Alevilik ve Aleviler Çalıştayı
Çalıştayın sonuç bildirgesinden: "Ne Aleviliğin Sünnilik ne de Sünniliğin Alevilik üzerinden tanımlanması kabul edilebilir. İnanç guruplarını kendi dini gerçekliği içinde ele almak sağlık...
İstanbul Aydın Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar Uyulama ve Araştırma Merkezi (TARMER) tarafından düzenlenen Alevilik ve Aleviler Çalıştayı sonuç bildirgesinde, "Ne Aleviliğin Sünnilik ne de Sünniliğin Alevilik üzerinden tanımlanması kabul edilebilir. İnanç guruplarını kendi dini gerçekliği içinde ele almak sağlıklı bir tercih olacaktır" görüşü dile getirildi.
TARMER tarafından 6-7 Aralık'ta düzenlenen çalıştayın sonuç bildirgesi, Polat Renaissance Otel'de düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.
İstanbul Aydın Üniversitesi TARMER Müdürü Prof. Dr. Mustafa Saim Yeprem'in okuduğu sonuç bildirgesinde, hükümet tarafından geçen yıllarda gerçekleştirilen çalıştayların, sorununun kavranması ve daha soğukkanlı bir iklim içinde ele alınması açısından yeni imkanlar yarattığı, bu durumun da ilgili kamuoyunda memnuniyetle karşılandığı belirtildi. Bildirgede, bununla birlikte Alevilerin belli başlı sorun ve taleplerinin sadece rapor kayıtlarıyla sınırlı kalmasının da hayal kırıklığına yol açtığı savunuldu.
Bildirgede, şunlar kaydedildi:
"Alevi sorununun doğrudan Aleviler arasında konuşulup halledilmesi gereken boyutları olduğu gibi, bunun Alevileri aşan boyutlarının varlığı da asla ihmal edilmemelidir. Bu bağlamda doğrudan teolojiyle ilgili boyutları hakkında Alevi temsil organları çaba göstermelidir. Bu konuda Alevi olmayan çevrelerden gelen katkılara da açık olmak önemlidir. Öte yandan sorunun siyasi, kültürel ve entelektüel boyutlarının tüm toplumu ilgilendiren önemli bir gelişme istidadında olduğu da göz ardı edilemez."
-"Cemevlerinin statüsü insan hakları temelinde olmalı"
İslam geleneği içinde Aleviler'in kendi dini ve kültürel koşullarını inşa eden tarihsel bir topluluk olduğu anlatılan bildirgede, "Ne Aleviliğin, Sünnilik ne de Sünniliğin, Alevilik üzerinden tanımlanması kabul edilebilir. İnanç guruplarını kendi dini gerçekliği içinde ele almak sağlıklı bir tercih olacaktır" değerlendirmesi yer aldı.
Cemevlerinin statüsünün her halükarda sağlanması gerektiği savunulan bildirgede, şu ifadelere yer verildi:
"Cem evlerinin konusunun ele alınış biçimi her şeyden önce iyi niyet, empati ve insan hakları temelinde olmalıdır.
Nevşehir Üniversitesi'nin adının değiştirilmesiyle Hacı Bektaş Veli Üniversitesi bünyesinde bir araştırma merkezi de kurulmalı ve böylece sahici/gerçekçi hedefler doğrultusunda Alevi kimliğinin referans dünyası açığa çıkarılmalı, yeni birtakım sorunların çözümünde ciddi bir akademik mecra olarak seferber edilmelidir. Alevi sorununun ele alınmasında hem Aleviliğin gelenekli kurumlarının hem de yerel ve küresel insani kazanımların dikkate alınması, bu coğrafyada barış içinde yaşama kaygısı güden vatandaşların ortak hedefi olarak kabul edilmektedir."
-"Sorun cami ve cemevi arasında değildir"
Bildirgenin okunmasının ardından konuşan Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun da İstanbul Aydın Üniversitesinin tarihi bir görev yaptığını belirterek, "Bize düşen de bu hizmetlere yardımcı olmaktır" dedi.
Geçmişte bu konuların konuşulmasına imkan olmadığını ifade eden Altun, bugün bu konuların tartışılabilmesinin memnuniyet verici olduğunu söyledi.
Türkiye'de sorunun Aleviler ile Sünniler arasında olmadığını anlatan Altun, şunları kaydetti:
"Sorun cami ve cemevi arasında değildir. Aleviler'in ve tüm inanç kesimlerinin sorunu, anayasal ve yasal sorundur. Bu bakımdan geçmişte yapılan çalıştaylarda da önemli emekler verildi. Sistemimizin yenilenmesi, yani gerçek laikliğin tesisi halinde, hem Aleviler'in hem de tüm inanç kesimlerinin sorunları çözüleceği gibi Türkiye, dünyada da itibar görecektir.
Cumhuriyetin 90 yıllık hatalarının devamını isteyen Alevi unsurlar da bulunmaktadır. Alevilerin siyasi düşüncelerinin siyasete yansımadığını görüyoruz. Bugüne kadar bir tek Alevi siyasetçi hapse girmemiştir. O zaman bu dava nasıl yürüyecek? Çünkü olmamıştır. Sistem bunları öyle taşımamıştır. Hep böyle sistemin adamları, böyle kenarda köşede çıkarcı, hain unsurlar devam etmiştir. Onun için Alevilerin sorunu siyasal, anayasal ve yasal sorundur. Bunu çözecek olan da siyasal erktir ve devletin bütün siyasi partilerinin el birliğiyle çözülmesi gerekir." - İstanbul