaman zaman yıprandığı konularda var" dedi.
Manastırın hem ülke hem de Mersin turizmine önemli katkı yapacağına inandıklarını belirten Başkan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
"Mersin bölgesinde en önemli ve farklı bir öneme sahip olduğunu biliyoruz. Gerek dünya turizmine, gerek Mersin turizmine, gerek Türkiye turizmine çok katkı yapacağından eminiz. Ama ilgili bakanlığımızın biraz daha buraya hem yol meselesini hem gelen ziyaretçileri biraz daha sosyal alanlarda rahat edebilmesi için yatırım yapmasını istiyoruz. Mut ilçesi çok yakınında olan ve günübirlik istediğin zaman gidilebilecek bir yer. Biz yerel yönetimler olarak buranın gerek reklamında, gerek tanıtımında devamlı yanındayız. Ama bakanlık bazında, İl Kültür Müdürlüğü bazında bir ele alınıp tekrar değerlendirilip dünya turizmine tekrar kazandırılması lazım. Bu konuda ilgili yetkililere, bakanlığımıza, müdürlerimize, Mut Kaymakamımıza hep beraber bu işin tepesinde olan yetkililere çok iş düşüyor. Başta biz olmak üzere bu konuda herkesi göreve davet ediyorum. İlçemize kazandıralım, geçmişimize sahip çıkalım ve bu anlamda da insanların görmesini, gezmesini sağlayalım."
Manastırı gezmeye gelen Selami Dündar ise, "Alahan Manastırı'na ilk defa geliyorum. Gerçekten gelinmeye, görmeye değer bir yermiş. İlk defa geldim ama her halde bundan sonra devamlı gelirim, çok güzel bir yer, herkese tavsiye ederim. Gelsinler görsünler, çok güzel bir doğa harikası" dedi.
Ayhan Uyar ise, "Alahan Manastırı'nın güzel ve anlamlı özelliğini duydum, bugün itibariyle gezmeye geldim. Çok güzel bir yer, görülebilecek bir yer. Herkese buraya gelmeleri için öneride bulunuyorum. Bundan sonraki zamanlarda her yıl ziyaretlerimi gerçekleştireceğim" dedi.
Manastırın tarihçesi
MS 4. ve 6. yüzyıllar arasında yoğun olarak kullanılan ve Hristiyanlar için hac merkezi olduğu düşünülen Alahan Manastırı, Toroslar'ın yamaçlarındaki özgün topografik konumu, zengin bezemeli iki büyük kilisesi, vaftizhanesi, sütunlu yolu, kaya mezarları, su kaynakları, hamamı ve konaklama yerleri ile erken Hıristiyan sanatında ve Bizans mimarlık tarihinde önemli bir yere sahip. Manastırın bulunduğu bölge antik metinlerde savaşçı bir topluluk oldukları anlatılan İsaurialılar'ın vatanıydı. Bizans döneminde güçlerini koruyan İsauriaların liderlerinden Rusumbladalı Trasikodisa, adamlarıyla birlikte İstanbul'a gelerek Zenon adını almış ve İmparator Leon'un kızıyla evlenmiştir. Trasikodisa, 474 ve 476 yıllarında iki kez tahta çıkmıştır. Bu nedenle manastırın yapımına, İmparator 1. Leon zamanında başlandığı ve İsaurialı İmparator Zenon (474-491) döneminde de bitirildiği sanılıyor. Manastırın kurucusu olduğu sanılan Keşiş Terasis'in kayalara oyulmuş lahidinin üzerinde 13 Şubat 462 tarihi görülüyor. Buradan da manastırın 450'li yıllarda kurulduğu anlaşılıyor. Evliya Çelebi, Arap akınları sırasında terk edildiği sanılan Alahan Manastırı'nı Kal'a-i Takyanos olarak adlandırır ve kimsenin yaşamadığı manastırın bir mimarın elinden yeni çıkmış gibi göründüğünü anlatır. 1961–1962 yıllarında İngiliz arkeolog Michael Gough'ın manastırda arkeolojik kazılar yaptığı biliniyor. - MERSİN