DEVA Partisi Batman İl Başkanı Av. Melik Müjdeci: Gençlerini kaybeden bir ülke, geleceğini kaybeder
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Batman İl Kongresi ve bina açılışı için kente geldi. Babacan'a eşlik eden İl Başkanı Av. Melik Müjdeci, konuşmasında Batman'ın sorunlarına ve çözüm önerilerine değinerek "Gençlerini kaybeden bir ülke, geleceğini kaybedecektir." dedi.
DEVA Partisi Batman İl Başkanı Av. Melik Müjdeci, partisinin 1. Olağan Batman İl Kongresi ve bina açılışı için kente gelen Genel Başkan Ali Babacan'a eşlik etti. Yeni il binasında Babacan ile kurdeleyi kesen Müjdeci, gündeme dair konulara değindiği konuşmasında "Gençlerini kaybeden bir ülke, geleceğini kaybedecektir. Bu ülkeyi kuran kurucu kadrolar milli mücadeleyi 38-39 yaşlarında başlattılar, milli mücadeleyi kazandılar, devleti kurdular, cumhuriyeti ilan ettiler ve devleti kurumsallaştırdılar" sözlerine yer verdi.
DEVA Partisi'nin Batman İl Kongresi'nde konuşan İl Başkanı Av. Melik Müjdeci'nin açıklamalarından satır başları:
"Batman, nüfus olarak Türkiye'nin en büyük 35'inci şehridir. Merkez ilçe nüfusumuz 460 bin. Diğer ilçelerimiz Beşiri, Gercüş, Hasankeyf, Kozluk ve Sason ile birlikte toplamda 610 bin nüfusa sahiptir. İlçemiz Hasankeyf, Mezopotamya'da yer alan en eski ve en büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. 12 bin yıllık tescilli tarihi ve 9 büyük uygarlığı evinde barındıran Hasankeyf, maalesef bu yıl itibariyle sular altında kaldı. Bunun derin üzüntüsünü yaşamakta ve tarihe tanıklık eden Hasankeyf'e özlem duymaktayız.
"BATMAN, TÜRKİYE'NİN EN ÇOK PETROL REZERVİNE SAHİP ŞEHRİ"
Gönül isterdi ki Hasankeyf, tarihi ile turizme büyük katkıda bulunsun. Batman, Türkiye'nin en çok petrol rezervine sahip olmasına rağmen, petrolün oluşturduğu katma değerden en az faydalanan şehirlerden bir tanesidir. Dünya Sağlık Örgütü'nün son raporunda Batman, Avrupa'da havası en kirli 3 şehir arasında yer aldı. Bunun en büyük nedenlerinden biri petrol üretiminin şehrin merkezinde gerçekleştirilmesidir. Daha çevreci ve daha doğa dostu bir rafineriye ihtiyaç olup, mevcut yerinin şehrin dışına çıkarılması gerekmektedir. On yıllarca Batman'da istihdamın kalbi olan bu kurumun özelleştirilmesi sonrasında ise çalışan sayısında ciddi bir düşüş yaşanmıştır. Batman'a yeterince yatırım yapılmamakta ve istihdam oluşturulmamaktadır. Batman, Türkiye'de en az yatırım alan 6'ncı bölgede yer almaktadır.
"YATIRIM, ADALET VE GÜVENLE ARTAR"
25 bin tekstil çalışanına sahip olan Batman'da halen bir tekstil organize sanayisi ve önemli bir tekstil markası bulunmuyor. Bugün 600 bini aşkın yurttaş için sadece 358 yataklı bir devlet hastanesi var. Batmanlılar özel hastanelere tamamen mahkûm ediliyor. Batman'ın sorunlarının farkındayız, işinin ehli insanlarla, istişare ile demokrasi ile Türkiye için yeniden iyileşme ve yükseliş dönemini başlatmak istiyoruz. Devletlerin meşruiyeti, gücü ve sürekliliği, üzerine kurulu oldukları adalet temelinin sağlamlığı ile ölçülür. Bu sebepledir ki ekonomik problemlerin yegâne sebebi adalet olgusudur. Zira 3 kısır döngü bunu basit bir şekilde açıklıyor. Milli gelir nasıl artar? Üretimle. Üretim nasıl artar? Yatırımla. Yatırım nasıl artar? Adalet ve adalete olan güvenle. Ve maalesef ki ülkemizde adalete güven kalmadı. Yargıda karar vericiler olan hâkim-savcılar arasında yapılan ankette bile adalete güven yüzde 33 çıkmıştır. İktidar partilerinin hukuk ve yargı alanına ait hemen hemen her şeye talip olması, yargı kurumunu adeta iktidar partisinin bir kompartımanı haline getirmiştir.
"GENÇLERİNİ KAYBEDEN ÜLKE, GELECEĞİNİ KAYBEDER"
En son barolara ilişkin yapılan yasal düzenlemeler, buna en veciz örnektir. Mensubu olduğum baro ve birçok diğer baro seçimlerinin 1 gün kala ideolojik menfaatlerle ertelenmesi, avukatların adliye dışına itilmeye çalışıldığının bir göstergesidir. Türkiye'de eğitimin neredeyse önemli bir kısmının paralı hale getirilmesi, çok ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Devlet okullarının kalitesi ise çok düşük. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayabilmek artık iktidarın kontrolünde değil. Liyakat sistemini sadece üst düzey bürokrasi ile değil, tabanda da yaymalıyız. Atamaların da siyasi ve ideolojik angajmanlarla değil; bilginin, becerinin ve tecrübenin ön planda tutularak yapılması gerekiyor. Yani amiyane tabirle Anadolu'nun köyünden gelen bir çocuğun, bir gencin emek ve çaba ile en iyi yerlere gelebilme inancını zedelememeliyiz. Çocuklarını, gençlerini kaybeden bir ülke, geleceğini kaybedecektir.
"DEVLETİ YÖNETMEYE TALİBİZ"
Türkiye'de genç nüfus oranımız epey fazla, yeri geldiğinde bununla hep övünüyoruz. Bu durum, gençlerin siyasetin her alanında yer alması, gençlerin talep ve isteklerinin de siyasete taşınması için bir fırsat yaratmaktadır. Bu ülkeyi kuran kurucu kadrolar milli mücadeleyi 38-39 yaşlarında başlattılar, milli mücadeleyi kazandılar, devleti kurdular, cumhuriyeti ilan ettiler ve devleti kurumsallaştırdılar. Sayın Genel Başkanımız 35 yaşında bakan oldu ve çok da başarılı bir şekilde bakanlık görevini yerine getirdi. Bu yüzden gençliğe güvenmeliyiz, siyasi partilerin karar alma süreçlerinde etkin olmalarını desteklemeliyiz. Devletin sahibi olma iddiası ve amacıyla yaşanılan iktidar ve hizip kavgaları ülkemizin bütün enerjisini ve kaynaklarını maalesef uzun yıllardır tüketiyor. DEVA Partisi olarak biz, devletin sahibi olmaya değil, milletin menfaatleri çerçevesinde, dini siyasete alet etmekten kaçınarak, modern dünyaya ayak uydurmak ve kronik sorunlarımızı bir pranga olmaktan çıkarmak için devleti yönetmeye talibiz.
"VAKİT, HERKESİ KUCAKLAMA VAKTİDİR"
Bu bağlamda milletin özgür iradesiyle seçilen belediye başkanlarının yerlerine kayyum atanmasını, milletvekillerinin cezaevine atılmasını kesinlikle doğru bulmuyoruz. Önemli bir seçmen kitlesi olan Kürtlerin iradesine saygı gösterilmeli. Taleplerine kayıtsız kalınmamalı... Kimsenin kendini garip hissetmediği, öteki hissetmediği, dışlanmış hissetmediği bir ülkenin temini için aklı selim insanlarla ortak akla dayalı çözümler üretilmeli. Partimiz, "özgürlük, eşitlik, adalet" temelleri üzerine kurulu bir demokrasi anlayışının savunucusudur. Bu itibarla, temel hak ve özgürlükleri; etnik köken, dil, din, mezhep, cinsiyet, siyasi ve sosyal aidiyet farkı gözetmeksizin tüm insanlar için tanıyor ve iç hukukumuzu bu standartlara göre uyarlamayı hedefliyoruz. Parti programımızdaki ilkeler doğrultusunda amacımızı gerçekleştirmek için bütün samimiyet ve gayretimizle çalışacağımıza tüm vatandaşlarımıza söz veriyoruz. Vakit sorunları çözme vaktidir, herkesi kucaklama vaktidir. Vakit; köy köy, sokak sokak, mahalle mahalle gezme vaktidir. Artık DEVA'nın vakti geldi. Batman'ın DEVA'sı hazır, biz hazırız"
DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan ise kongrede şunları söyledi:
"Hasankeyf'in sahibi Batman'da olmak benim için tarihi bir an. Bunu söylerken dahi içim burkuluyor. Maalesef, tarihi 12 bin yıl öncesine uzanan güzelim Hasankeyf, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri, sular altına gömüldü. Kültürümüze, tarihimize Batman'da değer veremedik. Onlara göre ülkenin yarısı hain Batman da salgından en çok etkilenen şehirlerimizden biri. Hükûmetin artık herhangi bir şeyi yönetebildiğini söylemek imkansız. Pandemiyi de yönetemiyorlar. Türk Tabipleri Birliği aylarca "sayılar yanlış, bunları beşle çarpın, onla çarpın" diye feryat ediyordu. Ama hükûmet hastalıkla mücadele yerine hakikati söyleyen doktorlarla mücadele etmeye girişti.
"ONLARA GÖRE ÜLKENİN YARISI HAİN"
Küçük ortak hemen TTB'yi ihanetle suçladı. Zaten beğenmedikleri hangi fikirle karşılaşsalar başlıyorlar 'hain' demeye. Saymaya bir başlasak onlara göre ülkenin yarısı hain. Bugün ülkede düşünce özgürlüğü kalmadı. Fikrini söyleyen tutuklanıyor. Ülkeyi korkuyla yönetmeye çalışıyorlar. Hükümetin işine gelmeyen bir haber yapan gazeteciler ya tutuklanıyor ya işsiz bırakılıyor. Bütün ekibimizden, şu anki hükûmetten her konuda çok daha iyi on tane hükümet çıkartırız. İster ekonomi, ister sağlık, ister tarım, ister sanayi, ister kültür, ister sanat olsun. Aklınıza gelen her konuda, DEVA Partisi, mevcut yönetimden çok daha becerikli, çok daha dürüst, işini çok daha iyi bilen on tane bakanlar kurulu çıkartır.
"BU TOPRAKLARDA KULLANILAN HER DİL BİZİMDİR"
Devletin görevi vatandaşlarının ana dillerini kullanmalarını engellemek olmamalı. Bu topraklarda konuşulan her bir dil, her bir lehçe bizimdir, zenginliğimizdir. Dün Diyarbakır'da da ifade ettim, eğitimde fırsat eşitliğinin önündeki anadil farkı dahil her türlü engeli kaldıracağız. İnsanların ana dillerini kullanması ve geliştirmesi için demokratik bir hukuk devletine yakışan her türlü çalışmayı yapacağız ve bu alanda cesur adımlar atacağız.
"HERKES KENDİSİNİ EŞİT VE ÖZGÜR HİSSETMESİNİ SAĞLAYACAĞIZ"
İnsan hakları, insan olmaktan kaynaklanan en tabi haklardır. Bu haklar, her bir vatandaşımızın anasından emdiği süt kadar helal haklardır. Bu hakları hiç kimse engelleyemez. Bu haklar pazarlık konusu yapılamaz, oylamaya tabi tutulamaz. Bu haklar zamana, zemine yayılamaz ,ülkenin koşullarına bağlanamaz. Bu haklar derhal tanınır, o kadar. Biz bunun taahhüdünü veriyoruz. Devletle vatandaş arasındaki bağın hiçbir şartı olmaz. Toplumun her bir kesiminden insanı eşit şekilde kapsayan güçlü bir vatandaşlık anlayışı kurarak, ayrımcılığı ortadan kaldıracağız. Herkesin bu ülkede kendini eşit, özgür ve birinci sınıf vatandaş hissetmesini sağlayacağız.
"HALKA DOĞRULARI SÖYLEYİN"
Yeterli test yaptırmadılar. Test için insanları pozitif hastalarla aynı ortamlara soktular. Testi yapılanı toplu taşımayla evine gönderip "git sonucunu bekle" dediler. Hastalığın yayılmasını sağlamak için daha çok çaba harcadılar. Defalarca söyledik, test sayısını artırın, test istasyonları kurun. Ama her şeyden önce dürüst olun. Halka doğruları söyleyin. Verileri düzgün paylaşın. Önlem alın. Ama onlar miting yapıp insanların üstüne çay attılar.
"TÜM HAKLARIN GÜVENCESİ OLACAĞIZ"
Batman Barosu 90'lı yıllarda sadece Batman'da işlenen faili meçhul cinayetlerin sayısının 513 olduğunu açıklamıştı. Bu; yüzlerce eş, yüzlerce baba, yüzlerce anne, yüzlerce kardeş demek. Türkiye'de yaşayan her bir bireyin tüm haklarının güvencesi olmak için biz hazırız. Bu ülkede kimse kimliğinden, siyasi fikrinden, düşüncesinden ötürü, hiçbir koşulda kötü muamele göremez, görmeyecek!"